Tekil Mesaj gösterimi
Alt 27 Eylül 2017, 08:08   Mesaj No:2

Mihrinaz

Medineweb Baş Editörü
Mihrinaz - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu: Mihrinaz isimli Üye şuanda  online konumundadır
Medine No : 14593
Üyelik T.: 15 Kasım 2011
Arkadaşları:68
Cinsiyet:Anne
Memleket:MEDİNEWEB
Yaş:43
Mesaj: 12.403
Konular: 1269
Beğenildi:11857
Beğendi:8991
Takdirleri:26311
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart

OSMANLI YENİLEŞMESİNDE DÖNÜM NOKTASI III. SELİM VE NİZAM-I CEDİT

I.Abdülhamid’in saltanatının son iki yılına 17 Ağustos 1787’de başlayan Osmanlı-Rus savaşı damgasını vurmuştur.
Rusya ile ittifak antlaşması olan Avusturya da 9 şubat
1788’de*Osmanlı’ya savaş ilan etmişti.
1789’da, 25 bin sivil halkın Özi’de Ruslar tarafından katledilmesi ve savaşta alınan başarısızlık haberleri üzerine inme hastalığı sonucunda I. Abdülhamid 7 Mayıs 1789’da*vefat etti.
Osmanlı-Rus ve Osmanlı-Avusturya savaşlarının büyük bir hızla Osmanlı aleyhine sürdüğü 1789 yılında tahta III. Selim geçti. III. Selim ilk olarak 31 Ocak 1790’da*Prusya ile bir ittifak yaparak Avusturya’yı zor duruma soktu.

Osmanlıların Avusturya ile 4 Ağustos 1791’de yaptığı Ziştovi Antlaşması ile Osmanlı-Avusturya savaşı sona erdi.

10 Ocak 1792’de*imzalanan Yaş Antlaşması ile Osmanlılar Kırım’ı ele geçirme ümidini tamamıyla yitirdi. Bu antlaşmayla Osmanlı Devleti Kafkasya’daki nüfuz bölgelerinde de gerilemiştir.*** ************

*III. Selim, Ziştovi Antlaşması’nın imzalanmasından hemen sonra yenileşme hareketine hız verdi.

Avusturya’ya elçi olarak gönderilen Ebubekir Ratıp Efendi, 1791’de Viyana’dan döndükten sonra Avrupa’daki askerî ve sosyal hayatı anlatan 500 sayfalık Sefaretname ’sini Sultan’a sundu. Çözüme yönelik olarak ise Kanuni Sultan Süleyman Devri’ne dönme zorunluluğu, eski kurumların tümüyle tasfiye edilmesi ve Yeniçeri Ocağı’nın yenilenmesi gibi görüşler öne sürülmüştür. III. Selim bu görüşler çerçevesinde*“Nizam-ı Cedit (Yeni Düzen)” adı verilen ıslahat hareketine başladı.*

Nizam-ı Cedit hareketiyle “Yeniçeri Ocağı’nın kaldırılması, ulemanın nüfuzunun kırılması, şeyhülislamların siyaseti yönlendiren fetvalarına son verilmesi, Avrupa’nın ilim, sanat, askerlik, ziraat, ticaret ve medeniyet hayatında yaptıkları yeniliklerin Osmanlı Devleti’nde de uygulanması” amaçlandı.

Askerî Alanda Yenilikler

**Eski kurumların ıslahı çalışmalarından sonra Avrupa tarzındaki yeni ordu ise Nizam-ı Cedit adıyla 24 şubat 1793’te*kuruldu. Bu ordunun başına Sadaret eski Kethüdası Mustafa Reşit Efendi getirildi.
Fransa ve İsveç’ten getirtilen subayların yönetimindeki Nizam-ı Cedit ordusunun kuruluşunda 1602 er ve 27 subay mevcudu bulunmaktaydı.
Nizam-ı Cedit ordusuna bağlı olarak 23 Kasım 1799’da*farklı kıyafetleri olan yeni bir birim daha eklendi.
Ordunun 1802’de mevcudu 9263 er ve 27 subaya yükselmişti. 1806’da ise mevcut iyice artırılarak 22.685 er ve 1590 subaya çıkarıldı. Bu askerlerin yarısı Anadolu’da yarısı da İstanbul’da istihdam edilmişti. Nizam-ı Cedit ordusunun masraflarının karşılanması içini irad-ı Cedit Defterdarlığı kurulmuştu. Defterdarlığa bağlı olarak boş kalan dirlikler, içki, tütün, kahve gibi mallara konan vergiler bu orduya tahsis edildi.*

