Tekil Mesaj gösterimi
Alt 10 Şubat 2016, 11:24   Mesaj No:1

Mihrinaz

Medineweb Baş Editörü
Mihrinaz - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu: Mihrinaz isimli Üye şuanda  online konumundadır
Medine No : 14593
Üyelik T.: 15 Kasım 2011
Arkadaşları:68
Cinsiyet:Anne
Memleket:MEDİNEWEB
Yaş:43
Mesaj: 12.403
Konular: 1269
Beğenildi:11848
Beğendi:8990
Takdirleri:26311
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart OMU İlitam İslam tarihi-2 GÜZ DÖNEMİ(1 -13) Ünite Özetleri

OMU İlitam İslam tarihi-2 GÜZ DÖNEMİ(1 -13) Ünite Özetleri

İSLAM TARİHİ II
ÜNİTE 1: TÜRKLERİN İSLAMLAŞMA SÜRECİ


*Arap kimliği üzerine tesis edilmiş bir devlet olan Emeviler dönemi (M.661-749) her iki toplumun bir birleri ile yoğun bir çatışma yaşadığı, daha ziyade silah zoru ile egemenlik kurulmaya çalışıldığı bir süreçtir.
*Elbette bu dönemin Türk- Arap yakınlaşması açısından tamamen negatif sonuçlar doğurduğunu iddia atmek taraflı bir yorum olacaktır.
*Hulefa-i Raşidin, özellikle Sasani imparatorluğunun düştüğü ve bütün topraklarını kaybettiği Hz. Ömer dönemi, asırlar boyu devam edecek iki kardeş toplumun birlikteliğinin temelerinin yavaş yavaş atılmaya başlandığı bir süreçtir.
*Türklerin İslamiyeti kabulüne kadar uzanan yolun başlangıcı aradaki fiziki uzaklığa rağmen Hz. Peygamberin vefatından kısa bir süre sonra başlamıştır.
*Türklerle Arapların ilk teması ile müstakil Türk devletlerinin ortaya çıkışı arasında yaklaşık 300 yıllık bir zaman dilimi bulunmaktadır. Türklerin eski dini inanışlarına ilişkin tartışmalar günümüzde dahi canlılığını korumaktadır.
*Türkler arasında yaygın dini inanışın Şamanizm olduğu tezi öne plana çıkartılmaya çalışılsa da aslında Türk-lerin büyük ölçüde Gök Tanrı (Tengri) adında tek tanrı inancına sahip oldukları bilinmektedir.
*Bunun dışında Budist, Manihesit, Hıristiyan, Yahudi gibi bir çok farklı inanaca sahip türk topluluklarının bulunduğunu göz ardı etmemiz gerekmektedir.
*Araplar sonrasında toplu ve bağımsız bir devlet hüviyetinde ilk İslamı kabul eden toplumun Türkler olduğunu ifade etmemiz gerekmektedir. *Güney Yemen’den göçerek Bizans ve Sasani sınırlarında yarı bağımsız Gassani ve Hire devletlerini kuran Araplarla Türkler birbirlerini tanıma imkanı bulmuştur.
*Hıristiyan Bizansın birkaç yıl içerisinde ateşperest Sasanileri yeneceğinden Kur’anda bahsedilmiştir.
*Arap ve Türk topluluklarının yolu Mezopotamya’da kesişmiştir. Kuzeye uzanan İpek yolunun önemli bir kısmı ise Türklerin elinde bulunmaktaydı. *Özellikle iklim koşulları uygunluğu dikkate alınarak yazları kuzeye yapılan bu ticaret faaliyetlerinden Kur’an’ı kerimde Kureyş Suresinde bahsedilmiştir.
* Cahiliye dönemi şiirlerinde Türklerden, onların savaşçı özelliklerinden bahsetmeleri yukarıda bahsettiğimiz nedenlerle iki toplumun birbirini tanıdığını göstermektedir.
*Türk isminin ilk olarak Göktürkler tarafından 540 yılında kullanıldığı düşünüldüğünde Arapların Türk ifadesini kullanan ilk milletlerden olduğu söylenebilir. Hz. Peygamber’in Peygamberlik öncesi yaşamının bir kısmında ticaretle iştigal etmesi ve zaman zaman Suriye topraklarına doğru seyahat etmesi onun Türkleri tanımasına neden olmuştur.
*Hendek savaşında karragahta kurduğu çadırın Türk çadırı olması yine itikafa çakilmek için Türk çadırı kurdurması Türklerin Hz. Peygamber ve Araplar tarafından tanındığın ortaya koymaktadır. Abbasiler döneminde hilafet merkezinde etkin olan Türk komutanlara ve bürokratlara yakınlaşmak amacıyla kaleme alınmış Hz. Peygamberin ağzından Türklerin faziletine dair bir çok hadis adıyla söz uydurulmuştur.

*Türklerin İslamlaşma sürecine dair çalışma yapan bir kısım çağdaş tarihçilerimiz birazda zorlama yöntemlerle Peygamber ağzından Türklerin faziletlerini dillendirmeye çalışmışlardır.
*Oysa buna gerek kalmaksızın İslam dinini kabulleri sonrası gerçekleştirmiş oldukları hizmetler zaten Türk milletinin genel kimliğini ortaya koymaya yetmektedir.
*Hz. Ömer kaldığı yerden fetihlere hız vermiş ve Kadisiye savaşının ardından Sasani toprakları aşama aşama Müslüman orduların eline geçmiştir.
*Fetihler fetihi olarak isimlendirilen Nihavend Savaşı (642) bir dönüm noktası olmuş Ahnef b. Kays komutasındaki ordular Türk yurtlarının kapısına yani Ceyhun ırmağına kadar dayanmış hatta nehri geçmiş fakat Hz. Ömer’in telkinleri ile geri çekilmiştir.
*Ülkesini terk edip Türk yurduna sığınana Sasani hükümdarı III.Yezdücerd Siyasi dehasını çok iyi kullanarak iktidarı ele geçiren ve yeni bir Arap devletinin temellerini atan Muaviye ile birlikte yeni bir dönem başlamış, Arap ve Türk ilişkileri farklı bir mecraya girmiştir.
*Türk yurtlarına karşı ilk planlı faaliyetler Ziyâd b. Ebîh döneminde başlamıştır.
*Ziyâd b. Ebîh Ceyhun’un geri kalan kısmının tam anlamıyla güvenliğini temin etmek için Horosan bölgesinde Ceyhun’a yakın bir bölgedeki Merv şehrini ordugah haline getirmiş (671) ve buraya askeri sevkiyat yapmıştır.
*Ziyad’ın oğlu Ubeydullah’ın Horosan bölgesi valiliğine atandığı dönem olan 674 yılında ilk defa geniş kapsamlı bir fetih hareketi düzenlenmiştir. *Emevî devletinin zirve noktasına ulaştığı Velid b. Abdülmelik dönemi genel fetih hareketlerinde olduğu gibi Türkistan’a yönelik fetihlerde yeni bir dönemin başlangıcı olmuştur.
*Kimilerine göre büyük bir müslüman fatih kimilerine göre ise işgalci bir komutan olarak görülen Kuteybe b. Müslim’in gerçekleştirdiği fetihlerle Mavraunnehir’in Buhara, Semerkand, Beykent, Şaş gibi en önemli şehirleri ele geçirilmiştir.
*Emevilerin son dönem Horosan valiliğini yapan Nasr b. Seyyar bölgede Müslüman orduların varlığını kabul ettirmiş ve bu dönemde bir çok ileri gelen Türk İslama kazandırılmıştır.
* Müslüman Araplar sadece doğu cephesinde Türklerle mücadeleye girişmemiş aynı zamanda Kaf-kasya bölgesinde de temas kurmuştur. *Emevilerin ilk dönemlerinde mücadeleler karşılıklı düello şeklinde geçmiştir. Müslüman orduları Kafkasya bölgesinde istenen başarıyı Mervan b. Muhammed’in bölge valiliği zamanında kazanmıştır.
*MEVALİ:Arap olmayan Müslümanlardır. Emevi iktidarının Mevalî olarak tanımlanan gayr-ı Arap unsurlara karşı izlemiş olduğu sert politika ve Arap milliyetçiliğini ön plana çıkaran bir politikası bu unsurların Emevilere doğal olarak İslam dinine mesafeli yaklaşmalarına neden olmuştur. İslamı kabul etmelerine rağmen gayr-ı müslim muamelesi yapıp kendilerinden cizye vergisi alınması,devlet kademelerinde görevlere atanmaması gibi ayrılıkçı uygulamalar Türklerin islamı toplu kabulunün önündeki en büyük engel olmuştur.
*İranlıların, Sogdluların ve Türklerin desteği ile iktidara taşınan ilk Abbasi halifesi Ebu’l-Abbas dır.
* Ebu’l-Abbas: Mevaliyi ekonomik ve psikolojik anlamda sıkıntıya sokan cizye vergisini kaldırmış ve teba arasında eşitlik ilkesinin hakim olmasına çalışmıştır.


1.2. TALAS SAVAŞI (751)

*Abbasi devletinin kuruluş sürecinde Göktürk devleti yıkılmış, Türgişler ise dağılma sürecine girmişti.
*Türk hakanları müslümanların akınlarını durdurmak için Çin İmparatorundan yardım talebinde bulunmuştur.
*Abbasi ihtilalinin baş mimarı ve Horosan bölgesinin genel valisi Ebû Müslim el-Horasânî dir.
*5 gün devam eden savaş sonrasında Türklerin arkadan yapmış olduğu kuşatma sonrasında Çin ordusu büyük bir hezimete uğratılmıştır.
*70.000 kişilik ordunun büyük bir kısmı kılıçtan geçirilmiş ve diğerleri ise esir alınmıştır.
*Talas savaşı Türk tarih kaynaklarında fazlaca yer bulmasına ve Türklerin İslamlaşma süreci açısından bir dönüm noktası olarak kabul edilmesine rağmen temel İslam tarihi kaynaklarında çok az yer bulmuştur.
*Çağdaş müelliflerden Nesimi Yazıcı bunu daha ziyade ;tarihçilerin merkezdeki siyasi olaylara odaklanması ve uzak bölgelere yoğunlaşamamalarına dayandırmaktadır.

*Talas savaşının doğurduğu sonuçları şu şekilde sıralayabiliriz:

1.Yıllardır Arapların Türklerle devam eden ilişkisinin boyutu değişmiş düşmanca yaklaşımlar yerini bu savaş sonrasında dostane ilişkilere bırakmıştır.
2.Türklerin İslamı kabulü hızla artış göstermiş iki toplum birbirini daha yakından tanıma imkanına kavuşmuş, dünya tarihinin akışı değişmiş bu sayede İslam Türkistanda zemin bulmuştur.
3. Çin İmparatorluğunun geçmişten itibaren fiili saldırılarına maruz kalmış olan Türkistan toprakları süresiz bir şekilde çin baskısından kurtulmuştur. Bir daha çinliler bu topraklara saldırmaya cesaret edememişlerdir.
4. Talas savaşı Türklerin yeniden toparlanmasına imkan sağlamış, dağınık görüntüden kurtularak birkez daha Türk birliğini kurmuşlardır.
5. Talas öncesinde farkedilemeyen ancak tarihi süreç içerisinde olayın tarafları değil bütün insanlık tarihini etkileyecek uzun vadede çok önemli bir sonuç doğurmuştur. İslam coğrafyasında kullanılan Papirus oldukça pahalı bir kağıt olup sınırlı sayıda üretilmekteydi. Çinliler uzun süredir keten ve kenevirden ürettikleri kağıtları kullanamaktaydılar. Sır gibi sakladıkları kağıt üretim tekniğini mümkün oldukça dışa yansıtmak istemiyorlardı. Savaş sonrasında el geçirilen esirlerden yararlanmak suretiyle Çin dışında ilk defa Semerkantta ucuz kağıt üretilmiş ve kısa süre sonra İslam coğrafyasının önemli merkezlerinde arka arkaya kağıt fabrikaları kurulmuştur.
6. Kağıt üretimindeki artış Abbasi döneminde İslam dünyasının bilim ve kültür alanında şahlanışına imkan tanımıştır.
7. Bir çok mederese açılmış kaleme alınan binlerce eser kütüphane raflarındaki yerini almıştır.
8. Yel değirmenleri gibi bir takım teknolojik araç gereçler İslam topraklarına taşınarak yeni üretimde kolaylık sağlanmıştır.
9. Çin Talas savaşı sonrası iç karışıklıklar içerisine girmiş zaman zaman Müslümanlardan yardım talebinde bulunmuşlardır. Buraya giden orduda yer alan askerlerden bazıları bölgede kalarak islam kültürünün buraya yerleşmesine katkı sağlamış islam dininin yayılmasına hizmet etmiştir.
*Bütün bunlara rağmen Türklerin İslamlaşma sürecini sadece Talas savaşına dayandırmanın çok isabetli bir yaklaşım olmadığını belirtmek gerekir.
*Emeviler döneminde Türklerle ilişki daha ziyade cephede sürdürülmüştür. Abbasilerle birlikte politika tamamen değişerek Türklerle ilişki ağırlıklı olarak merkeze kaymıştır. Abbasi toplumu içerisinde tek farklı etnik köken Türkler değildir. Özellikle İranlılar Abbasi bürokrasisinin belkemiğini oluşturan önemli bir unsur olmuştur.


Abbasi devletinin asıl kurucusu olarak kabul edilen Cafer Mansûr döneminde yeni başkent Bağdat’ta Horasan bölgesinden gelen birlikler için özel kışlalar kurulmuştur. Halife Harun Reşid özel birliklerini tamamen Türklerden oluşturmuştur. Ağırlıklı olarak askeri alanda görev almalarına rağmen Türkler ilim kültür sahasında da önemli katkılar sunmuşlardır. Memun dönemini Türklerin Abbasi yönetimindeki etkisi açısından bir dönüm noktası sayabiliriz


ÜNİTE 2 : YARI BAĞIMSIZ TÜRK-İSLAM DEVLETLERİ


2.1.YARI BAĞIMSIZ TÜRK-İSLAM DEVLETLERİ

*Türkler müslüman olduktan sonra ilk devletleşme hareketlerine Abbasi hilafeti döneminde
başlamıştır.
*Türklerin müslüman olduktan sonra kurmuş oldukları ilk Türk devleti: Tolunoğulları
Devleti’dir
.
* Mısır’da, 868 yılında Ahmed b. Tolun tarafından kurulmuştur.
*Türklerin müslüman olduktan sonra kurmuş oldukları ikinci Türk devleti: Sâcoğulları dır.
Azerbaycan’da, 890 yılında, Ebu’s Sâc tarafından, kurulmuştur.
*Tolunoğulları’nın sona ermesinin ardından Mısır’da ikinci kez kurulan ama üçüncü Türk
Devleti:Ihşidiler
ise, Mısır’da, 935 yılında, Muhammed b.Tuğç tarafından kurulmuştur.
*Bu devletlerin kuruluş yıllarının, yerlerinin, kurucularının farklı olmasının yanında ortak olan
yönleri Türk İslam devletleri olmalarıdır.


2.1.1. TOLUNOĞULLARI

Abbasiler döneminde, Mısır’da kurulan ilk İslam Türk Devleti’dir.

