Tekil Mesaj gösterimi
Alt 11 Şubat 2016, 09:43   Mesaj No:3

Mihrinaz

Medineweb Baş Editörü
Mihrinaz - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu: Mihrinaz isimli Üye şuanda  online konumundadır
Medine No : 14593
Üyelik T.: 15 Kasım 2011
Arkadaşları:68
Cinsiyet:Anne
Memleket:MEDİNEWEB
Yaş:43
Mesaj: 12.402
Konular: 1269
Beğenildi:11847
Beğendi:8990
Takdirleri:26241
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Cevap: OMU İlitam İslam tarihi-2 (1 -13) Ünite Özetleri

ÜNİTE 8- HİNDİSTAN VE İRAN DA KURULAN TÜRK İSLAM DEVLETLERİ

8.1. HİNDİSTAN’DA KURULAN TÜRK-İSLAM DEVLETLERİ
*Hindistan, Türklerin devlet kurdukları coğrafyalardan birisidir.
*Hindistan a İslâmiyet Emevîler zamanında girmiştir.
*Bölgede Türk-İslam hakimiyeti ise Gazneliler ile başlamıştır.
8.1.1. DELHİ TÜRK SULTANLIĞI (1260-1526)
*Gurluların Türk asıllı komutanlarından Kutbüddin Aybeg tarafından 1206 da Hindistan
*Delhi’de kuruldu.
*Bu devlette sırasıyla ;
*Memlükîler/Muizzîler (1206-1290),
*Halacîler (1290-1320), Tuğluklar (1320-1414),
Seydîler (1414-1451) Ludîler (1451-1526) iktidara geldiler.
*Dindar bir hükümdar olan Aybeg, ilme ve kültüre önem verdi.
*Cami ve medreseler yaptırarak Türk-İslam kültürünün yerleşmesine katkıda bulundu.
*Moğollar 1241’de ülkenin önemli bir kısmını işgal ettiler.
Kıpçak asıllı Balaban (1257-1287) Moğollara karşı başarı sağladı ve ülkede hakimiyet
kurdu.
 İktidar 1290’da Halecîlere geçti.
Halacîler Moğallarla mücadele ettiler.
*Devletin sınırlarını güneyde Hind Okyanusuna kadar genişlettiler.
 Mübarek Şah (1316- 1320)’ın bir iç isyan sırasında öldürülmesinin ardından hakimiyet
Tuğluklara geçti.
*Tuğluklular döneminde (1320-1414) Tuğlukâbâd ve Devletâbâd şehirleri kuruldu.
*Devletâbâd yönetim merkezi yapıldı
*ilim ve sanata önem verildi.
*Mahmud Şah (1399-1414) Tuğlukların son temsilcisidir.
 Daha sonra Seyyid Hızır Han’ın tahta geçmesiyle Seydîler dönemi (1414-1451)
başladı.
 Ardından Afgan asıllı Lûdîler tahtı ele geçirdiler.
*Lûdîlerin döneminde genel olarak katılımcı bir siyaset izlendi.
*Kendisinden yardım talep edilmesi üzerine Babür, 1526’da Delhi’ye yürüyerek
sultanlığa son verdi.

8.1.2. BÂBÜRLÜLER (1526-1858)
MUHAMMED BABÜR (1526-1530)
*Hindistan’da Timur’un beşinci göbekten torunu Muhammed Babür (1526-1530)
tarafından kuruldu.
*Babür Şah(1526-1530), 1494’te babasının ölümü üzerine Fergana hükümdarı oldu.
*1508’de Hindistan’a akın yaparak bölgeyi yakından tanıdı.
*1526’da, Panipüt Meydan Savaşı’nı kazanarak Delhi, Agra ve Hanpur’u alıp
Agra’yı başkent yaptı. Böylece Hindistan Türk İmparatorluğunu kurdu.
**1527’de Hindulara karşı büyük bir zafer kazandı ve “Gazi “ unvanı aldı.
1530’da Agra’da öldü. Yerine 22 yaşındaki oğlu Hümâyûn (1530-1556) geçti.
HÜMÂYÛN (1530-1556)
*1540’ta Sûrîlere yenildi.
*1553 başına kadar Safevî hükümdarı Şah Tahmasb’a sığındı.
*1554’te Safevîlerin sağladığı bir ordu ile tekrar Kandehar, Afganistan ve Bedahşan’ı
aldı.
*1555’te Pencap bölgesine hakim oldu.
*Aynı yıl, Sûrîleri yenerek Bâbürlüler Devleti’ni ikinci defa kurdu.
*1556’da ölünce yerine oğlu Ekber geçti.
EKBER ŞAH (1556-1603)
*Ekber Şah zamanında Babür İmparatorluğu, sayılı dünya devletleri arasına girdi.
*Ekber 1556’da Sûrîleri Panipüt’te yapılan savaşta mağlup etti.
*Malva, bağımsız Raçput devletleri, Gücerat ve Handeş ele geçirildi.
*Kâbil ve Kandehar’ı alması İran ile uzun bir süre çekişmeye neden oldu.
*Diplomatik seviyede en çok Safevîler ile dostluklar kuruldu.
*Özbek hükümdarı Abdullah Han ile hudutların tayini için bir antlaşma yapıldı.
 Hint Okyanusunda bulunan Portekizlilerden gelen müşterek tehlike karşısında,
Osmanlılar ile de ilişkiler geliştirildi.
*Ekber Şah, bütün halkı üzerinde manevi ve ruhani hükümranlığı tesis etmek arzusuyla
Din-i İlahî adı ile derleme bir din kurmaya çalıştı. Ancak Mecusi, Brahman ve Hıristiyanlara
hürriyet tanırken, Müslümanlara zulüm yapması Ekber’in durumunu
zayıflattı.
*Ekber’in 1603’de ölümü üzerine yerine oğlu Muhammed Cihangir Şah geçti.
MUHAMMED CİHANGİR ŞAH (1603- 1627)
*Cihangir öncelikle iç barışı sağlamak için çalıştı ve dindarlar üzerindeki baskıyı
kaldırdı.
*Vergi düzenlemesi yaptı.
*Avrupalılara Hindistan’a ticaret tesisleri kurma izni verdi.
*Tüzükât-ı Cihangirî adıyla yönetim felsefesi üzerine eser yazdı.
*1627’de vefat edince yerine Şah Cihan geçti.

ŞAH CİHAN (1627-1658)
*Hindistan’da ileri gelen Nizamşahlar, Adilşahlar ve Kutubşahlar gibi Müslüman
hanedanları hakimiyeti altına aldı.
*Safevîler, Osmanlılar ve birçok Avrupa devleti ile münasebet kurdu.
*Bengal bölgesinden yakaladıkları yerlileri Avrupa’daki köle pazarlarına götüren
Portekizliler ile mücadele etti.
*Şah Cihan, 1657’de hastalanınca, oğulları arasında taht kavgaları başladı.
*Evrengzib adındaki oğlu, kardeşlerine hakim olduktan sonra, babasını da tahtından
indirerek 1658’de sultanlığını ilan etti.
EVRENGZİB (1658-1707)
*Evrengzib zamanında Bâbürlüler, eski haşmetli yıllarını yeniden yaşadılar.
*Brehmenlerle ve Şiîlerle mücadele edip, Şiî sultanlıklarını ortadan kaldırdı.
*Alimler heyetine Hanefi mezhebi üzerine, Feteva-i Hindiyye adındaki fetva kitabını
hazırlattı.
*Evrengzib, dış siyasete de önem verdi;
*Safevîlere olan dostluğu devam ettirdi,
*Mekke şerifine elçiler yollayarak, büyük maddi yardımda bulundu.
*Osmanlılar ile dostluğa dayalı ilişkilerini geliştirdi.
*Batılı devletlerden İtalya, Fransa ve İngiltere ile de temaslarda bulundu.
“Ebü’l-Muzaffer”, “Muhyiddin Evrengzib”, “Padişah” ve “Gazi” unvanlarına
sahipti.

 Babüriler Devleti, 1707’de Evrengzib’in ölümünden sonra zayıflamaya başladı.
 Hindulaşma, bu tarihten itibaren Bâbürlüler için, içten çöküşü hazırlayan bir sebep
oldu.
Çökme belirtileri 17. yüzyılda kendini göstermeye başladı.
 Evrengzib’den sonra tahta geçenler şunlardır:
1.Bahadır Şah (1707-1712), 2.Ferruh (1712-1719),
3.Refiudderecât (1719), 4.II. Şah Cihan (1719),
5.Muhammed Şah (1719-1747), 6.Ahmed Bahadır Şah (1747-1753) ve
7.II. Alemgir Şah (1753-1760) sırayla tahta geçtiler.

