Konu Başlıkları: Mayıs Ayı Üyemiz ''AlaLeyl''
Tekil Mesaj gösterimi
Alt 24 Mayıs 2019, 20:08   Mesaj No:14

ÂlâLeyl

Medineweb Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:ÂlâLeyl isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 58435
Üyelik T.: 07 Kasım 2017
Arkadaşları:2
Cinsiyet:Erkek
Yaş:37
Mesaj: 148
Konular: 14
Beğenildi:214
Beğendi:260
Takdirleri:3408
Takdir Et:
Standart

Yarışanın dünyadaki durumunu Allah şurada tanımlar:

"O geceyi gündüze sokar, gündüzü geceye sokar. O bizatissuduru bilir."

Öyle yaklaştırılmıştır ki yarışan, bu ayeti okuyanlar "SADECE" Allah'tan bahsedildiğini düşünür.

Hadid süresinde 6. Ayettir bu ayet ve 11. ayete kadar 4 derece insandan bahsedilir. En tepede Allah'ın kendisine yaklaştırdığı "yarışanlar" bulunur. Onun altında Allah'ın halifeler kıldığı insanlar. Onun altında mülkün kendisine ait olduğunu zanneden ve onu ömür boyu infak eden insanlar.
Onun altında ise malın kendisine ait olduğunu zanneden ve Allah'ı fakir kendisini zengin zanneden ve hatta Allah'a borç vermeye kalkan insanlar bulunur.

Dört farklı mertebe ki bunlar kendi aralarında da derecelendirilir. Örneğin kendisinin zannettiği malı vs. fethten önce ve fethten sonra harcayanların dereceleri farklıdır.

Bu dört mertebenin ahiretteki durumları anlatılır. Kimlerin nasıl bir cennete gittiğini, kiminle komşu olduğunu anlatır Allah. Dört mertebenin de yerini açık açık anlatır Allah. Başlayalım.

Yarışan gecesini gündüzüne katmaz. Ne gecesi vardır onun ne gündüzü. Gece de gündüz de Allah'ındır.

Allah yarışanı imana davet etmez çünkü o zaten Allah'a ve resulüne iman etmiştir Allah onun südurunu bilir. Allah ona infak et de demez Hadid süresinde. O zaten geceyi gündüze katar gündüzü geceye katar. Onun arzusu cennet değildir, mal mülk değildir,köşkler vs. değildir. O Allah'ın magfiretine ve rıdvanına kavuşmak ister. O Rabbinin Vech-i A'lâ sına kavuşmak ister.

O Allah ile ticaret yapan, ecir ücret karşılığında hizmet veren biri değil Allah'ı hoşnut etmek, rızasına magfiretine kavuşmak için kulluk edendir.

Onun altındaki ayette ise Allah'a ve resulüne imana davet edilen halifeler vardır. Halife derken mülkün kullanımına verildiği herkes. Bir can verilen herkes halifedir örneğin bir beden bir nefes verilen. Allah'ın olan canı kullanan Allah'a ait olan bedeni kullanan herkes halife kılınmıştır. Kimileri bunun farkındadır, kimileri değil. Farkında olanlar halifedir olmayanlar ise aşağıdaki ayette değineceğiz. Şimdilik halifelere devam edelim. Allah halifelerin "Allah'a ve Resulüne" imana davet edilmelerine hükmetmiştir. İman etmiyorlar mı? Allah onların infaka davet edilmelerine hükmetmiştir. Allah'ın olanı infak etmiyorlar mı? Bildikleri halde! Yerlerin ve göklerin mülkünün Allah'a ait olduğunu bildikleri halde! Onlar aynı zamanda Allah ile ticaret yapanlardır! Kullanımına verilenleri öyle sevmişlerdir ki, cenneti isterler Allah'ın rızasını değil. Dünya hayatının eğlencesi cici bicisi öyle gözlerini kör etmiştir ki cennet isterler, köşk isterler, huriler isterler, bize nuri yok mu derler... Allah da onlara ücret olarak BÜYÜK ECRİ büyük ücreti vaad eder.

Onların altında da mülkün kendisine ait olduğunu zannedenler vardır. Ben geceMi gündüzüMe katıyorum Allah için diyenler vardır! Ben Allah için varıMı yoğuMu veririm diyenler vardır. Allah öyle şefkatlidir ki yukarıda iki defa mülk Allah'ındır denmesine rağmen, insanların sadece halife olduğunu, mülkün insanların kullanımına verildiğini söylemesine rağmen. Öyle insanlar vardır ki "Ben Allah için geceMi gündüzüMe katıyorum," derler. Ve Allah demez ki "Yerlerin ve Göklerin Mülkü Allah'ındır sen kendini Allah'ın mülküne ortak mı koşuyorsun!"