2.1.1.1. DEVLETİN KURULUŞU SIRASINDA ABBASİLER VE MISIR

*Tolunoğulları, Abbasi hilafetinin devam etmesine rağmen, bu hilafete karşı kurulan bir
devlettir.
*Bu durum ise, Abbasiler’in merkezi otoritesinin oldukça zayıfladığını göstermektedir.
*Abbasiler hilafeti ele geçirmek için Hz. Ali taraftarlarının üzerinden politika yürütmüştür.
*Özellikle el-Memun’dan sonra Türkler birçok önemli ve büyük makama getirilmişlerdir.
*Abbasiler; İranlıların etkisinden kurtulmak isterlerken Türklerin etkisi altına girmeye
başlamışlardır. Merkezi otorite dışında bir yardımcı güçlendiğinde, bu güç her zaman otorite
için tehlike oluşturmuştur.
*Bu dönemde, vilayetlere vali tayin edilen emirler valilik yerlerine gitmeden yerlerine naipler
atayarak işlerini devam ettirmişlerdir. Bundan amaç;
*Merkezden ayrılmayarak buradaki nüfuzlarını geliştirmek, başlarına gelebilecek tehlikelerin de
uzağında kalmaktır.
*Mısır geniş bir bölge olduğu için buraya tek vali yerine, merkez tarafından birden fazla vali
atanarak yönetimin tek ele geçmesi engellenmeye çalışılmıştır.


2.1.1.2. TOLUNOĞULLARI DEVLETİ’NİN KURULUŞU

2.1.1.2.1. TOLUNOĞULLARI’NIN KÖKENİ VE AHMED B.TOLUN DÖNEMİ(868-905)

*Ahmed’in babası Tolun, Sasani hükümdarı tarafından halife Memun’a köle olarak
sunulmuştur.
*Gördüğü önemli işler sonucunda yüksek görevlere atanmıştır.
*Ahmed, halifenin sarayında eğitim görmüştür. Küçük yaştan itibaren dini konuları öğrenmiş,
*Kuran;’ı hıfzetmiştir.Hadis ve fıkıh alanında tahsil görmüştür.

2.1.1.2.2. TOLUNOĞULLARI DEVLETİ’NİN KURULUŞU

*Bayık Bey, Ahmed’i kendi yerine 868’de Mısır naibi tayin etmiştir.
*Mısır’a ilk geldiği yıllarda Ahmed b. Tolun birçok isyanla mücadele etmiştir. Bunlar;
*Berka ile İskenderiye arasında İbrahim b. Tabataba’nın isyanı,
*Mısır’ın Said kentindeki alevi isyancı olan İbn es Sufi’nin isyanını bastırmıştır.
*Büyük rakibi olan mali teşkilatın sorunlusu el- Müddebbir’de etkisiz hale getirilmiştir.
*Bu dönemde Abbasi Devleti’nin iç karışıklıkları sebebiyle Bayık Bey, Mısır valiliğinden
azledilerek öldürülmüştür. Yerine, Mısır valiliği, Yarcuh et-Türki’ye verilmiştir.
*Yarcuh et-Türki, Ahmed b. Tolun’un kayınpederidir.
*Yavaş yavaş gücünü artıran Ahmed b. Tolun kendisine engel olarak gördüğü halifenin kardeşi
el- Muvaffak’ı bertaraf etmek istemiştir.
*Bu dönemde halife olan el-Mutemid zayıf kişiliğinden dolayı ülkeyi doğu ve batı olmak üzere
iki veliaht arasında ayırmıştır.
*Doğu tarafı el-Muvaffak’a, batı tarafı ise el-Muvaffaz’a vermiştir.
*Bizans’ın Şam sugurlarına saldırması ve Zenci isyanları üzerine, bu isyanların bastırılması için
Ahmed b.Tolun’dan yardım istenmiştir.
*Ahmed, bir milyon iki yüz bin dinar yardımı el-Muvaffak’a göndermiş neticesinde hiç beklemeyeceği bir tepki almıştır. Parayı az bulan
Muvaffak, hakaret içerikli bir mektup göndermiştir.
*El-Mutemid’in, kardeşi el-Mufavvak’ın baskılarından Ahmed’e sığınması da gücünü daha da
artırmıştır. Bunun üzerine Ahmed halife Mutemid’i Mısır’a davet etmiştir. Bu davete icabete
el-Muvaffak engel olmuştur.
*Bunun üzerine Ahmed, El-Muvaffak’ın veliaht olamayacağına dair bir karar çıkartılmasını
meclisten istemiştir. Veliahtlıktan azledildiği gibi Cuma hutbesinde kendisine lanet okunmasını emretmiştir.
*Mısır’ın tamamı 871’de Ahmed b. Tolun’un hâkimiyeti altına girmiştir.
*Devlete babasının adına istinaden Tolunoğulları Devleti denilmiştir.
*Başkent Fustat şehri ilan edilmiştir.
*Uzun mücadele ve bastırılan isyanlar sonucunda düzeni sağlayan Ahmed, kurulan devletin
sefasını fazla sürememiş ve kısa süre sonra 884 yılında vefat etmiştir

HUMAVEREYH B.AHMED DÖNEMİ (884-896)
*Bu dönem devletin bir nevi yükselme dönemi gibidir.
*Humavereyh dönemi, devletin güç ve kuvvetinin en üst saflarını temsil etmektedir.
*İlk iş olarak kardeşi Abbas’ı kendisine biat için çağırmış fakat Abbas biatten kaçınınca bir eve
hapsedilmiş ve orada ölü bulunmuştur.
*Ahmed b. Tolun’un ölmesi Muvaffak’ı tekrar cesaretlendirmiştir.
*Tolunoğulları Devleti’nin başına geçen kişinin tecrübesiz ve yaşının küçük olması Muvaffak’ı
ileride yapacağı işler için ümitlendirmiştir.
*Babasının ölümünden sonra harekete geçeceğini tahmin ettiği Muvaffak’a karşı birtakım
önlemler almıştır.
*El- Vasıti, el- Muvaffak’ı Humavereyh’e karşı savaşa kışkırtan bir mektup yazmıştır.
*Muvaffak’ın halife Mutemid’e hazırlattığı “Hâkim olduğu bölgenin 30 yıllık yönetimi kendi ve
çocuklarının idaresine verildiği” şeklindeki fermanı onaylayarak İslâm dünyasında
meşrulaşmak adına kendinden daha zayıf Abbasi halifeliğini tanıma bildirgesi Humareveyh
eliyle Tolunoğulları için sonun başlangıcı olmuştur.

*Humareveyh Bağdat’a yakın durma hevesi ile kızı “Katru’n Neda’yı halife Mutezid ile
nikâhlamıştır. Böylece halife ile barışı sağlama ve İslam dünyasında itibarını artırma amacı
gütmüştür.
*Tuğc b. Cuff Trabzon’a kadar ilerleyip Belûdiyye’yi fethetmiştir.
*Humareveyh Kızının düğününden sonra Dımeşk’e gittiği hizmetçileri tarafından 896’da
öldürülmüştür.
*Humareveyh’in ölümünden sonraki on yıllık dönem içerinde üç farklı kişi Mısır’da hükümdarlık
yapmıştır.
* Bu dönem ise çöküş ve dağılma devrini temsil etmektedir. Çünkü Humareveyh’in
ölümü ile aile içi parçalanma yaşanmıştır.

2.1.1.2.4. CEYŞ B. HUMAREVEYH DÖNEMİ (896)
*Ceyş, kişilik olarak zevk ve eğlenceye düşkün birisidir.
*Yaşının küçük ve çevresindeki arkadaşlarının da genç ve seviyesiz kişilikte birileri olmaları
tepkileri üzerine çekmiştir.
*Ayrıca ordu komutanlarına dil uzatması ve onları korkutması da ordu komutanları ve devlet
adamlarının bazıları tarafından istenilmemesine sebep olmuştur.
İsyan eden komutanlar: 1. Muhammed b. İshak b. Kündacık, 2. Hakan el-Belhî, 3.
Muhammed Kumuşcar Bunduka, 4. Vilan 5.Muhammed b.Karatuğan 896–897 yılında
isyanlarını açığa vurarak onu öldürerek yerine amcasını geçirmeyi planlamışlardır.

*Suriye komutanı Tuğc b. Cuff, Ceyş b. Humareveyh’in emirliğini tanımadığını açıkça ilan etmiştir
*Ceyş, biat etmek istedikleri amcası Ebu’l Asâkir Nasr’ı ve diğer amcasını öldürterek isyancılara
meydan okumuştur.
*Bu olay onların iyice kontrolden çıkmasına neden olmuş ve olayın neticesinde Ceyş b.
Humareveyh’i ve annesini öldürerek sarayını yağmalamışlardır.

2.1.1.2.5. HARUN B. HUMAREVEYH DÖNEMİ (896-904)
*Harun b. Humareveyh’in tahta çıkışı karışık ortamı düzenlemeye, isyanları bastırmaya engel
olamamıştır
*Fakat on dört yaşında olması hasebiyle kendisine Ebu Cafer b.Ebba vasi tayin edilmiştir.
*Akıllı ve kurnaz bir kişiliğe sahip olan Ebu Cafer vasi tayin edilir edilmez devletin dizginlerini
eline almaya başlamış, fiili olarak Mısır’ı idare etmeye başlamıştır.
*ı: Harun b. Humâreveyh’in amcası Rebia’nın başlatmış olduğu isyanın üzerine
giderek, Rebia’nın öldürülmesiyle isyan bastırılmıştır
*Halife Mutezid, 897 yılında Tarsus’u Tolunoğulları’nın elinden alarak Abbasi Devleti’ne
bağlamıştır.
*: 898 yılında İbn Kureyş ayaklanması başlamıştır.
*. Fakat bu girişimi neticesiz kalmıştır. İbn Kureyş daha sonra yakalanıp kırbaçlanmış,
iki gün sonra da ölmüştür.
*Harun b. Humareveyh, Mısır ve Şam’ın valiliğine tayin edilmesi halinde, Kınnesrin ve Avâsım’ı
halifeye teslim etmeye ve senelik dört yüz elli bin dinar vergi ödemeye razı olduğunu halifeye
bildirmiştir.
Karmatiler tehlikesi
*Basra Körfezinde Karmatiler tehlikesi ortaya çıkmıştır.
Karmati harekâtı İslâmiyet, Hıristiyanlık ve eski Mecûsi dinlerinin karışımı bir inanca sahip
olmuştur.
*Bu harekât Abbasîler için olduğu kadar Tolunoğulları için tehlikeli olmuş ve Tolunoğulları’nın
yıkılmasında en önemli rolü oynamıştır.
*Karmatiler bu dönemde Kufe ve Basra arasındaki bölgeyi ele geçirmişlerdir.
*Bu dönemde Abbasiler’de halife Mutezid ölmüş, yerine Muktefi gelmiştir.
*Müktefi, Karmatiler üzerine ordu göndermiş fakat başarılı olamamıştır.
*Şam valisi Tuğc b.Cuff ile Karmatiler arasında şiddetli mücadele yaşanmıştır.
*Karmatiler Dımeşk’i haraca bağlayarak Hıms’a yönelmişlerdir.
*Karmâtiler’in Tolunoğulları ordularını dağıtmaları Abbasîleri endişelendirmiştir.
*Çünkü Karmâtiler’in ortaya çıktığı coğrafya bu iki devletin arasındaki topraklardır.
*Halife Müktefi, 903 yılında kâtibi Muhammed b. Süleyman et-Türkî’yi Karmâtiler’in üzerine
göndermiştir.

*Harun b. Humareveyh, Halife Mutezid’e Sugûr’dan vazgeçtiğini ve her yıl vergi ödeyeceğini
bildirmiştir. Fakat kendi yerini pekiştirmek ve Abbasiler’i önlemek amacıyla yaptığı bu girişim
istediği gibi sonuçlanmamıştır.
*Harun b. Humareveyh amcası şeyban tarafından öldürülmüştür.

2.1.1.2.6. ŞEYBAN B.AHMED DÖNEMİ VE ÇÖKÜŞ
*Devlet’in çöküşünün farkına varamayan Şeyban, yanındaki askerlerine güzellikle muamele
edeceğine dair teminat vererek onlardan biat almıştır.
*Tuğc b. Cuff ve daha pek çok önemli komutan buna muhalefet ederek askerleriyle birlikte
ordudan ayrılmışlardır.
*Şeyban, yenileceğini anlayınca aile efradını da yanına alarak Süleyman el-Katibi’ye teslim
olmuştur.
*Böylece Tolunoğulları Devleti 905 yılında, Şeybân b. Ahmed’in teslim oluşu ve Süleyman el-
*Katibi’nin Fustat şehrine girişiyle birlikte, Ahmed b. Tolun tarafından Mısır’da kurulup ve daha
sonra Şam bölgesini de hâkimiyeti altına alan Mısır’daki ilk Müslüman Türk Devleti sona
ermiştir.

