Melikin de Malik gibi hakikî ve itibarî olan kısmı vardır. Eğer tasarrufu, emirler ve direktifler çerçevesinde yani hükümler çerçevesinde gerçekleşiyorsa itibarî meliklik; ama bizim yaşamımıza, kalbimize, aklımıza müdahale ediyorsa hakikî ve tekvinî meliklik denilir. ‘İçki içmek haramdır', ‘faiz haramdır', ‘sözü doğru söyleyin', ‘ahde vefa gösterin' türündeki Rab Teâlâ'nın bütün tasarrufları itibarî melikliktir. Ancak bazen düşüncelerimizde, algılarımızda dünyaya bakışımızda bir takım değişikliklerin olduğunu ve önceki düşüncelerimize nazaran çok farklı düşündüğümüzü görürüz. İşte bu tür değişimler Rab Teâlâ'nın var oluşsal hakikî melikliğidir. Şu var ki, Rab Teâlâ'nın bu tür tasarrufları asla ve kat'a hikmete aykırı ve adalete zıt değildir, dahası adalet ve hikmetin kendisidir. El-Hekim ve el-Adl olan zatın eylemleri de hikmet ve adalete mutlak şekilde uygundur. Ne var ki ortalama insan aklı bu hikmet ve adalet boyutlarının bir bölümünü anlayabilse de bir bölümünü henüz anlayabilecek seviyeye gelmiş olmayabilir. Ama mutlak akıl sahipleri o tasarrufların her birisinin akla ve hikmete uygun olduğunu görür ve anlar.
________= DEVAM EDİYORUZ
|