cuzem 3. dönem mantık tüm özet 
  
 Ünite 1 
Mantığın konusu tasavvurat ve tasdikat, kurucusu Aristotelestir. Amacı; zihni yanlış yapmaktan korumaktır.
Mantık, Arapça kelime olup kökü N-T-K (nutk) dur. (konuşmak, söylemek, dile getirmek) 
Batı dillerinde ise Logos ile ifade edilir. Kelime anlamları; ilke, düşünce, doğanın ve aklın yasası,söz'dür.
Aristoteles mantık çalışmalarını ‘tahliller/analitik’ olarak isimlendirmiştir. 
‘Bu sanat, hataya düşme ihtimali olan bütün hususlarda düşünce kuvvetini doğru yöne sevk eden şeylerle ilgilidir. Akılla elde edilen her konuda insana, onu hatadan koruyacak şeyleri öğreten bir sanattır.’ >>> FaRaBi 
mantık, ‘insana, zihinde kazanılmış bilgilerden kazanılacak bilgilere geçme işlemlerini, bu bilgilerin özelliklerini, bu geçiş işlemlerini sıralamayı ve sınıflamayı, bunların sayısını öğreten ilimdir.’>>>>> İbn-i Sina 
doğru tanım ve kıyası, yanlış tanım ve kıyastan, kesinlik ifade eden bilgileri, kesinlik ifade etmeyen bilgilerden ayıran bir ilim>>>>>Gazzali 
Konusu açısından mantık; 
 ‘bilinenden hareketle bilinmeyenin elde edilmesine vasıta olan ilim’
Amacı  
bakımından mantık; ‘kurallarına uyulduğunda zihni hataya düşmekten alıkoyan bir ilim ve  
sanat,’  
Mantığın Bölümlerini Meydana Getiren Kitaplar; 
1-İsagûci (Beş Tümel)  ve 2 -kategoriler  mantığın tasavvurat  
kısmını teşkil ederken; 3-Önermeler, 4-Birinci Analitikler (Kıyas), 5-İkinci Analitikler  
(Burhan), 6-Cedel, 7-Hitabet, 8-Şiir ve 9-Safsata (Muğalata) 
Akıl İlkeleri; 
1. Özdeşlik İlkesi; Bir şey ne ise odur, her şey kendisinin aynıdır veya A, A dır şeklinde ifade edilir.
2. Çelişmezlik İlkesi;  Bu ilke, A, A-olmayan değildir, şeklinde ifade edilir. Çelişik olan iki şeyden biri doğru ise diğeri zorunlu olarak yanlıştır.
3- Üçüncü Şıkkın İmkansızlığı İlkesi: Bir şey ya doğrudur ya da yanlıştır; üçüncü  
bir durum söz konusu değildir. Bu ilke, A ile A olmayan arasında üçüncü bir ihtimal 
yoktur, şeklinde ifade edilir.      
Ünite 2 
Mantığı belirli kurallar çerçevesinde sistemleştirenler; Antik Yunanlılar'dır. 
Elea okulu mensubu Parmenides ve öğrencisi Zenon‟a  „varlık vardır, yokluk yoktur. Hareket ve değişme görünüşten ibarettir.‟ 
Akıl yürütme, biçimlerini biraraya getirip tasnif etmek ve sistem oluşturmak Aristonun temel uğraşı olmuştur. Mantık konularını 6 kitapta incelemiştir. 
1-Kategoriler 2-Önermeler, 3-Birinci Analitikler 4-İkinci Analitikler  5-Cedel, 6- Safsata 
Ammonios Saccas arisatonun Retorik ve Poetik, Porphyrios'un ise İsagolaji'sini de bu gruba ilave ederek Organon'u 9 kitap olarak tasnif etmiştir. 
Kıyas, Aristoteles mantığının bel kemiğini oluşturur. 
Ortaçağ  Avrupa‟sında mantık çalışmaları Aristoteles‟in eserlerinin Latinceye tercüme edilmesiyle başlamış, ilk defa Boéce, Aristoteles‟ten  Kategoriler ve Önermeler ile Porphyrios‟tan  İsagoji‟yi tercüme etmiştir 
Ortaçağ Avrupa düşüncesine Aristoteles hakimdi. Bu durum Rönesansa kadar devam etmiştir. 
Ortaçağ Aristo Temsilcileri  ; Albert le Grand Saint Thomas d‟Aquin, Pierre d‟Espagne. 