*İran hükümdarı Nadir Şah, 1738’de önce Kâbil’i ardından Pencap ve Delhi’yi işgal
etti.
*Avrupa devletleri de, Bâbürlüler Devleti’nin zayıflatmak için büyük çaba harcadılar.
*1760’da II. Alemgir’in öldürülmesi üzerine başa II. Şah Alem geçti.
II. ŞAH ALEM (1760-1806)
*İngiliz himayesine girdi.
*Bu dönemde İngilizler, hakimiyetlerini Bengal’den Orta Hindistan ve Racputana’ya
kadar genişletmişlerdir.
İ
*O, bazı bölgelerdeki hakimiyet mücadelesinde başarılı olamayınca 1764’te önce
*İngilizlerin, ardından Marataların himayesine girdi.
*Maratalar kendilerini yeterince güçlü hissedince Agra ve Delhi’yi ele geçirerek
*Bâbürlülerin varisi olduklarını iddia ettiler.
*Marataların güçlenmesini Hind politikasına uygun görmeyen İngilizler, 1803’te
onları durdurdular.
*Bunun üzerine II. Şah Alem tekrar yönetimi ele aldı.
*Ancak gerçek yönetim İngilizlerin elinde idi.
İ*ngiliz-Babürlü münasebetlerinde protokol kaldırıldı.
*İngiliz genel valisi II. Şah Alem’e denk duruma getirildi.
*Babürlü hükümdarının adı paralardan silindi.
II. BAHADIR ŞAH (1837-1858)
*Bâbürlülerin son hükümdarı dır.
*İngilizlerin hakimiyetine karşı 1857’de büyük bir ayaklanma yaparak kısmen başarıya
ulaştı.
*Bundan sonra otoritesini güçlendirip para kestirmeye ve adına hutbe okutmaya
başladı.
*Bir İngiliz ordusu, 1858’de Delhi’yi Bâbürlülerden aldı.
*İngilizler büyük kıyımlar yaptı; Delhi’de 3.000 Müslümanı kurşunlayarak, 27.000
kişiyi de keserek şehit ettiler,
*Tarihi sanat eserlerini yıkıp bir kısmını da Londra’ya götürdüler.
I*I. Bahadır Şah’ın ölümü ile, Bâbürlüler hanedanı tarih sahnesinden çekildi.

8.2. İRAN’DA KURULAN TÜRK-İSLÂM DEVLETLERİ
*İran,Dört Halife zamanında İslâm hakimiyetine girmiştir.
*Bu bölgede Türk-İslam hakimiyeti Büyük Selçuklular ile başladı, Safevîler, Avşarlar
ve Kaçarlar ile 1925’e kadar yaklaşık dokuz asır devam etti.
8.2.1. SAFEVÎLER (1501-1736)
*Safevi devletini İsmail b. Haydar kurmuştur.
*Safevîler, İran, Horasan, Gürcistan, Azerbaycan, Dağıstan, Türkmenistan, Doğu
Arabistan kıyıları ve Doğu Anadolu’nun bir kısmına hakim olan bir Türk hanedanıdır.
*Safevî hanedanı, Şeyh Safiyuddin Erdebilî’ye dayanır.
*Safiyyuddin (ö. 1334) Halvetiyye tarikatına girdi.
*Daha sonra Halvetîliğe Kalenderîliği katarak kendi yorumu olan Safevîyye veya
Erdebilîyye tarikatını kurdu.
 Onun ölümünden sonra babadan oğla geçmek üzere tarikatın başına;
Sadreddin (ö. 1392), Hoca Ali (ö. 1429), İbrahim (ö. 1447) ve Şeyh Cüneyd geçti.
H*oca Ali, Timur’un ilgi ve saygısını kazanınca nüfuzu arttı.

*Şeyh Cüneyd, Batınîliğin etkisinde kalıp tarikata olan saygı ve sevgiyi kullanarak
siyasi faaliyetlere başladı.
*Karakoyunlulara karşı düzenlediği ayaklanmalarda başarısız olması üzerine vatanını
terk ederek Osmanlılara, ardından da Karamanoğullarına sığındı.
*Faaliyetleri nedeniyle buralarda da barınamadı.
*Bir beylik kurmak amacıyla Güney Anadolu ile Suriye’nin kuzeyindeki Türkmenlere
gitti. Bölgeye hakim olan Memlükler müdahale edince Trabzon bölgesine geçti.
*Uzun Hasan,kardeşi Hatice Begüm ile evlendirdi.
*Cüneyd 1460’da Şirvan hükümdarı ile yaptığı savaşta ölünce yerine oğlu Haydar
geçti.
HAYDAR
*Haydar, dayısı Uzun Hasan’ın kızı Halime Begüm ile evlenmiştir.
*Bu evlilikten, Safevî devletini kuracak olan İsmail doğmuştur.
*Haydar, siyasi ve dini gücünü artırmaya çalışmıştır.
*Taraftarlarına on iki imamı temsil eden on iki dilimli kırmızı renkli başlıklar
giydirerek, taraftarlarına yeni bir kimlik ve kılık kazandırmıştır.
*Böylece ona tabi olanlara “kızılbaş” denilmeye başlanmıştır.
*O, 1488’de babasının öcünü almak için Şirvanşahlara karşı gerçekleştirdiği savaşta
ölmüştür.
 Safevîler, Akkoyunlu sarayındaki zaaflardan ve iç mücadelelerden yararlanarak
siyasi hedeflerine ulaştılar.
*Sultan Ali, 1493’te Akkoyunlulara karşı yaptıkları bir savaşta ölünce Safevîler
dağılmıştır.
*Akkoyunlu hükümdarı Sultan Rüstam’in ölmesiyle başlayan kargaşa döneminde
*Safevîler, çocuk yaşta olan İsmail’in etrafında toplanıp, Akkoyunlu tahtında hak
iddia etmişlerdir.
*Onlar Anadolu’da bulunan birçok Türkmen kabilesini de yanlarına alarak, Karabağ
ve Şirvan’ın bir kısmını ele geçirmiştir.
*Azerbaycan üzerine yürümüş ve Akkoyunlu hükümdarını yenmişlerdir.
*Tebriz’e dönen İsmail b. Haydar’ı, 1501’de şah ilan edip Safevî devletini
kurmuşlardır.
İSMAİL B. HAYDAR (ŞAH İSMAİL) 1501-1524
*Şah İsmail, çevresindeki beylik ve devletlerle savaşıp bazılarını hakimiyeti altına aldı.
*Tebriz’de on iki imam adına hutbe okuttu ve adına para bastırdı.
*1503’te Akkoyunluları mağlup edip Şiraz’ı ele geçirdi.
*Kazerûn, Yezd ve İsfahan’ı alarak kendi mezhebini kabul etmeyen pek çok kişiyi
öldürttü.
*Fikirlerini Anadolu içlerinde ve Osmanlı topraklarında da yaymaya girişince II.
*Bayezid heyet göndererek fikirlerinden vazgeçmesini ve Sünnîlere karşı uyguladığı
zulmü durdurmasını istedi.
*Bunun üzerine o, Osmanlılara bağlılığını bildirdi.
*Fakat Sünnîlere karşı yürüttüğü baskı politikalarını sürdürdü.
*1505’te Kazvin’de Halidîleri topluca katlettirdi.