2.1.1.3. TOLUNOĞULLARI DEVLETİ’NİN SOSYAL VE EKONOMİK DURUMU
*Tolunoğulları Devleti, Ahmed b. Tolun önderliğinde kurulmuş, hâkimiyet alanı Mısır, Suriye,
Filistin, Ürdün ve Libya topraklarını içine alan bir devlettir.
*Türk, İslâm, Mısır ve Dünya tarihinde derin izler bırakan bir Türk Devleti’dir.
*Bu devletin en önemli özelliklerinden biri de kısa ömürlü olmasına rağmen siyasi, askerî,
sosyal, iktisadî, ilmi, mimarî ve kültürel alanlarda adından söz ettirmesidir.
*İslâm dinini benimsedikten sonra Türklerin kurduğu ilk bağımsız devlettir.
*Abbasi hilafeti devam ederken kurulmuştur.
*Bu devlet halifeye rağmen varlığını sürdürmüştür.
*Yönetimin askeri bir rejime dayalı yabancı bir hâkimiyeti temsil etmektedir.
*Tolunoğlu Ahmed, takip ettiği iç siyaseti ile Mısırlılar’ın sevgisini kazanmıştır.
*Bunun için öncelikle iç karışıklıkları bastırarak halka can ve mal güvenliği sağlamıştır.
*Ahmed’in Mısır’a vali olması Mısır’a bağımsız bir kimlik kazandırmıştır.
*Bunun neticesinde önceki idare merkezi olan el-Asker şehri yerine el-Katai adlı yeni bir şehir
kurmuştur.
*Ordudaki askerler, milliyetlerine ve sınıflarına göre kendilerine ayrılan hususi mahallelerde
oturmuşlardır.
*Divanu’l İnşa, Divanu’l Ceyş ve Divanu’l Harac gibi divanlar yeniden inşa edilmiştir.
*Özellikle İnşa Divanı’nın kurulması bağımsız bir yazışma ve haberleşmeyi sağlayarak Mısır’da
müstakil bir hâkimiyetin olduğunu göstermektedir.
*Ahmed b. Tolun ilk defa Mısır’da hutbe, sikke gibi saltanat alametlerini kullanan ilk kişi
olmuştur.
*Ahmed b. Tolun, halkın iktisadi seviyesini yükselterek yeni yönetim sistemini beslemeye
çalışmıştır.
*Mısır halkı Müslüman, Hristiyan ve Yahudilerden oluşmaktadır.
*Bu dönemde ise halkın her kesimi arasında çok iyi bir uyum gözlenmiştir.
*Hatta Ahmed’in ölümü üzerine her dinin mensupları, kendi dinlerinde Ahmed’e dualar
etmişlerdir.
*Bu dönemde hiçbir ayrımcılık yapılmamış, birlik ve beraberlik sağlanmıştır.
*Bu dönemde Mısır ekonomik bakımdan oldukça yüksek bir seviyeye ulaşmıştır. Çünkü Ahmed,
bağımsız hareket ederek Mısır’ın haracını Mısır’da bırakarak Mısırlıların bolluk içersinde, refah
ve mutluluktan tatmalarını sağlamıştır.
*Yani servet yöneticilerin tek elinde toplanmamış, halka dağıtılmıştır.
*Ağır vergiler kaldırılmış, yolsuzluk yapan maliye görevlileri azledilmiştir.
*[COL
OR="red"]En önemli ekonomik gelişme ise ;[/COLOR] 872 yılında bastırılan bakır paraya ek olarak, ed-Dinaru’t-
*Toluni ismi verilen yeni bir para kestirilmesi olmuştur.
*Akıllı zirai, sanayi ve ticari politika ile ekonominin seviyesi yükselmiştir.
*Keten, yünlü, pamuklu, ipekli dokumacılık gelişmiş, maden işçiliği, silah yapımı, tohumlardan
yağ çıkarma, el sanatları ve süslemecilik gelişmiştir.
*Humavereyh, babasının yaptırdığı saray bahçesini yeniden düzenlemiş, saraya hayvanat
bahçesi y
aptırmıştır.
*Ordu ve donanmaya oldukça önem verilmiştir.
*Özellikle kara ordusu Humareveyh döneminde sayı ve kuvvet bakımından en üst düzeye
çıkarılmıştır.
*Ordu; Türk, siyahî ve bir miktar Rum birliklerinden meydana gelmiştir.
*Humavereyh ise Müvelledun’un çocuklarından oluşan özel bir birlik kurmuştur.
*Bu dönemde, gösterişli ve disiplinli merasimler düzenlenmiştir.
*Dimyat ve İskenderiye’deki tersaneler yenilenmiştir.
*Tolunoğlu Ahmed öldüğünde bin teknelik bir donanma bırakmıştır.

2.1.1.4. TOLUNOĞULLARI DEVLETİ’NİN MİMARİ VE KÜLTÜREL DURUMU
*Tolunoğulları Devletinin kısa süreli olması ve etkisinin ise çok büyük olmasının en önemli
etkenlerinden biri de kültürel hayata verdikleri önem olmuştur.
*Bu dönemde Mısır, edebiyat, tarih, din ve felsefe bilimlerinde ve daha çeşitli birçok ilim
sahalarında gelişme göstermiştir.
*Medreseler yerine dersler camilerdeki halkalarda verilmiştir.
*Âlim ve emirlerin evleri de ilmi faaliyetler için kullanılmıştır.
*Mısır’da kurulan İnşa Divanı edebiyatın gelişmesini sağlamıştır.
*Kitabet Sanatı gelişmiştir.
*Şiire oldukça önem verilmiş ve şair sayıları artmıştır.
*Dil çalışmalarında, tarih yazıcılığında ünlü âlimler ortaya çıkmıştır.
*Dini ilimlerde tefsir, hadis, fıkıh ve kıraat alanında çalışmalar hız kazanmıştır.
*Bu dönemde Şafi ve Hanefi mezhebi oldukça fazla taraftar kazanmıştır.
*İmar faaliyetleri ise yine kısa sürede çok büyük seviyeye ulaşmıştır.
*Günümüze kadar ulaşan tek eser olan Tolunoğlu Ahmed Camii olmuştur.
*Humavereyh döneminde ise babasının aksine halka yönelik imar faaliyetleri yerine gösteriş ve
lükse dayalı eserler ortaya koyulmuştur.
*Her cins havyanın getirtildiği hayvanat bahçesi kurulmuştur.
*Bu bahçede bir köşk yaptırmıştır.
*Fakat dönemin lüks harcamaları hazineyi boşaltmıştır.

2.1.2. IHŞİDİLER

*Abbasi halifelerinden Mutasım ve Memun döneminde Türkler etkin bir rol oynamaya
başlamışlardır.
*Türkler,Halife Mutasım’dan sonra ordu kumandanlıkları, valilikler gibi önemli görevlere
gelerek, her fırsatta yönetime müdahil olmuşlardır.Halifelerin otoritedeki zayıflıkları bu
duruma zemin oluşturmuş, halifeler gerekli önlemi alamamışlardır.
*Tolunoğulları’nın son bulup Ihşidiler’in kuruluşuna kadar geçen dönemde Abbasi halifelerinin
Mısır’a gönderdiği valiler görev almışlardır. Bu döneme valiler dönemi de denilmiştir.
*Mısırlılar, Tolunoğulları döneminde geçirdikleri müreffeh yaşamdan sonra valiler döneminde
büyük sıkıntı çekmeye başlamışlardır.
*Valiler, yönetime geldiklerinde Tolunoğulları’ndan memnun olan ve onları destekleyen
Mısırllılardan adeta öç alırcasına muamelelerde bulunmuşlardır.
*Halk, kendi çıkarları için harcama yapan valiler yüzünden ekonomik sıkıntı içerisine
düşmüşlerdir.
*Valiler arasında Mısır’ın haracını paylaşamama kavgası çıkmıştır.
*İç çekişmelerin yanısıra dıştan gelen Fatımi saldırısı da gidişatı olumsuz etkileyen bir durum
olmuştur.

2.1.2.1. IHŞİDİLER’İN KÖKENİ
*Mutasım, Fergana hükümdar ailesine mensup çok sayıda Türk getirtmiştir.
Ihşidiler’in kurucusu Muhammed Tuğç’un dedesi olan Cuff, Bağdat’a gelerek Mutasım’ın
*hizmetine girmiş Türk kumandanıdır.
*Cuff, Mutasım döneminde kabiliyetleri ile göze girmiştir.
*Cuff ölünce oğlu Tuğç, Mısır’a giderek Tolunoğulları’nın hizmetine girmiştir.
*Tuğç, Humareveyh’in ölümüne kadar Tolunoğulları’na sadık kalmıştır.
*Harun döneminde ise Tolunoğulları ile arası açılan Tuğç, Abbasi halifesi Muktefi ile birlikte
hareket etmeye karar vermiştir.
*Vezir Abbas b.Hasan ile arası açılmıştır.
*Vezir, halifeyi Tuğç hakkında olumsuz etkilemiştir. Bunun üzerine oğulları Muhammed ve
*Ubeydullah ile hapse atılmıştır. Tuğç hapiste ölmüş, oğulları ise serbest bırakılmıştır.

2.1.2.1.1. MUHAMMED B.TUĞÇ VE IHŞİDİLER’İN KURULUŞU (935-946)
*Muhammed b.Tuğç, 882 yılında Bağdat’ta dünyaya gelmiştir.
*Muhammed, Mısır’da bağımsız devlet kuran ikinci Türk şahsiyettir.
*Cesaretli, dirayetli, tedbirli, cömert bir kişiliğe sahiptir.
*Kuvveti ve sahip olduğu harp tekniği ile hedefine ulaşmıştır.
*Kardeşi Ubeydullah ile serbest bırakıldığında ilk iş olarak babalarının intikamını almışlardır.
*Ubeydullah Sâcoğulları’na, Muhammed de Suriye’ye yönelmiştir.
*Suriye’den Mısır’a geçen Muhammed, vali Ebu Mansur Tekin’in hizmetine girmiş ve
faaliyetleri ile Tekin’in gözüne girmiş, onun en yakın adamı olmuştur.
*Mısır’a saldıran Fatımiler’in bertaraf edilmesinde önemli rol oynamıştır.
*Hama valiliğine getirilen Muhammed, Abbasi halifesinin dikkatini çekmiştir.
*Tekin ile arası açılan Muhammed, Dımaşk valiliğine tayin edilmiştir.
*Onun amacı;Mısır valiliğini almaktır.
*Kardeşlerini ve ailesini Dımaşk’ta kendi etrafında toplamıştır.
*Hedefinin önündeki tek engel, halkın sevgisini kazanmış Ebu Mansur Tekin’dir.
*Muhammed, Halife Kâhir döneminde Mısır genel valiliğine atanmıştır. Fakat durumundan
emin olmak için Mısır’a gitmeyip Dımaşk’ta bekleyince bir ay sonra görevinden azledilmiştir.
*Razî, Abbasi halifesi olunca Muhammed’i ikinci defa Mısır valiliği görevine getirmiştir.
*Böylece Mısır’da Ihşıdi Devleti’nin temelleri atılmıştır.
*Halife Razî, kendisine Fergana hükümdarlarının kullandığı ‘Meliklerin Meliki’ anlamına gelen
Ihşid’ ünvanını vermiştir.
*Adı Mısır ve Suriye camilerinde hutbelerde halife ile birlikte anılmaya başlamıştır.
*Ihşid, Mısır’da yönetimi ele aldıktan sonra halkın sevgisini kazanmaya çalışmıştır.
*Bunun için yönetimde olumsuz bir tablo oluşturacak her türlü tehdidi ortadan kaldırmak için
çaba sarf etmiştir.
*Bu engellerden ilki, Mısır’da ekonomik gücü elinde tutan İran asıllı bir aile olan Mezaraî’lerdir.
*Bu aile mensupları maliye teşkilatının baş kişileridir.
*Ülkenin idaresine hâkim olarak iktisadi yönden kuvvetlenen bu aile, menfaatleri gereği Ihşid’e
karşı durmuşlardır.
*Ailenin düşmanı ile güçlerini birleştiren Ihşid, bu ailenin nüfuzunu kırmış, mallarını müsadere
ile ellerinden almıştır.
*ikinci bir engel ise, eski Abbasi Emîru’l Ümera’sı olan İbn Raîk olmuştur. Amacı, Mısır’ı ele
geçirmektir.

İ*bn Raîkle Remle’yi sınır kabul ederek bir antlaşma yapmıştır.
*Halife Razî’nin yerine halife Muttaki geçmiştir.
*Halife Muttaki, Emîru’l Umera’sı Tüzün tarafından gelen baskılara dayanamamış, Ihşid’den
yardım talep etmiştir.
*Halife Muttaki kendisine bağlılığından dolayı Mısır’ın yönetimini otuz yıl süreyle ona vermiş,
oğlu Unûcur’un veliahtlığını da kabul etmiştir.
 Ihşid’den önce Tolunoğlu Ahmed de dönemi içerisindeki Abbasi halifesini Mısır’a davet
etmiştir. Bu iki Türk komutanın Mısır’a davetlerinin altında yatan sebep, Abbasi hilafet
merkezini Mısır’a taşımaktır. Fakat olumsuz sonuçlanmıştır.
*Ihşid için bir diğer tehlike ise, Hamdaniler olmuştur.
*Suriye’de güçlenmeye başlayan Seyfüddevle b.Hamdan, Dımaşk üzerine harekete geçmiştir.
*Kölesi Kâfur komutasındaki ordu ile Seyfüddevle Remle’de karşılaşmıştır.
*İki taraf arasındaki mücadeleler neticesinde birbirlerine üstün gelemeyince, barış sağlanmıştır.
*Aralarındaki barışı pekiştirmek için Seyfüddevle, Ihşid’in kız kardeşi ile evlenmiştir.
*Fakat barış dönemi uzun sürmemiş, araları tekrar açılmıştır.
*Yaptıkları savaş sonucunda Ihşid, Seyfüddevle’yi yenerek, Haleb’i almıştır.
*Ihşid Dımaşk’a dönmüş, burada hastalanarak vefat etmiştir.
*Ölmeden önce Bizans İmparatoru I. Romanos’la iyi ilişkiler yürütmüştür.
*Mısır, Suriye ve Sugûrüşşam emiri sıfatıyla Bizans ile esir mübadelesi yapmak için çalışmalarda
bulunmuş, fakat tamamlamaya fırsatı olmamıştır.

2.1.2.1.2. EBU’L KÂSM UNÛCUR DÖNEMİ (946-960)
*Babası Ihşid, vefat etmeden önce Unûcur’un veliahtlığı adına halktan, komutanlar ve
askerlerden biat almıştır.
*Buradaki amaç, kendisinden sonra çıkabilecek iktidar mücadelesini önlemek ve yönetimin
ailesinin elinde kalmasını sağlamaktır.
*Unûcur, on beş yaşında tecrübesiz bir delikanlı olduğu için, Ihşid’in kölesi Ebu’l Misk Kâfur
kendisine vasi tayin edilmiştir.
*Kâfur, devleti bir hükümdar gibi yönetmiştir. Daha sonra Unûcur yönetimi devralmak istediyse
de başarılı olamamıştır.
*Netice itibariyle Ihşidi ordusu Kâfuriler ve Ihşidiler olarak ikiye bölünmüştür.

*2.1.2.1.3. EBU’L HASAN ALi B. MUHAMMED DöNEMi (960-966)
*yönetim ismen Ali’de kalmıştır.
*Kâfur tarafından kendisine maaş bağlanarak devlet işlerine karıştırılmamıştır.
*Ali, Kâfur’u yönetimden uzaklaştırmak için girişimde bulunduysa da yeterli asker ve maddi
destek bulamadığından bu girişimi sonuçsuz kalmıştır.
*Bu dönemde Mısır’da karışıklıklar artmıştır.
*Nil Nehri’nin suyunun azalması sonucu kıtlık meydana gelmiştir.
*İç meselelerde sorunlar artarken, dış tehditler de güvenliği bozmuştur.
*Batı’da Fatımiler, Güney’de Nubyalılar, Suriye’de Karmati tehlikesi ortaya çıkmıştır.

*Bütün bunlar yaşanırken abisinin hastalığına yakalanan Ali, vefat etmiştir.

2.1.2.1.4. EBU’L MİSK KÂFUR EL-IHŞIDİ DÖNEMİ (966-968)
*Ali’nin ölümü üzerine yerine dokuz yaşındaki oğlu Ahmed’in tahta geçecek olması Kâfur
tarafından itiraz görmüştür.
*Mısır valiliğine Kâfur, Halife Muti’den kendisi için menşur çıkartarak tayinini sağlamıştır.

2.1.2.1.5. EBU’L FEVARİS AHMED B.ALİ B. MUHAMMED EL-IHŞIDİ VE IHŞİDİLER’İN YIKILIŞI

*Kâfur’un ölümünden sonra yerine on bir yaşında olan Muhammed b. Tuğç’un torunu Ahmed
b.Ali geçmiştir.
*Babasının amcasının oğlu el-Hasan b. Ubeydullah b.Tuğç, Ahmed’in naibi olmuştur.
*Yönetim ilk iş olarak düzeni bozulmuş Mısır’ın sıkıntılarını gidermeye çalışmıştır.
*Halka eziyet veren vezir Ebu’l Fazl Cafer b. El-Furat görevinden alınmıştır.
*Hasan’ın bu girişimi ortamı biraz yatıştırmıştır. Fakat aynı zalimliğe kendi devam etmiştir.
*Bütün bu yaşananlardan dolayı bazı kesimler, kurtuluşu Fatımi Halifesi Muiz’de aramışlardır.
*Fatımi halifesinin de gözü Mısır’da olduğu için halk tarafından kendisine gönderilen davet onun
ekmeğine yağ sürmüştür.
*Halifeyi davet edenlerin kendilerine eman vermesi ile Fatımi ile Ihşıdi mücadelesi başlamıştır.
*Fakat güç kaybeden Ihşıdiler teslim olmaktan başka çare bulamamışlardır.
*Bunun üzerine Cevher es-Sıkıllî Fustat’a girmiştir.
*Böylece Ihşidi devleti 969 yılında Fatımiler tarafından yıkılmıştır.

