Tekil Mesaj gösterimi
Alt 14 Ağustos 2015, 00:59   Mesaj No:7

nurşen35

Medineweb Emekdarı
nurşen35 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:nurşen35 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 38944
Üyelik T.: 09 Şubat 2014
Arkadaşları:61
Cinsiyet:Bayan
Mesaj: 9.476
Konular: 1144
Beğenildi:4415
Beğendi:3686
Takdirleri:14253
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Cevap: Aöf 1. Sınıf İlahiyat İlk Dönem İslam Tarihi Ünite Özetleri..

6. Ünite

HZ. PEYGAMBER'İN AHLAKI , ŞAHSİYETİ , AİLE HAYATI , SİYASİ ve ASKERİ KİŞİLİĞİ


Sevgili Peygamberimiz (sav) güzel ahlakı tamamlamak üzere gönderildiğini ifade etmiştir. Peygamber Efendimiz hem fiziki hem de ahlak yapısı itibariyle insanların en güzeli idi. Peygamber Efendimizin fiziki özelliklerine , bunların anlatıldığı edebi eser ve levhalara HİLYE denilmektedir. Fiziki görünüşü yanında ahlaki özelliklerine ve bu konuda yazılan eserlere de ŞEMAİL adı verilmektedir.

Hilye kaynaklarına göre Hz. Peygamber (sav) uzuna yakın orta boylu idi. Başı insanlar arasında hoş ve güzel sayılabilecek ölçüdeydi. Yüzünün rengi beyaz, gözleri siyah , kaşlarının arası açıktı. Kirpikleri sık ve uzun , sakalı sık, omuzları geniş, elleri ve ayakları itidal üzere idi. Saçı kumral, hafif dalgalıydı.

Güler yüz , bütün insanların kolayca anlayabileceği ortak beden dilidir.
Hz. Muhammed (sav) güler yüzlü ve tatlı dilliydi. Peygamber Efendimiz din kardeşini güler yüzle karşılamanın ve güzel söz söylemenin de sevap kazandıran bir iyilik olduğunu müjdelemiştir.
Temizliğe önem verir , ağız ve diş temizliğine dikkat ederdi. Gürültü çıkarmadan son derece dikkatli bir şekilde yürürdü, bakışlarıyla kimseyi rahatsız etmezdi. Allah'a (cc) hamd eder, O'nun adını anarak uykuya yatar, uyandığında yine Allah'a (cc) hamd ve şükrederdi.
Gerek giyim , gerekse ev eşyasında ihtiyacı karşılamaya sadeliğe, temizliğe ve tertipliğe özen gösterirdi.
Yemekten önce ellerini , yemekten sonra hem ellerini hem de ağzını yıkardı. Yemeğe besmele ile başlar , bitince Allah'a hamd ile şükrederdi.
İbadetlerini huşu üzere Allah'a gönülden bağlılıkla , samimiyetle ve sürekli olarak yapardı. Onun bu kulluğu, ihsan mertebesindeydi. Yani ibadetlerini Allah'ı görüyormuşcasına yerine getirirdi.

Namazını , haccını , umresini , orucunu , zekatını , kurban ibadetini , teheccüdünü ve diğer nafileleri hep aynı derinlikte ifa ederdi.
Peygamber Efendimiz zühd ve takva sahibiydi. Dünyevi ihtiraslardan uzak dururdu. Edebi hayatın önemini aklından hiç çıkarmazdı.
Hz. Peygamber'in Allah'a samimi kulluğu ve dini duyarlılığı, toplum hayatına engin bir tevazu olarak yansırdı.
Bir gün bir şahıs Peygamber Efendimizi ziyarete gelmiş, huzuruna girince titremeye başlamıştı. Bunu gören Peygamberimiz (sav) '' Arkadaş titreme. Ben bir kral değilim. Kureyş'den kuru ekmek yiyen bir kadının oğluyum'' diyerek muhatabını rahatlatmıştır.


