Tekil Mesaj gösterimi
Alt 25 Mayıs 2015, 11:50   Mesaj No:2

EyMeN&TaLhA

Medineweb Emekdarı
Avatar Otomotik
Durumu:EyMeN&TaLhA isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 21422
Üyelik T.: 08 Kasım 2012
Arkadaşları:36
Cinsiyet:
Mesaj: 3.299
Konular: 784
Beğenildi:131
Beğendi:34
Takdirleri:141
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Cevap: Atauzem islam ahlak felsefesi özetleri 1-14

2.ÜNİTE

AHLAK FELSEFESi (ETiK) KAVRAMI


Etik, en genel anlamıyla “İyi”nin, iyi olanın, iyi davranışların doğasını, özünü ve kaynaklarını araştıran; “İnsan için iyi bir yaşam ne tür bir yaşamdır?”, “Nasıl bir hayat yaşamaya değerdir?”, “Doğru bir yaşam sürmek için hangi seçimlerin yapılması gereklidir?” türünden birbirini bütünleyen sorular eşliğinde “Nasıl yaşamalı?” sorusuna yanıt arayan geleneksel felsefe dalıdır. Bu disiplin ile insanın dünyadaki varoluş amacına odaklanılarak, insanın doğası için iyi olanla kötü olanın neler olduğu belirginleştirilmeye çalışılır. Böylece insanın gerek kişisel gerekse toplumsal yaşamında karşılaştığı sorunları bütün yönleriyle enine boyuna ele alınıp, çözüm önerileri getirilir.

Ayrıca etik, insanın ahlaksal sorumlulukları ile toplumsal yükümlülüklerinin neler olduğunu ortaya koyar. Sunduğu gerekçelerle bunları tek tek açıklar.Etik, “Ödev”, “erdem”, “sorumluluk”, “en yüksek iyi” türünden belli başlı ahlak kavramlarının anlamlarını çözümlerKısacası etik/ahlak felsefesi, iyi ve kötü eylemleri belirleyerek, insanın nasıl yaşaması gerektiğini ve amacını ortaya koyan görüşler geliştirir. Ahlak felsefesi, insan davranışları üzerine yapılan felsefi etkinliktir.

Felsefe Tarihinde Ahlak Felsefesinin Yeri

İlkçağ filozoflarından insanın davranışları ve eylemlerini bir problem olarak ele alan ilk düşünür Demokritos (mö. 460) olmuştur.

O, yaşamın ve insan eylemlerinin en son amacı olarak, ruhun her türlü boş inanç, korku ve tutkulardan arınmasında yeter sebep olarak ele aldığı mutluluğu öne sürmüştür. acıya neden olan aşırı hazlardan ve kötülüklerden kaçınmayı öğrenmedikçe mutlu olmaz. Yukarıdaki görüşleriyle Demokritos kendisinden sonra birçok düşünürün savunacağı eudaimonist (mutlulukçu) ahlak anlayışının kurucusu kabul edilmiştir. Bu anlayışa göre, insan eylemlerinin gayesi mutluluktur.

sokrates

Demokritos‟tan sonra mutlulukçu ahlak anlayışını teorileştiren ve ilk ahlak felsefecisi olarak ahlak tarihinde haklı bir yer edinen Sokrates (mö 469)‟in temel görüşünü şu şekilde verebiliriz. Ahlaki değerlerin kaynağı bilgidir. Eğer bir insan iyiyi kötüden ayırabiliyorsa erdemli ve bilge demektir. Bilginin yolundan giden kimseler ise mutludur. Bu duruma göre erdemlilik mutluluk demektir. Görüldüğü gibi Sokrates‟e göre, erdem ile bilgi aynıdır. Neyin doğru olduğunu bilenin doğru olanı yapacağı ve hiç kimsenin bilerek kötülük yapmayacağı düşüncesinden hareketle o, bütün erdemleri bilgiye, bütün kötülükleri de cehalete bağlamıştır. Sokrates‟i izleyen öğrencisi Platon (Eflatun)a göre: Ona göre mutluluk iyiye sahip olmaktır.

Ona göre “bilgelik”, “yiğitlik”, ölçülülük” ve adalet” olmak üzere dört temel fazilet var olup, bunlar içinde en yüksek erdem “adalet”tir.
“Nikomakhos’a Etik” isimli meşhur ahlak kitabıyla ahlak felsefesi tarihinde ayrıcalıklı bir yer edinen Aristoteles de tıpkı hocası Platon gibi mutlulukçu bir ahlak anlayışına sahiptir. Kynikler Okulunun kurucusu Atinalı Antistenes (mö 444) de hayatın amacını mutluluk olarak belirlemiştir. Ona göre en yüksek fazilet bilgi olup, fazilet yaşama gayesi ve en yüksek değerdir. Mutluluğa ulaşmak için fazilet yeterlidir. En kötü şey ise haz‟dır. Ahlak felsefesi tarihinde yukarıdaki mutlulukçu ahlak anlayışlarından ayrı ele almamız gereken bir diğer ahlak anlayışına sahip grupta, “hazcı ahlak” anlayışı ve onu savunun düşünürlerdir. Platoncu ve Aristotelesçi spekülatif felsefe sistemlerine bir tepki olarak öne sürülen, modern çağda da değişik şekillerde karşımıza çıkan hazcı etik, hazzı, ya da hazla geçen yaşamı en yüksek, en hakiki ve biricik iyi olarak tanımlar. Hazcılığın etik tarihindeki ilk önemli savunucuları, Sokrates‟in izleyicilerinden meydana gelen Kirene Okulu‟dur. Aristippos (mö. 435) tarafından kurulan bu okulun öğretisinde haz önemli bir yere sahiptir. Buna göre, “iyi” “haz”dır. Yani iyi ile haz aynı şeydir. Felsefe tarihinde Aristippos “Hedonizm” (Hazcılık)‟in kurucusu sayılmıştır.