2.1.2.2. IHŞIDİLER’DE SOSYAL VE EKONOMİK DURUM
*Her toplumda olduğu gibi Ihşıdiler’de de halk sınıflara ayrılmıştır.
*Ihşıdiler ailesi de toplumun en üst sınıfına sahiptir.
*Hükümdar ailesinden sonra gelen aile Hz. Muhammed’in neslinden gelen Eşraf’lardır.
*Üçüncü sırada ise zengin tüccarlar yer almıştır. Bunların en önemlisi Mazeraî’lerdir.
*Politikaları, tepki çekmeden kendi egemenliklerini sürdürmek olmuştur.
*Hutbelerde ve sikkelerde Abbasi halifelerine yer vererek, merkeze bir miktar para göndererek
şeklen bağlılıklarını bildirmişlerdir.
*Ihşidiler her konuda Tolunoğulları’nın izinden gitmeye çalışmıştır.
 Vasi: Emir’in yaşı küçük olursa onun adına idareyi devralana vasi denmiştir.
 Yüksek dereceli görevler:
1.Hacib 2.haznedar 3.Tabip 4. Muhafız Alayı komutanı,5.Emir-i Ahur gibi görevlilerden oluşan
saray görevlileridir.

 Diğer bir kısım ise, vezir, kâtip, Âmilü’l Harac, Darphane Mütevellisi, kadı, Sahibu’ş Şurta gibi
devlet görevlileridir.
*Genel olarak Ihşidiler’de idare İslami çerçeve dâhilinde yapılmaya çalışılmıştır.
*Ekonomi ise tarım ve ticarete dayalıdır.
*Halkın çoğunluğu çiftçilikle uğraşmıştır.
*Ihşıdiler döneminde Nil’e bağlı kıtlık, salgın hastalıklar halkı zor durumda bırakmıştır.
T*icaret ise, büyük ölçüde Yahudi ve İranlıların elinde bulunmuştur. Çünkü Ihşıdiler daha çok
para biriktirme yönlü ekonomi anlayışı bildirmişlerdir.
*askerlere para vermemeleri, vergilerin ağırlaşması, zenginlerin sık sık müsadere edilmesi
birçok huzursuzluğa sebep olmuştur.
*Ihşıdiler ordu ve donanmaya da önem vermişlerdir.
*Ihşid döneminde Mısır ve Suriye’de dört yüz bin kişilik bir ordu kurulmuştur.

2.1.2.3. IHŞIDİLER’DE KÜLTÜREL VE MİMARİ DURUM
*Ihşıdiler’de idareciler, âlim ve edipleri desteklemişler, onlara bir engel teşkil etmemişlerdir.
*Bu bağlamda, ilim ve edebiyat alanında verimli çalışmalar yapılmıştır.
*Bu dönemde daha medreseler kurulmamıştır.
*Bu yüzden dersler Amr ve İbn Tolun Camilerinde verilmiştir.
*Âlimler, hadis ve fıkıh ilimlerine daha çok önem vermişlerdir.
*Şafii ve Maliki mezhepleri birbiriyle yarış içinde olmuştur.
*Tıp ve felsefe alanlarında eserler yazılmıştır.
*Tarih ve dilbilgisi üzerine çalışmalar yapılmıştır.
*Birçok meşhur edip ve şair ortaya çıkmıştır.
*Ihşıdiler, kültürel faaliyetlerin yanında mimari çalışmalarda da bulunmuşlardır. Ancak bu
eserler günümüze kadar ulaşmamıştır.
 Muhammed b. Tuğç, Ravza adasında Kasru’l Muhtâr adı verilen bir sarayla, bir bahçe
yaptırmıştır.
Çeşitli eşyanın satıldığı bedestenler inşa edilmiştir.
Ayrıca; Bimâristânü’l Esfel denilen hastane de onun zamanında yapılmıştır.
 Kâfur, içinde fillerin beslendiği Darü’l-fîl adı verilen bir saray ve Mukattam dağı eteklerinde bir
cami yaptırmıştır.
 Vezir Ebu Bekir el-Mazeraî, Kâbe’ye benzeyen bir köşk yaptırmış ve bu köşk dini gün ve
bayramlarda halkın toplandığı bir yer halini almıştır.
 Ebu’l Hasan Ali b.Muhammed, Cîze’de bir cami yaptırmıştır. Mescidü’r-rîh, Mescidü’z-zimâm,
*Mescidü’l Akdâm gibi camiler dönemin önemli camilerindendir.
*Ihşıdiler döneminde dokuma sanayi oldukça ilerlemiştir.


2.1.3. SÂCOĞULLARI

*Sâcoğulları,Azerbaycan’da hüküm süren bir Türk İslam devletidir.
*Hakimiyetleri 890’dan 929 yılının sonlarına kadar devam etmiştir.
*İslam devleti olan Abbasi sınırları içerisinde kurulan, iç ve dış siyasette tamamen bağımsız
olan, Tolunoğulların’dan sonra ikinci Türk Devleti’dir.
*Dini, kültürel ve mimari alanda çok etkili olamamışlardır.

2.1.3.1. EBU’L SÂC DİVDÂD B.DİVDEST
*Sâcoğulları, adını Ebu’s Sâc Divdât b. Divdest’ten almıştır. Bu aile Uşrusana kökenlidir.
*Halife Memun döneminde ismini duyuracak bir faaliyete katılmamıştır.
*Fakat Halife Mutasım döneminde yıldızı parlamaya başlamıştır.
*Bu dönemdeki önemli başarısı Bâbek isyanını bastırmasıdır.
*Bir diğer askeri başarısı Mazyar b. Kârin’in isyanının bastırılmasıdır.
*Bu dönemin diğer önemli olayı, maiyetinde çalıştığı Türk komutanlardan Afşin’in, Azerbaycan
idaresi için Mengüçur’u vekil bırakmasıdır.
*Afşin’in vekili olan Mengüçur çok geçmeden isyan etmiştir.
*Bu isyancı üzerine Afşin, Ebu Sâc’ı göndermiştir. Çeşitli provakatif olaylar neticesinde Ebu Sâc
başarılı olamamıştır.
*Halife Mütevekkil’in son dönemlerine doğru Ebu Sâc, Tarîk Mekke valiliğine tayin edilmiştir.
*Bu görev, Irak ile Mekke arasındaki hac yolunun bedevi Arap kabilelerinin baskınlarına karşı
korunması görevidir.
*865 yılında halifeler Müstain ve Mutezz arasında çıkan iktidar mücadelesinde, hala aynı
görevinde olan Ebu Sâc, Müstain tarafını tutmuştur.
*Ebu Sâc, Kufe ve çevresinin idaresine tayin edilmiştir.
Bu görevi de fazla uzun sürmemiş, eski vazifesi hac yolu muhafızlığına geri dönmüştür.
 Onun bu görev değişikliğini, karışıklıklardan uzak kalıp kendi emniyetini sağlama amacı ile
yaptığı çıkarımı yapılmaktadır.
*İsmail b. Yusuf el-Alevi isyanı: İsmail b. Yusuf el-Alevi’nin Mekke’yi işgali üzerine, halife
Mutezz, Ebu Sâc’ı isyanı bastırmak üzere görevlendirmiştir.
*Ebu Sâc, 868 tarihinde Diyâr-ı Mudar, Kınnesrin, Halep ve Avasım valiliklerine tayin edilmiştir.
* Bu isyanında bastırılma çalışmalarında rol oynayan Ebu Sâc, isyan tam
bastırılamayıp, yenilince daha sonra Ahvaz valiliğine getirilmiştir.

2.1.3.2. EBU UBEYDULLAH MUHAMMED EL-AFŞİNİ
*Bu göreve geldiği dönemde Mekke, Zenciler’in safında olan el-Mahzumi’nin kontrolü
altındadır.
*Muhammed, onunla yaptığı savaşı kazanarak, Mekke’yi Zenciler’den kurtarmıştır.
*Kufe’yi elinde bulunduran el-Heysem el-Icli’nin kuvvetlerini yenmiştir.
*Muhammed b.Habib adlı isyancı ile savaşarak onu öldürmüştür.
*Azerbaycan valiliğine atanan Muhammed, merkezi yönetimin zayıflığından yararlanarak
bağımsız hareket etmeye başlamıştır.
*889 yılında bu göreve gelen Muhammed, böylece Sâcoğulları hanedanını kurmuştur.
*Daha sonra Merâga’yı ele geçirip burayı idare merkezi yapmıştır.
*Ermeniye’deki gelişmeleri takip etmeye çalışmıştır.
*Ermeniye, Emeviler zamanında fethedilmiş, merkezi Dvin olan bir eyalet haline gelmiştir.
*Buraya gönderilen valiler daha çok vergi işleriyle ilgilenmiştir.
içişleri ile Ermeni asilzadeleri ilgilenmiştir.
*Valilerin sert tutumu ve halkın bağımsızlık mücadeleleri sık sık isyanların yaşanmasına sebep
olmuştur.
*Aşot b. Simbat, Ermeniye’yi yönetme görevine getirilmiştir.
*Yönetimdeki başarısından dolayı kendisine kral ünvanı verilmiştir.
 Simbat, Bizans İmparatoru Leon ile de ticaret antlaşması imzalamıştır.
*Görünürde ticari bir antlaşma olmasına karşın aslında Müslümanlara karşı siyasi bir ittifaktır.
*Muhammed ile simbat,Rodagk’ta karşı karşıya gelmiş ve mesele barışla çözümlenmiştir.
*Alagöz’de yapılan savaşta Muhammed yenilgiye uğramıştır.
*Daha sonra aralarında sulh yapılmıştır.
*Muhammed’in amacı yarım kalan bu meseleyi tamamlamaktır.
*Ermeni Ardzruni hanedanıyla temasa geçmiş ve hükümdarı Sergis Aşot, Muhammed’e tabi
olmayı kabul etmiştir.
*Bütün bunların üzerine verilen mücadeleler ile Muhammed, Simbat’ı yenerek Kuzey ve Güney
Ermeniye’yi almıştır.

2.1.3.3. EBU’L KASIM YUSUF
*Abbasi halifesi ile başlangıçta ilişkileri çok iyi olmayan Yusuf, bu durumu lehine çevirmiş ve
*Halife Muktedir döneminde Azerbaycan ve Ermeniye idaresi kendisine verilmiştir.
*Simbat’la girdiği mücadele üzerine Karabağ bölgesini hakimiyeti altına almıştır
*Bir süre sonra Simbat ile aralarında mücadele Simbat’ın Yusuf tarafından idam edilmesi ile
son bulmuştur.
*Simbat’ın yerine geçen oğlu II. Aşot kurduğu çetelerle Bagrevan, Arşarunik, Şirak ve Gugark
bölgelerini ele geçirmiştir.
*Bizans’la anlaşarak Ermeniye kalelerinin büyük bir bölümünü ele geçirmiştir.
*Yusuf, Aşot’u Ermeniye kralı olarak tanımış ve buranın idaresini II.Aşot’a vermiştir.
*Karmati isyanları patlak vermiş, Kufe ve Bağdat’ı tehdit etmeye başlamıştır.
*Vasıt’a gelen Yusuf, Karmatiler ile Kufe’de karşı karşıya gelerek yenilmiş ve esir düşmüştür.
*Ebu Tahir el-Cennabi el-Karmati, Yusuf’u ve diğer esirleri öldürmüştür.

2.1.3.4. EBU’L MÜSAFİR FETH
*Yusuf’un yeğeni olan Ebu’l Müsafir Feth, Halife Muktedir tarafından Azerbaycan ve Ermeniye
valiliğine tayin edilmiştir.
*İki yıl süren valiliği süresince herhangi bir bilgi kaynaklarda mevcut değildir.
*Ölümü hakkında da kesin bir bilgi yoktur. Onun öldürülmesi ile Sâcoğulları’nın
*Azerbaycan’daki hakimiyeti sona ermiştir.

ÜNİTE 3 – BAĞIMSIZ MÜSLÜMAN TÜRK DEVLETLERİ
3.1.İDİL (VOLGA) BULGAR HANLIĞI


*Hakkında çok fazla bilgi sahibi değiliz.
*İsmini İdil veya itil (Volga) nehirlerinden almıştır.
*İdil Volga Bulgar Hanlığı’nı ilk Müslüman Türk devleti olarak sayabiliriz.
*Asılları konusunda farklı tartışmalar olsa da son dönemlerdeki araştırmalarda Türk oldukları ağırlık
kazanmıştır.
*Bulgar ismi ‘bulamak’, ‘karıştırmak” anlamına gelmektedir.
*İlk defa bu isim M. IV. Yüzyılın ikinci yarsında kullanılmaya başlanmıştır.
*Büyük Bulgarya Devletinin yıkılışı sonrası İtil (Volga), Kama nehirlerinin kesiştiği bölgeye çekilen
*Türkler burayı Türkleştirerek İdil Volga Bulgar Devletini kurmuşlardır.
*Devlet kuruluşundan itibaren Hazarlara bağlı kalmıştır.
*İdil Volga Bulgar Türkleri arasında İslam’ın yayılmasında Orta Asya bölgesinin etkisi olmuştur.
*Harizm ve Samani tesiri daha ziyade bu bölge üzerinden gelmiştir.
*Hilafet merkezi Bağdat’ın ilk etapta bölgenin İslamlaşmasında doğrudan etkisinin olduğu söylenemez.
*Bulgar Hanı Almış Abbasi halifesi Muktedir’den (920/921) tarihinde İslamı anlatacak davetçi
talebinde bulunmuştur.
*“Rıhle” isimli eserin müellifi İbn Fadlan’ın da aralarında bulunduğu muallimler ve mühendislerden
oluşan heyetin bölgeye gitmesi sonrası Almış adıyla bilinen hükümdar Ebû Cafer b. Abdullah ismini
alarak islamı kabul etmiş ve bağımsız İlk Müslüman Türk devletini kurmuştur.
*Bulgar Türklerinin İslamı kabul etmesi diğer Türkler arasında da İslam’ın hızla yayılmasına yol
açmıştır.
*Bulgar Türklerinin ilerleyen süreçte Abbasi halifesi ile ilişkisi kuvvetlenmiştir.
*Bulgar Türkleri Gazneliler başta olmak üzere diğer Müslüman Türk devletleri ve Orta Asya ile
ilişkilerini iyi tutmuş, hem ticari hem de dini bağlarını sağlamlaştırmıştır.
*M.964 yılında ülkeleri Rus Prensliği tarafından istilaya uğrayan Bulgarlar, ticari antlaşma yapmak
zorunda kalmışlardır.
*Bir süre sonra yeniden araları bozulan bu iki devlet sürekli birbirleri ile savaşmışlardır.
*Moğollara yenilen Bulgar Türkleri Altınordu devletine bağlandı.
*Zaman zaman yeniden bağımsızlık kazanma teşebbüslerinde bulunmuş olsalar da bir türlü başarılı
olmamış ve Ruslar buna izin vermemiştir.
*Kazan nehri bölgesine göçerek dağılan Bulgar Türkleri yaklaşık üç asır bağımsızlıklarını sürdürmüşler
ve daha sonra Altınordu devletine bağlı kalarak XV. yüzyıla kadar ayakta kalabilmişlerdir.