Rönesansla başlayan doğa bilimlerinde Aristonun metodu yetersiz çıktı.Böylelikle Bacon ve Descartes Aristonun metodu olan Kıyas'a karşı  çıktı. Bacon, Aristonun aksine tümdengelime karşı tümevarım metodunu uyguladı.  
İlk defa Petrus Ramus mantığı bölümlere ayırarak KAVRAM, HÜKÜM ve AKIL YÜRÜTME den sonra METOD bahsini ekledi.
Modern mantığın ilk habercisi Raymond Lulle kabul edilir. 
Asıl sembolik mantık çalışmaları De Morgan, Boole ve Stanley Jevons‟la başlar. Bunlar matemtiği örnek alarak mantığı yeniden kurmak istemiş ancak başaramamışlardır. Russell arkadaşı A.N.Whitehead ile 1910-13 yılları arasında Principia Mathematica isimli bir eser yazarak Lojistik  denilen yeni mantık‟ı kurmuş oldu. 
Kur‟an ve sünnet kaynaklı olmayan, dışarıdan alınan ilimler= ulumu dâhile 
Tercüme hareketi Emeviler döneminde Halid b. Yezid b. 
Muaviye zamanında başlamış Abbasiler döneminde hızlanarak devam etmiştir. Bu faaliyet, Abbasi halifesi Me‟mun devrinde  Dârü’l-Hikme‟nin kurulmasıyla altın çağını yaşamıştır. 
.  Arapça karşılıklarıyla Organon Külliyatı: 
1- İsagoci (el- Medhal) Bu eser Porphyrios‟a aittir.
2- Kategoriler (Kitabu‟l-Ma‟kûlât)
3- Önermeler (Kitâbu‟l-İbâre)
4- I. Analitikler (Kitâbu‟l-Kıyas)
5- II. Analitikler (Kitâbu‟l-Burhan)
6- Topikler (Kitâbu‟l-Cedel)
7- Retorik (Kitâbu‟l-Hitabe)
8- Poetik (Kitabu‟ş-Şiir)
9- Sofistik Çürütmeler (Kitâbu‟s-Safsata/ Muğalata)  
Bu konuda İslam mantıkçıları üç gruba ayrılabilir:
1- Aristoteles mantığını aynen alıp şerh edenler. Mesela; İbn Rüşd.
2- Aristoteles mantığını alıp kültüre ve dile adapte etmeye çalışanlar. Mesela, Farabi, İbn Sina, Gazali.7
3- Aristo mantığına karşı çıkıp toptan ret edenler: İbn Salah, Nevevi, Bakıllani, İbn Teymiyye, Musa Carullah Bigiyev 
Ünite 3  
İnsan bilgi edinir>>>> sonucunda zihinde tasavvurlar oluşur ve buna KAVRAM denir. 
Bu tasavvurlar söze dökülürse TERİM olur.Terimler isim, fiil ve harf olmak üzere üçe ayrılırlar. 
Kavram bir önerme içinde yer almazsa, tek başınaysa ne doğru ne yanlıştır. 
Terimler  anlamları bakımından  eşit-anlamlı  (mutavatı) ve  dereceli anlamdaş
(müşekkek) olmak üzere temelde ikiye ayrılırlar 
Tek   bir mana için konulmuş terimlere  münferit  denir.  Mesela, ‘güneş’ terimi 
münferittir.     
Yine konulduğu manayı eşit derecede göstersin ya da göstermesin, birden çok manayı gösteren terimler  müşterek’tir. Mesela, ‘göz’  terimi böyledir. Çünkü birden çok anlam için kullanılabilir. 
Gösterdiği ikinci anlamı birinci anlamdan çok daha güçlü bir şekilde 
ifade eden terimler de  menkul’dür. Mesela, ‘canlı’  terimi menkul bir terimdir.   
İkinci  bir mana için değil, konulduğu ilk anlamı gösteren terimler de hakiki’dir.   
Konulduğu ilk anlamı değil ikinci anlamı ifade eden terimler ise  mecazî’dir 
Delalet, sözlü ve sözsüz delalet olarak iki kısma ayrılır. Bu iki delalet çeşidi de kendi aralarında vaz’i, akli ve tabii delalet olarak üç kısımda incelenir 
Sözlü vaz’î delalet; mutabakat, tazammun ve iltizam olmak 
üzere üçe ayrılır. 
a. Mutabakatla  Delalet = bir lafzın konulduğu 
mananın tamamını göstermesidir 
b. Tazammunla Delalet = lafzın konulduğu anlamın sadece bir kısmını, kendi kapsamı içerisinde yer alacak biçimde göstermesidir 
c. İltizamla Delalet = manayı zihinsel gerektirme yoluyla göstermesidir. Lafızla o lafzın gösterdiği şey arasında doğrudan bir ilişki olmayıp dolaylı bir ilişki, bir çağrışım vardır.   