Peygamber Efendimiz (sav) yumuşak huylu , ağırbaşlı ve sabırlıydı. Öfkesine galip gelir, intikam fikrinden uzak dururdu. Sevgili Peygamberimiz herkese eşit davranır, kimseye ayrıcalık yapmazdı. Hem Allah'a (cc) şükreden hem de gördüğü iyilikler karşısında insanlara teşekkür eden yüksek bir ahlaki kişiliğe ve şefkat , merhamet sahibiydi. Hoşgörülü ve bir kişide olumsuz bir durum görse onu düzeltirken şahsiyetini incitmemeye özen gösterirdi. İslamın yayılmasını engellemek için akla gelmedik zorluklarla karşılaştı. Fakat yılmadı, engelleri azim ve cesaretiyle aştı.
Hz. Ali (ra) diyor ki; '' SAvaşlarda Hz. Peygambeer kadar düşmana yaklaşan bir kişi olmazdı, nezaman savaş kızışıp da darlansak ona sığınırdık''.

Peygamber Efendimiz (sav) zulmün, haksızlığın, baskı , şiddet ve saldırganlığın önünde asla eğilmedi, korkmadı, yılmadı. Azim , kararlılık ve cesaretle , kahramanca mücadele etti.
Duyarlı, duygulu , doğru ve güvenilir ve cömertti.
Vefakarlıkta Peygamber Efendimizin ruhunu süsleyen erdemlerden biriydi.
Bir zamanlar Taif'den dönerken Korumak için Mu'tim Peygamberimizi müşriklere karşı himaye etmişti.
Mu'tim b. Adiy Müslüman olmamış ve Bedri savaşında öldürülmüştü. Mu'tim'in vefakarlığından hoşnut olmuş ve şayet Mu'tim sağ olsaydı ve benden esirleri isteseydi fidye istemeden hepsini serbest bırakırdım, dediği rivayet edilir.

Peygamberimiz (sav) İslamı yaymaya başladığı ilk günlerden itibaren gençlere değer vermiştir.
Hicretten önce Medine'ye gönderilen ilk öğretmen Muaz b. Umeyr'dir.
Zeyd b. Sabit Peygamberimizin isteğiyle İbranice , Süryanice ve diğer bazı yabancı dilleri öğrenerek yabancı konuklarla Peygamberimiz arasında tercümanlık yapmıştır.

Hz. Peygamber'in hanımlarından Hz. Aişe ve Hz. Hafsa İslamın özellikle hanımlara öğretilmesinde önemli hizmetler yapmışlardır.
Mescid-i Nebevi'yi inşa etmiş, bitişiğinde de Suffe Okulunu hizmete açmıştır. Muhacirlerle Ensar arasında sosyal birliği sağlama adına kardeşlik kurmuştur. Ensar Muhacirlere ekonomik alanda destek verirken, Muhacirler de onlara sabır ve fedakarlık tecrübelerini aktarmışlardır.
Resu-i Ekrem Medine'de bazı bölgeleri herkesin yararlanacağı park alanı ilan etmiştir, buradaki tüm canlıları şu sözleriyle koruma altına aldığını açıklamıştır; Ya Rabbi İbrahim Peygamber'in Mekke'yi haram ( korumaya alınmış yeşil alan) kıldığı gibi ben de Medine'yi haram kıldım. Peygamberimiz (sav) Taif şehri için önem taşıyan Vecc Vadisi'ni de korumaya almıştır.

Peygamber Efendimiz (sav) müminlerin iman bakımından en mükemmel ve ahlakça en güzel olabilmelerini de aileleriyle sağlıklı ilişkilerine bağlamıştır.
Peygamberimizin ilk eşi Hz. Hatice'dir. Tahire ünvanıyla tanınırdı . (saf , temiz )
Hz. Hatice'nin vefatına kadar başka bir evlilik yapmamıştır. Hz. Peygamberimizin çeşitli gayelerle evlendiği hanımlar ; Hz. Sevde, Hz. Aişe , Hz. Hafsa , Hz. Zeynep bint Huzeyme , Hz. Ümmü Seleme , Hz. Cüveyriye,
Hz. Zeynep bint Cahş , Hz. Ümmü Habibe , Hz. Safiyye , Hz. Meymune ve Hz. Mariye'dir.
Peygamberimizin eşleri müminlerin anneleri '' Ümmehatü'l- mü'minin'' olarak kabul edilir.

