Tekil Mesaj gösterimi
Alt 23 Şubat 2017, 17:59   Mesaj No:6

Mihrinaz

Medineweb Baş Editörü
Mihrinaz - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu: Mihrinaz isimli Üye şuanda  online konumundadır
Medine No : 14593
Üyelik T.: 15 Kasım 2011
Arkadaşları:68
Cinsiyet:Anne
Memleket:MEDİNEWEB
Yaş:43
Mesaj: 12.402
Konular: 1269
Beğenildi:11847
Beğendi:8990
Takdirleri:26241
Takdir Et:
Standart

İBADETLERİ*********** ***Hedefi manevi ilerlemeyle maddi ilerlemeyi sağlamak olan Hinduizm’deki ibadet (puja), ferdi bir tecrübe olduğu için daha çok bireysel bir faaliyettir; bu yüzden toplu ya da cemaat olarak ibadet, onun söz konusu doğasına yabancıdır. Mabet ibadeti zorunlu olmadığı için dindar Hindu, ibadet maksadıyla nadiren mabede gider. ******************Her Hindu’nun yerine getirmekle yükümlü olduğu; tanrılara, görücülere (rşilere), atalara, küçük hayvanlara ve insanlığa takdime sunmaktan ibaret olan Hindu ibadeti; evde yapılanlar, mabette ve hususi vesilelerle yapılanlar olmak üzere ikiye ayrılabilir.********** **********************Günde üç kez icra edilen gündelik ibadeti, genel olarak kadın yerine getirmekle yükümlüdür. ******************************Sabah ibadeti nehir kenarında ya da puja odasında yapılır. *************Öğle ibadeti, ögleden önce, güneş doğduktan sonra herhangi bir zamanda yapılabilir. İbadet evdeki puja odasında yapılır.********* **************

Akşam ibadetinin zamanı gün batımından yirmi dört dakika önce ve yirmi dört dakika sonraki zamandır. Akşam ibadeti de, öğlendekine benzer ancak daha kısadır. Suyu yudumlar, kendisini suyla temizler. Batıya ya da kuzey doğuya yüzü dönük olarak oturur ve etrafına su serper. Gayatri mantrasını okur. Sonra tanrıyı dinlensin diye bırakır. Bunun arkasından kısa bir sutakdimi, vedaların ilk üç cümlesinin tilaveti, güneşe su takdimi ve ayrılık mantrası okunur. Ancak bu törenden sonra, akşam yemeği yenir/yenebilir.

DİKKAT:*Kadınlar Vedik ibadeti yerine getirmezler ve onların kutsal mantraları okumalarına izin verilmez. Yalnızca, Mahayana ve Bhagavat-gitayı okuyabilirler. Şudralar Vedik mantraları okuyamazlar, yalnızca bazı Upanişadları, Mahabharata ve Puranalar onlara açıktır. Kadınlar yalnızca kocalarına yardım ederler; ibadet aletlerini temizler ve takdim edilecek yiyecekleri hazırlarlar. Çoğunlukla Krişna’nın olmak üzere kendilerine has bir heykelleri olur. Çocuklara, daha yaşlı insanların söyledikleri Râma, Hari ve Şiva’nın isimlerini tekrarlamaları öğretilir.******* ******************Mabetlerle ilgili bütün ayrıntılar vatuşastraya dair metinlerde açıklanır. Bir köy ya da kasaba, ancak mabetle yaşanır, oturulabilir hale gelmiş olur********* ******Mabetlerdeki ibadetler din adamları tarafından icra edilir. İbadet tanrının törenle uyandırıldığı, gecenin son sekizinci kısmında başlar. Öğlende ona pişirilmiş yiyecek takdim edilir. Akşam da, ayrıntılı bir lamba töreni yapılır. Onun arkasından tanrıya yine yiyecek takdim edilir. Kali ibadeti dışında hayvan takdimeleri yapılmaz.* *****Ziyaretçiler, mabede yakılmış lambalar temin ederler, kutsal metinler okuma ücretini karşılarlar; sağdan olmak üzere heykele doğru yürürler. Bir takım yeminlerini yerine getirmek ya da hususi bir teveccüh kazanmak için yüzükoyun yerlere uzanırlar/secdeye kapanırlar. Ayrıca kutsal müzik ve drama icrası için ücret ödemek de faziletli bir davranıştır. Evde yapılan ve aile ile ilgili törenler de vardır. Bunlar doğum, erginlenme (upayana), evlilik ve ölüm törenleridir. Bir kimsenin kendisiyle ilgili yapılan son tören ölüm törenidir. Hidular, çocuklarınki dışındaki cesetlerin gömülmesi değil de, yakılması gerektiğini, çünkü arındırıcı bir özelliği olan ateşin tükettiği bedeni daha yüksek bir şekle dönüştürdüğüne inanırlar. Bhagavat-gita bunu, insanın eski elbiselerini çıkarması ve yeni bir elbise giymesi şeklinde ifade eder. Cesedin yakılışının üçüncü ya da başka uygun bir günde ölünün külleri bir nehre, tercihen de Ganj nehrine atılır.********* ********Hinduların ortak kabulleri olan ruh, cesedin yakılmasından sonra varlığını devam ettirir. Bu dünyada iken kurtuluşu (mokşa) gerçekleştirmiş olanlar (jivan-mukti) öldükten sonra nihai kurtuluşu (videha-mukti) gerçekleştirenler. Kutsal yerlere hac, mesela*Mathura,*Krişna’nın doğum yeridir. ******************************Ayodha*Râma’nın krallığının bulunduğu yerdir. ******************Hardwar,*Ganj’ın doğduğu yer olup, Şiva linga ibadetinin büyük bir merkezidir. Bunlar için de en kutsal olan ise, Şivacılığın merkezi ve geçmiş zamanlardan günümüze kadar bir öğrenim merkezi olan Benarestir.*Bu zikredilen yerlerden birine bir hac ziyareti yapılmaksızın Hindunun dini hayatı tam olmuş olmaz.

