Tekil Mesaj gösterimi
Alt 20 Mayıs 2015, 09:16   Mesaj No:2

EyMeN&TaLhA

Medineweb Emekdarı
Avatar Otomotik
Durumu:EyMeN&TaLhA isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 21422
Üyelik T.: 08 Kasım 2012
Arkadaşları:36
Cinsiyet:
Mesaj: 3.299
Konular: 784
Beğenildi:131
Beğendi:34
Takdirleri:141
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Cevap: Atauzem felsefe tarihi özetleri 1-14

2.ünite



2. PRESOKRATiK DÖNEM (NATURALiST DÖNEM)

2.1. Theologlar

Yunan düşüncesinde evren hakkında ilk düşünceyi geliştirenler, theologlardır. Bunlar, mitolojiden hareketle dini düşünceyi de katarak bir evren tasarımı yapmışlardır. Bu teologlar, Homeros ve Hesiodos‟tur

Homeros

ilyada ve Odisseia destanının da yazarı olan Homeros, şiirlerinde Tanrı, evren, insan ve hayat hakkında sorgulamalar yapmayı denemiştir. Politeist bir ortamda yaşayan Homeros, tanrılarla dolu bir dünyada insan iradesinin yerini tespit etmeye çalışmıştır.evrende bir düzen vardır ve bunu tanrının değiştiremeyeceğini ve olan biteni insanla tanrı ortaklaşa yapar. O, dünyadaki kötülüğü tanrılarda değil insanların kendilerinde aramaları gerektiğini, Zeus‟un dilinden aktarmaktadır. ayrıca yine bu şiir ve destanlarda ahlaki konular üzerinde de durmaktadır.

Hesiodos

Hesiodos, Homeros‟tan yaklaşık yüz yıl sonra yaşamış olup, Theogonia adında yazdığı kitabında tanrılardan bile önce kaos bulunmaktaydı. Khaos, esneyen boşluk, hiçlik, boş mekan ve zaman, kendisinden bütün varolanların meydana geleceği karmaşa, düzensizlik demektir. Hesiodos, khaosun yanında iki ilke veya güçten daha söz eder ki bunlardan biri doğurgan ilke olan dişi Gaia (yer, toprak), diğeri de doğurtucu ilke olan erkek Eros‟tur.

2.2. Tabiat Filozofları

2.2.1. Milet Okulu

2.2.1.1. Thales (M.Ö. 625-545)

fizik (tabiat) ve astronomiyle ilgilenen bir filozoftur. Thales, varlıkların meydana geldiği „ana madde‟ (arche) sorunu üzerinde ilk kez duran ve bunu yaparken de Hesiodos‟un teolojik izahları dışında kendi gözlemlerine dayanarak ve bu gözlemlerini rasyonel bir tarzda açıklayarak ortaya koyan ilk filozof olarak bilinir. Thales, evrendeki bütün varlıkların ana maddesinin „su‟ olduğunu ileri sürmekteydi.Thales‟e göre “yeryüzünde varolan her şey Tanrılarla doludur”. O, bunu derken muhtemelen, varlığın meydana geldiğini savunduğu suyun, her şeye canlılık veren bir ilke olmasını ve her şeyin özünde bulunmasını kastetmiştir. Thales bundan başka, MÖ. 585 yılında güneşin tutulacağı tahmininde de bulunmuştur. Yine Thales, suyun evreni tamamen kaplayan bir genişlikte olduğunu kabul ederek, dünyanın da suyun üzerinde (okeanos) yüzdüğünü iddia etmektedir.

Anaximandros (M.Ö. 611-546)

Miletli Anaximandros, hem astronomi hem de coğrafyayla ilgilenen bir düşünürdür. Bu filozofa göre, arche sonsuz, sınırsız, tanımlanamayan, ne olduğu tam olarak bilinmeyen bir madde olan „apeiron‟dur. Varlıklar, sonradan apeirondan zıtlar halinde çıkarak doğal durumlarını alır ve tekrar apeirona dönerler.

Böylece apeirondan meydana gelen her varlığın aynı zamanda karşıtı da meydana gelmiş olur ve bu karşıt ile varlıklar birbirlerini sınırlamış olurlar. Örneğin sıcak soğuk ile karanlık aydınlıkla vs. Ona göre bütün canlılar başlangıçta suda yaşamaktaydılar ve tüm evren, suyla kaplıydı. Daha sonra meydana gelen sarsıntılarla yeryüzü şekilleri oluşmaya başlayınca, yüksekliklerdeki sular çekilmeye başladı. Sular çekilince bazı balıklar yükseltilerde kaldılar ve karada yaşayabilmek için değişikliğe uğradılar.