*1507’de Dulkadiroğullarına bağlı Erciş, Ahlat, Bitlis ve Elbistan’ı alıp onbinlerce
Sünnî Müslümanı öldürttü.
*1509’da Bağdat’ı alarak Sünnî alimlerinden pek çoğunun türbelerini yıktırıp çok
sayıda Sünnî Müslümanı kılıçtan geçirtti.
*Sonra Huzistan’ı aldı.
*1509’da Özbek hükümdarı Muhammed Şeybanî’yi yenerek Horasan’ı ele geçirdi.
*Muhammed Şeybanî’nin kesik başını zaferinin göstergesi olarak II. Bayezid’e
gönderdi.
*Ardından Mâverâünnehir üzerine yürüdü.
*Şah İsmail, derviş kılığında pek çok taraftarını komşu ülkelere ve Osmanlı
topraklarına gönderip isyan ve karışıklıklar çıkarttı.
*Osmanlı kuvvetlerini, üst üste bozguna uğrattı ve Kütahya’yı tahrip etti.
*Anadolu’daki isyanlar üzerine, II. Bayezid, Safevîlere bağlananların İran’a gitmelerini
yasakladı ve bir kısmını Rumeli’ye sürdü.
*Osmanlılara karşı Mısır Memlük Sultanı Kansu Gavri ile anlaştı.
*Osmanlı tahtına geçen Yavuz Selim, Şah İsmail’in Osmanlı Devleti için içten ve
dıştan büyük bir tehlike arz etmeye başladığını görerek Anadolu’daki Safevî
taraftarlarına karşı takibata girişti.
*Şah İsmail 1514’te Çaldıran’da yapılan savaşta mağlup oldu ve kaçtı.
*Bu sırada Özbekler, Horasan’ı tekrar ele geçirdiler.
*İsmail 1524’te öldü ve arkasında Şiîlik temelinde oluşmuş bir devlet bıraktı.
Yerine henüz on yaşında olan büyük oğlu Tahmasb geçti.
ŞAH TAHMASB (1524)
*Bir süre iç karışıklıklarla uğraştı.
*Ordusu 1548’de Tebriz üzerine yürüyen Osmanlılara yenildi.
*Şah Tahmasb, hükümet merkezini Tebriz’den Kazvin’e nakletti.
“*Tezkire” adıyla bilinen kendi hal tercümesini yazdı.
*1576’da veliaht tayini konusunda Kızılbaş reisleri arasında çıkan anlaşmazlık
sebebiyle zehirlenerek öldürüldü. Yerine oğlu II. İsmail geçti.
II. İSMAİL
*Sünnîlere karşı daha ılımlı bir siyaset takip etti.
*Bazı Kızılbaş reislerini ve diğer şehzadeleri ortadan kaldırdı.
*Kimi Sünnî âlimleri sarayına aldı.
*Osmanlılarla antlaşma yaptı.
*Devlet kademelerinde bulunan Kızılbaşları azledip yerlerine, kendine tâbi, fakat
tecrübesiz kimseleri getirdi.
*Muhalefetin güçlenmesine sebep olan bu tutumu sebebiyle 1577’de zehirlenerek
öldürüldü. Yerine kardeşi Muhammed geçti.
MUHAMMED
Muhammed dö
neminde Safevîler Osmanlı sultanı III. Murad’a yenilerek Tiflis ve
*Şirvan bölgelerini kaybettiler.

 1586’da Şah Hamza öldürüldükten sonra 1588’de tahta Şah Abbas geçti.
Şah Abbas döneminde Özbekler Herat’ı zapt ederken Osmanlılar Gence ve Nihavend’i
ele geçirdi.
*Şah Abbas Osmanlılarla anlaşmak istedi.
 1590’da İstanbul’da yapılan anlaşmayla;
*Safevî topraklarında sahabenin bir kısmı ve halifelere hakaretten vazgeçilmesi,
*Sünnî Müslümanlara karşı kötü muameleye son verilmesi kararlaştırıldı.
*Azerbaycan, Şirvan, Gürcistan, Karabağ ve Lûristan’ın bir kısmı Osmanlılarda
kaldı.
*Bu anlaşmadan sonra Şah Abbas Devlet merkezini Kazvin’den İsfahan’a nakletti.
“Şahsevenler” adı verilen yeni bir ordu kurdu.
*Avrupa devletleriyle ilişkilerini geliştirdi.
*Güçlenince Osmanlılara yönelerek kaybettiği yerleri geri almaya girişti.
*Basra Körfezindeki adaları Portekizlilerden aldı. 1628’de öldü.
ŞAH SAM
*Abbas’ın torunu Şah Sam, Özbekler ve Osmanlılar ile gerilim siyaseti izledi.
*Van bölgesini almak isteyince IV. Murad Revan Seferine çıktı.
*Ardından Bağdat’a yürüyüp burayı kesin olarak Osmanlı hakimiyetine aldı.
II. TAHMASB 1722
 Avşar Türklerinden olan Safevî kumandanı Nadir, Afganlıları ülkeden attı ve 1722’de
*II. Tahmasb’ı Safevî tahtına çıkardı.
*Fakat memlekette iç karışıklıklar baş gösterdi. Sünnîlere zulüm ve kıyım hareketleri
artınca Osmanlıların Erzurum valisi 1723’te Tiflis bölgesini ele geçirdi.
*Zor durumda kalan II. Tahmasb, ülkeye giren Afganlılara karşı Rusları yardıma
çağırdı.
*Rus Çarı Deli Petro, bazı toprakların Rusya’ya verilmesi Karşılığı, Afganlıları
İran’dan çıkarmayı kabul etti.
*Osmanlı orduları, 1723’te Kirmanşah eyaletinin merkezi olan Sine’yi, 1724’te
Tebriz’i aldı.
*1724’te, İstanbul’da yapılan bir toplantıda, İran topraklarının, Rusya ile Osmanlı
Devleti arasında paylaşılması kararlaştırıldı.
*Şah II. Tahmasb’ın Fransa aracılığıyla, bu antlaşmayı kabul etmeyeceğini ilan etmesi
üzerine 1724’te Osmanlılar, Lûristan, Hemedan ve Nihavend’i zaptettiler.
*II. Tahmasb zamanında iktidar esasen, Nadir Şah’taydı.
*1731’de kendisiyle rekabete girişen II. Tahmasb’ı tahttan indirerek yerine küçük
yaştaki oğlu III. Abbas’ı çıkardı.
*III. Abbas 1736’da ölünce Nadir Şah yönetime tamamen el koyarak Safevî hanedanına
son verdi.
8.2.2. AVŞARLAR (1736-1795)

NADİR ŞAH
*Devletin başına geçen ve aslen Sünnî olan Nadir Şah, İran’da daha mutedil bir yol
izledi.
*Sünnî mezhebine ağırlık vermeye cesaret edemedi.
*Caferîlik mezhebini güçlendirdi ve bunun beşinci mezhep olarak tanınması için
*İstanbul’a başvurdu, ancak olumlu sonuç alamadı.
*Tiflis ve Revan’ı Osmanlılardan aldı.
*Türkistan’da topraklarını genişletti.
*Osmanlılar ile Kasr-ı Şirin antlaşması yaptı.
*Böylece İran- Osmanlı sınırının günümüze kadar süren temelini attı.
*1739’da Hindistan üzerine yürüyerek Bâbürlüler iktidarını zayıflattı.
*İngilizlerin hakimiyet kurmasına zemin hazırladı.
*1747’de öldürülünce yerine sırasıyla; Ali Kulu, İbrahim ve Şahruh tahta
geçtiler,fakat etkili olamadılar ve hanedan 1795’te son buldu.
8.2.3. KAÇARLAR (1779-1925)
KAÇAR AĞA MUHAMMED HAN
*Avşarlardan sonra Kaçar Ağa Muhammed Han 1779’da şahlığını ilan etti.
*Başkenti Tahran’a taşıdı.
 Onun 1797’de öldürülmesinin ardından tahta yedi Kaçar şahı geçti.
*Onlar özellikle Rusya ile mücadele ettiler.
*Onlar 1925’te tahtı Fars kökenli Pehlevîler hanedanına bıraktılar.
*Böylece İran’da Türk hakimiyeti siyasi olarak sona erdi.