MEZHEPLERİ************ Hinduizm’deki mezhepler Kadim ve Modern Akımlar şeklinde ayrılarak işlenecektir. Bunlardan Kadim Akımlar başlığı altında saf dini akımlar ele alınacaktır.

Kadim Mezhepleri************ Günümüz Hinduizm’i içinde de varlığını devam ettiren ancak ortaya çıkışları çok eskilere giden üç ana mezhep vardır: Şivacılık, Vişnuculuk ve Şaktizm.******** *************Şivacılık,*tanrı Şiva üzerinde odaklanmayı ve ona yüce Varlık olarak tapınmayı ifade eder. Yüce Varlık olarak kabul edilen Şiva’nın tarihi çok eskidir. Şivacılık kategorisi içinde, bir kısmı aile reisinin hayat tarzı bağlamında diğerleri ise, ölülerin yakıldıkları yerlerde yaşayan asketikler tarafından geliştirilen birçok alt gelenek yer alır. ****************Şiva’ya bütün Hindu mabetlerinde onun kadın enerjisisi Şakti’yle birlikte ve Şiva’nın yaratıcı gücünü temsil eden ve “fallik” şekli olan linga olarak ibadet edilir. Şivacılar Vişnuculardan, alınlarının ortasına koydukları üç yatay işaretle ayrılırlar.*********** ***************************Vişnu ve onun avatarları özellikle de Krişna ve Rama üzerinde odaklanan, şahsiyeti olan tek bir Tanrıya (Vişnu, Rama, Krişna) ibadeti, özgeci bağlılığı (bhakti) ve Tanrı’nın inayeti vasıtasıyla kurtuluşu vurgulayan Vişnuculuk, Hinduizm’in önemli ikinci büyük dini geleneğidir.******* ******************İçinde bazı ayrılıklar da yaşanmış ve bu ayrılıkların sonucu olarak da bazı mezheplere (sampradayas) ayrılmıştır. Bunlar, Ramanuca’nın başı olduğu Şri- sampradya, Madhva’nın Brahma-sampradya ve Nimbarka’nın Sanaka- sampradyası ve Vallabha’nın Rudra-sampradyasıdır. Söz konusu kişiler aynı zamanda, Vişnucuların yetiştirdiği en önemli teologları ve felsefi okul sahibi düşünürleridir. Geç ortaçağda Hinduizm İslâm’la, sonuçları Kebir, Nanan vs.nin öğretileri olan bereketli bir etkileşim gerçekleştirdi****** *******************Vişnu,*yüryüzünde zulüm, adaletsizlik arttığında ve tabii ve sosyal düzende karışıklıklar ortaya çıktığında bunları düzeltmek maksadıyla, insan ve hayvan bedenlerinden oluşan farklı bedenlerde tecessüt ederek (avatar) yeryüzüne iner. Bunlardan en tanınmış olanlar, Rama ve Krişna’dır. Vişnu aynı zamanda Hindu teslis anlayışını oluşturan üç önemli tanrıdan biridir: Brahma, Vişnu ve Şiva (trimurti/üç biçim). ************

Vişnucular, en Yüce tanrı olarak kabul ettikleri Vişnu’ya tapınmanın yanı sıra kendi edebi ürünleri olan Bhagavat-gitayı okumak da dini ibadetlerinin önemli bir parçasını oluşturur. Vişnucuların ayırt edici işaretleri, alınlarının ortasına yerleştirdikleri dikey çizgilerdir.******** **********Şaktizm,*“güç” yani Tanrı’nın yaratıcı gücü anlamına gelen şaktiden türer. Hinduzim’de özellikle Assam ve Bengal’da yaygın olan, nihai gerçekliğin dişil tezühürleri tapınımına verilen isimdir. Tanrı ezeli uykusundadır; onu harakete geçiren ve yaratan Şakti’dir.En seçkin kültler, Şiva’nın dinamik muadili olan Durga ve Kali kültleridir.

