Tevekkül
Tevekkül
Tevekkül anlayışımız nasıl?
Önce bir hikâyecik. Bir vakitler iki adam sırtlarına ağır yükleri yüklemişler, birer bilet alarak büyük bir gemiye binmişler.
Birisi girer girmez yükünü gemiye bırakmış, üstüne oturmuş, eşyasını kontrolü altına almış. Öbürü hem ahmak, hem de gururlu olduğu için yükünü gemiye bırakmamış
Ona demişler:
"Sırtındaki ağır yükü gemiye bırak da rahat et."
Adam oralı olmamış, demiş ki:
"Hayır, ben bırakmayacağım, belki kaybolur. Ben güçlüyüm, malımı sırtımda ve başımda tutarak koruyacağım."
Ona tekrar demişler:
"Bizi ve sizi taşıyan padişahın bu gemisi büyüktür, güçlüdür. Malını daha iyi korur. Belki başın döner, yükünle beraber denize düşersin. Hem gittikçe kuvvetten düşersin. Şu bükülmüş belin, şu akılsız başın, gittikçe ağırlaşan şu yüklere dayanamayacak. Kaptan da seni bu halde görse, Ya "Delidir" diye seni kovar ya "Haindir, gemimizi suçluyor, bizimle alay ediyor, hapsedilsin" der demişler.
"Hem herkese maskara olursun. Herkes sana bakıyor. Böbürleniyorsun ama çaresizsin. Gururlusun, ama âcizsin. Yapmacık hareketinle gösteriş yapıyorsun. Gülünç duruma düştün. Herkes sana gülüyor."
Bu ikazlardan sonra aklı başına gelmiş yükünü yere bırakmış, üstüne oturmuş. "Oh! Allah razı olsun, zahmetten, hapisten maskara olmaktan kurtuldum" demiş, teşekkür etmiş.
***
İşte Allah'a tevekkül eden ve etmeyen adamın durumu böyle...
Risalehaber