Ünite 4 
Kavram Çeşitleri
Kavramlar çeşitli sınıflandırmalara tabi tutulmuşlardır; somut-soyut, gerçek 
olan/olmayan, özel-genel, birincisel-ikincisel, aşkınsal-matematiksel vb. gibi.  
A) Yapılarına göre ; basit (müfret) ve  bileşik (mürekkep) olarak 2'ye ayrılır.. 
1. Basit (Müfret) Kavramlar : Bunlar ayrı ayrı ele alındıklarında parçaları bir anlam ifade etmeyen  kavramlardır. Örn; İn-san 
2. Bileşik (Mürekkep) Kavramlar : Bileşik  kavramlar,   tam ve  tam olmayan bileşik kavramlar olmak üzere ikiye ayrılır. 
Tam  bileşik kavramlar en az iki isimden veya bir isim ve bir fiilden oluşur. Bunlar doğru veya yanlış olma ihtimali taşıyorsa haber, taşımıyorsa emir'dir. Tam bileşik kavramlar doğru ve yanlış olma ihtimali taşımıyorlarsa ve  talepte bulunulan kimseye eşit  düzeydeki bir kimse tarafından söylenirse  rica (iltimas); alt düzeydeki birinden geliyorsa  soru’dur. Eğer bu anlamlardan birini ifade etmiyorsa  tenbih’tir. 
Tam olmayan bileşik kavramlar ise söylendiğinde manası tam olarak anlaşılamayan 
kavramlardır. Söylediği şey tam bir anlam ifade etmediği için söyleyen kimseden onu 
tamamlaması ya da açıklaması beklenir.  Örneğin bir kimse, ‘her işin değeri…’ dedikten sonra susar başka bir şey söylemezse, dinleyenler, o ifadenin tamamlanmasını beklerler. 
B) Tek Tek Ele Alınışlarına Göre Kavram Çeşitleri :Kavramlar,  manalarında ortaklık kabul edip etmemeleri bakımından tekil, tikel, tümel olmak üzere üçe ayrılır.  
Bir sınıfın tek bir ferdine işaret ediyorsa TEKİL,
Bir bütünün yalnız belirli bir parçasını gösteriyorsa TİKEL
Bir bütünün tüm fertlerini ifade ediyorsa TÜMEL'dir.  
Ünite 5 
1. Kavramların Özellikleri 
a. Mahiyet (Nelik), Hakikat (Gerçeklik), Hüvviyet (Kimlik) 
Tümel bir kavramın yalnız zihindeki fertleri göz önüne alınırsa buna mahiyet denir. 
Bir kavramın zihin dışındaki fertleri göz önüne getirildiğinde buna da  hakikat denir. 
Gerçekliği olan bir kavramı, temel özellikleriyle ortaya koyup, başka şeylerden ayırmaya da hüvviyet denir. 
b. İçlem, Kaplam 
İçlem: Bir kavramın işaret ettiği, hatırlattığı ortak özellikler, yani kavramın anlamı, onun içlemidir. İçlem bir kavramda bulunan veya bulunabilecek özellikler demektir. (İnsanda akıl bulunması ayak bulunması vs.) 
Kaplam: Bir kavramın kapsadığı, içine aldığı, işaret ettiği, belirttiği konu ve 
nesneler o kavramın kaplamını oluşturur. (insanın, canlı kaplamında yer aldığı gibi..) 
Bir kavramın kaplamı ne kadar genişse,  o kavram o kadar üstte yer alan cinstir.    
Kavramlar Arası İlişkiler 
1.Tam girişimlilik; İki kavramdan biri diğerinin bütün fertlerini içeriyorsa (insan, canlı)
2.Eksik girişimlilik; bazı fertlerini içeriyorsa (canlı, beyaz)
3.Eşitlik; aynıysa (düşünen, konuşan)
4.Ayrılık; tamamen farklıysa (insan, kuş) 
Ünite 6 
Beş TümeL; 
Beş tümel ilk olarak Aristoteles tarafından ele alınmıştır. Fakat onları sistemli olarak 
Porphyrios (233-304),  İsagoci isimli eserinde ortaya koymuştur 
Beş tümelden cins, tür, ayırım, hassa ve ilintiden ilk üçü özseldir (zâtî); geri kalan ikisi ilinekseldir (arazî). 
