Tekil Mesaj gösterimi
Alt 13 Aralık 2019, 12:15   Mesaj No:58

Nebevi Sevda

Medineweb Emekdarı
Nebevi Sevda - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Nebevi Sevda isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 59388
Üyelik T.: 05 Nisan 2018
Arkadaşları:3
Cinsiyet:
Memleket:Istanbul
Yaş:53
Mesaj : 1.620
Konular: 407
Beğenildi:1976
Beğendi:1102
Takdirleri:15155
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart

b-Rab Teâlâ yeryüzünde mülkü dilediğine verir. İnsanlara verdiği mülk de iki yönlüdür. Birisine yöneticilik makamını vermesi. Varlık âlemindeki her şey Ona ait olduğundan dolayı şartlar ve koşullar çerçevesinde insanların bir bölümü vali, başbakan, hükümdar, cumhurbaşkanı olabilmekte ve yöneticilik makamına geçebilmektedirler. İnsanlar Rab Teâlâ'nın yöneticilik için belirlediği sebep-sonuç dairesine dikkat ederek bir uğraşı verir ve bunun için başarı ortaya koyarlarsa yönetim tabakasında bir yerlere gelirler. Özetle yöneticiliği o kişiye bağışlayan Rab Teâlâ'dır. Burada zalim-adil, bilge-cahil fark etmemektedir. Kur'an-ı Kerim, Nemrud'a dahi hükümdarlığı verenin Allah-u Teâlâ olduğunu söylüyor. “Elem tera ilellezî hacce İbrahime fi Rabbihî en atahullahu'l-mülk/ Rabbi hakkında İbrahim ile tartışan Allah-u Teâlâ'nın kendisine mülkü/yöneticiliği verdiği kimseyi görmedin mi?” Var oluşsal anlamda Hz. Davud ile Nemrud ve Firavun arasında yöneticiliğin verilmesi noktasında herhangi bir fark yoktur. Yöneticilerin özellikleri, nitelikleri, meziyetleri ise ayrı bir husustur.

Ancak bizim değinmek istediğimiz husus, acaba Rab Teâlâ teşriî anlamda melik tayin etmekte midir? Tayin etmiş midir yoksa etmemiş midir? Melik tayin etmesi mi adaletine ve hikmetine daha uygundur yoksa tayin etmemesi mi?

Bu sorunun cevabı oldukça önemli. Zira Rab Teâlâ'nın işi kendisi gibi sağlam, adaletli, güzel, yerindedir. Ama insanların kendi içlerinden seçeceği ise ne kadar iyi ve kabiliyetli olursa olsun, eksiklikler, haksızlıklar, yanlışlıklardan yoksun değildir. Bir de Rab Teâlâ'nın teşriî melik (kanunsal yönetici) belirlemediğini söyleme, 632 yılından Kıyamete kadar teşriî melik atamadığı anlamına gelmektedir ki Allah'ın fiillerinin bir bölümünün olmaması anlamına gelmektedir.

Her halükarda Rab Teâlâ'nın seçtiği bir melikin olması, olmamasına nazaran daha sağlıklı görülmektedir. İnsan ihtiyacına ve düşüncesine en yatkın olan da böyle birisinin seçilmiş olmasıdır. Tabi Rab Teâlâ'nın teşriîen belirlediği kişinin teşriî boyutundan yararlanabilmek için ümmetin Onu melik olarak kabul edip başa geçirmesi gerekir. Ümmet Onu lider olarak kabul etmezse bu İlahî nimetten yoksun kalacaklardır.
Alıntı ile Cevapla