Hazcı etik anlayışın diğer bir önemli düşünürü olan Epiküros (mö. 341)‟ un hazcılığı ise, ferdi ve sübjektif bir hazcılıktır. Ona göre de temel erdem bilgeliliktir. Zira bilgelilik insanın doğru hazları ve uygun etkinlikleri seçmesini sağlar. Yukarıda da ifade ettiğimiz gibi, Ortaçağ‟da etik teoriler dine veya teolojiye dayanırlar. Dolayısıyla insan yaşamının merkezinde Tanrı‟yla olan ya da olması gereken ilişki ön planda yer alır. İnsan varlığının eylem tarzı, ödevleri, nihaî amacı ve ahlakî kurallar, doğal bir varlık olarak kendisi ya da doğal düzen yerine, insanın Tanrı‟yla olan ilişkisinden ve Tanrı tarafından yaratılmış olmaklığından türetilmiştir. İngiliz düşünür David Hume‟un açık bir biçimde belirttiği üzere, “ahlaklı veya erdemli bir yaşayış tarzı”, bundan böyle doğa düzeninde veya en tepesinde Tanrı‟nın bulunduğu hiyerarşik bir varlık anlayışından artık türetilemez. Bu dönemin düşünürlerinden biri Spinoza (ms. 1677) dır. O aynı zamanda ahlak üzerine yazılan “Ethica” isimli önemli eserin de sahibidir. Ona göre erdemle, kendimizi koruma isteği arasında bir bağ vardır. Kendimizi korumak demek güçlenmeye ve savunmaya çalışmak demektir. Erdem de böyle bir çabadan başka bir şey değildir. Leibniz‟e göre, bizim isteklerimizi tasavvurlar belirler. Tasavvurlar da rasyonel unsurlardır. Leibniz ahlakta aklı kılavuz görür. Ona göre açık ve seçik bilgiler ahlaki iradeyi doğurur. Açıklık ve seçiklik bilgide ne kadar güçlü olursa insanda egoizm o derece azalır. Ruhun açık ve seçik tasavvurlarla aydınlatılması ahlakın hedefidir. Ruh aydınlandığı ölçüde öteki insanların iyiliğini ister ve onlara sevgi duyar. Erdem bilgeliğin ve yetkinliğin kendisidir. Hobbes, doğal bir ahlak sistemi kurmak istemiştir. Bunu da bencilliğe dayamıştır

AHLAK FELSEFESiNiN KONUSU

Ahlâk felsefesi (etik), ahlâkî olanın özünü ve temellerini, insanın davranışları ile ilgili problemleri, iyinin ne olduğunu ve insanın neyi yapabileceğini soruşturan felsefe dalı olarak tanımlanmaktadır. Ahlâk felsefesini genel bir anlatımla ahlâki hayat hakkında sistemli bir biçimde düşünme, soruşturma, araştırma ve tartışma şeklinde de tanımlamak mümkündür. Ahlak felsefesini tanımlarken ahlak ilmi ile olan ilişkisi göz ardı edilmemelidir. Ahlak felsefesi, ahlak konusunu inceleyen bir bilim dalı ya da felsefe disiplinidir. Ahlak ise, insanların birbirleriyle ya da devletle olan ilişkilerinde ortaya çıkan ve insanlardan “yapmaları istenen” davranışlar ve eylemlerdir. Felsefenin bir alt disiplini olarak ahlak felsefesi, ahlakın ne olduğunu, ahlaki davranışın nasıl oluştuğunu, insan davranışlarının dayandıkları temelleri, iyi ve kötü eylemlerin nedenlerini inceler. Yukarıda ifade edilen bilgiler ışığında ahlak felsefesinin amacını da konusu ile ilintili olarak şu şekilde belirleyebiliriz. Ahlak felsefesinin gayesi, insan davranışlarını sadece betimlemek değil; onları iyi-kötü, doğru-yanlış gibi değer kriterleriyle değerlendirmektir.

AHLÂK FELSEFESiNiN ALANI

Ahlak felsefesinin insan davranışlarının konu edinildiği bütün alanları kapsamaktadır. Ahlâk felsefesi ile sosyal bilimler arasındaki fark, bir konu farkından çok, bu konuya bir yaklaşım tarzı farklılığıdır. Bilimin yaklaşımı tasvir edici ve açıklayıcıdır. Ahlâk filozofu da bazı ahlâk olaylarını tasvir edebilir, açıklayabilir. Ama onun asıl görevi bu değildir. O doğrudan doğruya bir değerlendirme eylemine koyulur, bir yaşama biçimi geliştirmeye çalışır. Dolayısıyla ahlâk felsefesi, insan davranışları ile bu davranışların doğru mu yanlış mı, iyi mi kötü mü olduğu sorusunu sorarak ve buna ilişkin birtakım değerlendirmede bulunarak ilgilenir. Yani ahlak, eylemin pratiği, ahlak felsefesi veya etik ise, eylemin teorisi olmaktadır. Ahlak veya töre iyi veya kötünün ne olduğunu söylemekle yetinirken, ahlak felsefesi bir davranışın iyi veya kötü olduğu yargısına nasıl varıldığını inceler

alıntıdır
Alıntı ile Cevapla