NOT:vizede de finallerdede mutlaka bu konudan idil-bulgar hanlığıyla ilgili soru geliyor..dikkatinize


3.2. KARAHANLILAR (840-1212)
*M. 840-1212 yılları arasında doğu ve Batı Türkistanda kurulmuş ilk Müslüman Türk devletlerinden
biridir.
*‘Karahan’ bu devlet için daha sonradan verilmiş bir isim olup, “Kara” yükseklik, üstünlük anlamında
hükümdarlar için kullanılan bir terimdi.
*Karahanlı devletinin kökeni hakkında da bir çok faraziyeler ortaya atılmış olup bunlar arasında Karluk
ve Yağma Türklerine dayandıkları hususundaki görüş ağırlık kazanmıştır.
*Karahanlı Devleti için eski kaynaklarda “İlek Hanlar”, Türkistan Uygur Hanları”, “el-akaniyye”,
“*Muluku’l-Hakaniyye”, “Al-i Afrasiyâb”, isimleri de kullanılmıştır.


*Karahanlı devletinin ilk kuruluşu Orta Asya tarihinin çalkantılı dönemine tekabül ettiği için yeterli
bilgiye ulaşma imkanımız bulunmamaktadır.
*Devletin kuruluşu 840 yılında Bilge Kül Kadir Han’a kadar dayandırılmaktadır.
*Bilge Kül Kadir Han sonrasında devletin başına Bâzir Araslan ve Oğulcak Kadir Han geçmiştir.
*Oğulcak döneminde yeğen Satuk Buğra Han Samani mutasavvıflarından Ebû Nasr’dan etkilenerek
**İslamı kabul etralarını bastıran kişi de Kılıç Buğra Han olmuştur.
miş amcasını devirerek devletin başına geçmiştir.
*Satuk Buğra Han İslamı kabul ettikten sonra Abdülkerim adını almıştır.
*Satuk Buğra Han bu dinin Türkler arasında yayılması hususunda çok yoğun bir çaba sarfettiği için
“el-Mücahit” , “el-Gazî” unvanlarına layık görülmüştür.
*Satuk Buğra hanı takiben oğullarından önce Musa daha sonra, Baytaş Arslan devletin başına
geçmiştir.
*Baytaş Arslan İslam dinini diğer Türkler arasında yaymak için çok yoğun bir çaba harcamıştır.
*Bu dönemde 200.000 çadırdan oluşan Türk gruplar İslamı kabul etmiştir.
*Baytaş’ın bu faaliyetleri göz önüne alınarak Karahanlı Devletini tam anlamıyla İslamlaştırdığı
söylenebilir.
*Müslüman komşu devletler Samani ve Gaznelilerle mücadeleye girişmişlerdir.
*Baytaş sonrası iktidara geçen Ebu’l-Hasan Ali Fergana bölgesini Samanilerden almıştır.
*Devleti doğu ve batı olarak iki kısma ayırma geleneği bu dönemde de sürdürülmüştür.
*Ebu’l-Hasan kardeşi Kılıç Buğra Han’ı batı bölgesinin idaresine tayin etmiştir.
*Kılıç Buğra Han Samanilerle yürüttüğü mücadeleler sonrasında Maveraünnehir bölgesini
fethetmiştir.



EBÛ NASR AHMED B. ALİ
*Devletin asıl hükümdarı olan büyük hakan Ebu’l-Hasan’ın ölümü sonrasında Ebû Nasr Ahmed b. Ali
hükümdar olmuştur.
*Ebû Nasr Abbasi halifleri ile ilişki kuran ve onları tanıyan ilk Karahanlı hükümdarı olma unvanına
sahiptir.
*Batı bölgesine Kılıç buğra Han’ın ölümü sonrasında Nasr b. Ali tayin edilmiştir.
*Ebû Nasr batı da Samanoğullarına karşı mücadelelerini sürdürmüştür.
*Samanoğullarını tamamen ortadan kaldırmak niyetinde olan Nasr Maveraunnehirde tam olarak
hakimiyeti kurmuştur.
*Horosan’ı elde etmek için giriştiği faaliyetler başarısız olmuştur.
*Gazneli Mahmud ile girmiş olduğu mücadelelerde başarısız olmuştur.
*Karahanlıların Horosan bölgesi başarısızlıkları iç karışıklığa düşmelerine neden olmuştur.
*Nasr b. Ali kardeşine karşı mücadeleye girişmiş ancak büyük hakan Ebû Nasr Ahmed Gazneli
*Mahmud’la anlaşarak tehlikeyi bertaraf etmiş iki kardeş anlaşmışlardır.

MANSUR (5.HÜKÜMDAR)
*Nasr b. Ali’nin vefatı sonrası batı bölgesine diğer kardeş Mansur atanmıştır.
*Mansur kendini “büyük kağan” ilan etmiştir.
*Mansur kardeşi Yusuf Kadir Hanla mücadeleye girişti ve bir süre sonra iktidarı ona devretti.
*Bu esnada hapisten kurtulan Ali Tegin batı bölgesini ele geçirdi.
*Yusuf Kadir Han’ın ölümü sonrası hakim olduğu doğu bölgesi iki oğluna kaldı.

*Bu aşamadan sonra Karahanlı Devleti doğu ve batı olmak üzere iki kısma ayrılmaya doğru gitti.
*Batı kısmında Nasr b. Ali (İlig Han) oğulları, doğudoğu da ise Kadir Han’ın oğulları hakimiyet kurmaya
başladılar.

BATI KARAHANLI DEVLETİ
*Batı Karahanlı Devletinin başkenti Özkent dir.
*Semerkant da batının önemli merkezi olarak kabul edilmektedir.
*Batı Karahanlıların hakimi Nasr b. Ali’nin oğullarından Muhammed B.Nasr dir.
*Muhammedin ölümü sonrası Büyük Tamgaç Han olarak isimlendirilen İbrahim b. Nasr devletin
başına geçmiş ve Semerkant’tan devleti yönetmiştir.
*İbrahim b. Nasr; iç güvenlik sistemini yeniden düzenlemiş ve halk kendini güvende hissetmeye
başlamıştır.
*Ekonomiyi iyileştirmiş, kısacası halkın refah düzeyini artırıcı yeniliklerde bulunmuştur.
*Kendisi de kişilik olarak ideal bir devlet adamı portresi çizmektedir.

ŞEMSU’L-MÜLÛK
*İyi bir devlet adamı olan İbrahim sonrası kardeşini bertaraf ederek yerine oğlu Şemsu’l-Mülûk
geçmiştir.
*Şemsu’l-Müluk’un en büyük talihsizliği Selçuklu Sulatanları Alparslan ve oğlu Melikşah’la mücadele
etmek zorunda kalmış olmasıdır.
*Şemsu’l Müluk çok önemli imar faaliyetlerinde bulunmuş, yol güzergahlarında hem yolcuların hem
de posta görevlilerinin dinleneceği rıbatlar yaptırmıştır.
*Buhara’da ise bir kısmı bugüne ulaşan mimari eserler bırakmıştır ki, bunlardan en önemlisi mihrabı
ile ünlü Buhara Ulu Camii dir.
*Şemsu’l-Müluk sonrası Batı Karahanlı devletinin başına Ebû Şuca ve daha sonra oğlu Ahmed
geçmiştir.
*Ahmed, Selçuklu sultanı Melikşah’la yürüttüğü mücadeleyi kaybederek esir alınmış, bir süre sonra
serbest bırakılıp devletin başına geçse de idam edilmiştir.
*Artık Batı Karahanlılar Selçuklu hakimiyetinde varlıklarını sürdürmeye başlamışlar.
*Katvan savaşı olarak bilinen savaşta Selçuklularla birlikte Karahıtaylarla yaptıkları mücadele de
mağlup olmuşlardır.

*1212 yılında Harzemşahlar tarafından Batı Karahanlı devletine son verilmiştir.

DOĞU KARAHANLI DEVLETİ
*Yusuf Kadir Han’ın oğlu Süleyman Arslan bu devletin ilk hükümdarıdır (1031-1056).
*Adil ve alimlerle diyalogu oldukça iyi olan Süleyman döneminde binlerce Türk İslamı kabul etmiştir.
*Süleyman sonrasında hanedan içerisinde taht kavgaları başlamış ve devlet zayıflamıştır.
*Süleyman’dan sonra Muhammed tahta geçmiş ancak kısa süre sonra onun yerine sırası ile oğulları
Hüseyin ve İbrahim hükümdar olmuştur.
*Yusuf Kadir Han’ın bir başka oğlu olan Tuğrul Kara Han yaklaşık 16 yıl iktidarda kalmıştır.
*Tuğrul Kara Han dan sonra Karahanlılar ve Türk tarihinin en meşhur eserlerinin kaleme alındığı
dönem olan Tavgaç Buğra Kara Hakan’ın iktidarını görmekteyiz.
*Yusuf Has Hacib, Kutadgu Bilig adlı esrini Kaşgar’da yazıp ona hediye etmiştir.
el-Almaî’nin Tarih-i Kaşgar adlı eseri de bu dönemde yazılmıştır.
*Tavgaç Buğra Kara Hakan’ın vefatı sonrası oğlu Ahmed hükümdar olmuştur.

*Ahmed,Halifeden Nuru’d-Devle unvanı almıştır.
*Karahıtaylarla mücadele etmiş ve onları mağlup etmiştir.
*Ahmed sonrası Doğu Karahanlılarda iç karışıklıklar artmış ve Karahıtaylardan yardım talebinde
bulunulmuştur.
*Bölgeye giren Karahıtaylar bir daha çıkmamışlar ve doğu Karahanlılara 1211 yılında son vermişlerdir.
 Karahanlılar’ın batı ve doğu olmak üzere iki kısma ayrılması ve bölgeye Karahıtayların
girmesi sonrasında Fergana bölgesinde ayrı bir hanlık kurulmuştur.
*Fergana hanlığı olarak bilinen bu devlet Özkent merkezli bağımsız bir devlet halini almıştır.
Bu üçüncü Karahanlı devletinin tarihi hakkında tatmin edici bilgiler mevcut değildir.

3.3. GAZNELİLER (963-1186)
*Bugünkü Afganistan topraklarında kurulan İlk Müslüman Türk Devletlerinin en önemlilerindendir.
*Gazneliler devletinin asıl kurucusu olarak Sebuktegin kabul edilmektedir.
*İslamın kalıcılığını sağlamıştır.
*İslam dini o günden zamanımıza bölgede silinmez izler bırakmıştır.
*Devletin Gazneliler olarak isimlendirilmesinin sebebi; başkentlerinin Gazne şehri olmasından
kaynaklanmaktadır.
*Gazneliler Devletinin efsane başkanı Sultan Mahmud’dur.
*Sultan Mahmud’un lakabına dayandırılarak Yeminiler, kurucusu Sebüktegin’e nispetle
*Sebukteginiler olarak isimlendirilmiştir.
*Türkler, Abbasi devletinin kuruluş sürecinden itibaren Abbasilerde, gerekse İran topraklarında
kurulan Müslüman Sasani ve Büveyhi devletlerinin himayesi altında önemli hizmetlerde
bulunmuşlardır.
ALPTEGİN
*Alptegin, Samani devleti hükümdarına köle olarak satılmıştır.
*Oldukça üstün özelliklere sahip olan bu Türk gulam bir süre sonra göze girmeyi başarmıştır.
*Samani emiri Nuh b. Nasr zamanında (943-954) yükselmeye başlamıştır.
*Özel kalem müdürlüğüne tekabül eden Hacibu’l-Hüccâblık (aynı zamanda saray özel muhafız birliği
*komutanı) makamına getirilmiştir.
*Alptegin’in gittikçe nüfuzunun artması o dönemde Maveraunnehir emirliği yapan Abdülmelik’i
rahatsız etmiş olacak ki onu saraydan uzaklaştırmak niyeti ile Horosan bölgesi valiliğine atamıştır.
*Abdülmelik sonrası tahta geçen Mansur döneminde Alptegin’le merkez arasındaki ilişki tamamen
bozulmuştur.
*Samaniler Alptegin’i ortadan kaldırmak için ordu göndermiş ancak Alptegin bu orduları mağlup
etmiştir. Daha sonra Gazne şehrine hakim olan Levikleri buradan uzaklaştırarak Gazneliler
*Devletinin temelini atmıştır.
*Alptegin’in ölümü sonrası oğlu Ebû İshak b. İbrahim tahta geçmiş ve yeniden leviklerin isyanı ile
karşılaşarak Samanilerden yardım talebinde bulunmuştur.Böylelikle Gazneliler yeniden Samani
hakimiyetine girmek zorunda kalmıştır.
*İbrahim’in vefatından sonra onun döneminde hakim unsur olan Türk komutanlardan sırası ile
*Bilgetekin ve Sebüktegin iktidara geçmişlerdir.

SEBUKTEGİN DÖNEMİ
*Gazneliler devletinin asıl kurucusu olarak Sebuktegin kabul edilmektedir.
*Sebuktegin döneminde devletin sınırları oldukça genişlemiş ve bugünkü Pakistan, Afganistan
topraklarının bir kısmı fethedilmiştir.
*Hindistan üzerine fetihler başlatılmıştır.
 Sebüktegin’e Samani hükümdarı tarafından “Nasıruddîn ve’d-Dünya” unvanı verilmesinin nedeni;
*İslamı farklı bölgelerde yayma gayretinin bir sonucu olarak verilmiştir.
*Eş zamanlı olarak oğlu Mahmut Horasan bölgesinin hakimi idi. O da bölgede göstermiş olduğu
başarılar nedeniyle “Seyfu’d-Devle” unvanıyla anıldı.
*Sebuktegin’in 997 yılında ölmesi sonrası kendi yerine veliaht olarak oğlu İsmail’i bırakmıştı.
*Mahmud bunu kabul etmeyecek ve kardeşini tahtan indirerek kendisi devletin başına geçecektir(628)

SULTAN GAZNELİ MAHMUD DÖNEMİ
*28 yaşında görevi devralmıştır.
*32 yılı aşkın hükümdarlığı süreci vardır.
*Genç ilim ehliyle dostluğa önem veren ve cihat ruhu ile yanıp tutuşan bir özelliğe sahiptir.
*Çocukluk yaşlarında Kur’an’ı hıfzetmiş, fıkıh alanında uzmanlaşmış, İslam dinine hizmet konusunda
kendisini hazırlamış bilge bir şahsiyettir.
*Dini bilgiler yanında geçmiş tarihi bilgilere vakıftı.
*Kendini askeri alanda çok iyi yetiştirmiş daha iktidara gelmeden bir çok askeri başarılar elde etmiştir.
*Devlet bürokrasisine de hakimdi. Teoride kazandığı bilgileri pratiğe dönüştürmeyi kendisine ilke
edinmişti.
*Tahta oturur oturmaz Sunni islam dünyasının desteğini arkasına almıştır.
*Abbasi halifesi ise bu yakınlaşma talebini karşılıksız bırakmayarak ona “Yeminu’d-devle ve Emînu’lmille”
unvanını verdi.
*Ayrıca Abbasi halifesi güç ve destek göstergesi olan Hil’at, tac ve bayrak gönderdi.
*Sultan Mahmud ise halifenin adını hutbelerde zikretti.
*Hindistan topraklarına fetihler düzenledi.
*Kendisine değişik tekliflerde bulunan Fatımi halifesinin bu tekliflerini reddetti.
*Sultan unvanını ilk defa kullanan Müslüman devlet başkanı olan Sultan Mahmud dur
*61 yıllık ömrünün 45 yılını savaş alanlarında harcamış, sarayda oturmak yerine savaş alanlarında at
koşturmuştur.