*Yeni orduyu ve eski askerî kurumları nitelikli askerlerle güçlendirmek maksadıyla 1795’te Mühendishane-i Berr-i Hümayun (Kara Mühendishanesi) kuruldu. Burada Fransızca zorunlu dil olarak okutuldu. 1773’te inşa edilmiş olan Mühendishane-i Bahr-i Hümayun’un (Deniz Mühendishanesi) ıslahına başlandı. 1792-1803 yılları arasında Kaptan-ı Derya sıfatıyla donanmanın başında bulunan Damat Küçük Hüseyin Paşa, terfi ve tayin işlerini düzene sokarak yolsuzlukları engellemeye çalıştı. Tersane genişletilirken Bahriye için bir sağlık teşkilatı kuruldu. Bulaşıcı hastalıklar için karantina uygulamasına da ilk kez bu dönemde geçildi.

İdari Alanda Yenilikler**********

1792’de Londra’da 1797’de Paris, Viyana ve Berlin’de daimi elçilikler açıldı. Bu elçilikler pek çok Osmanlı aydının yetişmesine, yabancı dil öğrenimlerine, Avrupa ülkelerindeki fikir akımlarını tanımalarına hizmet etti. Böylece Batı’dan haberdar ve Batı’ya yönelik küçük bir azınlık oluşmaya başladı. Tımar ve zeamet de yeniden düzenlenerek buradan Hazine’ye gelir sağladı.

Osmanlı-Fransız Savaşı********** Napolyon’un önderliğinde Fransız ordusu 1798 Yılında Mısır’a saldırarak Osmanlının önemli bir vilayeti olan Mısır’ı ele geçirmişti. Osmanlı ordusunun almış olduğu yenilgiler Fransa’ya yalnız başına karşı koyamayacağını gösterdiğinden Osmanlı devleti ittifak arayışına girdi. Bu maksatla Fransa’ya karşı 3 Ocak 1799’da*Ruslarla, 5 Ocak 1799’da İngiltere ile ittifak antlaşmaları imzalandı.
***İngiltere ve Rusya, Fransa ile yapılan 30 Ağustos 1801*tarihli antlaşma ile Napolyon kuvvetlerini Mısır’dan çıkardı.

Osmanlı’lar Mısır’da Fransızlardan kurtulmuştu ancak bu kez de yapılan ittifakın karşılığı olarak İngiltere ve Rusya’nın ağır istekleriyle yüz yüze kalmıştı. İngiltere, Fransızları bölgeden çıkarmak*bahanesiyle girdiği Mısır’a yerleşmek niyetindeydi. Rusya ise azlardan kalıcı olarak geçiş hakkı almanın pesindeydi. Bu tehlikeli durumda Osmanlı devlet adamları çareyi yeniden Avrupa’da pek çok başarı kazanan Fransa ile ittifakta bularak 25 Temmuz 1802’de Fransa ile Paris Antlaşması’nı imzalamıştır.

Osmanlı-Rus-İngiliz Savaşı**
**Fransa ile yeniden yakın ilişkiler kuran Osmanlı’lar, İngilizlerin Mısır üzerindeki hesaplarını boşa çıkarmak maksadıyla bölgedeki otorite boşluğunu doldurmak için Temmuz 1805’te Mehmet Ali Paşayı Mısır’a vali olarak atadı. Bu arada İttifak’ın sona ermesi nedeniyle Boğazların Rus savaş gemilerine kapanması iki devlet arasında gerginlik çakmasına yol açmıştı. Rusya İngiltere’nin desteğiyle Ekim 1806’da Memleketeyn’i (Hotin ve Bender kaleleri) işgal etti. Bunun üzerine Osmanlı Devleti her iki devlete karşı savaş açtı. İngiliz donanması 20 Şubat 1807’de*Boğaz’dan geçerek İstanbul kıyılarına kadar geldi. Ancak 1 Mart’ta geri dönmek zorunda kaldı. İngilizler İskenderiye’de de Mehmet Ali Paşa tarafından yenilgiye uğratılarak 1807 Eylül’ünde bölgeden çekilmeye başladı.