1. Cins = Porphyrios, cinsi, kendisinin altında türün sıralandığı şey olarak tanımlamıştır.
Ortak özellikleri olan iki kavramdan kaplamı daha fazla olan veya altında türlerin 
sıralandığı genel kavramdır. Cins, yakın ve uzak cins olarak ikiye ayrılır. Bir kavramın 
doğrudan bağlı olduğu veya hemen üstünde yer alan kavram, onun yakın cinsi, diğerleri de uzak cinsidir 
2. Tür = Bir cinsin altında sıralanan ve o cinsin özelliklerini taşıyan kavramlardır. r. Tür, gerçek (özel) tür ve göreli tür olmak üzere ikiye ayrılır. Göreli tür ise hem cins olabilen hem de yeniden türlere bölünebilen türdür. Bir kavram, altındakilere göre cins, üstündekilere göre tür oluyorsa bu kavram göreli türdür.  
3. Ayrım = Bir türü hem cinsten hem de başka türlerden ayıran özelliklere ayrım denir.
Ayrım, uzak ayrım ve yakın ayrım olmak üzere ikiye ayrılır. Bir türü, yakın cinsten ayıran özelliğe akın ayrım, uzak cinsinden ayıran özelliğe ise uzak ayrım denir. 
4. Hassa = Başka türlerde bulunmayan, sadece bir türe özgü olan özelliklere denir. (akıllı olmak insana hastır) 
5. İlinti = Bir türün varlığı için zorunluluk içermeyen ve birçok türde ortak olarak 
bulunan özelliklere ilinti denir. Örneğin; uyumak, beslenmek, hareket etmek..  
Ünite 7 
Tanım ve Bölme 
Tanımın tamamlayıcısı olan bölme, en özlü ifadesiyle bir şeyi parçalarına ayırmaktır. Bir şeyi tanımlamakla, o şeyin içine giren unsurları bir araya getirirken; bir şeyi böldüğümüzde, o şeyi oluşturan parçaları birbirinden ayırırız.  
Tanım ; Aristoteles’e göre tanım, özün araştırılmasından ibarettir.  Kavram incelemelerindeki temel amaç tanıma ulaşmaktır.
İbn Sînâ’ya göre tanım, şeyin mahiyetine delalet eden sözdür ve şeyin kurucu 
öğelerini bütünüyle kapsar.  
Mantıkçılar  tanımı, ‘tanım’ (hadd) ve ‘resm’ olmak üzere ikiye ayırmışlardır. 
Bunlar da kendi içlerinde, ‘tam’ ve ‘eksik’ kaydıyla ikiye taksim edilirler. 
a. Beş Tümele Göre Tanım Çeşitleri 
1- Tam Tanım (Hadd-i Tam): Bir şeyin mahiyetini gösteren tanımdır. Yakın  cins 
ve yakın ayrımdan oluşur. (Düşünen canlı)
2- Eksik Tanım (Hadd-i Nâkıs): Bir şeyin uzak cinsi ile yakın ayrımından oluşur. (düşünen cisim)
3- Tam Resm (Resm-i Tam): Bir şeyin yakın cinsi ile hassasından meydana gelir
ir; ‘gülücü’ ise hassasıdır. (gülücü canlı)
4- Eksik Resm (Resm-i Nâkıs): Bir şeyin uzak cinsi ve ilintilerinden hareketle 
yapılan tanımdır. Bunun yanında eksik resm, yakın ayrım ile hassa veya ilinti ile hassa kullanılarak yapılabileceği gibi, yalnızca hassa ile de yapılabilir. (uyuyan cisim) 
b. Farklı Tanım Çeşitleri 
1. Adsal Tanım: Bir adın anlamının açıklanmasıdır.
2. Gerçek Tanım: Bir nesnenin ne olduğunun ortaya konulmasıdır. Bir şeyin reel 
nitelikleriyle ortaya konmasıdır. (bir kişilik oturma eşyası)
3. Deneysel (Empirik) Tanım: Bir şeyin temel özelliklerinin, deney yoluyla elde 
edilen verilerle belirtilmesidir. Kaynamanın, kırılmanın, çatlamanın vs. tanımı 
böyledir.