ÜNİTE 9- İDİL (VOLGA) BULGAR HANLIĞI VE DOĞU AVRUPADA KURULAN
TÜRK- İSLAM DEVLETLERİ


*Türklerin Avrupa’ya gelişi Batı Hunları zamanından başlamaktadır.
*Türk boylarının önemli bir kısmı Doğu Avrupa ve Karadeniz’in kuzeyinde varlıklarını
sürdürmüşlerdir.
*Hazar Türkleri de uzun süre bölgede hakimiyet kurmuşlardır.
*Özellikle İdil (Volga) nehri boylarındaki Türkler İslami dönemde siyasi hayatta öne
çıkmışlardır.
 Türk tarihinde, İslâmiyeti X.Yüzyılın ilk çeyreğinde devlet düzeyinde ilk kabul edilen İdil
Bulgar Türk Hanlığı olmuştur.
9.1. İDİL (VOLGA) BULGAR HANLIĞI (VII-XV. Yüzyıl )
630 da Kurt (Kuvrat) tarafından kurulmuştur.
*İdil (Volga) nehrinin orta havzasında kurulmuştur.
*Tarihte İslâmiyet’i resmî din olarak kabul eden bağımsız ilk Türk İslam devletidir.
*En uzun ömürlü Türk devletlerinden biridir.
*Bulgarların en eski ataları, Ogur (Uğur) adıyla anılan Batı Türk boylarının bağlı olduğu
kitlelerdir.
*Ogur Türkleri boyları, Batı Hun Devleti zamanında (374-469) Karadeniz’in kuzeyinde Batı Hun
*Devleti’ne bağlı olarak yaşıyorlardı.
*Boylar bu bölgedeki Ogur boylarıyla karışarak Bulgar adını aldılar.
*Yedinci yüzyılın son çeyreğinde Batı Göktürk Devleti’nin hâkimiyeti altına giren Bulgarlar bu
devletin yıkılmasından (630) sonra başbuğları Kurt (Kuvrat) idaresinde Büyük Bulgar
Devleti’ni kurdular.
*Bu devlet kurucusu Kurt’un 665’te ölümünden sonra Hazar Hakanlığı’nın saldırıları sonucu
yıkılmıştır.
Bugün Kafkasya’nın kuzeyinde yaşayan Bulgarlar’ın onların devamı olduğu bilinmektedir.
TUNA BULGAR DEVLETİ
*Kurt un oğlu Asparuh, Balkanlar’ı ele geçirerek 681’de Tuna Bulgar Devleti’ni kurdu.
*Tuna Bulgar Devleti Yaklaşık iki yüzyıl Türk karakterini korumuştur.
*Tuna Bulgar Devleti, zamanla Slav nüfusunun içinde eriyerek hem Slavlaştı hem de
Hıristiyanlığın etkisine girdi.
*864’te hükümdarları Boris (Pars) Han’ın Hıristiyanlığı resmen kabul etmesinden sonra
tamamen Türk özelliğini yitirdi.
*Otuz-Ogurlar’ın dâhil olduğu Bulgar grubu kuzeye doğru, yani bugünkü Kazan
bölgesine çekilerek İdil Bulgarlarını oluşturdu.
*Otuz-Ogurlar, Fin-Ogur kavimlerini itaat altına aldılar.
*Kazan bölgesi III. yüzyılda Hunlardan itibaren çeşitli Türk göçlerine sahne olmuştur.
*V. yüzyılda Batı Sibirya’dan gelen Sabar Türkleri de yine bu bölgeye yerleşmişlerdi.
*Son zamanlarda yapılan araştırmalarda İdil Bulgarlarına yakın alanlarda Macarların da
bulunduğu tespit edilmiştir.
ORTA İDİL BÖLGESİ
*Otuz-Ogur Bulgarlarının yerleşmiştir.
*Orta İdil iklim ve tabii zenginlikler açısından çok elverişli bir bölgeydi.
*Kama ırmağının kollarından Şuşma ve Zey havzaları ve kuzey kısmı geniş ormanlarla kaplıydı.
*Nehirlerde balık bol olduğu için su ürünleri ülkeye ayrı bir zenginlik getiriyordu.
*Arazi düz ve verimliydi.
*gelmişti.
*Deniz taşımacılığı sayesinde Hârizm, Türkistan, Çin, İran ve Kafkasya’ya bağlanmaktaydı.
*Kısa zamanda yerleşik hayata geçmişlerdir.
*Tarım yaygındı.
*Komşuları : Başkırt (Başkurt), batı da Burtas kavmi, Hazar Hakanlığı güney ve Doğu Slavları
*Bölgenin yerli ahalisi Fin-Ogur kavimleri kısa zamanda İdil Bulgar kültürünün etkisine
girerek Türkleşti.
*Hunlar ve Sabarlar zamanında bölgede başlayan Türkleşme süreci VIII. yüzyılın başlarında
*İdil Bulgarlan’nın gelmesiyle tamamlandı.
*İdil Bulgarları, Hârizm ve İran’dan ticaret yapmak için ülkeye gelen müslüman tüccarların
faaliyetleri sonucu Müslüman olmaya başladılar.
Halife Muktedir-Billâh’a elçi gönderen Almış Han, İslâmiyet’i kabul etmek arzusunda
olduğunu belirterek ülkesine din adamları gönderilmesini istedi.
*Bunun üzerine halife, Sevsen (Sûsen) er-Ressî başkanlığındaki bir heyeti Bulgar ülkesine
yolladı. Meşhur seyyah İbn Fadlân’ın danışman ve kâtip olarak bulunuyordu.
*İdil Bulgar Devleti bu tarihten sonra İslâm dininin Doğu Avrupa’daki temsilcisi oldu.
*Abbasî halifesi ve Bulgar hanı adına sikkeler basıldı camiler ve saraylar inşa edildi, kadılık
müessesesi kuruldu.
*Hazar Hakanlığı’nın siyasî üstünlüğünü kabul İdil Bulgarları, Hazar hakanlığının zayıflaması
neticesinde 965 yılında tam olarak bağımsızlıklarını kazandılar.
*İdil Bulgar ülkesi 964 ve 985 yılında iki defa Kiev Rus Knezliği’nin istilâsına uğramıştır.
*Hazar Hakanlığı’nın zayıflaması, İdil şehrinin önemini azalttı.
*XI. yüzyıldan itibaren kuzeydeki kürk ticareti yüzünden İdil Bulgarları ile Ruslar arasında uzun
süreli mücadeleler oldu.
*Batu Han, 1236’da İdil Bulgarları’nın üzerine sefere çıkarak ülkeyi baştanbaşa yakıp yıktı.
*Bulgar şehri de aynı akıbete uğradı ve ahalisinin çoğu öldürüldü.
*İdil Bulgarları, Moğol istilâsından sonra kurulan Altın Ordu Devleti zamanında yarı bağımlı da
olsa siyasî varlıklarını devam ettirdiler.
*Kazan civarında toplanan Kuman-Kıpçak- Bulgar karışımı Türkler Kazan Hanlığı’nın ahalisini
oluşturdu.
*Altın Ordu hanlarından Uluğ Muhammed 1437’de Kazan Hanlığı’nı kurmuştur.
*Böylece İdil Bulgar Hanlığı halkıyla birlikte tarihe karışmış oldu.

*İdil Bulgar Hanlığı nın beş buçuk asır kadar devam etmesinin en önemli sebebi,
*Yerleştikleri bölgenin Orta Asya’dan Orta Avrupa’ya doğru yapılan bütün Türk akınlarından
uzak kalmasıdır.
*İdil Bulgar Devleti’nde ziraat, ticaret, avcılık, hayvancılık, arıcılık ve zanaatkârlık iktisadî
hayatın temel unsurlarıydı.
*Kumaş, seramik gibi maddeleri İslâm ülkelerinden ithal etmekteydiler.
*Özellikle dericilik zanaatı çok gelişmişti,
*“Bulgar gönü” adı verilen işlenmiş deri çok meşhurdu.
*Şehirlerin ve köylerin çoğu orman ya da nehir kenarında kurulmuştu.
*İdil Bulgarları sulama kanallarını kireçten imal etmişler,
*Suyun tarlalara dağıtımını ise ağaç oluklarla sağlamışlardır.
*Bu usul daha sonra Ruslar tarafından kendi ülkelerinde uygulanmıştır.
*Bulgar şehrinde 1953 yılında yapılan kazılarda XIII ve XIV. yüzyıllara ait çok sayıda demir filizi
eritme ocağına rastlanmıştır.
*İbn Fadlân’ın Seyahatname’si, İdil Bulgar Devleti’yle ilgili en eski yazılı bilgileri ihtiva
etmektedir.
*İdil Bulgarlarının bugünkü Çuvaşların ataları olduğu kabul edilmektedir.
9.2. ALTIN ORDU HANLIĞI (1241-1502)
*1241’de Cengiz Han’ın torunu Batu Han tarafından Deşt-i Kıpçak (Kıpçak Bozkırı)’ta kuruldu.
*Başlangıçta bir Moğol devleti iken kısa bir sürede Türkleşerek bir Türk-İslam hanlığına
dönüştü.
Orda(u): Moğolcada otağ demektir.
*Batu Han’ın ak otağının üstü altın yaldızlı olduğu için Altın Ordu veya Ak Ordu denmiştir.
*1256’de Batu Han’ın ölmesi üzerine yerine geçen iki oğlu aynı yıl içinde ölünce,küçük kardeşi
Berke Han (1256-1266) tahta çıktı.
BERKE HAN (1256-1266)
*Altın Ordu halkının büyük çoğunluğunu, X. yüzyıldan itibaren müslüman olan çeşitli Türk
boyları meydana getiriyordu.
*Berke Han’ın Müslümanlığı kabul etmesiyle Altın Ordu Devleti de hızla İslamlaştı.
*Berke Han, kendi adına para bastırarak Karakurum’la ilişkisini kesip bağımsızlığını ilan etti.
*Yenisaray şehrini kurarak başkent yaptı.
ÖZBEK HAN (1313-1342)
*Berke Han’dan sonra bazı hanlar tahta çıktıysa da 1313’te Özbek Han iktidara geldi.
*Gelişi Altın Ordu tarihinde bir dönüm noktası oldu.
*Dindar bir şahsiyet olan Özbek Han, Altın Ordu’yu hem İslamlaştırdı hem de tamamen
Türkleştirdi.
*Özbek Han, Saray şehrini, yaptırdığı medrese ve cami gibi kurumlarla önemli bir kültür ve din
merkezi haline getirdi.
*1342’de ölen Özbek Han’ın yerine önce oğlu Tini Bey, ondan bir yıl sonra da diğer oğlu Cani
Bey geçti.
TİNİ BEY ( 1342 )
CANİ BEY (1343 1357 )

*Cani Bey, Altın Ordu Devleti’nin son büyük hükümdarı sayılır.
*O, İlhanlılara son verdi ve Tebriz’i tamamen ele geçirdi.
*1357 de vefat etti.
*1360-1380 yılları arası yaşanan kargaşada 14 han tahta çıktı.
*Nihayet, 1380’de başa geçen Toktamış,duruma hakim oldu.
*1395’deki Terek Savaşı’nda Timur galip geldi.
*Altın Ordu’yu fiilen çökerterek devletin başına, Kutluk Han’ı getirdi.
 Parçalanma sürecine giren Altın Ordu topraklarında kurulan hanlıklar:
Kazan Hanlığı (1437-1552), Kasım Hanlığı (1445-1681), Astrahan Hanlığı (1466-1556),
Sibir Hanlığı (1480-1598) ve Kırım Hanlığı (1430-1738) kuruldu.