Kabakçı Mustafa isyanı ve III. Selim Devri’nin Sonu*
**III. Selim’in Nizam-ı Cedit hareketi eski düzenden şahsi çakarları olan kişi ve gruplar tarafından tepkiyle karşılanmıştı. Yeni düzenden çıkarları olumsuz yönde etkilenen şahıs ve grupların desteğiyle Nizam-ı Cedit hare- ketine karşı olanlar, Karadeniz Boğazı kalelerinde topçu olan Kastamonulu Kabakçı Mustafa önderliğinde Mayıs 1807’de isyan ederek İstanbul’a doğru yürümeye başladılar.
Kabakçı Mustafa İstanbul’a vardığında İstanbul halkından da büyük destek gördü. İsyancılar 28 Mayıs’ta III. Selim’den Nizam-ı Cedit ordusunun kaldırılmasını ve 11 kişinin idamını istedi. Ertesi gün III. Selim tahtan indirildi ve yerine IV. Mustafa geçirildi. 1808’de de Nizam-ı Cedit ordusu lağvedildi.

II. MAHMUT DÖNEMİ GELİŞMELERİ VE YENİLİKLERİ (1808-1839)

IV. Mustafa’nın (1807-1808) kısa saltanat döneminde III. Selim’in başlatmış olduğu yenilikler durdurularak çok sayıda Nizam-ı Cedit yanlısı da öldürüldü. IV. Mustafa Yeniçeri Ocağı ile 31 Mayıs 1807’de*bir anlaşma yaptı. Yenilikçiler, Rusçuk Ayanı Alemdar Mustafa Paşa önderliğinde 10 bin mevcutla İstanbul üzerine yürüdü. Alemdar Mustafa Paşa’nın Saray’a saldırdığı sırada IV. Mustafa hal’ edilmesini önlemek amacıyla III. Selim’i öldürtmüştü. Yenilikçilerin Saray’a karşı elde ettiği başarı neticesinde II. Mahmut tahta çıkarıldı ve Alemdar Mustafa Paşa da sadrazam oldu.

Sened-i ittifak (7 Ekim 1808)*

*II. Mahmut tahta geçer geçmez ilk olarak merkezî otoritenin sağlanmasına yönelik icraatlara ağırlık verdi. Bu maksatla 29 Eylül 1808’de ayanlar ile Yeniçeri Ocağı’nın düzenlenmesi, ayanların hak ve imtiyazları ile devlete karşı sorumluluk ve vazifeleri ve buna karşılık devletin ayanlara karşı tutumu konuşuldu. Varılan mutabakat neticesinde 7 Ekim 1808’de ayanlar ile Saray arasında Sened-i ittifak belgesi imzalandı. Bu senetle ayanlar Padişah’a sadakatlerini ilan ederken Padişah da ayanları koruma sözü vermekteydi. Bu belge, aynı zamanda, Osmanlı Devleti’ndeki anayasallaşma sürecini başlatan ilk belgelerden biri olarak kabul edilmektedir.

İngiltere ve Rusya ile ilişkiler:**

**İngiltere 1807’den beri savaş hâlinde bulunduğu Osmanlı ile barışa yöneldi ve iki devlet arasında 5 Ocak 1809’da Kal’ayı Sultaniye antlaşması*imzalandı. Bu antlaşma ile İngilizler daha önce itiraz ettikleri Boğazların Ruslara kapatılması hükmünü de kabul ediyordu. 1806’dan beri süren Osmanlı-Rus savaşı ise Osmanlı ordularının yenilgisiyle sonuçlanmıştı.

