|  16 Temmuz 2015, 18:06 | Mesaj No:1 | 
  |  Durumu:    Medine No :  38944  Üyelik T.:
09 Şubat 2014  Arkadaşları:60 Cinsiyet:Bayan Mesaj :
9.475Konular:
1144  Beğenildi:4426 Beğendi:3685
 Takdirleri:5169 Takdir Et: 
	  Konu Bu  
				Üyemize Aittir! |   BELED  Suresi  Bize  Ne  Anlatıyor 
   BELED  Suresi  Bize  Ne  Anlatıyor  BELED SURESİAdı: Birinci ayet'teki "beled" kelimesi sureye isim olmuştur.  Nüzul zamanı:  İçeriği ve üslubu, Mekke döneminin başlangıcında nazil olan surelere  benzemektedir. Ama surenin içindeki bir işaret, bu sürenin nüzul  zamanının, Mekkeli kafirlerin Rasulüllah'a düşman kesilerek O'na karşı  her türlü zulmü ve haksızlığı reva gördükleri döneme denk düştüğünü  göstermektedir.  Konu: Bu  surede geniş bir konuya kısa kısa cümlelerle, özet olarak değinilmiş ve  konu toparlanmıştır. Bu da Kur'an-ı Kerim'in icazıdır ki hakkında koca  bir kitap yazılabilecek büyük bir konu, bu küçük surede kısa kısa  cümlelerle ve müessir ifadeyle beyan edilmiştir. Surenin konusu, insanın  dünyadaki yerini anlatmak ve aynı zamanda Allah'ın insan için iki yol  olarak saadet ve şekaveti açık bıraktığını belirtmektedir. İnsana, bu  iki yolu görmek ve takip etmek imkanı da yaratılmıştır. Saadet yolunu  takip ederek güzel bir sona varmak veya şekavet ederek kötü sona ulaşmak  insanın gayretine bağlıdır.  Önce  Mekke şehrine ve onun içinde bulunan Rasulullah'ın üzerindeki  musibetlere yemin edilerek, Rasulullah nazarında bütün Ademoğlu'nun  vaziyeti; dünyanın insan için bir dinlenme yeri olmadığına delil olarak  ileri sürülmüştür. İnsan bu dünyaya meşakkat içinde gelmiştir. Aynı  konuyla ilgili olan Necm Suresinin 39. ayeti ile birleştirecek olursak,  insanın istikbalinin, bu dünyadaki çalışmasına ve meşakkatine bağlı  olduğu anlaşılmaktadır.  Bundan  sonra insanın yanlış düşüncesi olan "bu dünyada sadece insanın varlığı  vardır ve ondan üstün güç yoktur. İnsandan hesap da sorulmayacaktır"  inancı düzeltilmektedir.  Daha  sonra, insanın pek çok cahiliye tasavvurlarından biri olan, bu dünyada  büyüklük ve fazîlet için ne gibi yanlış ölçüler kabul edildiği misal  olarak ileri sürülmüştür. Bazı şahislar büyüklük için gösteriş olarak  yığınlarca mal sarfeder. İsraf ettiği mal ile kibirlenir, halk da ona  özenir. Halbuki onu gözeten Zat, kazandığı malı hangi yol ile  kazandığını, ne niyetle ve hangi maksatla sarfettiğini gözetlemektedir.  Bundan  sonra Allah (c.c.) şöyle buyurmuştur: Biz insana ilmî vasıtalar ve  düşünme yeteneği vererek onun önünde iyi ve kötü olmak üzere iki yol  açtık. Bir yol onu ahlâkî alçaklığa götürür ve onu izlemek için hiçbir  gayrete de ihtiyacı yoktur. Tersine nefsini dünyevi lezzetlere bırakması  yeterlidir. İkinci yol ise ahlâkî yüksekliğe ulaştırır. Bu yoldaki zor  geçitlerden geçebilmesi için kendi nefsine cebretmesi gerekir. İnsan,  zaafı nedeniyle bu zor geçitten geçmek yerine, aşağı düşmeyi tercih  eder.  Sonra  Allah, o zor geçidin ne olduğunu açıklamaktadır. Bu geçit, insanın  oradan geçerek yükselebileceği yoldur. O zor geçit: İnsanın gösteriş,  kibir ve riya için mal sarfetmeyi bırakarak; malı yetimlere, miskinlere  yardım için sarfetmektir. Allah'a ve onun dinine iman ederek iman  edenler topluluğuna katılmaktır. Böyle insanlardan oluşan bir cemiyet  kurulmalı ve mensupları birbirlerine hakkı ve sabrı tavsiye etmeli,  insanlara merhamet göstermelidirler. Bu yolda yürüyenler Allah'ın  rahmetine layık olurlar. Tersine öbür yolu izleyenlerin sonu ise,  içinden çıkış yolu bulunmayan cehennem ateşidir. 
 
 
 
 Sadakallahül  azim...
 
 
				__________________O (cc)’NA    SIĞINMAK  AYRICALIKTIR
 | 
  |  |   |