Altın Ordu’nun son hanı Şeyh Ahmed’in öldürülmesiyle 1502’de bu devlet tarihe karıştı.
9.3. KAZAN HANLIĞI (1437-1552)
*1437-1556 yıllan arasında Karadeniz’in kuzeyinde İdil-Ural bölgesinde hüküm süren bir Türk
devletidir.
*Kazan Hanlığı, İdil (Volga) nehrinin orta mecrasında eski İdil Bulgar Devleti sahası üzerinde
kurulmuştur.
*Kazan Hanlığı’nın sınırları yaklaşık olarak bugün Rusya Federasyonu’na bağlı bir çok vilayeti
kapsamaktadır.
ULUĞ MUHAMMED (1437-1445)
*Kazan Hanlığının kurucusu; Altın Ordu hanlarından Uluğ Muhammed dir.
*Teşkilatçı,tedbirli ve cesur bir idareciydi.
Moskova Knezliği’ni 1439-1445 yılları arasında Kazan Hanlığı’na tabi kıldı.
*Bu çerçevede Rusları yıllık vergiye bağladı.
*Oka Nehri sahillerinin şehzade Kasım’a yurt olarak verilmesini kabul ettirdi.
MAHMUD HAN (1449-1462)
*Kazanlılar sulh, huzur ve refah içinde yaşadılar.
*1462’de vefatıyla, oğulları Halil (1462-1467) ve İbrahim (1467-1479) sırayla han oldular.

HALİL (1462-1467)
İBRAHİM (1467-1479)

*İbrahim Han döneminde taht mücadeleleri yaşandı.
*Taht mücadelelerini fırsat bilen III. İvan, 1480’de Türk hakimiyetinden ayrılarak,
bağımsızlığını ilan etti.
*İlk “Çar” ünvanlı Moskova Knezi olan IV. (Korkunç) İvan, Hristiyan Avrupa’dan silah ve asker
de alarak 1552 yazında Kazan Hanlığı’na son verdi.
9.4. KASIM HANLIĞI (1445-1681)
*Altın Ordu’nun parçalanmasından sonra Moskova yakınındaki Oka Irmağı’nın kuzey
kıyısında hüküm sürmüş bir Türk hanlığıdır.
*Rusların çeşitli bölgelere düzenledikleri seferlere, Kasım Hanları da iştirak ettiler.
*Gittikçe zayıflayıp benliğini kaybeden Kasım Hanlığı 1681 yılında tamamen ortadan
kaldırıldı.
9.5. ASTRAHAN HANLIĞI (1466-1556)
*Astrahan Hanlığı, İtil Nehri’nin Hazar Denizi’ne döküldüğü yerde, Astrahan (Hacı Tahran)
şehrinde 1466’da kurulmuştur.
*Osmanlı tarih literatüründe Astrahanlar veya Ejderhanlar olarak anılır.
*Bu hanlığı Altın Ordu’nun dağılma sürecinde Küçük Muhammed’in torunu, Mahmud oğlu
Kasım kurmuştur.
*Hanlığın halkının kahir ekseriyeti Kıpçak Türklerinden oluşuyordu.
*Çok önemli bir ticaret yolu üzerinde bulunması ve zenginliği yüzünden Astrahan, komşu
devletler ile göçebe kabilelerin daimi hücumlarına maruz kalmıştır.
*Bu nedenle iç istikrarını sağlayamayan hanlık, güçlü ve devamlı bir varlık gösterememiştir.
*Rus Çarı IV. İvan,Kazan’ı aldıktan sonra kuvvetlerini göndererek Astrahan Hanlığı’na son
vermiştir.
 Ruslar’ın Astarhan’a kadar inmeleri,
 Orta Asya müslümanlarının Hazar’ın kuzeyinden İstanbul ile münasebetlerini kesmiş
 Hac için Mekke’ye gitmelerini tamamen imkânsız hale getirmişti.
*Don ve Volga nehirlerini bir kanalla birleştirme ve Ruslar’ı Astarhan’dan çıkarma kararı alındı.
*II. Selim zamanında Kefe Beyi Kasım Bey bu işle görevlendirildi.
*Osmanlı hükümeti iki nehir arasındaki bölgenin kanal açmak için elverişsiz olduğu kanaatine
vardı.
9.6. SİBİR HANLIĞI (1480-1598)
*Altın Ordu’nun dağılması sırasında kurulan Sibir (Sibirya) Hanlığı’nın toprakları,bugünkü
*Moğolistan’ın kuzeyinden Sibirya’ya kadar uzanıyordu.
*Devlet merkezi Tura (günümüzdeki Tümen) şehriydi.
*Halkın çoğu, Kıpçak, Kırgız ve Yakut Türklerinden oluşuyordu.
*İlk hükümdarı, Mamık oğlu Taybuga’dır.
*Küçüm ve kardeşi Muhammed Kul uzun süre bugünkü Ukrayna halkının esasını oluşturan
*Kossaklar (Kazaçiler/Rus Kazakları) ile mücadele etmek zorunda kaldılar.
*Ruslar,1598’de Sibir Hanlığı’na son verebildiler.
9.7. KIRIM HANLIĞI (1441-1783)
*Cengiz’in torunlarından Hacı Giray’ın Şirin kabilesinin yardımıyla XV. yüzyılda kuzey
*Karadeniz kıyısındaki Kırım Yarımadasında kurduğu bir Türk devletidir.
*Bağımsızlığını ilan eden Hacı Giray, hak iddia ettiği Altın Ordu tahtını ele geçirmek için çalıştı.
*Cenevizlileri Kefe’den atmak için Osmanlı sultanı Fatih ile işbirliği yaptı.
*Osmanlılar ile Kırım Hanlığı XVIII. yüzyılın sonuna kadar askeri, siyasi, ekonomik ve kültürel
alanlarda işbirliği yaptılar.
*Mehmed Giray, Kazan Hanlığı ile işbirliği içinde 1521’de Rusları haraca bağladı.
*Ruslar bu haracı, Deli Petro (1682-1725) zamanına kadar ödediler.
*Sahip Giray (1521-1551) ve Devlet Giray (1551-1577) devrinde Ruslara karşı başarılı
mücadeleler verildi.
*II. Gazi Giray Han ülkede birlik ve beraberliği tesis ederek, Osmanlılara sadakatini arz etti.
*II. Gazi Giray Han , Osmanlı-Avusturya savaşlarında büyük başarılar kazandı .
Boğdan Beyi’nin itaat altına alınmasını sağladı.
*Kırım Hanları daima Osmanlıların yanında yer almıştır.
 1683 Viyana kuşatması sırasında, Murat Giray, Leh kuvvetlerini durdurma görevini yerine
getirmeyerek bozguna sebep oldu.
 Ruslar, Karlofça Antlaşması (1699) ile Azak Kalesini alıp Kırım’a ödedikleri yıllık vergiyi
kestiler.
*1736’da Hanlığın merkezi Bahçesaray’ı yağma ve tahrip ettiler.
*Küçük kaynarca Antlaşması ile Kırım,Osmanlı himayesinden çıkartılıp, siyasi ve mülki idare
bakımından bağımsız hale getirildi.