Derler ki ben canıMı bile veririm Allah için. Ve Allah demez ki kuluna "Hayy olan Allah'tır. Canlarınız Allah'ındır. Sizin kullanımınıza verdiği can mülkünde Allah'a ortak mı koşuyorsunuz!"

Derler ki ben varıMı yoğuMu, malıMı mülküMü Allah yolunda harcarım.

Allah onlara demez ki "Mülk sadece ve sadece Allah'ındır. Allah'a kendinizi mülkünde ortak koşup sonra Allah yolunda harcayarak Ahsen mi davrandığınızı sanıyorsunuz?"

Hayır! Öyle değil!

Ama Allah Rauf'tur Rahimdir.

Onların anlayacakları dilden konuşur. Der ki:

Yerlerin ve göklerin mirası Allah'ındır.

Mirası diyor Allah! Mirası!

Mirası kim kime birakır arkadaşlar?

Hâlâ nasıl secde edip ağlamazlar? Nasıl bu kadar sert kalpli olabilirler? Allah bir üzerlerindekilere Halife diyerek onurlandırırken bu insanlar mülkün kendilerine ait olduğunu Allah'ı da mirasçı mı?

Nasıl da çirkin! Buna rağmen Allah fethten önce ve fethten sonra infak edenlere "Güzeli" vaad ediyor. Nasıl da Rauf Allah. Nasıl da Rahim!

Sonra en aşağıda Allah'a borç verenler var! Malı kendisinin zannettiği gibi kendisini zengin Allah'ı fakir zannediyor herhalde. Allah'a borç isteterek ve Allah'ın mülkünü ona faiziyle vererek Allah'ı onurlandırdığını mı zannediyor? Dağın üzerindeki bir dabbe gibi yukarıdan bakıyor insan. Dağı kudret eliyle tutana, dağdan borç veriyor; dağın da kendisinin de Rabbine borç veriyor...

6. Ayette yarışanlar imana davet edilmez. Allah onların südurunu bilir!

7. Ayette halifeler hem Allah'a hem resulüne imana davet edilir.

10. Ayette kendini mülkün sahibi zannedenler "Allah'a ve Resulüne değil" "Allah'a imana" davet edilir.

11. Ayette Allah'ı fakir kendini zengin zannederek Allah'a borç verenler "Allah'a imana" davet edilmezler!

Bu davetsizlikler ya da davetler bizlere o insanlara dair bir fikir veriyor.

Peki bu dört insanın ahiretteki durumu nasıldır?

Mülkü kendisinin, canı kendisinin zannederek infak edenleri görürüz önce. Cennete giderler. Allah onlara güzel olanı vermiştir. İki nur sağlarından ve önlerinden koşar. Madem cenneti istemişlerdir alsınlar cenneti! Münafıklar onlara seslenir. Münafıklara yanıt verilir. Sonra aralarına bir set çekilir. Bir tarafında azap bir tarafında ise rahmet vardır. Bu sette bir de kapı vardır. Münafıklarla konuşmaya devam ederler. Ne kadar da yakındır bu cennetlikler münafıklarla. Azapla aralarında sadece bir kapı vardır bu cennettekilerin. Azapla kapı komşusudur bu cennetlikler. Ahsen değil mi? Onlar için öyle değil midir? Fevzül Azîm der Allah Fevzül Azîm! Büyük başarı! Kendisinin zannettiği mülkü Allah yolunda harcayarak cennete ulaşabilmeleri büyük başarıdır gerçekten! Allah cennete ulaşan halifelerini ve yarışanları "Allah'a ve Resulüne iman edenler" diye açarak tanımlarken bu cennetlikler için mümin erkekler ve mümin kadınlar. İman etmişler ama neye kime Allah belirtmez. Öyle ya Allah'a gerçekten iman eden resulune gerçekten iman eden Allah'ı mirasçısı gibi düşünür mü! Neyse, müminlerdir onlar da...

Peki ya Allah'a borç verenlerin durumu nedir?

18- Şüphesiz sadaka veren erkekler ve sadaka veren kadınlar, Allaha güzel bir borç verenler var ya, verdikleri kendi hesabına kat kat katlanır. Bir de onlara kerim bir ecir vardır.