*İki devlet arasında*28 Mayıs 1812’de imzalanan Bükreş Antlaşması*ile Prut Nehri-Tuna ağzı Osmanlı-Rus sınırı olarak kabul edilirken Osmanlı Devleti Sırplara imtiyaz verilmesini de kabul etmek zorunda kaldı.

Sırp ve Rum isyanları:*********** Balkanlar’da ilk milliyetçi isyan Sırbistan’da çıkmıştı. Osmanlı Devleti Ekim 1813’te Sırp isyanlarını kontrol altına almayı başardı. Ancak Rusya’nın desteğiyle 1815 Temmuz’unda yeniden başlayan isyanlar neticesinde Osmanlı Devleti 1816’da Sırplara özerk bir prenslik statüsü vermek zorunda kaldı. Sırplara verilen statü, Ruslarla 7 Ekim 1826’da imzalanan Akkerman ve 14 Ağustos 1829’da*imzalanan Edirne Antlaşmalarında*tasdik edildi. Eylül 1830’da ise özerk Sırbistan’ın kurulmuş olduğu ilan edildi. Şubat 1821’de Rus Çarı’nın Rum asıllı yeğeni ipsilanti tarafından ilk isyan hareketi Eflak’ta başlatıldı. İkinci isyan hareketi bir ay sonra Mart 1821’de Mora’da patlak verdi. Mora isyanı kısa zamanda yayılarak Nisan ayında orta ve güney Yunanistan’a kadar genişledi. Osmanlı’lar isyanı bastırabilmek için Mısır Valisi Mehmet Ali Paşa’dan yardım istemek zorunda kaldı. Mehmet Ali Paşa kuvvetleri Mora’da büyük başarı elde ettiler. Ancak isyan bastırılmak üzere iken Rusların savafl tehdidinde bulunmalar› üzerine Osmanlılar 7 Ekim 1826’da Akkerman Antlaşması’nı*imzalamak zorunda kaldı.

*Avrupalı devletlerin baskısı neticesinde 14 Eylül 1829’da*imzalanan Edirne antlaşması ile Osmanlı Devleti Yunanlıların bağımsızlığını kabul etmek zorunda kaldı.

Mısır’daki Yenilik Hareketleri ve Mehmet Ali Paşa isyanı Kavalalı Mehmet Ali Paşa, Padişah’a bağlı olarak yürüttüğü Mısır idaresinde zamanla neredeyse bağımsız bir iktidar odağı hâline geldi. 1811’de Kölemen beylerini ortadan kaldırarak tüm Mısır’a hakim oldu. 1818’de Vahhabi isyanını bastırarak Basra Körfezi’ni ele geçirdi. 1820’de Mısır’ın yan› sıra Arabistan ve Sudan’a da hakim bir güç durumundaydı.******

Mehmet Ali Paşa’nın kısa bir zaman içinde askerî alanda göstermiş olduğu bu başarı Mısır’da başlatmış olduğu yenilik hareketiyle doğrudan ilişkiliydi*
Mehmet Ali Paşa 1829’da Vekayi-i Mısriyye*adıyla Mısırın ilk resmî gazetesini çıkardı ve Avrupa’ya pek çok öğrenci göndererek bir de tıp okulu açtı.
**II. Mahmut Mısır meselesini nihai olarak sona erdirebilmek maksadıyla İngiltere’nin de desteğini almayı zorunlu görmüş ve bu maksatla 16 Eylül 1838’de*Osmanlı- İngiliz Ticaret Antlaşması’nı (Balta Liman› Antlaşması) imzalamıştı. Bu antlaşma ile İngilizlere kapitülasyonları dahi aşan iktisadi imtiyazlar sunuluyordu.
Balta Limanı antlaşması ile Osmanlı Devleti kendi tüccarlarına bile vermediği imtiyazı İngiliz tüccarlarına veriyor, onları iç gümrüklerden muaf tutuyordu. Belirli ürünlerde kurulan devlet tekeli (yed-i vahit) de bu antlaşmayla tamamen kaldırılıyordu.