ÜNİTE 10- ANADOLU BEYLİKLERİ DÖNEMİ
(İLHANLI HAKİMİYETİ’NİN ARDINDAN KURULAN BEYLİKLER )


10.1. KARAMANOĞULLARI (1256-1474)
*Yaklaşık 220 yıl kadar yaşamıştır.
*Karamanoğulları, karaman, Konya, Niğde, İçel ve Alanya’ya kadar uzanan coğrafyada hüküm
sürmüşlerdir.
*Oğuzların Afşar boyuna mensuptular.
*Karamanoğulları Avşar Türklerinden olan Nure Sofi’nin oğlu Karaman Bey tarafından
1256’da Ermenek’te kurulmuştur.
*Karamanoğlu Beyliği, Moğollar ve Selçuklular’a karşı mücadele etmişlerdir.
*Karamanoğlu Mehmet Bey, Selçuklulara isyan eden Hatıroğlu ve Şehzade Cimri ile iş birliği
yapmıştır.
*Karamanoğlu Mehmet Bey, Konya yı Selçukluların elinden almıştır.
*Osmanlılara karşı mücadele etmiştir.
*Karamanoğulları Beyliği, Osmanlıların kuruluş dönemindeki en güçlü rakibi konumundaydı.
*İlk Osmanlı-Karaman mücadelesi Alaaddin Ali Bey zamanında başlamış (1361) ve 1473
yılında Fatih tarafından kesin olarak itaat altına alınmasına kadar fasılalarla sürmüştür.
*Karamanoğulları kendilerini Selçuklular’ın mirasçısı olarak görmekteydiler.
*Osmanlılara karşı Timur, Memlûklular ve Bizans ile iş birliği yapmışlardır.
*Karamanoğlu Mehmet Bey in Özellikle Anadolu’nun Türkleşmesine ve Türk kültürünün
gelişmesinde büyük hizmetleri olmuştur.
*Mehmet Bey, Farsça konuşan devlet adamlarına ve Moğollara tepkisini göstermek için,
*13 Mayıs 1277 de Türkçeyi resmî dil ilân etmiştir.
*Mehmed Bey şu kararla Türkçeyi resmi dil olarak ilan etmiştir: “Bu günden sonra, divanda,
dergahta, mecliste ve meydanda Türkçe’den başka dil kullanılmayacak.”
10.2.GERMİYANOĞULLARI (1300-1429)
*Germiyanoğulları önceleri Malatya civarında iken, I. Alaaddin Keykubad zamanında
*Kütahya havalisine göç etmişlerdir.
*Selçukluların zayıflamasından sonra Anadolu Selçukluları döneminde Kütahya merkez olmak
üzere Kula, Simav ve Denizli çevresinde Germiyan Beyliği hüküm sürmüştür.
*Germiyanoğulları, I. Yakup Bey zamanında sınırlarını Ege’ye kadar genişletmişlerdir.
*Bizans’ı vergiye bağlamışlardır.
*Germiyan Beyleri, Osmanlılarla da yakın ilişki kurmuşlardır.
*Kurulan iyi ilişkiler I. Murad’ın Kosova’da şehit düşmesinden sonra bozulmuş ve Germiyan
aşiretinin reisi II.Yakup Bey yürürlükte olan anlaşmayı tanımamıştır.
*Bunun üzerine Yıldırım Bayezid 1390 yılında kayın pederini hapsederek ülkesini topraklarına
katmıştır.

*Osmanlıların Ankara Savaşı’nda yenilmesinden sonra Timur, diğer beylikler gibi,
*Germiyanoğulları beyliğini de tekrar canlandırmıştır (1402)
*II. Yakup Bey yeniden beyliğin başına geçtiyse de, yerine geçecek evlâdı olmadığından,
ülkesini Osmanlılara vasiyet etmiştir.
*Ölümünden sonra Germiyan Beyliği Osmanlılar tarafından ilhak edilmiştir. (1429)
10.3. SARUHANOĞULLARI (1300-1410)
*Beylik adını aldığı Saruhan Bey tarafından kurulmuştur.
*Saruhan Bey Germiyanoğulları komutanlarından birisiydi.
*Beyliğin Merkezi Manisa dır.
*Beyliğin sınırları Menemen, Foça ve Kemalpaşa havalisiydi.
*Saruhanoğulları Beyliği’nin siyasal varlığına Yıldırım Bayezid son vermiştir. (1390)
*Bu beyliğin merkezi olan Manisa, Osmanlı şehzadeleri için sancak yapılmıştır.
*Çelebi Mehmet kesin olarak Osmanlı devletine dahil etmiştir (1410).
10.4. AYDINOĞULLARI (1308-1426)
*Bu beylik Aydın oğlu Mehmet Bey tarafından kurulmuştur.
*Mehmet Bey, Germiyanoğulları ordusunda komutan (subaşı) idi.
*Beyliğin merkezi Birgi idi.
*Ayrıca Aydın, İzmir ve Manisa çevrelerine kadar hâkimiyetlerini genişletmişlerdir.
*Mehmet Bey’den sonra Gazi Umur Bey başa geçmiştir.
*Aydınoğulları iyi bir donanma gücüne de sahiptiler.
*Umur Bey, İzmir’i (1328) ele geçirmiş ve Ege adalarına donanmalar göndermiştir.
*Onun zamanında İzmir, güçlü bir Haçlı donanmasının işgaline uğramıştır.
*Umur Bey şehri tekrar almak için mücadele ettiyse de, savaşta şehit düştü (1347).
Yıldırım Bayezid, Beyliği Osmanlı hâkimiyetine aldı (1390).
*Nihai olarak bu beylik II. Murat tarafından kesin olarak Osmanlı hakimiyetine
alınmıştır.(1426).
10.5. KARESİOĞULLARI (1293—1359)
*Beyliği’nin kurucusu, Kalem Bey’in oğlu Karesi Bey‘dir.
*Karesi Bey’in soyu Melik Danişment Gazi’ye dayanır.
*Karesi Beyliği, Balıkesir ve Çanakkale civarına yerleşmiştir.
*Beylik, Selçuklular tarafından uc beyi olarak Bizans sınırına göndermişler ve bu bölgede
*Germiyanlılarla beraber fetihlere katılmışlardır.
*Karesi Bey’in oğulları Demirhan ve Yahşi Bey, beyliği Edremit ve Balıkesir olmak üzere iki kol
hâlinde yönetmişlerdir.
*Kısa ömürlü olan beylik Orhan Bey tarafından ortadan kaldırılmıştır (1359).
*Hacı İl Bey, Evrenos Bey gibi beyliğin ileri gelenleri Osmanlılara katılarak büyük hizmetlerde
bulunmuşlardır.

10.6. MENTEŞEOĞULLARI (1282-1424)
*Akdeniz bölgesinde yaşamış olan Menteşoğulları Muğla, Milas, Fethiye, Aydın ve Denizli
bölgelerinde hüküm sürmüştür.
*Muğla ve Aydın şehirlerinin fethedilmesinden sonra beylik kurulmuştur (1282).
*Bu bölgede yaşayan Türkmenler, Menteşe Bey isimli uc bey önderliğinde bölgeye hakim
olmuşlar ve siyasal varlıklarını sürdürmüşlerdir.
*1424 yılında Menteşeoğlu İlyas Bey’in ölümünden sonra Osmanlı yönetimine dahil edilmiştir.
*Fatih zamanında kesin olarak beyliğe son verildi (1451).
*Menteşeoğulları, Denizcilikte gelişme göstermiştir.
*Güney-Batı Anadolu’nun Türkleşmesinde önemli rol oynamışlardır.
10.7. HAMİTOĞULLARI (1280-1423)
*Adını Selçukluların batıdaki uc beyi olan Hamitoğlu İlyas Bey’den almıştır.
*Hamitoğulları,Antalya ve Göller Bölgesindeki Türkmen aşiretleriyle birlikte faaliyet
yürütmekteydi ve bu bölgeyi yurt edinmişti.
*Beyliğin asıl kurucusu İlyas Bey’in oğlu Dündar Bey’dir.
*Dündar Bey , Uluborlu ve Eğridir gibi yerleri ele geçirdikten sonra burayı merkez edinmiş ve
dedesi Hamit Bey’in adıyla anılan beyliği kurmuştur.
*Daha sonra beylik Antalya ve Eğridir şubeleri olmak üzere iki kola ayrılmıştır.
*Eğridir kolunun başına geçen Dündar Bey, İlhanlı hâkimiyetine girmiştir.
*Tekeoğulları adıyla da bilinen Antalya kolu ise, Yıldırım Bayezid tarafından ortadan
kaldırılmıştır (1391).
*Beylik, 1423’de kesin olarak Osmanlıların hâkimiyetine girmiştir.
10.8. SAHİBATAOĞULLARI (1288-1342)
*Beyliğin adın Türkiye Selçuklu veziri Sahib Ata’dan (Fahreddin Ali) gelmektedir.
*Afyonkarahisar ve çevresi ona iktâ olarak verilmişti.
*Beylik İbni Sahib’in (Nusretüddin Ahmet) ölümüyle Germiyanoğulları tarafından ilhak
edilmiştir (1342).
10.9. EŞREFOĞULLARI (1280-1326)
*Eşrefoğlu Süleyman Bey Selçukluların uc beylerindendir.
*Beyşehir ve Seydişehir bölgelerinde yaşamışlardır.
*Eşrefoğulları, Eşrefoğlu Süleyman Bey tarafından kurulduğu için bu isimle anılmıştır.
10.10. ALÂİYE BEYLERİ
*Alaiye,Alanya bölgesinde yaşayan Türkmenler tarafından oluşan bir beyliktir.
*Alaiye (Alanya) Anadolu Selçuklu Sultanı Alaaddin Keykubad tarafından 1223 yılında
alınmıştır.
*Alaiye 1293 yılında Karamanoğlu Mehmet Bey’in hakimiyetine alınmıştır.

