Tekil Mesaj gösterimi
Alt 13 Ocak 2020, 19:32   Mesaj No:2

Mihrinaz

Medineweb Baş Editörü
Mihrinaz - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Mihrinaz isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 14593
Üyelik T.: 15 Kasım 2011
Arkadaşları:68
Cinsiyet:Anne
Memleket:MEDİNEWEB
Yaş:43
Mesaj: 12.403
Konular: 1269
Beğenildi:11856
Beğendi:8990
Takdirleri:26311
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart

el Kahr”; galebe çalmak ve üstün gelmek manasınadır. El Kahhâr ise, Allah’ın güzel sıfatlarındandır.

El Kahhâr güzel bir sıfat olup bu sıfat ile hakka karşı direnen düşmanlar kahredilip uzaklaştırılır. Kahr öyle bir kuvvet ve güçtür ki bununla koyunların ürkütülüp kaçmaları sağlandığı gibi bu sayede azgınlara, büyüklük taslayanlara da boyun eğdirilir. Bu bakımdan Kahr Hakkı hâkim kılmak için üstün gelme, güç kullanarak karşıya boyun eğdirme demektir.

El Kahhâr; İstediğini dilediği gibi yapandır. Hiçbir zaman yenilmeyen ve herkesi her gücü yenendir O, baştan sona tümüyle kemâldir. O her işi ve gerçeği çıkaran başlı başına ikna edici olan net hüccet ve kanıttır. Hem de tam bir tahakküm sahibi demektir ki, değiştirmeden tağyir ve tahvilden asla geri durmaz.

Kahr demek; Hak yolu ile batılı yok etmektir. Çünkü Kahhâr olan Allah Hakkı hâkim kılmak suretiyle hakkın karşısına dikilen her gücü yenen ve yok eden galip demektir. Mademki hakkı egemen kılmak için O yenilmez üstün ve galiptir, Hak ile her şeyi egemenliği altına alacaktır.

Bizler eğer Kahhâr olan Allah’ın ne murad ettiğini bilirsek kuşkusuz o zaman inatçılara ve kâfirlere karşı vaki olacak kahrın nevini, çeşidini anlamış oluruz. Bu bakımdan Kahhâr olan yüce Allah, herhangi bir inatlaşma söz konusu olmaksızın eşyanın kuvvet ve kudretle olacağını murad etmiştir. İşte bunlardan bazıları şunlardır.

1 – Beyan ve Hidayet;Kahhâr olan Allah, her ümmete, her topluma, her halka ve her şehir ve kasabaya müjdeleyici ve uyarıcı olarak peygamberler göndermek suretiyle kullarına hidayet yolunu kolaylaştırıp yaklaştırmıştır. Onlardan salih amel işlemelerini, yeryüzünde huzuru sağlamalarını ve yeryüzünü imar etmelerini istemiştir.

2 – Mü’min ile kâfirin birbirlerinden ayırt edilmelerini istemiştir.

Bu irade de her şeyden münezzeh ve Kahhâr olan Allah’ın hikmetlerindendir. Onu da sadece kendisi bilir. Çünkü O, bütün insanları hidayette kılmaya kadirdir. O zaman içlerinde bir sapıtan, bir inkârcı, bir kâfir ve bir münafık ta olamazdı. Çünkü O buna Kâdirdir.

Ancak bu da insanı bir tek şeye mahkûm eder Çünkü bu durumda onun için sadece bir tek yol vardır, o da iman etmektir. Elinde hiçbir seçeneği bulunmaksızın zorunlu olarak Allah’a itaat ile amel etmesini gündeme getirir, insanı da robot haline getirir.

Oysaki insanın yaratılmasının ve yeryüzünde halife kılınmasının amacı bu değildir. İnsan bir amaç için yaratılmış, bu amacı da Kahhâr olan Rabbimiz kitabında ve bütün mesajlarında bize hatırlatıyor ve şöyle buyuruyor;

Ve ma halaktül cinne vel inse illâ liya’budun. (Zariyat/56)

“Ben cinleri ve insanları ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.”

