Cevap: Bütün Yıl Oruç tutmuş Olmak        “Kim Ramazan orucunu tutar ve Şevval’den de ona altı gün daha eklerse bütün seneyi oruç tutmuş gibi olur”. (Müslim ve Tirmizî) 
Ancak bu hadisi şerifin hem sıhhatinde hem de nasıl uygulanacağı  konusunda farklı değerlendirmeler vardır. Hadisin Hz. Peygamber’in sözü  değil¸ sahabe sözü (mevkûf hadis) olduğunu söyleyenler bulunduğu gibi¸  (ki¸ Ahmed b. Hanbel bu kanaattedir)¸ senedinin sahih olmadığını  söyleyenler de vardır. (Bkz. İbn Recep el-Hanbelî¸ Latâifu’l-ma’ârif¸ s.  389) Hadisi şerifteki bu tereddütlü durumdan ötürü İmam Sevrî¸ Ebu  Hanîfe ve İmam Ebu Yusuf bu orucun mekruh olduğu kanaatindedirler. İmam  Malik de böyle düşünür ve fıkıh ve hadis ehlinden bu orucu tutan hiç  kimseyi görmediğini söylermiş. Ama kendisinin kimseye sezdirmeden bu  orucu tuttuğu da söylenir. Mutlaka tutulması gereken bir oruç olduğu  zannedilmesin diye böyle yaparmış. (Bkz. İbn Recep¸ age. s.390) Ama  alimlerin çoğu bu hadisi şerifi böyle bağlayıcı olmayan bir konuda amel  etmeye elverişli görmüşler ve bu orucu tutmanın müstehap olduğu  kanaatine varmışlardır.   
Bu bilgilerden çıkan sonuç şudur: Şevval’de tutulan altı gün orucunun¸  Ramazan’ın hemen peşinden ve Ramazana denk bir değerde tutulması bazı  alimlere göre mekruhtur. Çünkü bu uygulamada bu orucun Ramazan orucuna  benzetilmesi anlamı vardır. Oysa Ramazan orucu bununla kıyaslanamayacak  kadar önemlidir. Ama meseleyi bilen insanların Şevval ayında altı gün  oruç tutmaları müstehaptır. Çünkü bu haberden en azından böyle bir anlam  çıkar.   
Nasıl tutulacağına gelince¸ bazıların göre hemen Ramazanın peşinden  tutulması daha güzeldir¸ çünkü zayıf da olsa yukarıdaki hadis bir başka  rivayette: “Kim hemen bayramın ardından altı gün oruç tutarsa…” diye  nakledilmiştir. (Agk.)   
Bazıları da bu orucu anlatan hadiste bir ayırım sözkonusu olmadığına  göre¸ Şevval içerisinde tutulduktan sonra nasıl tutulursa tutulsun  farketmez kanaatindedirler.   
Bazıları da Ramazanın devamı sanılmasın diye aralıklarla tutulmasının  daha evla olduğu görüşündedirler. (Bkz. İbn Recep¸ age. s.390 vd.)  Bunlardan çıkan sonuç da şudur:   
Müstehap olan bu altı gün orucunu tutmak isteyenler bunu peşpeşe  tutabilecekleri gibi aralıklarla da tutabilirler. Bunların birini  diğerine üstün kılacak dini bir delil yoktur.   
Kadınların borçlarına gelince: Meseleyi şöyle anlayanlar vardır: “Kim  Ramazan orucunu tutar ve ona Şevvalden de altı gün eklerse…” dendiğine  bakılırsa¸ Ramazan tamamlanacak ve ayrıca Şevval’den ona altı gün  eklenecektir. Öyleyse kadınlar eğer varsa Ramazan’da tutamadıkları  oruçlarını kaza edecekler sonra altı gün daha tutmuş olacaklar ki¸  Ramazanı tamamlamış ve ona Şevval’den eklemiş olsunlar. Mesele elbette  böyle anlaşılabilir. Ama bize göre şöyle de anlaşılabilir:   
Ramazan orucu farzdır ve asıl tutulması gereken oruç budur. Başka hiçbir  oruç buna denk görülmemeli ve denkmiş gibi tutulmamalıdır. Ancak  Ramazan orucunun insanları fazla yormaması ve en rahat tutulabilmesi  için dinin sahibi bizi teşvik ederek Recep ayından oruca alıştırmaya  başlar. Şaban’da oruç biraz daha çoğalır¸ böylece Ramazana birden ve  aniden girilmemiş¸ hazırlıklı ve alışmış olarak girilmiş olur. Ramazan  bitince de oruç yine birden bırakılmış böylece beslenme alışkanlıkları  keskin zikzaklarla değiştirilmiş olmaz. Belli aralıklarla bir altı gün  daha tutularak¸ hem ameller bire on karşılık göreceği için sevap  katlanmış¸ hem de sağlığın korunmasına dikkat edilmiş olur. Bunun bir  hikmeti bu olsa gerektir. İkinci bir hikmeti de kadınların Ramazan’da  tutamadıkları oruçlarının vakit kaybetmeden hemen Ramazanın ardından  tutulmasına teşvik edilmiş ve bu oruçta kadın erkek ayrılmadan  erkeklerin de tutmaları¸ böylece kadınlara destek olmaları sağlanmış  olur. Şevval’in altı gün orucunun eğer böyle bir hikmeti varsa o zaman  bu orucu peş peşe tutmak yerine¸ önce daha az¸ sonra daha fazla  aralıklarla tutmak daha uygun olmalıdır. Tıpkı arabayla bir tünele  girerken gözleri alıştırmak için önce ışığın yavaş yavaş azaltılması¸  çıkarken de yavaş yavaş çoğaltılması gibi.   
Yine böyle bir hikmetin varolduğunu kabul ettiğimizde¸ kadınlar  Ramazan’da tutamadıkları oruçlarını Şevval’de kaza ederlerse¸ hem  borçlarını ödemiş¸ hem de şevval’de altı gün oruç tutmuş olurlar  diyebiliriz. Bütün bunlar birer anlama çabasından ibarettir. Altı gün  orucu hakkında söylenecek son ve kesin söz ise şudur:   
Ramazan’dan sonra¸ Şevval ayı içerisinde altı gün oruç tutmak  müstehaptır. Bu orucu Ramazana denk gibi görmek ve bu özenle tutmak  uygun değildir. Peşpeşe¸ ya da aralıklarla tutulması konusunda dini bir  tercih sebebi yoktur. Kaza borcu olanın öncelikle kazasını tutması  uygundur. Ama kazasını bu aya denk getiren de Şevval’de altı gün oruç  tutmuş olur. Kadınlar da Ramazan’da tutamadıkları orucu bu ayda tutup  altı günlere sayabilirler. Çünkü bu orucun müstakil bir oruç olmama  ihtimali vardır ve bu ihtimale göre önemli olan bu ayda altı gün oruç  tutmaktır. Zaten altı gün olmasının bir hikmeti de normal bir adetin  altı gün olmasıdır. Ama kazalarını tutup¸ ayrıca altı gün daha  tutmalarında da bir sakınca yoktur. Çünkü bu orucun müstakil bir oruç  olma ihtimali de olabilir. Bütün bu tercihlerden birini seçmek  insanların kendisine bırakılmıştır. Allahü alem.         
Alıntı...       
				__________________  O (cc)’NA    SIĞINMAK  AYRICALIKTIR     |