4. Aklî (Rasyonel) Tanım:  Akıl ilkelerine dayanarak bir şeyin temel 
özelliklerinin belirtilmesidir. Doğrunun ve çizginin tanımı buna örnek olarak 
verilebilir.
5. Analitik (Tahlili) Tanım: Bir şeyin öğelerini, parçalarını işaret ederek o şeyi 
tanımlamadır. Örneğin, evi, duvarlar ve çatıdan oluşan şey olarak tanımlamak 
böyledir. 
6. Şartlı Tanım:  Bir şeyi bir şarta bağlı olarak ya da kayıtlayarak yapılan 
tanımdır. Örneğin, bu kitaba göre ilim, alim ile malum arasındaki münasebettir, 
şeklindeki bir tanım böyledir.
7. Hatırlatıcı (Tenbîhî) Tanım:  Hatırlatma amacıyla bilinen bir şeyi tekrar 
tanımlamadır. Örnek: Hatırla, serçe büyüklüğünde, sarı renkli, küçük gagalı bir 
kanaryaydı.
8. Betimleyici (Tasvîrî) Tanım: Bir şeyin dikkat çekici özelliklerinden hareketle 
tanımlanmasıdır. Örnek: Çam, iğne yapraklı, dört mevsim yapraklarını 
dökmeyen, daha çok yüksek bölgelerde yetişen bir ağaçtır.
9. İlham Verici Tanım:  Bir kimsede fikir uyandırmak amacıyla özellikle 
edebiyatçıların,  mecaza dayanarak yaptıkları tanımlardır. Örnek: Altın yeleli 
bir kısrak gibi boynunu Avrupa’ya doğru uzatmış güzel Türkiyem!  
2. BÖLME 
Bir bütünün bölümlerine ayrılması olarak tanımlanabilecek bölme, tanımın tamamlayıcısıdır. Tanım, bir kavramın içlemi ile ilgili iken, bölme, kaplamı ile ilgilidir. 
Bölme, bir tanımın içine aldığı fertleri, ortak vasıflarına göre ayırmaktır.  
Mantıkçılar iki tür bölmeden bahsetmişlerdir.  
1- Bütünün elemanlarına bölünmesi (küllün eczasına taksimi)= Su>> hidrojen oksijen
2- Tümelin tikellerine bölünmesi (küllinin cüz’îyyâtına taksimi)= Madde>>> canlı,cansız,bitki  
Ünite 8 
ÖNERME 
Önerme bir yargının dil ile ifadesidir. Klasik mantıkta yargı konusu, bilgiyle bağlantılı olarak ele alınmıştır. Bilgi, kavram ve yargı olmak üzere ikiye ayrılır. Kavram bir şeyin zihinde canlandırılmasıdır.Yargı ise zihnin bir şey üzerine olumlu ya da olumsuz hüküm vermesidir. Kavramlardan yargılara hükümlerle ulaşılır. 
Mantıkta dua, emir, rica, nida, hayret ve soru ifadeleri önerme olarak kabul edilmemiştir. Örneğin, ‘Allah’ım beni affet! Kapıyı kapat! Kitabı verir misin? Saat kaç?’ Ey, biçare! Ne hoş, Ey güzel Rabbim, ne hoş,’ gibi ifadeler önerme değildir. 
Tanımı; Aristoteles, önermeyi, ‘bir şey hakkında bir şey tasdik veya inkar eden söz, olarak tanımlamıştır.
Her önerme bir cümledir ancak  her cümle bir önerme değildir.   
Unsurları: Önermeler,  konu (mevzu), yüklem (mahmül) ve bağ (rabıta) olmak üzere üç 
unsurdan oluşur. Konu, kendisine hükmedilen (mahkûmun aleyh) terim; yüklem kendisiyle hükmedilen (mahkûmun bih) nitelik; bağ ise konu ile yüklem arasında ilişki kuran ektir. 
Nicelik: Tikel (bazı fertleri kaplar) ya da Tümel (tümünü kaplar) olması
Nitelik: Olumlu ya da Olumsuz olması 
Bütün insanlar canlıdır:               Tümel olumlu.   
Hiçbir insan taş değildir:             Tümel olumsuz.
Bazı insanlar memurdur:            Tikel olumlu.
Bazı insanlar memur değildir:     Tikel olumsuz  
Hatice Kübra