II. Mahmut Devri Yenilikleri**
*III. Selim’in yolundan giden II. Mahmut da yeniliklerine askerî alandan başlamış ve 14 Ekim 1808’de Sekban-ı Cedit Ocağını kurmuştu.
Ocak kısa zamanda 10 bin kişilik bir kuvvete ulaşırken II. Mahmut donanma ve diğer ocakların ıslahı için de pek çok tedbir aldı. Yeniçerilerin talimlerden kaçmaması için İstanbul esnafına dahi talim zorunluluğu getirildi.
Ancak Yeniçeriler yeniden ayaklanarak Alemdar Mustafa Paşayı öldürdüler ve II. Mahmut bu olay üzerine Sekban-ı Cedit Ocağı’nı dağıtmak zorunda kaldı.
*Askerî yetersizlik ve başarısızlıklarına ek olarak her fırsatta Saray’a karşı ayaklanma tertibi içinde bulunan Yeniçerilerin uzun zamandır süren ıslah çabalarına direnişle karşılık vermeleri, Ocağın kaldırılmasını artık zorunlu hâle getirmişti. 15 Haziran 1826’da*Yeniçeriler son kez isyan ettiler; iki gün sonra 17 Haziran 1826’da köklü ancak uzun zamandır devlete zarar veren bu askerî kurum nihayet ortadan kaldırıldı.
Yeniçeri Ocağı’nın kaldırılması olayı Vaka-i Hayriye olarak adlandırıldı.
Ocağın kaldırılmasından sonra Avrupa ölçüsünde düzenlenmiş, modern bir ordu olan Asakir-i Mansure-i
Muhammediye*kuruldu.

*İdari ve mali alanda:*
1834’te Evkaf Vekâleti kurularak vakıf gelirleri merkeze aktarıldı ve tüm devlet gelirlerinin yüzde 70’i modern ordunun ihtiyaçlar› için tahsis edildi. 30 Mart 1838’de alınan kararla Sadrazamlık kurumu Başvekâlet adını aldı. Adli işleri yürütmek üzere Meclis-i Ahkâm-ı Adliye, idari işleri yürütmek üzere Dar-ı şûrayı Bâb-ı Âli ve askerî işleri yürütmek üzere Dâr-ı Şûrayı Askerî kuruldu. 1838’de ziraat, ticaret, sanayi ve bayındırlık işlerini yürütmek üzere de yeni meclisler kuruldu.

**Eğitim ve sosyal alanda:*
1826’da ilk kez dört öğrenci eğitim görmek için Avrupa’ya gönderildi. 1827 Yılında açılan tıp okuluyla ordu için hekim ve cerrah yetiştirilmesi sağlandı. 1831’de Muzika-i Hümâyûn ve 1834’te Mektebi Ulûmı Harbiye adıyla Fransız modelinde iki yeni okul açıldı. Bundan başka ilk ve orta seviyede devlet memuru yetiştirmek amacıyla mektebi Maarif-i Adli ve Mektebi Ulum-ı Edebi açıldı. İstanbul ile sınırlı olmak kaydıyla bu dönem ilköğretim zorunlu hâle getirildi.

1815’te Saray Topkapı’dan Dolmabahçe’ye taşınarak eski saray usullerinde pek çok değişiklik yapıldı. 1828’te askere, 3 Mart 1829’da*çıkarılan kıyafet nizamnamesiyle ulema dışındaki tüm sivillere fes giyme zorunluluğu getirildi. Bu nedenle 1830’da Tunus’tan getirtilen ustalara Eyüp’te Feshane kurduruldu. ilk Türkçe Osmanlı gazetesi olan Takvim-i Vekayi 1 Kasım 1831’de haftalık olarak yayın Hayatına başladı. ilk nüfus sayımı, ilk karantina ve posta teşkilatının kurulması gibi yenilikler de II. Mahmut döneminde gerçekleştirildi.

__________________

~~~ Bilmediklerimi Ayaklarımın Altına Alsam Başım Göğe Ererdi ✒~




Alıntı ile Cevapla