Tekil Mesaj gösterimi
Alt 14 Kasım 2017, 15:34   Mesaj No:20

ÂlâLeyl

Medineweb Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:ÂlâLeyl isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 58435
Üyelik T.: 07 Kasım 2017
Arkadaşları:2
Cinsiyet:Erkek
Yaş:37
Mesaj: 148
Konular: 14
Beğenildi:214
Beğendi:260
Takdirleri:3408
Takdir Et:
Standart

Rabbişrah lî sadrî. Ve yessir lî emrî. Vahlul ukdeten min lisânî. Yefkahû kavlî.




Kör ile Gören (Görerek bilme duysuna hitap eden bir ayet)
Karanlıklar ile Nur (Görerek bilme duyusuna hitap eden bir ayet)
Gölge ile Sıcak (Hem görerek hem de hissederek bilme duyusuna hitap eden bir ayet
Diriler ile Ölüler bir olmaz. (Görerek bilme duyusuna ve daha pek çoğuna hitap eden bir ayet)

Yukarıdaki ayetlerin ilk kelimeleri dünya hayatına, ikinci kelimeler ise ahiret hayatına hitap etmektedir.

İlk kelimeleri yan yana yazdığımızda: Diriler (hakikate) kördür, karanlıktadır, gölgededir.

İkinci kelimeleri yan yana yazdığımızda: Ölüler (hakikati) görendir, nurdadır ya da sıcaktadır.


Bu örüntüye, sıralamalı sınıflandırmaya baktığımızda görme eylemleriyle doğrudan ilintili olduğunu anlıyoruz. Ama Diriler ile ölüler bir olmaz, cümlesinden sonra Rabbimiz işitme duyusundan bahsederek bu örüntüyü bozuyor. Kur'an'da sıklıkla karşılaşılan bir durum bu. Belli bir sıralamayla, ahenkle, uyumla ilerlerken bir anda bütün ahengi darmadağın eden bir ayet/cümle geliverir ve insan sersemleyiverir. Bu cümle de insanın durup bir düşünmesine neden oluyor.

Önce aynı süre de geçen 10. ayetin ilk cümlesine bir bakalım:

Men kâne yurîdul izzete fe lillâhil izzetu cemîâ
Her kim izzet istiyorsa bilsin ki izzet tamamiyle Allah'ındır
İzzet, otorite, güç, kuvvet, kudret manalarına gelir.


Aynı cümlede "işittirmek" kelimesi yerine "göstermek" kelimesini kullanarak bir bakalım:

"Allah, dilediğine gösterir. Sen, kabirde bulunanlara gösterecek değilsin."

Eğer Rabbimiz yukarıdaki cümleyi tercih etmiş olsaydı ne düşünürdük?

Peygamberimizin (sav) yaşayan insanlara Kur'an'da yazanları, cenneti ya da cehennemi gösterebileceğini mi düşünürdük? Melekleri gösterebileceğini mi düşlünürdük.

İçimden yükselen ilk ses "HAYIR" oluyor. Onun hiç kimseye ne cenneti ne cehennemi ne melekleri göstermeye gücü yetmez. Ancak Allah'ın dilediği kişi bir şeyleri görebilir. Ancak Allah dilediği kişiye gösterir.

Göstermek kelimesi neden işittirmek kelimesinden üstün olsun ki? Her ikisi de bir duyu organı vasıtasıyla gerçekleşmekte. Her ikisi de anlamaya/idrak etmeye yarayan bir araç. "Peygamberimiz (sav) kimseye ne cenneti ne de cehennemi gösteremez ancak Allah gösterir," derken aklımız çok rahat kabulleniyor da işitme söz konusu olunca neden garipsiyoruz.

Mesela size bir şey söyledim diyelim. İşiten siz olursunuz ama size işittiren ben miyim? Ben hiç kimseye hiçbir şey işittiremem. Sadece Allah'ın bana verdiği azaları kullanarak bir cümle söylerim. İşiten kendisi işitir. İşittiren ise ancak Allah'tır.

Kaldı ki sadece işitmekten bahsediyoruz burada. Anlamaktan değil. Anlamak ise apayrı bir mesele.

Küçük bir örnek vereceğim:

Diyelim ki kalabalık bir meydanda yüksek bir yere çıktım ve şöyle bağırdım: "GÜL, HAYAT KISA!"

Pek çok kişi işitse bunu. Kimisi ateistçe "Evet, hayat kısa, eğlenmeme bakmalıyım," diye düşünebilir.
Kimisinin ismi Gül olabilir ve kendine seslendiğimi sanabilir.
Kimisi henüz liseye başlamış olabilir. Kimisi de yaşlanmış ölmek üzere olabilir ve "Dalga mı geçiyorsun sen diyerek," kızabilir.
Kimisi de Allah'a kavuşma derdinde ve kısa süre sonra öleceğini hatırlayarak sevinebilir.

Herkes kurduğum o kısacık cümleden farklı farklı manalar çıkarabilir.

Görüldüğü gibi, kurduğum minicik bir cümleden çıkarılabilecek anlamlara bile hiçbir şekilde hakim değilim. Kurduğum hiçbir cümlenin anlamlarını sınırlandıramam ya da genişletemem. Buna gücüm yetmez. Ama Rabbimizin gücü her şeye yeter. Kurduğu her ayete hakimdir. Dilediğince anlamlarını genişletebilir, dilediğince sınırlandırabilir. Kurduğu bir ayetten bütün insanların aynı şeyi anlamasını sağlayabilir ya da aynı ayetten bütün insanlara farklı şeyler düşündürebilir, öğretebilir.

Söz konusu ayette ise anlamanın da gerisinde kalan işittirmekten bahsedilmekte.

Yaşayan insanlara bile işittirmekten acizken, kabirdeki insanlara nasıl işittirebilir ki insan herhangi bir şeyi.

Ayete doğrudan bir anlam atfetmek yerine bir bakış açısı ortaya koymak istedim.


Rabbimiz! Ayetlerinin hakkımızda en hayırlı, en güzel, en faydalı; Senin aşkın/yüksek hoşnutluğuna en temiz halimizle yakınlaştıracak şekilde anlaşılmasında her gördüğümüz, her duyduğumuz ve her duyumsadığımız ve her bildiğimiz şeyi vesile kıl. Key nusebbihake kesîrâ. Ve nezkureke kesîrâ. İnneke kunte binâ basîrâ
Alıntı ile Cevapla