*Şehir 1427 yılında Memlûklere satılmıştır.
*Alaiye beyliği, 1462 yılında Gedik Ahmet Paşa tarafından Osmanlı idaresine bağlanmıştır.
*Tersane ve limanıyla bilinen Alaiye şehri önemli bir ticaret merkezi konumundaydı.
10.11. CANİK BEYLİKLERİ
*Oğuzların Çepni boyu yerleşmiştir.
*Anadolu Selçuklularının dağılmasından sonra, ayrı ayrı ailelerden gelen beyler Canik
*Beylikleri adıyla bölgede hâkimiyetlerini sürdürmüşlerdir.
*Bayramoğulları, Kubadoğulları, Taşanoğulları,Taceddinoğulları bunlardan en önemlileridir.
*Canik bölgesi II. Murad devrinde kesin olarak Osmanlı hâkimiyetine girmiştir (1427).
10.12. TACEDDİNOĞULLARI (1378-1428)
*Beylik, Emir Taceddin tarafından Niksar’da kurulmuştur.
*Nüfuz alanının Bafra ve Ordu’ya kadar uzandığından söz edilmektedir.
*Nüfuzlu bir bey olduğu bilinen Emir Taceddin, ölümüne kadar bölgenin en güçlü devletini
kuran Kadı Burhaneddin ile mücadeleye girişmiştir (1387).
*Taceddinoğulları’nın son beyi Mahmut, ülkeyi Osmanlılara bırakmak zorunda kalmış,
böylece beylik tarihe karışmıştır (1428 ).
10.13. CANDAROĞULLARI (1292-1461)
*Beyliğin kurucusu Şemseddin Yaman Candar dır. Selçuklu Beylerindendir.
*İlhanlılara olan hizmetine karşılık Kastamonu ve çevresi kendisine verilmişti.
*Sinop kolunda İsfendiyar Bey bulunuyordu.
*Ankara Savaşı’ndan sonra Anadolu’daki beylikler daha serbest hareket alanı bulunca Çankırı,
*Samsun ve Bafra, bu beyliğe dahil edilmiştir.
*1461 yılında Fatih Sultan Mehmed Trabzon seferine çıktığı sırada bu beyliği de Osmanlı
hakimiyetine almıştır.
10.14. İLHANLI HÂKİMİYETİNİN ARDINDAN KURULAN TÜRK DEVLETLERİ
*İlhanlı devleti, Moğol Cengiz İmparatorluğunun dağılmasından sonra, İran’da kurulmuştur.
*1256-1344 yılları arasında yaklaşık bir asır kadar Anadolu toprakları da dahil olmak üzere
bölgedeki en güçlü siyasi otorite olarak varlığını sürdürdü.
*1335 yılında İlhanlı hükümdarı Ebu Said’in ölümünden sonra İlhanlıların Anadolu’daki
hakimiyeti zayıflayınca, burada Eretna Beyliği, Kadı Burhaneddin Devleti, Dulkadiroğulları,
*Ramazanoğulları, Akkoyunlular, Karakoyunlular ve Osmanlılar gibi devletler kurulmuştur.
 ERETNA VE KADI BURHANEDDİN DEVLETLERİ (1344-1398):
*Devletin kurucusu Eretna’nın aslen Uygur Türk’ü olduğu söylenir.
*İlhanlıların zayıflaması üzerine bu durumdan faydalanan Eretna Bey, Anadolu’nun orta
kesimlerinde hâkimiyetini kuvvetlendirerek bağımsızlığını ilân etti (1344).

*Devletin merkezi önce Sivas olarak seçilmişken sonra Kayseri olmuştur.
KADI BURHANEDDİN AHMET
*Eretna Devleti kurulduktan bir süre sonra zayıflamaya başlayınca, daha önce bu devlette
kadılık ve vezirlik yapmış olan Kadı Burhaneddin Ahmet, bu durumdan faydalanarak Sivas‘ta
tahta çıktı (1381).
*Kısa zamanda Niğde, Erzincan ve Canik (Orta Karadeniz) bölgelerini de hâkimiyeti altına
almayı başardı.
*Kadı Burhaneddin ,Oğuzların Salur boyundan dır.
*Özellikle, Osmanlılar’a karşı çetin bir mücadele vermesiyle tanınır.
10.15. DULKADİROĞULLARI (1337-1521)
*Dulkadiroğulları, Maraş ve Elbistan civarında ortaya kurulan Türkmen beyliğidir.
*Beyliğin kurucusu, Dulkadiroğlu Zeyneddin Karaca Bey dir.
*Yerine geçen oğlu Halil Bey zamanında Maraş, Malatya, Harput tarafları da ele geçirilerek
sınırlar genişletilmiştir.
*Dulkadiroğulları Osmanlılar ile Memlûkler arasında bir tampon görevi görmekteydi.
*Varlığını sürdürmek için bazen Osmanlı, bazen de Memlûk hâkimiyetini kabul etmişlerdi.
*XVI. yüzyılın başlarında başa geçen Alaüddevle Bozkurt, Akkoyunluların elinden Diyarbakır’ı
aldı.
*Ali Bey in Öldürülmesiyle birlikte Dulkadiroğulları Beyliği ortadan kaldırılmış oldu (1521).
 RAMAZANOĞULLARI (1378-1608):
*Beyliğe adını veren Ramazan Bey, Oğuzların Üçok koluna bağlı Yüreğir boyundandır.
*Ramazanoğulları, Adana merkez olmak üzere Çukurova bölgesinde kurulmuştur.
*Memlûk Sultanı Baybars tarafından Gazze-Antakya arasına yerleştirilen Türkmenler, daha
sonra Adana ve Payas bölgesini Ermenilerden almışlardı.
*1378 tarihinde Memlûklerin gönderdiği vali, Dulkadiroğlu Halil Bey tarafından öldürülünce,
*Ramazanoğulları Beyliği kurulmuş oldu.
*Ancak Memlûklerin gücünden çekindikleri için daha çok onların hâkimiyetini tanımışlardır.
*Yavuz Selim‘den itibaren Osmanlıların yanında yer almışlardır.
*1608’de son Ramazanoğlu Beyi Pir Mansur, görevden alınarak toprakları Osmanlı
*Beylerbeyiliğine dönüştürülmüştür.

COLOR="red"]10.16. ANADOLU BEYLİKLERİNDE KÜLTÜR VE MEDENİYET[/COLOR]
*Divriği Ulu Camii, Erzurum’daki Çifte minare veya Sivas’taki Gök Medrese gibi eserler bu
beylikler döneminden geriye kalan abidevi eserden sadece birkaçıdır.