Hz. Peygamberin evliliklerinde çeşitli hikmetler vardır. Hz. Aişe Hz. Ebubekir'in kızı, Hz. Hafsa Hz. Ömer'in kızıdır. Bu hanımları İslami hizmetleri olmuştur. Hz. Ümmü Habibe ve Hz. Sevde Habeşistan'a göç etmiş olanlardır. Peygamberimiz bir kısım evlilikleriyle bazı kabilelere dostluk mesajı vermek istemiştir. Necid bölgesinin en büyük kabilelerinin kızları Hz. Zeynep bint Hüzeyme ve Hz. Meymune'dir. Hz. Cüveyriye (Mustalik kabilesi ) ve Hz. Safiyye (Yahudi kabilesi ) ile evliliği ise siyasi amaçlıdır.
Zeyd b. Harise'den boşanan Zeynep bint Cahş ile evliliği ise Cahiliye döneminde evlatlık öz çocuk olarak gören anlayışa karşı İslam hukukunda yeni bir ilkenin uygulanması şeklinde olmuştur.

Peygamber Efendimiz eş ve çocuklarıyla ilgilenir , gezintiye çıkar, bayramlara aile fertleriyle katılırdı. Spor amaçlı yürüyüşe çıkar, bazen Hz. Aişe ile koşu yarışı yapardı.

Peygamber Efendimizin çocukları ; Hz. Zeynep , Hz. Rukiyye , Hz. Ümmü Gülsüm , Hz. Fatıma kızları , erkek çocukları Kasım ( Ebü'l -Kasım) , Abdullah Hz. Hatice'den olan evlatlarıdır.
İbrahim Hz. mariye'den olan oğludur. Oğulları küçük yaşta vefat etmiştir.
Hz. Zeynep Peygamberlikten 10 yıl önce doğdu. Teyzesi Hale bint Huveylid'in oğlu Ebü'l-As b. Rebi ile evlendi.Bedir'de müşrikler tarafında savaşan kocası esir düştü, serbest bırakılırken Peygamber Efendimiz kızının Medine'ye dönmesini şart koştu.
Hicret yolundaki Hz. Zeynep'i bir müşrik bineğinden düşürdü ve karnındaki evladını da kaybetti. Daha sonra Ebü'l-As Müslüman olarak Medine'ye döndüğünde çok geçmeden Hz. Zeynep vefat etti.
Hz. Zeynep'in Ümame ve Ali adında iki çocuğu vardı. Ali çok küçük yaşda ölmüştü.
Hz. Rukiyye Hz. Zeynep'ten üç yıl sonra dünyaya gelmişti. Hz. Rukiyye ve Hz. Ümmü Gülsüm Ebu Leheb'in iki oğluyla nişanlanmışlardı. Nübüvvetten sonra nişan bozuldu. Hz. Rukiyye Hz. Osman'la evlenerek Habeşistan'a hicret ett. Daha sonra Medine'ye döndüğünde rahatsızlanarak vefat etti. Abdullah adında bir çocuğu vardı ancak o da küçük yaşda vefat etti.
Hz. Osman Ümmü Gülsüm'le evlendi fakat o da Medine'de vefat etti.
Hz. Fatıma Hz. Ali ile yuva kurdu. Bu evlilikten Hasan , Hüseyyin, Muhassin, Ümmü Gülsüm ve Zeynep adında beş çocuğu dünyaya geldi. Peygamberimiz Hz. Fatıma'ya (ümmü ebiha) yani, babasının annesi derdi. Hz. Fatıma Peygamber Efendimizin vefatından altı ay kadar sonra vefat etmiştir.
Torunları Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin'i çok severdi. Cennet gençlerinin beyefendileri olduğunu söylerdi.