Modern Dini Akımları********** ****************Müslümanların uzun süreli Hindistan hâkimiyetleri (1211-1526 Delhi Sultanlığı ve 1526-1757 Moğol imparatorluğu), Hint kültürü üzerinde silinmez bir iz bıraktı. Ancak din olarak Hinduizm hâkim olmayı sürdürmüş olsa da, iki din arasında yaşanan kültürel etkileşim eklektik şahısların (Kebir gibi) ve hareketlerin (Sihizm gibi) ortaya çıkmasına yol açtı.********** ******************Fakat İngilizlerin Hindistan’daki yönetimleriyle başlayan modern dönem, Hinduizm tarihinde, daha önemli bir dönem oldu. On dokuzuncu yüzyılın ikinci çeyreğinden itibaren Hindistan’da üç tür tepki çıktı. ********************************İlk tepki, İngiliz etkisinin güçlü olduğu, özellikle Bengal’da küçük bir İngiliz azınlık tarafından Avrupai liberal değerler ve rasyonalizme tam bir teslimiyetle aşikâr hale geldi. Bu hareketin başlatıcısı, bir brahmin ailesine mensup olan Bengalli Rom Mohan Roy idi. Kalküta’da İngiliz eğitimi veren bir okul açtı. Dini inanç olarak unitaryanizme yakın olan Roy, 1827’de ilk adı İngiliz Hindistan Uniteryen Cemiyeti olan Brahmo Samaj adlı derneği kurdu. Roy, Upanişadlar ve Brahma-Sutra’da bulunduğunu düşündüğü ahlaki tek tanrıcılığı savundu, tanrı ve tanrıçalara ibadeti yasakladı. Bu düşünceler, sonraki iki başkan Devandranath Tagore ve Keshap Candar (1838-1884) tarafından sürdürüldü.****** ************************************************** ********İkinci hareket*Bombay civarında çıktı. Bu 1875’de Swami Dayananda tarafından kurulan Arya Samaj hareketiydi. Dayananda, pupteresliğin, dokunulmazlığın, çocuk yaşta evliliğin ve Hinduizm’in öteki bozulmuş özelliklerinin Vedalarda bulunmadığını savunmaktaydı. Arya Samaj, kurucusunun ölümünden sonra, kendi kaynaklarına müracaat etmek isteyen reformcular için model olmayı sürdürdü. İngiliz yönetimine yönelik rahatsızlıkların olduğu bir dönemde ortaya çıkan bu hareket, Bal Gangadhar Tilak ile ilişkilendirilen militan Hinduizm’e yol açtı.* ********Hindu geçmişinde olan bir takım dini ihya hereketleri de vardır. Bunlardan en önemlilerinden biri Bengalli mistik, Vedanta monizmini savunan bir keşiş tarafından erginlendikten sonra Ramakrişna adını alan, bir brahmanın oğlu olan Gandhadhar Chatterji’dir.

Hinduizm’in çağdaş hikâyesi ve reform, adaptasyon, yeniden değerlendirme ve saldırgan yeniden tasdiğin tedricen ortaya çıkışı Yeni Hinduizm olarak adlandırılır. B. C. Chatterjee, Aurobindo Ghose, Tagore gibi kişiler bu döneme ait kişilerdir. Ancak bunlardan hiçbiri, M. K. Gandhi kadar Yeni Hinduizm’in tam bir temsilcisi değildir. Gandhi tartışmasız Hindistan’ın ahlaki lideridir. Halk nezdinde, bir aziz, dünyanın kötülüklerine son vermek için gelmiş Tanrının bir enkarnasyonu idi

DİĞER DİNLERE BAKIŞLARI********** ******************Klasik dönem Hindu düşünürleri Şankara ve Kumarila Hinduzim’i tamamen dışlayıcı bir tarzda yorumlamış; Hinduizm’den kaynaklanmakla birlikte müstakil birer din haline gelmiş olan Budizm ve Cayinizm gibi hareketleri yanlış olarak kabul etmişlerdir. Swami Vivekananda’ya göre bütün dinler, insan ruhunu tanrıya götüren basamaklardır.************ ********Hindistan’ın modern dönemde yetiştirdiği en önemli şahsiyetlerden biri olan Mahatma Gandhi, başlangıçta Hinduizm’i en hoşgörülü, bütün dinlerdeki doğruluğu ve hakikati kabul eden bir din olarak görürken yani, Hinduizm’e diğer dinlerden daha üst bir yer verirken daha sonraları, bütün dinlerin eşitliğini öne çıkarmaya çalışır. Bunun sonucu olarak da, “dinlerin aynı ağacın dalları” olduğu benzetmesini kullanmaya başlar. Bununla da, dinlerin köken ve öz itibariyle aynı olduklarını ifade etmeye çalışır.******* Radhakrişnan’a göre dini çoğulculuk Hinduizm’in özünde olan birşeydir
__________________

~~~ Bilmediklerimi Ayaklarımın Altına Alsam Başım Göğe Ererdi ✒~




Alıntı ile Cevapla