*Sultanlık öncesi Horasan valiliği yapmıştır.
*Kendisi için tehdit oluşturacak Samanoğullarını bertaraf etmiştir.
*Müslüman Karahanlı devletinin Horosan toprakları üzerindeki hedeflerine karşı mücadele etti.
*Ayrıca sürekli Gazneli topraklarına saldıran ticaret yolları için tehdit oluşturan Gurlulara karşı seferler
düzenledi ve başarılı oldu.
**Gazneli Mahmud’u üne kavuşturan ve tarihte ön plana çıkmasını sağlayan asıl mücadelesi Hindistan
*topraklarında gerçekleşmiştir.
Bu bölge üzerine yönelmesinde asıl olarak iki temel gerekçe üzerinde durabiliriz:
1. Hem ekonomik hem de kültürel zenginliğe sahip olan Hindistan topraklarını ele geçirerek bu
zenginliklerden istifade etmek.
2. İslam dinini yaymak, ordu gücünü bu yöne sevk ederek müspet sonuçlar elde etmek.
Hindistan üzerine gerçekleştirilen 17 seferin temel hedefi;Sunni İslamı yaymak putperestliğe son
vermek olmuştur
.

*Şii Karmatilerle dahi savaşılmış ve bölgeden uzaklaştırılmıştır
*Sultan Mahmud’un on altıncı Hint seferi en önemlilerindendir.
*Hindistan’ın meşhur putu olarak kabul edilen Sumnat şehrindeki put ve onun bulunduğu mabet
*Hindû anlayışına göre oldukça mühim bir merkezdi.
*Mahmud şehri ele geçirdikten sonra putu yıkarak dört parçaya bölmüş, iki parçasını Gazne’ye
götürmüş diğer iki parçasını ise Mekke ve Medine’ye göndermiştir.

*Gazne’ye götürülen bu iki parçadan biri Ulu Cami giriş kapısına diğeri ise saray girişine konulmuştur.
*B*u başarısı İslam dünyasında büyük ses getirmiş, kendisi Put kıran unvanı aldığı gibi, halife
tarafından “Kehfü’d-Devle ve’d-Dîn” (Devlet ve Dinin Sığınağı) lakabını almıştır.
*Cesareti bilgisi ve dindar şahsiyeti ile ün salmıştır.
*Hafız ve fıkıh alimi olan Mahmud her işinde mutlaka alimlerle istişare yapmış, aydın zümreye kıymet
*vermiştir.
1030 yılında 61 yaşında iken vefat etmiştir.
-----------------------------------------------------------------------------------
MESUD DÖNEMİ 1030
*Kendi yerine veliaht tayin ettiği Muhammedi tahtan indiren Mesud tahta geçmiştir.
*Halife Kadirbillah’ın desteğini arkasına alan Mesud “Nâsır Dînillah” “Hafızu Ibadillah” ve “Zahıru
*Halifetillah” unvanıyla onurlandırılmıştır.
*Kendisine hasım gördüğü bürokratları ya hapsetmiş ya da öldürmüştür.
*Babası tarafından cezalandırılanları ise üst düzey görevlere getirmiştir.
*Babası döneminde Hindistan ordularına komutanlık yapan Erkyaruk’u tutuklatmış ve öldürtmüştür.
*1030 yılında iktidara gelen Mesud 1031 yılında ancak başkente gelebilmiştir.
*İlk icraatı kendisinden önce tahta geçen Muhammed’in dağıtmış olduğu paraları geri toplamak
olmuştur.
*Babasının haznedarını Hindistan başkomutanlığına atamış bir süre sonra şüphelenmiş ve isyanına
sebep olmuş sonuçta idam ettirmiştir.
*Mesud’u meşgul eden olaylardan bir diğeri ise Karahanlı emiri olan Ali Tegin’dir.Gazneliler aleyhinde
faaliyetler yürütmüş Harizmli muhalifleri desteklemiş ancak sonunda Gaznelilere mağlup olmaktan
kurtulamamıştır.
*Selçuklular, 1035 yılından itibaren Gaznelilerin en önemli rakibi haline gelmiştir.
*İlk olarak Nesa bölgesinde karşılaşan iki ordunun girişmiş olduğu çetin mücadele sonunda
*Gazneliler ağır bir mağlubiyet tatmışlardır.
*İkinci karşılaşma Serahs yakınlarında olmuş bu savaşı kazanan Selçuklular tüm Horosan’a hakim
olmuşlardır.
*Gazneliler ile Selçuklular 1040 Dandanakan savaşında karşı karşıya geldiler. Güçlü Gazne ordusu
büyük bir hezimete uğramıştır. Savaş alanını terk eden Mesud Gazneye kaçmış buradan da ayrılmak
zorunda kalmıştır.Hapsedilen Mesud bir süre sonra ölmüştür.
*Bundan sonra Gazneliler devletinde çözülmelerin başladığı gözlemlenmektedir.
*1059 da hükümdarlığa getirilen İbrahim yeni politika izleyerek Selçuklularla iyi geçinme çabası
içerisine girdi ve uzun süre iktidarda kalmayı başardı. 40 yıl iktidarda kaldı.
*Hindistan bölgesinde fetihler devam etti.Ülkede asayiş sağlanmış oldu.
*Gaznelilerin son hükümdarı Hüsrev Melik, Gurluların baskısına dayanamadı ve Gazne’yi onlara
bırakarak Pencab bölgesine çekildi.
*Hızlı devam eden bu çöküş 1186 yılında yıkılışla son buldu.

ÜNİTE 4- BÜYÜK SELÇUKLU DEVLETİ (1040-1157)
4.1. BÜYÜK SELÇUKLU DEVLETİ (1040-1157)


*Selçuklular yirmi dört oğuz boyundan birisi olan Kınık boyuna mensuptur.
*24 oğuz boyu ise, Efsanevi Türk hakanı olan Oğuz Han’ın yirmi dört torununa dayanmaktadır.

*X. Yüzyılda farklı etkilerle Türkler İslam’ı kabul etmeye başlamışlardır.
*Aileden ilk İslam’ı kabul eden kişi de Selçuk olmuştur.
*Selçuk Bey babası Dukak’ın görev yaptığı Cend şehrinde dünyaya geldi.
*Devlet onun ismine nispetle Selçuklular veya Salçûkiyân, Salâçika, Türk kökenli olmaları
nedeni ile ise Türkmen adları ile anılır olmuşlardır.
*İslam’ı kabul eden Selçuk Bey aralarında din bağı kalmayan Yabgu dan bağını koparmak için
fırsat kollar hale gelmiştir.
*Her yıl ödemesi gereken yıllık vergiyi küffara vergi verilemeyeceğini söyleyerek merkez
idareye başkaldırmış ve bağımsızlığını ilan etmiştir.
*Selçuk Bey’in cihada çıkması kendisini İslam dünyasında ünlendirecek olan “Meliku’l-Gazî”
unvanı almasına yol açmıştır.
*Selçuklular bir tarafta İranlı Samani devleti diğer taraftan Gazneli ve Karahanlı devletleri ile
komşu olmuştur.
S*elçuk Bey’in dört oğlu mevcuttu.
*Bunlardan en büyüğü Mikail daha kendi sağlığında savaşta ölmüştü.
*Geriye Arslan (İsrâil), Musa ve Yusuf kalmıştı.
*100 veya 107 yaşlarında Cend şehrinde Selçuk Bey’in ölümü sonrası yerine büyük oğlu Arslan
(İsrail) geçmiştir.
*Arslan Yabgu’nun iktidarı döneminde Samaniler Karahanlılar tarafından yıkılmıştır.
*Göçler sonrası bölgenin daralması ve Karahanlıların baskısı Selçukluları başka alanları keşfe
zorlamıştır.
*İşte bu tarihten itibaren Çağrı Bey (1016) Doğu Anadolu bölgesine akınlar düzenlemeye
başlamıştır.
*Gazneli Mahmud Karahanlılarla anlaşarak Selçukluları Horosan’a sevk etme hususunda görüş
birliğine vardı.
*Sultan Mahmud kendisinden çekindiği Arslan Yabgu ve yanındaki ziyaretçi heyetini
tutuklatarak Hindistan’daki Kalincar kalesine hapsetti.
*Arslan Yabgu yaklaşık 6 yıl tutuklu kaldığı bu kalede vefat etti.
*Selçuklu hükümdarları Gaznelilerle savaşmadan Horasan bölgesinin kendilerine bırakılmasını
istiyorlardı. Gazneli sultanı Mesud buna rıza göstermediği gibi 1035 yılında üzerlerine ordu
gönderdi.
* Nesâ bölgesinde gerçekleşen bu savaşı Selçuklular kazandı.
*Türkmen kabilelerin bölgede yağmaya varan davranışları nedeniyle Sultan Mesud bölgeye bir
ordu daha gönderdi. Bu orduda 1038 yılında Serahs bölgesinde yapılan savaşta Selçuklular
tarafından mağlup edildi.
*Serahs savaşı sonrası Selçuklular bölgede hakimiyetini pekiştirdi.
 Merv’de yapılan meşhur toplantı sonrası;
 Devlet hanedan sahipleri arasında paylaşıldı.
 Tuğrul Bey devletin sultanı kabul edildi (1040)
 Nişabur başkent oldu.
 Tuğrul Bey civar devletlere ve Abbasi halifesine fetihnâmeler gönderdi.
*Tuğrul Bey artık kendi topraklarında asayişi sağlayarak göçebe gelenekten uzaklaşıp yerleşik
hayata geçişin planlamalarını yaptı.
*En önemli hedefleri arasında Anadolu nun fethi vardır.
*Çağrı Bey Afganistan topraklarında Gaznelilerden Belh başta olmak üzere birçok şehri aldı.
Bir süre rahatsızlanan Çağrı Bey bu zaman diliminde hakim olduğu bölgenin yönetimini henüz
*15 yaşında olan oğlu Alparslan’a devretti.
*Çağrı bey,kendisinden küçük olan Tuğrul Bey’in sultanlığına itiraz etmeyecek kadar , ihtirastan
uzak, cesur bir komutan ve devlet adamı olarak 70 yaşında iken 1060 yılında vefat etti.

TUĞRUL BEY
*Abbasi hilafeti Selçuklu devletinin kuruluş sürecinde Şii Büveyhilerin egemenliği altında idi.
*Sunni halife Kaimbiemrilleh bu baskıdan kurtulmak amacıyla Tuğrul Bey’den yardım talebinde
bulundu.
*Tuğrul Bey, 1055 yılı kışında Bağdat’a girdi ve 120 yıldır devam eden Büveyhi hakimiyetine son
verdi.
*Bundan sonra Tuğrul Bey islam dünyasında büyük bir şöhrete kavuştu iltifata mazhar oldu.
*Tuğrul Bey, Aytekin’i Bağdat valiliğine atadı. Yönetimi yeniden düzenledi. Adına para bastırdı
ve halifeye tahsis edilen para miktarını artırdı. Bağdatta imar faaliyetlerinde bulundu. Halife ile
bağı kuvvetlendirmek için Çağrı Bey’in kızı ile evlendirildi.
*Tuğrul Bey e doğunun ve batının hakanı (kralı) (Meliku’l-Meşrıku ve’l-Mağrib) unvanı verildi.
*Tuğrul Bey, Türklerin tüm dünya da itibarının artmasını sağladı.
*Kendisine karşı aile mensupları arasında karşı koyuşlar olsa da bunları da bertaraf etmeyi
başardı.
*Tuğrul Bey’in çocuğu olmadığı için hanımının da teşvikleri ile halife Kaimbiemrillah’ın kızı ile
evlendi.

ALPARSLAN DÖNEMİ
*Tuğrul Bey’in oğlu olmadığı için yerine kardeşi Çağrı Bey’in oğlu Ebu’l-Kasım Süleyman’ı
veliaht tayin etti.
*Alp Arslan bunu kabul etmedi ve tahtı ele geçirerek Selçuklu sultanı oldu.
*Alp Arslan ilk iş olarak kardeşi Süleyman tarafında yer alan vezirini görevden alarak, bilge bir
şaysiyet Nizamü’l-Mülkü vezirlik makamına getirdi.
*İlk Fetih hareketini içerisinde Hıristiyan dünyası için önemli olan Ani’şehrini ele geçirmek için
yaptı. Böylelikle bu gün Anadolu’nun doğu sınırında yer alan Ani şehri 1064 yılında fethedilmiş
oldu.
*Bu fetih sonrası halife tarafından kendisine fetihlerin babası/Ebu’l-Feth unvanı verilmiştir.
*Kardeşi Kavurd isyana kalkıştı.
*Derhal bölgeye hareket eden Alp Arslan kardeşi ile savaşmadan onun affını kabul etti.