Görüldüğü gibi bu filozofun en önemli yönlerinden biri de onun evrim teorisinin ilk savunucusu olmasıdır.

Anaximenes (M.Ö. 585-525)

Milet Okulu‟nun son filozofu olan Anaximenes de tabiatla ilgilenmiş ve doğada var olanların hava dan meydana geldiğini idda etmiştir.ona göre doğadaki temel maddeler havanın değişik derecelerdeki sıkışma ve gevşemesinden meydana gelir. Anaximenes, ana madde olan hava ile ruh kavramının felsefeye girmesine yol açmış ve evrende canlı cansız ayrımına ilk kez yer vermiştir.o nefesle ruhu eş tutmuştur.nefes alan canlılar ruh alıp ruh verirler içine ve ruh tamamen gittiği zaman ölürler.nefes alamayanlar ise cansızdır.

Pythagoras (M.Ö. 580/590-500)

Pythagoras da Empedokles gibi büyü ve Tanrı gibi konularla meşgul olmuş bir filozoftur.fikirleri dinsel öğeler içerdiği için herkes tarafından kabul edilmiştir.kendisine filosofos (filozof=hikmeti seven) lakabını takmıştır.Matematikçi olduğu için öğretisi sayılara dayalı olup, evreni sayılarla açıklamaya çalışmıştır. Ona göre arche, sayıdır. Bütün varlığın esası olarak bir (1) sayısını kabul ederdi. Bir olan varlık da Tanrı‟ dır. “şiirle anlatım yöntemi” diye bilinen özlü anlatım metodu, Pythagoras‟ a dayandırılmaktadır. Anlaşılacağı üzere sayı, hava ve su gibi somut değil soyuttur. Dolayısıyla Pythagoras, arche olarak soyut bir kavramı kabul etmiş olmaktadır. Ona göre, evrenin özünde matematik oranlar söz konusudur.

Güzellik ile matematiksel uyum arasındaki ilgiden ilk bahseden Pythagoras‟ tır. Pythagoras evrendeki uyumu müzikteki telin uzunluğu ve gerginliği ile sesi arasındaki uyuma benzetmektedir. Ona göre, belli geometrik şekillere karşılık gelen kimi sayıların bir takım gizemli anlamları da vardır. Örneğin, dört sayısı kareyi, kare de adaleti; iki sayısı çizgiyi, düz çizgi de doğruluğu temsil etmektedir. Ancak şunu da ifade etmek gerekir ki, en önemli sayılar, birden on‟ a kadar olanlardır ve bunlar arasında da en önemli olanı bir‟ dir. Çünkü tüm sayılar ve varlıklar birlerin bir araya gelmesiyle oluşmuşlardır.

Sayıdan meydana gelen tüm varlıklar zıtlarıyla meydana gelmişlerdir.Pythagoras‟ ın diğer önemli bir yönü de, reenkarnasyonu öne çıkarmasıdır. O, bu anlayışını orphik dinden almıştır.Buna göre, insanın bu dünyada sürdürdüğü yaşamın değerine göre, ölümden sonra ruh, yeni bir bedende, yeniden ortaya çıkacaktır. Bu beden insan, hayvan veya bitki de olabilir. Bu nedenle Pythagoras ve Pythagorasçılar et yemekten, canlı öldürmekten, kurban kesmekten ve hatta bazı sebzeleri bile yemekten kaçınmışlardır.

Xenophanes

Xenophanes de tek Tanrı‟ yı kabul edenlerdendir. Tanrı‟ nın insan şeklinde olduğunu kabul eden anlayışa, antrophomorfizm denilir. Bu anlayışa kendi çağında şiddetle karşı çıkan filozof, Xenophanes‟ tir. Homeros ve Hesiodos‟ un, Tanrılara insanlara ait her türlü kötü ve çirkin davranışları nispet etmesine karşılık Xenophanes, Tanrı kavramına ahlaki bir öz kazandırmaya çalışmakta, hatta tanrıları insan şeklinde bile tasarlamamak gerektiğini savunmaktadır. Ona göre sabit ve değişmez, ebedi olan bir tanrı vardır. Bu tanrı yer değiştirme ihtiyacı hissetmez. Herhangi bir mekanı yoktur. Her şeyi yalnız kendi düşüncesiyle idare eder.