Allah onları sadaka veren kadınlar ve sadaka veren erkekler ve Allah'a borç verenler olarak tanımlar. Ne acı! Cennete giderken filan da görmüyoruz onları. Durumları pek meçhul!

Bir örnekle anlatacağım size durumu.

Biri kapıdan giriyor ve 3-5 lira uzatıyor size. Allah'a borç veriyorum alın bunu diyor.

Sonra dediğinden utanıp "Hayır, hayır sadaka veriyorum," diyor.

Ne derdiniz? "Önce Allah'a borç verenlerdendin şimdi sadaka verenlerden oldun"

Adam utanıyor ve cebinden tüm parasıni çıkarıyor. "Malim mülküm canım dahil Allah'a feda olsun! Hem ölünce her şey yine ona kalacak."

Ne derdiniz? "Şimdi iman edenlerden oldun!"

Adam tekrar utanır söylediğinden. "Benim malım mülküm canım yok ki zaten, nasıl Allah'a miras kalsın? Hepsi zaten Allah'ın. Her şey yalnızca Allah'ın"

Cevap verilir: "Şimdi hakka şehadet edip doğru söyleyenlerden Şahit ve Sıddîklerden oldun. Şimdi Allah'a ve resulüne iman edenlerden oldun."

Aklına cennet geliyor adamın adam utanıyor. Zaten Allah'ın hazine sandığı olan yeryüzundekileri oradan oraya katıp bir de karşılığında Büyük Ecri/Ücreti, cenneti istemekten "Ne cenneti," diyor, "Allah beni affetsin benim kullanımıma verdiklerini yanlış kattığım için bana magfiret etsin, benden razı olsun, yeter ki benden razı olsun!"

Ne derdiniz? "Şimdi Allah'a ve resulüne iman edenlerden oldun."

...


Azapla kapı komşusu olan müminler

Allah'a borç ve sadaka verenler

Bu iki grubu iki ayetle birbirine bağlar Allah. Onların problemini ortaya koyar:

16-"İman edenlerin kalplerinin Allah'ın zikriyle ve inen hak aşkına huşu duyma/haşiyete kapılma zamanı gelmedi mi? Kendisine kitap verilmiş sonra üzerinden uzun zaman geçip de kalpleri katılaşmış ve içlerinden çoğu fâsık olanlar gibi olmasınlar.

17- İyi biliniz ki Allah, yeryüzünü ölümünden sonra diriltir. İşte size ayetleri aklınız ersin diye açıkladık.


Onlar mülkü kendilerinin zannederek Allah'a ortak koşan mümin kadınlar ve mümin erkeklerdir. Sadaka veren erkekler sadaka veren kadınlar ve Allah'a borc verenlerdir. Erkeği ve dişiyi yaratan Allah bilir yapılan türlü işleri!!!


Sonra mülkün kullanımına verildigi kişiler, halife kılınanlar, şahitler ve sıddîkler belirir. Büyük ecrin sahipleri. Büyük ücretin sahipleri!

Nasıldır onların cenneti? Onlar da azapla kapı komşusu mudur?

"Allaha ve rasullerine" iman edenler var ya, işte onlar sıddîklerdir, şahitlerdir. RABLERİ KATINDA onların ecirleri ve nurları vardır. Ayetlerimizi inkar edip yalanlayanlara gelince onlar cehennem ashabıdır.

Onlar Allah'a ve resulüne iman etmis. Mülkün canın ve her şeyin Allah'a ait olduğuna şahitlik etmiş ve dosdoğru kabul edip dile getirmişler ve infak etmişlerdir. Onların nurları ve ecirleri Rablerinin katındadır! Büyük ecir onlarındır.

Onlar dünyahayatını sevenler ki infaklarına karşılık büyük ecri cenneti istemiş ve ona kavuşmuşlardır.

Allah onları bir ayet ile yarışanlardan ayırır. O ayet şudur:

20: Değersiz düşük dünya hayatının yalnızca oyun, eğlence, süs ve aranızda karşılıklı övünme, mal ve çocuklarda çokluk yarışından ibaret olduğunu biliniz. O, bir yağmurun durumuna benzer; otu rençberleri imrendirmiştir, sonra heyecana gelir, bir de onu görürsün ki, sararmış çerçöp oluverir. Ahirette ise şiddetli bir azap vardır. Allah'tan magfiret/bağışlanma ve rıdvan. Değildir dünyahayatı başka ancak metaul gurur.

