Tekil Mesaj gösterimi
Alt 23 Şubat 2017, 17:51   Mesaj No:2

Mihrinaz

Medineweb Baş Editörü
Mihrinaz - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu: Mihrinaz isimli Üye şuanda  online konumundadır
Medine No : 14593
Üyelik T.: 15 Kasım 2011
Arkadaşları:68
Cinsiyet:Anne
Memleket:MEDİNEWEB
Yaş:43
Mesaj: 12.403
Konular: 1269
Beğenildi:11848
Beğendi:8990
Takdirleri:26311
Takdir Et:
Standart

DİNLER TARİHİNİN ÖNEMİ VE BİR BİLİM DALI OLARAK GELİŞİMİ***** ****Dinler tarihi dinlerin teolojik ve kurumsal yapılarını dinlerin tarihsel tezahürlerini de dikkate alarak inceleyen bir bilim dalıdır.

Dinin tarihsel tezahürünü geçmişten günümüze ele alan dinler tarihi, dinleri çeşitli yöntemlerle inceler. Bunlardan deiptif yöntemle, dinin ya da dinlerin tarihsel tezahürü olduğu gibi tanımlanmaya çalışılır. Fenomenolojik yöntemle*dini fenomenler anlaşılmaya çalışılır. Analitik yöntemde ise dini fenomenler ve tezahürler irdelenmeye analiz edilmeye çalışılır.*********** ****Dinler tarihi çalışmalarında ele alınan konulara ilişkin öncelikli kaynaklar arasında ilgili kutsal metinler ve diğer dinsel materyal başta gelir.*********** *****İslâm tarihinde İslâm dışı dinsel geleneklere ilgi ve alaka oldukça erken dönemlere kadar uzanır.* **************İslâm tarihinin erken dönemlerinden itibaren reddiye kabilinden birçok eser yazılmıştır. Ayrıca çeşitli İslâm dışı inanç ve gelenekleri tanımlayan bazı telif ve çeviri eserler ortaya çıkmıştır. Örneğin İbnu’l-Kelbi’nin Kitabu’l-Asnam’ı gibi; yine Said Feyumi’nin Tevrat’tan bazı kısımları Arapça’ya çevirmesi gibi…*** *************Bundan başka 11. yüzyıldan itibaren Milel ve Nihal başlığı altında kaleme alınan eserler de İslâm Tarihindeki dinler tarihi çalışmaları açısından oldukça önemlidir. Milel ve Nihal başlığını taşıyan ilk eserin Aldülkahir el-Bağdadi’ye ait olduğu, ancak eserin günümüze kadar ulaşamadığı söylenmektedir. Bundan başka İbn Hazm (Kitabu’l-Fasl fi’l- Milel ve’l-Ehvai ve’n-Nihal), Şehristani (Kitabu’l-Milel ve’n-Nihal) ve benzeri birçok kişinin bu başlıklı eserler yazdıkları bilinmektedir. Ayrıca, daha sonraki dönemlerde İbnu’n Nedim (Kitabu’l-Fihrist) ve Abu’r-Reyhan el- Birûni (örneğin Tahkik ma li’l-Hind, Asaru’l-Bakiye ani’l-Kuruni’l-Haliye) gibi yazarlarca kaleme alınan çalışmaları da bu bağlamda zikretmek gerekir.********** ****Milel ve Nihal geleneği, farklı inançların, Müslümanların iletişim içerisinde bulunduğu farklı dinsel ve kültürel grupların tanınmasını ve anlaşılmasını konu almaktadır. Bunu yaparken özellikle Şehristani ve Birûni’de gördüğümüz gibi elden geldiğince objektif olmaya çalışılmakta; ele alınan gelenekler yargılanmadan tanımlanmaya gayret edilmektedir. Milel ve Nihal kavramlarına İslâm âlimlerinin farklı anlamlar yükledikleri bilinmektedir. Bazıları ise Milel terimini vahiy geleneğine dayanan dini akımlar için Nihal terimini ise vahiy geleneğine dayanmayan akımlar ve yollar için kullanmaktadır.****** ********************************************Kapsam ı dikkate alındığında Milel ve Nihal geleneği bağlamında kaleme alınan eserler insanlığın bilim mirasına önemli katkı sağlamıştır. Nitekim bu önemi nedeniyle olsa gerek bazı günümüz yazarları, örneğin Eric Sharp, Milel ve Nihal yazarı Şehristani’yi karşılaştırmalı dinler alanında ilk özgün eser veren yazarlar arasında zikretmektedir. Dinler tarihi bilim dalı Osmanlı döneminde 19. yüzyıldan itibaren eğitimin kurumlarında yer almaya başlamıştır. Önceleri “ilmu esatiril evvelin” başlığı altında sonra da tarihi edyan (dinler tarihi) adı altında dersler verilmiştir. Cumhuriyet döneminde 1933 yılına kadar varlığını sürdüren Darulfünun İlahiyat Fakültesinde Türk Dinleri ve Mezhepleri Tarihi ve Dinler Tarihi başlıkları altında dinler tarihi bilim dalına dayalı dersler okutulmuştur. Dinler tarihi ile ilgili Türkçe olarak yazılan en eski kaynak olarak kabul edilen Şemseddin Sami’nin Esatir’i 1878’de basılmıştır. 20. yüzyılın ilk çeyreğinde ise Ahmet Midhat, Mahmud Esat, Esad bey ve Mehmed Şemseddin’in Tarihi Edyan başlıklı eserleri dinler tarihi ile ilgili bu döneme ait başlıca literatür arasında sayılabilir.