Herakleitos (M. Ö. 535-475)

Efesli Herakleitos, İlkçağ‟ ın anlaşılması en zor olan filozoflarından biridir. Bu yüzden kendisine „Karanlık Herakleitos‟ denilmiştir. Herakleitos, yer yüzündeki her şeyin sürekli bir akışa tabi olduğunu ve henüz asıl şeklini almamış bir halde bulunduğunu kabul eder. Ona göre, varlıklar hiçbir zaman kesin şekillerinde değillerdir, sürekli olarak değişirler ve değişeceklerdir. Herakleitos, evrendeki bu sürekli değişimi meşhur “bir nehirde iki kere yıkanılmaz” sözü ile özetlemektedir.ona göre evrende değişmeyen tek şey, sürekli olan değişimdir. Değişim, evrende sürekli bir
oluş sağlar. Değişimin ana ilkesi evrenin ruhu (külli ruh) anlamına gelen Logos‟ tur. Değişimin sembolü ise ateştir.

Parmenides (M. Ö. 6. yy. sonları 5. yy. başları)


Parmenides, Herakleitos gibi, evreni gerçek olan ve görünüşte olan diye ikiye ayırmıştır. Gerçek evren, tek ve birlikli olan ve asla bir değişmenin yaşanmadığı evrendir. Görünüşler dünyası ise, sürekli bir değişme ve akış içinde olan dünyadır. O, gerçek dünyanın akılla, görünüşler dünyasının ise, duyularla bilineceğini düşünmektedir. Filozofa göre „varlık vardır, yokluk ise yoktur‟ . Parmenides‟ e göre, varlık ve düşünce aynı şeydir. Dolayısıyla var olmayan şey düşünülemez ve kavramlarla ifade edilemez. Ona göre varlık, parçalardan meydana gelmiş değildir, bölünmez, değişmez ve hareketsizdir, bundan dolayı da birdir. Bu ise bir olan Tanrı ile bir ve aynı şeydir.

Zenon (M. Ö. 495- 430)

Zenon, Parmenides‟ in öğrencisi, Gorgias‟ ın hocasıdır. Zenon, meşhur bir mantıkçıdır. Mantık, Sofistlerin icadı olup, ikna edici esasları içeren ve delilleriyle muhalif düşünceleri zor bir duruma getirebilen bir özelliğe sahiptir. Mantıkçıların esas düşünceleri şu cümlede özetlenebilir. “Ebedi varlıktan başka her şey görüntüden ibarettir. Her şeye sahip olan bu ebedi varlıktan başkası, hiçbir şey değildir.”

Her ne kadar mantık ilkeleri ilk kez Sofistler tarafından belirlenmişse de mantıkta oldukça önemli olan ve Pythagorascılardan geldiği bilinen sonsuz küçüklük ve sonsuz bölünebilme kavramlarını kendine konu yapan ve sonsuzluk kavramının zorluklarını göstermeye çalışarak bu kavramın ihtiva ettiği aporie(çözümlenemezlik-çıkmaz) ve antinomileri(çelişki) ilk defa bulan filozof, Zenon‟ dur. Elealı Zenon, bu güçlükleri, hocası Parmenides‟ in görüşlerini desteklemek için kullanmıştır. Zenon‟ un ileri sürdüğü deliller şunlardır: Bir cismin sonsuzca bölünebileceğini varsayalım.

Sonsuza kadar bölünebilen bu parçalar, ya mekanda bir yer kaplamazlar veya ne kadar küçük olurlarsa olsunlar yer kaplarlar Zenon‟ un, hareketin bulunmadığına ilişkin bir örneği de hareket eden ok‟ un aslında hareket etmediğini savunmasıdır. Bir ok atıldıktan itibaren, hareketinin her anında bir noktada durmaktadır.

Bu durma noktaları, okun sanki hareketli olduğunu göstermektedir. Hareketinin bir anında durur halde olan bir ok, hareketinin bütün anlarında da durur haldedir. Demek ki hareket konusunda da güçlükler bulunmaktadır. Zenon‟ un bu tarz mantık oyunlarına antinomie denilmektedir


alıntıdır
Alıntı ile Cevapla