*Bahreyn bölgesine hakim olan Karmati ve Hicaz üzerinde etkin olan Şii hakimiyetini kırdı.
*Bunun üzerine Mekke şerifi Alp Arslan’a itaatını bildirdi ve hutbelerde onun adını zikretti.
*Bizans İmparatoru Romanos Diogenes, 1070-1071 yılı kışında, Türkleri imparatorluk
topraklarından tamamen atmak üzere Yaklaşık 200 bin kişilik bir orduyla Selçukluların üzerine
*Anadolu’ya sefere çıktı.
*Bizans Ordusu, Kızılırmak vadisini izleyerek Sivas’a ulaştı.
imparator, halkın Ermeni taşkınlık ve barbarlığından yakınmaları üzerine kentin Ermeni
mahallelerini yıktırdı. Pek çok Ermeniyi öldürüp, önderlerini sürgüne yolladı.
*Daha önceleri Alparslan, Sarı Tigin’i Romanos Diogenes’e elçi olarak göndermiş barış
önerisinde bulunmuştu. Ne var ki, Bizans İmparatoru bu öneriyi kabul etmemişti.
*Türkler, savaşa başlamadan önce düşmanlarına barış önerisinde bulunurlar. Bu, Türklerin
tarihî ve millî geleneklerindendir.
*Tarihte çok büyük bir önem taşıyan Malazgirt Meydan Savaşı, kaçınılmaz bir duruma gelmişti.
*Alparslan’ın bu savaştaki amacı da Anadolu’nun kapılarını bir daha kapanmamak üzere
açmak, kesin biçimde Anadolu’yu zaptetmek idi.
*Ünlü veziri Nizamül-Mülk’ü Hemedan’a göndermişti. Çıkacak herhangi bir karışıklığı önlemesi
ve istenirse yeni asker yollaması için tembihde bulundu.
Basilakes tutuklandı.
*Bizans Ordusu’nda Frenk, Norman, Slav, Gürcü, Peçenek ve Ermeni askerleri de yer alıyordu.
*200 bin kişilik Bizans Ordusu’na karşı 50 bin kişilik bir kuvvetle nasıl karşı koyulacağının
plânlarını hazırladı.
*Alparslan, 25 Ağustos 1071 tarihinde askerlerinin morallerini güçlendirmek için devamlı tekbir
getirmelerini, düşmanların morallerini bozmak için de sürekli, boru ve davul çalmalarını, oklar
atmalarını emretti.
*Alparslanın ordusunda Süleyman Şah, Mansur, Porsuk, Bozan ve Savtekin gibi yetenekli komutanlar
bulunuyordu.
*Alparslan, ordusunu dört gruba ayırmıştı.
*Alparslan, ordusunu “Turan Taktiği” gereğince geriye çekti.
*Romanos Diogenes, olanca kuvvetiyle Selçuklu Ordusu’nun merkez kısmına yüklendi.
*Sultan Alparslan geri çekilmeye başladı. Bu sahte geri çekilişi bir bozgun zanneden İmparator,
*Selçuklu Ordusu’nu takip ederek Alparslan tarafından önceden hazırlatılan pusuya düştü.
*Selçuklu komutanlarının Türkçe olarak verdikleri komutlardan etkilenen Bizans Ordusundaki
Peçenek ve Uz Türklerinin at sürerek Selçuklu Ordusu tarafına geçmiştir.
*Ayrıca İmparatorun Sivas’ta soydaşlarına yaptığı zulmün acısını çıkarmak isteyen Ermeniler de
savaş alanından çekilip gittiler.
*Romanos Diagenes esir düştü.
 İki taraf arasında yapılan anlaşmada,:
1. İmparator, fidye olarak bir buçuk milyon altın verecek.
2. Bizanslılar ayrıca her yıl 360,000 altın ödeyecek,
3. Müslüman esirler iade edilecek,
4. Müslümanların daha önce elinde olan kalleer teslim edilecektir.
*Malazgirt Zaferi’nden sonra Alp Arslan bütün İslam Ülkesi başkanlarına Fetihname gönderdi.
*Bu zaferle Türklere Anadolu’nun kapıları tamamen açıldı ve Anadolu, Türklere vatan olmaya
başladı.


*Alparslan’a, Cihan Sultan’ı, Ebul Feth ve Sultanül Âdil unvanları almıştır.
*Bizans bu tarihten sonra Anadolu’da tutunamamıştır.
*Sultan Alp Arslan bu zafer sonrası Maveraünnehir bölgesine yönelmiş fethettiği bir kale
ziyareti esnasında esir alınan kale kumandanı tarafından 1072 de şehit edilmiştir.

MELİKŞAH DÖNEMİ
*Alp Arslan’dan sonra yerine 1072 yılında oğlu Melikşah tahta oturmuştur.
*İlk karşılaştığı problem; daha önce babası Alp Arslan’a da baş kaldıran amca Kavurd’u ortadan
kaldırmak olmuştur.
*Babasının da veziri olan Nizamü’l-Mülk bu dönemde de görevine devam etmiş ve Sultan’a
büyük katkılar sunmuştur.
*Melikşah, Sunni İslam için tehlike oluşturan şiilerle yoğun mücadeleye devam etmiştir.
*Onun sultanlığı döneminde doğu bölgeleri hakimiyet altına alınıp, Türkmen egemenliğine
girmiştir.
*Anadoluya daha sonra müstakil beylikler oluşturacak Artuk Bey, Danişmend Gazi, Mengücük
*Gazi gibi önemli komutanları vazifelendirmiştir.
*Batı bölgesine ise, Anadolu Selçuklu devletinin temelini atacak amcaoğlu Süleyman Şah’ı
göndermiştir.
*Süleyman şah, Bizans’ın batı ile ilgilenmesini fırsat bilerek onlarla anlaşmış ve İznik’i merkez
yapmıştır.
*Anadolu’nun sahil şeridi dışında büyük kısmını ele geçiren Selçuklular’a karşı Avrupalılar
*Çin’den yardım talebinde bulunmuşlardır.
*Fatımilerle mücadele yoğunlaşarak devam etmiştir.
*Melikşah’ın Batınilere karşı yürütmüş olduğu mücadele kendisine pahalıya mal olmuş hem
yardımcısı ve en sağlam danışmanı Nizamü’l-Mülk hem de kendisi Batınî Hasan Sabbah
taraftarlarının suikast girişimleri ile öldürülmüştür (1092).
*Melikşah’ın ölümü zaten var olan saltanat kavgalarını artırmış, Şam bölgesi hakimi olan Tutuş
derhal sultanlığını ilan etmiştir.
*Melikşah’ın hanımı ise, eşi ölür ölmez daha henüz 4-5 yaşlarındaki oğlu Mahmud’u tahta
çıkartmıştır.
*Nizamülk taraftarlarının desteklediği Berkyaruk ta sultan adayı olarak ortaya çıkmıştır.

BERKYARUK DÖNEMİ
*Berkyaruk 1094 yılında 14 yaşında Rukneddin lakabı ile tahta geçmiştir.
*Kardeşi Sencer’i Horasan meliki ilan etmiş, diğer kardeş Muhammed Tapar’ı ise Batınilerle
mücadele amacıyla Gence Bölgesine göndermiştir.
*Avrupa Kudüs’ü yeniden ele geçirmek için büyük bir haçlı ordusu hazırlamıştı.
*Bir süre sonra Antakya’yı işgal eden haçlılar Şii Fatımiler’in desteğini de alarak, Suriye emirlerinin
de zaafiyetinden yararlanıp Kudüs’ü ele geçirmişlerdir.
*Berkyaruk,kardeşi Muhammed Tapar’ın isyanı ile uğraşmak zorunda kalmıştır.
*Berkyaruk İslam coğrafyasının işgal altında olduğunu ifade ederek kardeşini barışa ikna
etmiştir.
*Bütün bu gayretlere rağmen Berkyaruk Sencer ve Muhammed Tapar isyanlarını tam olarak
bastırmadan 25 yaşında vefat etmiştir
-------------------------
MUHAMMED TAPAR DÖNEMİ
*Berkyaruk’un vefatı sonrasında uzun süredir sultanlık talebi olan Muhammed Tapar Batınilere
karşı büyük başarılar elde etmiş, bir çok Batınîyi öldürmüş fakat tam olarak bu akımı ortadan
kaldıramamıştır.
*1118 yılında Muhammed Tapar vefat etmiştir.
*Muhammed Tapar’ın ölümü sonrası yerine oğlu Mahmud tahta geçmiştir.

*SENCER DÖNEMİ
*Tapar ın Kardeşi Sencer yeğenini mağlup ederek 119 yılında uzunca hüküm süreceği Selçuklu
tahtına oturmuştur.
*21 yıllık sürdürdüğü bu melikliğe ilave olarak 39 yıl Selçuklu tahtında kalabilmiştir.
*O, Gaznelilerle savaşarak başkentleri Gazneyi ele geçirmiştir.
*Karahanlıları da Selçuklu devletine dahil etmiştir.
 Sencer, döneminde iki büyük tehlike ile karşı karşıya kalmıştır.
*Bunlardan ilki Batıdan gelen Haçlı saldırıları diğeri ise, doğudan gelen Karahıtaylar.
*Sencer,Karahıtaylarla yaptığı meşhur Katvan savaşını (1141) kaybetmiştir.
*Savaş sonrası Seyhuna kadar bütün bölgeleri Karahıtaylar ele geçirmiştir.
*Bundan sonra bölge Gayr-ı Müslim Türk ve Moğollar’ın saldırısına maruz kalmıştır.
*Sencer’in mağlubiyetini fırsat bilen Gurlular Sencer’e karşı başkaldırmışlar ve itaat
etmemişlerdir.
** 1152 yılında gerçekleşen savaşta Gurluları mağlup etmiştir.
Sencer için bir diğer tehlike ise kendi soyundan gelen oğuz boyları olmuştur.
*Vergi tahsilatı yüzünden ortaya çıkan problem yüzünden oğuzlar üzerine sefere çıkmış ve
savaşta mağlup olmuştur.
*Savaş sonunda esir düşen Sencer üç yıl hapiste kaldıktan sonra kurtarılsa da bir süre sonra 73
yaşında vefat etmiştir. Böylelikle 1157 yılında Selçuklu devleti son bulmuştur.
 Haçlı savaşları, Batıni hareketleri, iç çekişmeler devletin toparlanmasına imkan vermemiştir.

4.2. DİĞER SELÇUKLU DEVLETLERİ

*Feodal bir yapı arzeden devlet; Irak, Suriye, Kirman ve Türkiye Selçukluları olarak dört ayrı
kısma ayrılmıştır.
1. IRAK SELÇUKLULARI

*Muhammed Tapar’ın ölümü sonrasında yerine geçen oğlu Mahmud ile Sencer arasındaki
savaşı Sencer kazanmıştı.
*Kızı ile de evlendirdiği yeğenini affeden Sencer onu devletin batı bölgesine emir olarak
atamıştır. İşte bu koldan Irak Selçuklu devleti kurulmuştur.
*Sırasıyla Irak Selçukluları tahtına II. Tuğrul, Mesud, II. Muhammed, Arslanşah ve III. Tuğrul
oturdu.
KİRMAN SELÇUKLULARI

*Alp Arslan’ın kardeşi Kavurd Dandanakan sonrasında toplanan kurultayda Kirman bölgesinin
melik’i olarak atanmıştı.
*K*avurd döneminde Kirman bölgesinde birlik sağlanmıştır.
*Devlet ekonomik olarak kalkınmış, ayarı bozulmayacak düzeyde paralar basılmış, imar
faaliyetleri yaygınlık kazanmış dolayısıyla halkın refah düzeyi artmıştır.
 Kavurd’dan sonra; 1.Süleymanşah, 2. Turanşâh (13 yıllık adil bir yönetim sergileyip halkın
sempatisini kazanmıştır.)3. İranşah,(halk tarafından ihtilalle tahtan indirilmiştir.) 4. Arslanşah,(
Muhyi’l-İslam ve’l-Muminun unvanı ile tanınan ve 40 yıl iktidarda kalmıştır) 5.Melik
Muhammed, 6.Tuğrulşah, 7. Behramşah tahta geçmiştir.

*Oğuzlar bölgeyi ele geçirerek Kirman Selçuklularına son vermiştir.

3. SURİYE SELÇUKLULARI
*Suriye bölgesinin devlet olarak Türklerle ilk karşılaştığı dönem Tolunoğulları ve İhşidi
devletlerinin hakimiyet sürecidir.
*Daha sonra Şii Fatımiler Suriye’de egemen unsur olmuştur.
*Bizans tehlikesi nedeni ile bölgede tam hakimiyet ancak Melikşah döneminde sağlanmıştır.
*Suriye üzerine gönderilen Atsız 1076 yılında Suriye başkenti Şam’ı ele geçirmiştir.
*Tutuş, atsızı öldürerek bölgenin hakimi olmuştur.
*Tutuş, 1085 yılında Anadolu Selçuklu Devleti sultanı Süleyman Şah ile yaptığı savaşı kazanarak
onu ortadan kaldırmıştır.
*Önce Halep melikliği 1118’de sonra da Şam melikliği 1128 de yıkıldı


ÜNİTE 5- ANADOLUDA İLK TÜRK BEYLİKLERİ VE TÜRKİYE SELÇUKLULARI
ANADOLU’DA İLK TÜRK BEYLİKLERİ VE TÜRKİYE SELÇUKLULARI


 Türklerin Anadolu’ya yönelmesini sağlayan iki önemli etken vardı:
1.Türk Göçleri:
*Türkmenler, Anadolu yaylalarına yerleştiler.
*XIII. yüzyıldaki Moğol istilası sebebiyle Anadolu’ya ikinci bir göç dalgası yaşandı. Böylece
*Anadolu’nun Türkleşmesi tamamlanmış oldu.
2.Bizans Anadolu’sunun Durumu
*Anadolu halkı yönetimden memnun değildi.Çünkü Bizans, özellikle köylülere ağır vergiler
yüklüyor ve Ortodoks mezhebinden olmayanlara baskı uyguluyordu.
*Savaşlar, yönetimin baskısı ve salgın hastalıklar nedeniyle Anadolu’ da nüfus oldukça
azalmıştı.
*Anadolu’ya ilk akınını Batı (Avrupa) Hunları ile gerçekleştiren Türklerin buraya ilgisi İslâmi
dönemde artarak devam etmiştir.
*Emeviler ve Abbasiler’in hizmetine giren Müslüman Türk komutanların Bizans’la mücadelesi,
*Anadolu’ya yapılan Türk akınlarının diğer bir aşamasıdır.
------------------------------------------------------
*Selçuklu dönemi Anadolu seferleri de keşif hareketleri aşaması ile fetih ve yerleşme aşaması olmak
üzere iki merhalede gerçekleşmiştir:

1. Keşif Hareketleri Aşaması
*Selçuklu döneminde başlayan akınlar planlı ve yurt kurmaya yönelikti.
*Gazneli devletlerinin şiddetli baskısı ve takibi altında kalan Selçuklular yeni bir yurt arayışı
içine girmişlerdi.
*Çağrı Bey, Azerbaycan, Van,Kars, Nahcivan ve Gürcistan’ı da içine alan Anadolu keşif
harekatı (1016-1021) sırasındaki tespitlerini, Tuğrul Beye iletti.
*Bizans’a karşı Tuğrul Bey, İbrahim Yınal, Kutalmış ve Musa Yabgu’nun oğlu Hasan’ı
*Anadolu’ya akınlar için görevlendirdi.
*Selçuklular, Bizans-Gürcü-Ermeni müttefik güçlerine karşı Pasinler Ovası’nda büyük bir zafer
kazandılar (1048).
*Bizans ordularının ikmal yolları üzerindeki şehirler hedef olarak seçilmiştir.
2. Fetih ve Yerleşme Aşaması
*Türk akınlarını durdurmak için İmparator Romanos Diogenes (Roman Diyojen) Ermeni,
*Gürcü, Frank, Norrnan, Rus ve Türk soyundan Uz ve Peçeneklerin de içinde bulunduğu 200
bin kişilik büyük bir ordu ile Doğu seferine çıktı.
*Alparslan,onu 50 bin kişilik bir güçle Malazgirt’te karşıladı.
*Düşman ordusunu içeri çekerek etrafını sarmaya dayanan “Turan Taktiği”ni başarıyla
uygulayarak Bizans ordusunu adeta yok etti.
*Bu başarı tarihe Malazgirt Zaferi (26 Ağustos 1071) olarak geçmiştir.
*Bu zaferden sonra Anadolu’daki varlığını tehlikede gören Hristiyan Avrupa, Türkler’e karşı,
daha çok Haçlı Seferleri adıyla bilinen askeri ittifaklar oluşturmuşlardır.