DİNLER, MEZHEPLER VE KÜLTLER********** *******Dinin bir alt kolu ya da dinin kapsamı içerisinde sayılan ekoller olarak nitelenebilecek olan mezhepler, yapıları itibarıyla itikadî, fıkhî ve siyasî olmak üzere üç ana kategoride incelenebilir. İtikadî mezhepler, çeşitli inanç konularında farklı yorumlamalara bağlı olarak ortaya çıkan akımlardır. Tanrı, tanrının sıfatları, çeşitli metafizik varlıklar, ahiret ve dinde temel kaynağın ne’liği gibi konulardaki farklı değerlendirmeler itikadî mezheplerin birbirleriyle farklılık arz eden yaklaşımlarını oluşturur. Örneğin Hıristiyanlıkta Tanrı Oğlu olduğuna inanılan İsa Mesih’in şahsı konusundaki Kristolojik tartışmalar birçok mezhep hareketinin oluşumuna neden olmuştur. *************Dini yaşamın nasıllığı konusundaki farklı bakış açıları ve dinen yapılıp yapılmaması gereken hususlar konusundaki farklılıklar bu mezheplerin oluşumunda etkili gözükmektedir. Örneğin*Caynizm’in temel mezhep hareketlerinin ortaya çıkışındaki temel tartışmalardan birisinin giyim konusundaki farklı bakış açıları olduğu bilinmektedir. ***********Mezhep hareketleri bir başka açıdan ortodoksi ve heterodoksi ayrışması şeklinde de kendisini gösterir.*Ortodoksi heterodoksi ayrımı, farklı dinsel gelenekleri değil, belirli bir gelenek içerisindeki farklılaşmayı ifade etmektedir. Ortodoksi,*genellikle egemen yaygın anlayış için kullanılmıştır. Bir başka ifadeyle, kendini çoğunluğun inancını ifade eden merkezi din anlayışıyla ve egemen siyasal güçle özdeşleştiren dinsel yorum, asıl doğru öğretiyi savunduğu ve doğru ve kabul edilebilir inançların temsilcisi olduğu iddiasıyla ortodoks olarak tanımlanmıştır. Bu durumda merkezi din anlayışının dışında kalan görüş ve akımlar ise heterodoksi olarak görülmüştür. Bu anlamda heterodoksi,*çoğunluğun ya da bazı durumlarda siyasal gücün doğru ve kabul edilebilir saydığı resmi öğretinin dışında kalan her türlü akımı ifade etmektedir.********* ***********Tarihsel süreç içerisinde cereyan eden olaylar ve gelişmeler dikkate alındığında, inanç ve tutumlardan hangilerinin ortodoksiyi hangilerinin heterodoksi veya heresiyi temsil ettiği konusunda farklı anlayışların bulunduğu görülür. Örneğin Hıristiyanlık tarihinde bir dönemde ortodoksi kapsamında görülen bir kişi ya da öğretinin bir başka dönemde heretik olarak ilan edildiği bilinmektedir. Örneğin Origen’in öğretileri kendi zamanında ortodoks öğretiler olarak değerlendirilirken, dördüncü, beşinci ve altıncı yüzyıllarda tenkit edilmiş; acı ve şiddetli çatışmaların nedeni olmuştur.********
__________________

~~~ Bilmediklerimi Ayaklarımın Altına Alsam Başım Göğe Ererdi ✒~




Alıntı ile Cevapla