10.17. ANADOLU BEYLİKLERİNDE YÖNETİM
*Anadolu’daki beylikler Selçuklu devlet yönetim biçimi ve Orta Asya Türk devlet geleneği
yönetim anlayışının bir uzantısı niteliğindedir.
*Selçuklu devletinde en üst düzey idareci olarak sultan bulunurdu.
*Sultan devletin mutlak hakimi ve yöneticisi konumundaydı.
*Güç ve yetkisi töre ve bazı kurumlarla sınırlandırılmıştı.
*Devlet aynı zamanda hükümdarın/sultanın mülkü niteliğindedir.
*Beylikler döneminde de bu anlayışın uzantılarını görmek mümkündür.
*Örneğin kurulan beylikler veya devletler daha çok hanedan mensuplarının mülkü niteliğinde
ortaya çıkmışlardır.
10.17. 1. TOPRAK YÖNETİMİ
*Anadolu Selçuklularında toprak devletin malı sayılırdı. İşleyiş bakımından;
1.Dirlik (ikta), 2. Vakıf 3. mülk diye üçe ayrılmıştı.
Moğol istilasından sonra dirlik sistemi bozulunca, ordunun da düzeni bozulmuştur.
Mülk arazisi: Üstün hizmet görenlere, sultanlar tarafından verilen arazidir.
Vakıf arazisi:Meydana getirilen hayır kurumlarının masraflarını karşılamak için ayrılan topraklardır.
10.17. 2. ORDU
*Anadolu Selçuklu ordusunun en önemli kısmını Türkmenler meydana getiriyordu.
*Sınır boylarında oturan Türkmenler, bulundukları yörelerin özelliğinden dolayı her an savaşa
hazır durumdaydılar.
*Ordu, millet esasına dayalı bir askeri hizmetten söz edilebilir.
*Beyliğin bireyleri aynı zamanda ordunun asli unsuru niteliğindedir.
10.17. 3. HUKUK
*Anadolu Selçuklu Devleti’nde davalara kadılar bakarlardı.
*Kadılar, emir-i dad denen adalet emirlerine bağlı idiler.
*Askerler arasındaki davalara askeri kadılar bakardı.
*Kadılar divana bağlı olmadıkları için siyasi ve idari etki altında değillerdi.
*Hukukun kaynağını örfi ve şerî hukuk kaideleri belirlemekteydi.
10.17. 4. SOSYAL VE EKONOMİK HAYAT
*Anadolu Selçuklularındaki sosyal gruplar arasında sağlam bir işbirliği ve uyum mevcuttu.
*Devleti yönetenlerin büyük yetkileri vardı, ancak hükümdar sorumsuz değildi.
*Halk, kanun önünde haklara sahipti.
*Halk, Gerektiği zaman en üst makamlara kadar çıkıp şikayetini yapabilirdi.
*Köylü hürdü ve devlet mülkü olan toprakları köylü işleyip vergisini verirdi.
*Ticaret yolları ve yolcuların güvenliği devlet kontrolündeydi.
*Tacirlerin malları ve canları devlet güvencesindeydi.
*Bu amaçla yolcuların dinlenmeleri için, kervansaraylar ve hanlar yapılmıştı.
*Konya, Ankara, Aksaray, Amasya, Tokat, Sivas,Antalya gibi şehirlerde birçok eser meydana
getirildi.
*Lonca teşkilatı kurulmuş ve iş hayatı denetim altına alınmıştır.
*Loncaların başlıca görevi:malın kalitesini yüksek tutmak, standart üretimi sağlamaktı.
*Lonca teşkilatına yalnız Müslümanlar girebilirdi.
*Bu sebeple ticaret zamanla Müslümanların eline geçti.
*Lonca başkanlarına ahi denirdi.
*Ahiler, ekonomik hayatta olduğu gibi siyasi alanda da etkindiler.
*Yardım amaçlı olarak kurulan imarethanelerde ihtiyaç sahiplerine yemek verildiği gibi, yollar,
köprüler ve çeşmeler yapılmıştır.
10.17. 4. DİN, DİL, FİKİR VE EDEBİYAT
*Anadolu’ya gelen Türkmenlerin çoğu İslâm’ı kabul etmiş kitlelerdi.
*Dolayısıyla Beylikler döneminde buradaki nüfusu büyük oranda Müslüman Türkler
oluşturuyordu.
*Şehirlerde oturan nüfusun çoğunu Hıristiyanlar oluşturuyordu.
Sultanların hoşgörüsünü bilen birçok mutasavvıf, edip, ilim ve fikir adamı Anadolu’ya
gelmiştir.
*Bu sayede oluşan mistik hava neticesinde Babailik, Bektaşilik ve Mevlevilik gibi tarikatlar
gelişmiştir.
İLİM VE FİKİR HAYATI:
*Anadolu’da ilk medrese Danişmendoğulları tarafından Niksar’da kurulmuştur.
*Daha sonradan ise birçok merkezde medreseler kurularak ilim ve fikir hayatında önemli bir
işlevsellik kazanmıştır.
*Anadolu Selçuklu Sultanı II. Kılıç Arslan ve oğlu Rüknettin Süleyman ilme büyük önem
vermişlerdir.
*Büyük felsefeci Sahabettin Sühreverdi Anadolu’ya gelip öğrenciler yetiştirmiştir.
*Keza ilim adamı ve mutasavvıflardan Necmettin İshak, Muhittin Arabi, Sadrettin Konevi,
*Mevlana Celaleddin Rumi, Necmuddin Daye, Kadı Burhanettin, Fahrettin Iraki anılan ilim ve
fikir adamlarından bir kaçıdır.

*Büyük mutasavvıf Mevlana Celaleddin Rumi, Hacı Bekteş-ı Velî ve Yunus Emre Anadolu’nun
*İslâmlaşması ve hoşgörü cennetine dönüşmesinde son derece derin izler bırakmışlardır.
*Anadolu beylikleri de ilme büyük ilgi göstermişlerdir.
*Kitaplar yazdırıp çeviriler yaptırdılar.
*Özellikle Germiyanoğulları, Aydınoğulları ve Candaroğulları bu konuda büyük gayret
göstermişlerdir.
DİL VE EDEBİYAT:
*Anadolu Selçuklularında ilmi eserler Arapça; edebi eserler ise Farsça yazılıyordu.
*Bu durum Türkçenin gelişmesini engelliyordu. Halk ise Türkçe konuşuyordu.
*Bu nedenle Anadolu’da biri halka hitabeden Halk Edebiyatı, diğeri büyük yerleşim
yerlerindeki seçkinlere hitap eden Divan Edebiyatı doğmuş gelişmiştir.
*Hatta bunun bir yansıması olarak Karamanoğlu Mehmet Bey Türkçe’yi resmi dil olarak kabul
etmiştir.
*Aşık Paşa, Garipname adlı eserinde, Arapçaya ve Farsçaya karşı Türk dilini savunmuştur.

*Arapça ve Farsçadan tercümeler yapılıp medreselerde okutulmuştur.
*Yunus Emre veya Süleyman Çelebi tarafından söylenen dini ve tasavvufi içerikli şiirler
özellikle Tekke şiirinin temelini oluşturmuştur.
*XIII. yüzyılda Şeyyad Hamza, Hoca Dehhani, XIV. yüzyılda Gülşehri, Nesimi ve Ahmedi Türkçe
yazıp söyleyen başlıca şairlerdir.
10.17.6. MİMARİ VE SANAT ESERLERİ
*Özellikle beylikler arası rekabet, sanat ve mimari eserlerde hayli özgün ve bir o kadar da
etkileyici sanat eserlerinin ortaya çıkmasını beraberinde getirmiştir.
*Örneğin Divriği Ulu Camii, türünün tek örneği olması bakımından dikkat çeker.
*Selçuklu camilerinin en belirgin özelliği, zengin süslemeli ve ahşap olmalarıdır.
*Konya’daki Alaaddin Camii ile Sahip Ata Camii de bu devrin önemli eserlerindendir.
*Anadolu Selçuklu medreseleri avlulu ve kubbeli olmak üzere iki tip halinde gelişmiştir.
*Erzurum’da Çifte Minareli Medrese, Sivas’ta Gök Medrese,
*Konya’da Karatay Medresesi, Kırşehir’de Cacabey Medresesi
bu dönemin ünlü medreseleridir.
*Ayrıca oymacılık, nakkaşlık, minyatür, hat, kakmacılık, halı ve kilim dokumacılığı gibi
sanatlar da gelişmiştir.
*Anadolu Selçukluları ölülerine büyük saygı gösterdiklerinden onlara anıt mezarlar
yapmışlardır. Bunlar;kümbetler ve türbeler olmak üzere ikiye ayrılır.
 Kümbetler: iki katlı olarak kesme taştan yapılırdı.
 Türbeler: Cami veya medreseye bitişik olarak oda şeklinde yapılırdı.
*Kayseri’de Döner Kümbet, Sivas’ta Güdük Minare, Amasya’da Torumtay Türbesi
bu dönemde yapılan eserlerden bazılarıdır.
*Sivil mimari alanı içerisine kervansaraylar, hanlar, hamamlar, köprüler, evler, çeşmeler gibi
eserler girmektedir.
*Kuzeyden güneye, doğudan batıya doğru uzanan ticaret yollan üzerinde kurulan
sultan hanları en çok XIII. yüzyılda yapılmıştır.
Örnek:Kayseri-Sivas yolu üzerinde Sultanhan, Antalya-Alanya arasında Alarahan bu dönemde
yapılan eserlerden bazılarıdır.

*Askeri mimari alanında kaleler, surlar ve tersaneler yapılmıştır.
*Saldırılardan korunmak için şehirlerin dışlarına surlar yaptırılmıştır.
*Ankara, Tokat, Kayseri kaleleri bu devrin önemli eserleridir.
__________________

~~~ Bilmediklerimi Ayaklarımın Altına Alsam Başım Göğe Ererdi ✒~




Alıntı ile Cevapla