Normalde dünya hayatının değersizliğinden bahsettikten sonra cennetin güzelliğinden bahsedilmesini beklersiniz ama hayır. Meta gururunun degersizligini anlatir Allah ve magfiretini rıdvanını/rızasını işaret eder Büyük ecri/Allah'ın katındaki "cenneti isteyen insanlara". Şiddetli azabını ve magfiretini hatırlatır, onlara günahlarını hatırlatır. Rızasını hatırlatır. Allah'ın rızası Allah'ın katında da olsa o cennetten a'lâ değil midir?

Ve yarışanlara gelir sıra. Geceyi gündüze katanlara, gündüzü geceye katanlara. Magfiret için. Allah'ın rızası için...

Onlara göre yerler ve gökler Allah'ın hazinesidir zaten. Allah'ın hazine sandığındaki bir şeyin yerini değiştirmek, oradakini oraya koymak harcamak değildir ki. Onlar Allah'ındır. Allah'a ait olanı Allah'a ait olana katarlar. Onlar Allah'ın azabından korkarlar. Allah'tan bir magfiret, Allah'ın rızasını umarlar. Onlara ahirette şöyle seslenilir.

Sabikû. Yarışıııın MAGFİRETE Rabbinizden ve bir cennete ki eni yer ve sema gibidir. Hazırlanmıştır "Allah'a ve resulüne iman edenler için". Bu Rabbinizin "fazlıdır" onu dilediğine verir. Vallahu zül fadlil azîm. Allah'ın fazlı azimdir!

Magfirete yarışın denir önce. Ne güzel bir müjde ahirette! Ve bir cennete! Ama yarışan, cennet için mücadele etmemiştir ki...Bu cennet de ecir olarak verilmez zaten. Bu cennet fazldır. Hediyedir. Lütuftur. Allah onu ücret olarak ecir olarak degil, dilediğine "karşılıksız" verir. Ticari anlaşmalara dahil degildir. Bu cennetin sahiplerini Allah şu şekilde tanımladı " Onlar Allah'a ve Resulüne İman Edenler!" Bu cennet yer ve gök kadardır. Sema kelimesi geçiyor semavat değil. Gökler dense sınırlanmış olurdu. Sema ise "Yukarıda olan her şeydir" Onların önünde set yoktur. Onların önünde kapı yoktur. O yerde veya semanın dilediği yerinde mekan tutar. Allah'ın katında mı olmak ister böyle biri yoksa Allah'ın huzurunda mı? O geceyi gündüze katmış gayret etmiştir. Gece gözüken mülklerin hepsi gündüz gözüken mülklerin hepsi yerde ve semada birbirine katılıp yarışana sunulmuştur. O karşılık, ecir istememiştir Allah da ona bir karşılık ecir ücret değil "hediye" sunmuştur. Hem nasıl istesin ki. Kendisi de Allah'ın hazine sandığında ve diğer her şey de orada değil mi? Allah diğerlerine nur vermiştir, yarışan için ise geceyi gündüze katıp sunmuştur. Ya Allah'in Vech-i A'lâ sı? Allah yerlerin ve göklerin nurudur! Mülk; yarışan, cennet, sema ve yer, görünen de görünmeyen de, evvelde de ahirde de Allah'ındır!

Allah onları peygamberleriyle üç ayetle bağlar.

Bu üç ayete ve sûrenin devamına sonra bakalım inşaallah. Dikkatinizi bir şeye çekmek istiyorum. Allah sıddîk ve şahitlere dünya hayatının değersizliğini anlattığı ayette magfiretine ve rızasına işaret etmiş, ona yönelmeye teşvik etmişti. Yarışanların anlatıldığı ayette ise magfirete/bağışlanmaya ve cennete yarıştıklarını görüyoruz. Peki rıdvan? Magfirete kavuşmuşlardır peki ya rıdvana? Rıdvana kim kavuşur? Yarışan ne yapmalıdır bunun için?

Leyl süresinde GECE süresinde Rıdvana kim kavuşur söylüyor Rabbimiz.

Sûrenin sonunda diyor ki en muttaki için:

Kimsenin onun katinda karşılık olarak verilecek bir nimeti yoktur.
O ancak Rabbinin Vech-i A'lâ sını arar (btigae eder)

Razı olacaktır.

﴾Velesevfe yerda﴿
Alıntı ile Cevapla