SİYASİ VE ASKERİ KİŞİLİĞİ
İkinci Akabe biatında 9'u Hazrec'den , 3'ü Evs'ten olmak üzere 12 kişiyi hicretten sonra Medine'de oluşturacağı siyasi organizasyonun ilk temsilcileri olarak tayin etti. Böylece teşkilatlanmada ilk adım atılmış oldu. Kuba'da Müslümanların varlık ve bağımsızlığının sembolü olarak ilk mescidi bina etti. Beni Salim b.
Avf yurdundan geçerken Ranuna vadisinin ortasına varıldığında ilk Cuma hutbesini okudu ve namaz kıldırdı. Muhacir ve Ensar arasında kardeşliği kurmak suretiyle ilk Müslüman siyasi birliği oluşturmuş oldu.
Müslümanlar dışında şehrin sakinleri olan Yahudi ve başka inanç sahiplerini de adalet ve insaf ölçülerinde kapsayacak hukuki bir metin ortaya koydu. Medine Vesikası adı verilen bu sözleşmeyle karşılıklı ilişkiler , görev ve sorumluluklar , haklar açık bir şekilde belirlenmiştir.
Kurulmakta olan yönetimiz amacı, yeryüzünde düzen ve huzurun, Hakk'a teslimiyet ve hukukun üstünlüğüyle adaletin sağlanması idi.

Bunun için sosyal hayatı ayakta tutacak tüm hukuki ve ahlaki değerlerin korunması , iyiliğin yayılması , kötülüğün önlenmesi , danışma ( müşavere ) , sosyal adaletin gerçekleştirilmesi, devletlerarası ilişkilerin kurulması, din ve vicdan hürriyeti, ehliyet ve liyakata önem verilmesi yönetimin temel ilkeleri olmuştur.
Peygamberimiz (sav) yönetim ilkelerinden biri halkın işlerinin hızla ve kolaylıkla yürütülmesidir. Bunun için ;
'' Kolaylaştırınız , zorlaştırmayınız, müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz'' talimatını vermiştir.
Kamu görevlilerin uygulamalarıyla ilgili olarak Peygamberimizin yaptığı bir dua bu açıdan önemlidir.
'' Allahım, her kim Müslüman toplumun bir işini üstlenir de güçlük çıkarırsa sen de ona meşakkat ver, her kim de merhametle davranıp kolaylık gösterirse sen de ona merhamet et''
Peygamber Efendimiz (sav) Kur'an'da yer alan '' emanetlerin ehline verilmesi'' prensibini kamu görevlilerinde önemle uygulamıştır.

Hz. Peygamber (sav) zenginlerin dini, sosyal , mali sorumluluklarının gereğini yerine getirmelerini isterdi.
Peygamberimiz (sav) döneminde beytülmal (hazine) gelirlerini humus denilen ganimetin beşte biri, Müslümanlarla anlaşmalı gayrimüslimlerden can, mal güvencesi ve inanç hürriyetinin sağlanmasına karşı belirli kurallara göre alınan cizye, Müslümanlardan alınan zekat ve toprak mahsullerinin zekatı olarak bilinen öşür oluştururdu. Bunlar amil denilen vergi memurları tarafından toplanırdı.

İslam insanların barış içinde yaşamalarını esas alır ve müminleri hep birden barışa davet eder. Temel hak ve özgürlükler engellendiği takdirde savaşa izin verilmiştir.
Peygamber Efendimiz (sav) düşmanla savaş konusunda şu uyarıyı yapar;
'' Düşmanla savaşı arzu eetmeyiniz. Aksine Allah'tan sizi harp felaketinden korumasını isteyiniz. Fakat düşmanla karşılaşınca da sabrediniz ve biliniz ki, Cennet mücahidlerin kılıçlarının gölgesi altındadır.







[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]


hazırlayan nurşen35
__________________
O (cc)’NA SIĞINMAK AYRICALIKTIR
Alıntı ile Cevapla