5.1. ANADOLUDA İLK TÜRK BEYLİKLERİ

*Malazgirt Zaferi’nden sonra yapılan antlaşmaya Bizans’ın yeni yönetimi uymayınca, Sultan
*Alp Arslan Anadolu’nun tamamen fethedilmesi emrini vermişti.
*Melikşah zamanında da bu fetih hareketleri devam ettirildi.
*Melikşah’ın ölümünden sonra (1092) bu beylikler nispeten bağımsız hareket etmişlerse de
çoğu siyasi bakımdan Irak Selçukluları’na bağlıydılar.
*Bu beylikler genellikle küçük, yerel güçlerdi; ancak Saltuklular, Danişmentliler, Mengücekler
ve Artuklular diğerlerinden daha kuvvetliydi.

*Beylikler bulundukları bölgenin Türkleşmesini ve İslâmlaşmasını sağlamışlar, Anadolu’ da
*T*ürk-İslam kültürünün gelişmesine katkı yapmışlar ve Haçlılara karşı mücadele etmişlerdir.

5.1.1. DANİŞMENDLİLER (1072-1178)
*Melik Ahmet Danişmend Gazi tarafından Sivas merkez olmak üzere Tokat, Niksar,Amasya
ve Kayseri civarında kurulmuştur.
*Danişmendliler, bir ara Ankara, Kastamonu ve Çankırı’yı ele geçirmişlerdir.
Haçlılara karşı direnmişlerse de II.Kılıçarslan tarafından ortadan kaldırılmışlardır.
5.1.2. SALTUKLULAR (1072-1202)
Ebu’l Kasım Saltuk’un oğlu Ali tarafından Erzurum ve civarında kurulmuştur.
*Daha sonra Bayburt, Kars, Oltu, İspir, Tercan ve Trabzon havalisini beyliğe katmışlar,
*Trabzon Rumları’yla da mücadele etmişlerdir.
*SaltukluIar’a Türkiye Selçuklu Sultanı II. Süleyman Şah tarafından son verilmiştir.

5.1.3. MENGÜCEKLER (1072-1227)
*Mengücek Gazi, Erzincan ve Kemah çevresini fethederek beyliğini ilan etmiştir.
*Kuruluşundan itibaren bölgede ticaret ve kültürü geliştirmişlerdir.
*Mengücekler, Gürcüler ve Rumlar’la da savaşmışlardır.
*Türkiye Selçuklu Devleti bu beyliği ortadan kaldırmıştır.

5.1.4. ARTUKLULAR (1102-1409)
*Oğuzların Döğer boyuna mensup Eksükoğlu Artuk Bey’in oğulları Mardin, Diyarbakır
ve Halep yöresinde kendi beyliklerini kurmuşlardır.
*Beylik Hasankeyf-Amid Artuklu Kolu (1101-1231), Harput Artuklu Kolu (1185-1234) ve
*Mardin Artuklu Kolu (1108-1409) olarak hüküm sürmüşlerdir.

5.1.5. SÖKMENLİLER (1102-1207)
*Selçuklu komutanlarından Sökmen el-Kutbi tarafından, Van Gölü havzasında kurulmuştur.
*Sökmen, Mervanoğullarından Ahlatı alarak burayı merkez yaptığından bu beyliğe Ahlat
*Şahlar veya Errnen Şahlar da denilmektedir. Sökmenliler,Eyyubiler tarafından ortadan
kaldırılmıştır.

5.1.6. İNAL (YINAL) OĞULLARI (1103-1183)
İ*nal Bey, tarafından 1103’de Amid’de (Diyarbakır) kurulmuştur.
*Bölgede Tük İslam hakimiyetini temsil eden İnaloğulları, Amid’ de birçok eser bırakmıştır.
*Beyliğe Selahaddin Eyyubi tarafından son verilmiştir.

5.1.7. ÇUBUKOĞULLARI (1085-1113)
*Emir Çubuk, Harput merkez olmak üzere Palu ve Arapkir civarında kendi yönetimini
kurmuştur.
*Beylik bir süre bölgede hakimiyet sağlamışsa da oğlu Mehmed Bey zamanında Artuklular
tarafından ortadan kaldırılmıştır.

5.1.8. ÇAKA BEYLİĞİ (1081-1097)
*İzmir Beyliği olarak da anılan bu beylik Oğuzlar’ın Çavuldur boyuna mensup Çaka Bey
tarafından kurulmuştur.
*Midilli, Sakız, Sisarn. Rodos gibi Ege adalarını ele geçiren Çaka Bey’i I.Kılıç Arslan ortadan
kaldırmıştır (1097).
 Çaka Bey, Anadolu’ daki ilk Türk denizcisi, kurduğu donanma ise ilk donanma olarak kabul
edilir.

5.1.9. DİLMAÇOĞULLARI (1085-1394)
*Dilmaçoğlu Mehmed Bey Bitlis-Erzen dolaylarında kurmuştur.
*Gürcü ve Haçlılar’la mücadele eden bu beylik uzun ömürlü olmuştur.
*Bir ara Harizmşahlar ve İlhanlı hakimiyetine girmiş; Akkoyunlular tarafından son verilmiştir.
--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
5.2. TÜRKİYE SELÇUKLULARI (1075-1308)
KUTALMIŞOĞLU SÜLEYMAN ŞAH (1075-1086)

*Kutalmışoğlu Süleyman Şah tarafından İznik merkez olmak üzere kurulmuştur.
*Selçuklu devletleri içinde en uzun ömürlüsüdür.
*Kutalmışoğlu Süleyman Şah (1075-1086), Bizans’ın mahalli ve merkezi tekfurlukları
arasındaki çekişmelerden faydalanarak, bölgede hâkimiyetini güçlendirmiştir.
 Doğudaki Müslüman Türklerin büyük topluluklar halinde bölgeye gelmelerinin sebebi;
 İznik’te yeni bir Türk devletinin kurulması,
 Anadolu’ya gelen Türkmenler’in birleşmesinin temin edilmesi.
*Süleyman Şah,1086’da Suriye Selçuklu meliki Tutuş’la yaptığı mücadelede yenilmiş ve savaş
meydanında vefat etmiştir.

I.KILIÇ ARSLAN(1092-1107)
*I.Kılıç Arslan Türkiye Selçukluları’nın ikinci sultanı olarak tahta oturmuştur(1092-1107).
I*.Kılıç Arslan tahta çıkar çıkmaz, devleti yeniden teşkilatlandırmıştır.
*İçte otoriteyi sağladıktan sonra, hemen gaza ve akınlara başlamıştır.
*Marmara sahillerine yerleşmeye çalışan Bizanslılar’ı bu bölgeden çıkarmıştır.
*1096 yılında Malatya’yı kuşatmıştır.
*Haçlı Seferleri’nin ilki 1096-1099 yılları arasında I. Kılıç Arslan döneminde yapılmıştır.
İ*znik 22 yıllık başkentliğinden sonra Bizans’a teslim edilmiştir.
*Konya’da Haçlılara zayiat verdirilerek başkent İznik ten Konya ya taşınmıştır.
*I. Kılıç Arslan’ın 1107’de ölümü üzerine, Musul valisi olan büyük oğlu Şehinşah,Konya’ya
gelerek tahta geçmiştir.

SULTAN MESUT (1116-1155)
*1116 yılında Danişmendliler, Sultan Şehinşah’ı tahttan indirip, Şehzade Mesut’u sultan ilan
etmişler.
*Sultan Mesut, önce Batı seferine çıkmış, daha sonra doğuya seferler düzenlemiştir.
*Oğlu II. Kılıç Arslan, Aksaray’da bir ordu hazırlayarak, Konya önündeki Bizans ordusunun
karşısına çıkmış ve 1147 senesinde ağır bir yenilgiye uğratmıştır.
*Halka adaletle muamele etmesi sebebiyle, Hristiyanlar’ın birçoğu, Bizans yerine Türk
idaresine bağlanmayı tercih etmiştir.
*Sultan Mesut, 40 ( kırk yıl) saltanatta kaldıktan sonra 1155 senesinde vefat etmiştir.
*Ülkeyi üç oğlu arasında payetmiştir.

II. KILIÇ ARSLAN (1155-1192)
 II. KılıçArslan döneminin en önemli başarısı, Bizanslılar ve yardımcı kuvvetlere karşı, 1176
*Miryakefalon (Düzbel/Kararnukbeli) Meydan Savaşı’nın kazanılmasıdır.
*Böylece Anadolu’yu yurt edinen Türkler’in bölgeden atılamayacağı ispatlanmıştır.
*II. Kılıç Arslan’ın yerine önce büyük oğlu Gıyaseddin Keyhüsrev daha sonra da küçük
oğlu Rükneddin Süleyman Şah geçmiştir.
*GIYASEDDİN KEYHÜSREV (Daha sonra bi daha tahta çıkacaktır)

RÜKNEDDİN SÜLEYMAN ŞAH (1197- 1204)
*Kardeşleriyle mücadeleye devam etmiştir.
*Birliği sağlamaya çalışmış ve ülkeyi genişletme işine ağırlık vermiştir.
*Bizans’ı tekrar senelik vergiye bağlamıştır.
*İç mücadelelerden yararlanarak hudut tecavüzlerine başlayan Ermeniler’i cezalandırmıştır.

III. KILIÇ ARSLAN
*Rükneddin Süleyman Şah’ın 1204 tarihinde vefatı üzerine yerine oğlu III. Kılıç Arslan geçmiş,
ancak çok geçmeden Gıyaseddin Keyhüsrev, Türkmen beylerinin davetiyle, küçük
yaştaki yeğeni Kılıç Arslan’ın yerine, tekrar Türkiye Selçukluları sultanı olmuştur.

I. GIYASEDDİN KEYHÜSREV (I205-1211)
*Askeri seferlerini, iktisadi ve ticari hedeflere göre belirlemiştir.
*Devletin hudutlarını emniyete almak için,Bizanslılar ve Ermeniler’le mücadele etmiştir.
*Dördüncü Haçlı Seferiyle (1204) İstanbul ‘un, Latin hakimiyetine girmesine engel
olamamıştır.
*Gıyaseddin Keyhüsrev, ticaret yolunu açmak için, 1206 yılında İznik Kralı ile anlaşıp Trabzon
*Rum İmparatoru’na karşı savaşmış ve galip gelmiştir.
*Bizanslılar’ı bu bölgeden atarak, Karadeniz yolunu açmıştır.
*Akdeniz sahillerine inerek Antalya’yı fethetmiştir.1211 de ölmüştür.

İZZEDDİN KEYKAVUS (1211 -1220)
*Gıyaseddin Keyhüsrev’ in 1211’ de ölümüyle tahta, oğlu İzzeddin Keykavus geçmiştir.
*Saltanatının ilk yıllarında taht mücadeleleriyle uğraşmıştır.
*Daha çok iktisadi meselelere, ülkenin imarına ve kültür faaliyetlerine önem vermiştir.
*Kıbrıs Kralı Hugue ile yaptığı ticaret antlaşması (1214) önemlidir.
*Venedikliler’le antlaşma imzalamıştır.
*Akdeniz’den sonra Karadeniz ticaretini de düzenlemek adına çeşitli faaliyetler
gerçekleştirmiştir.

SULTAN ALAEDDİN KEYKUBAD (1220-1237)
*İzzeddin Keykavus’un 1220’de vefatı üzerine yerine Sultan Alaeddin Keykubad geçmiştir.
*Onun zamanı Türkiye Selçukluları’nın en kudretli, en müreffeh ve en parlak devri olarak
tarihe geçmiştir.
*Anadolu’nun emniyeti için başta Konya, Kayseri ve Sivas olmak üzere,şehirleri surlarla
tahkim ettirmiş, İleri medeniyet seviyesine çıkarmıştır.
*Moğol tehlikesi ile karşı karşıya kalmıştır.
*Moğollara karşı hudutlarda tedbirler almıştır. Bu arada fetihlere de devam etmiştir.
*Askeri ve ticari önemi büyük olan Kolonoras Kalesi’ni muhasara altına almıştır. 1221
senesinde kaleyi fethetmiştir.
*Kırım’daki Suğdak üzerine ordu göndermiş ve çok sayıda Rus Knez ve Kıpçak beylerini itaat
altına almıştır.
*I.Alaaddin Keykubad, Harizmşahlar devletinin de siyasi varlığına son vermiştir.
*Erzincan yakınlarında Yassı Çemen’de 10 Ağustos l230’da Harizmi ordusu ile karşılaşmış ve
*Harizmi ordusunu yenilgiye uğramıştır. Erzurum tekrar alınmış, Celaleddin’ in ölümüyle de
Harizmşahlar yıkılmıştır.
*Mısır Eyyubileri ile yaptığı savaşı da kazanmıştır.
*1 Haziran 1237 tarihinde Kayseri yakınlarında verilen ziyafette zehirlenerek öldürülmüştür.

II. GIYASEDDİN KEYHÜSREV (1237- 1246)
*Moğol tehlikesinden kaçan bazı Türkmen boyları Güneydoğu Anadolu bölgesine gelip
yerleşmişlerdir.
*Bunların İslâm dinini tam olarak anlamamış olmaları dolayısıyla İslâm karşıtı söylemlerle
isyanları söz konusu olmuştur.

*Baba Rasul lakabıyla,Baba İlyas Horasani’nin isyanı bunlardandır.
*“Babaî”olarak isimlendirilen asiler üzerine büyük bir ordu gönderilmiş ve isyancılar
öldürülmüştür.
*Baycu Noyan’ın ordusu ile Selçuklu ordusu, Sivas yakınlarında Kösedağ’da karşılaşmışlardır.
*4 Temmuz 1243 ‘te gerçekleşen savaşta Selçuklu ordusu ağır bir yenilgiye uğramıştır.
*Bu olaydan sonra devlet için yıkılmaya giden süreç başlamıştır.
*Türkiye/Anadolu Selçuklu Devleti toprakları üzerinde Moğollar, korkunç katliam, yıkım ve
dehşet saçıcı hadiselerle bölgeyi işgal etmişlerdir.

 Moğol istilasıyla, Türkiye/Anadolu Selçuklu Devleti, 14. yüzyılın başında yıkılmıştır.
__________________

~~~ Bilmediklerimi Ayaklarımın Altına Alsam Başım Göğe Ererdi ✒~




Alıntı ile Cevapla

Konu Sahibi Mihrinaz 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir
Konu Forum Son Mesaj Yazan Cevaplar Okunma Son Mesaj Tarihi
Dört Entrikacı mı Dört Dahi mi? Duhatul Arab İslam/Dinler/Mezhepler Kara Kartal 1 82 09 Nisan 2024 00:40
Fakire Makarna Sadakası Medineweb.net Videolar Kara Kartal 1 68 08 Nisan 2024 17:02
Başörtülü Bacıma Ters Kelepçe İslami Haberler Mihrinaz 1 52 08 Nisan 2024 03:17
Merhemet Duyğusu Sende Yoxdursa Şiirler ve Şairler Mihrinaz 0 76 05 Nisan 2024 15:20
Gazze Perdenin Yırtıldığı Yer Makale ve Köşe Yazıları Mihrinaz 0 70 01 Nisan 2024 03:25