3 – Hem Dünya da hem Ahirette kâfirleri cezalandırmak

4 – Taatla Teslimiyet İradesi;
Kahhar olan Allah emri gereği ve kendisine itaat etmeleri için kullarının kendisine teslim olmalarını, Müslüman olmalarını murad eder. Ancak Allah önce onları uyaracak peygamber gönderir. Onlar yoluyla kendilerini hakka davet eder. Onlara hatırlatmada bulunur. Daha sonra da gereğini yapar. Bu itibarla eğer kullar da itaat ederlerse bundan böyle Kahhâr olan Allah onları bu yola icbar etmiş olur. Onların durumlarını imana çevirir Bu iman sebebiyle de ahirette bunun karşılığı olan mükâfatlarını alırlar.
Esasen Kur’an da Rabbimizin “El Kahhâr” isminin geçtiği her ayette, el Vâhid isminin de çoğu zaman birlikte geçtiği, beraber zikredildiği görülür.

A – Bu iki isim yani “el Vâhidü’l-Kahhâr” isimleri Kur’an da yan yana gelmişlerdir ve geldikleri her ayette de her iki isim de muarref olarak (Marife) belirli “el” takısıyla zikredilkmişlerdir. Bütün bu ayetler özellikle Allah’a şirk koşan, müşriklerin o iddialarını içeren ayetlerde yer almaktadır. Çünkü müşrikler Allah’ın ayrıca kendilerine ibadet olunmaya layık olan ortaklarının olduğunu ileri sürmektedirler.

Amaç, sadece “el Vâhid” isminin kalmasıyla da hasıl olmuştur Çünkü bununla da bilinen manası gereği bu diğer ayetlere de uygun düşmektedir. Zira “el Vâhid” ismi Allah’ın rububiyetini bildirmesi bakımından O’nun bir tek olduğunu, eşinin, ortağının, benzerinin, dengi ve menendinin olmadığını, bunları reddettiğini sarahatle ve açıkça bildirir. Bu arada Allah’ın ibadete layık olan yegâne Rab olduğuna ilişkin gelen ayetlerde ise orada “el Vâhid” ismine bir de “el Kahhâr” ismi eklenmiştir. Böylece arzulanan mana anlaşılsın istenmiştir. (A. El-Muallimi- el Yemani)

B – Allah’ın “el Kahhâr” ismi, gerek Kur’an da olsun ve gerekse sünnette olsun, “el Vâhid” ismiyle irtibatlıdır. Bunun sebebi yüce Allah’ın her Kahir üzerinde kahredici olmasından dolayıdır. Bir ve tek olan Allah’tan başka bu kahr sıfatını alan yoktur, bulunamaz. Çünkü her bir yaratılmışın üzerinde onu kahreden olarak Kahir-i A’lâ vardır ki o da Allah’tır. Çünkü kahrın kuvveti ve gücü Vâhidü’l-Kahhâr olan zatta son bulur. Zira kahretmek ve tevhid birbirinden ayrılmayan iki isimdirler.

C – “El Vâhidü’l Kahhar” burada dikkat edeceğimiz nokta; “Kahhâr” olmanın şartı kendisinden başka bir kahredicinin olmamasıdır. Sadece O’nun kendisinden başka her şey üzerinde kahreden Kahhâr olmasıdır. Bu da İlâh’ın zatı itibarıyla Vacibü’l-vücud olmasını gerektirir. Eğer bir yerde mekân tutmuş olsaydı o takdirde kahredilen olurdu, kahreden olmazdı. Kahhâr’ın mutlaka bir ve tek olması zorunludur. Çünkü varlık aleminde varlığı zorunlu iki zat var olsaydı, o takdirde kendisinden başka hiçbir şeyi kahreden olmazdı. İlâh’ın Kahhâr olması için mutlaka varlığının zorunlu olması gerekir. İşte o da bir tektir. (Razi)

Daha önce anlattıklarımıza ilave olarak şöyle de diyebiliriz “el Vâhid” isminin “El Kahhâr” ismiyle yan yana zikredilmesi yüce rabbimizin kudretine ve azametine işaret etmektedir. Bu da bir tür dikkat çekmedir. Çünkü O Vâhid’dir. O’ndan başkaları ise birden daha çokturlar. Örneğin kâfirlerin İlâhları böyledir. İnatçıların ve inkârcıların çok çeşitli olmaları da böyledir. O halde bunlardan hangisi galebe çalacak ki? Bütün bu ilahlardan oluşan topluluk mu yoksa bir ve tek olan İlâh’mi galip gelecek, hangisi? Kuşkusuz galebe çalmak ve üstünlük bir ve tek olanındır. Çünkü O hepsini kahreden Kahhâr ismi ile yok edendir. Şanı yüce olan Allah Kahhâr’dır.
__________________

~~~ Bilmediklerimi Ayaklarımın Altına Alsam Başım Göğe Ererdi ✒~




Alıntı ile Cevapla