Korona'nın vaveylası/Muhsin Arslan
Allah ve Resul'üne iman edenler "Allah'ın izni olmadan hiçbir yaprak kıpırdamaz" prensibinden şüphe duymazlar. Allah'ın sünneti, kanunu değişmez.
Bizleri başıboş, sorumsuz, amaçsız, prensipsiz olalım diye değil; tevhid akide çerçevesinde yaşamayı, ahiretimize yatırım yapmayı, dahası "Lâ ilâhe illallah" ile yola çıkmayı emretmektedir. Tevhid akide çerçevesinden çıkan her yol cehenneme çıkar. Yola çıkarken bu prensip şarttır, aksi takdirde yolda çakılır. Yolunu kaybeden, çölde kaybolmuş, aç, sussuz, ölümü bekleyen bedeviden farkı olmaz. Allah, yolumuzu namazlarda günde 40 kez okuttuğu Fatiha suresi ile tekrarlattırıyor.
Fatiha suresi genel olarak şu prensipleri içerir:
Hamd, şükür, mihnet, merhamet, şefkat sahibi olan Allah'adır.
O Allah ki Malik’dir, Padişah’tır, Hakim’dir, Sahib’dir, Hesap sorandır.
Sadece O'na ibadet edilir, sadece O'ndan yardım istenir. O'na baş eğmek için şirke, küfre, zülme, başkaldırmayı yasaklar.
Doğru olacağımı, doğru yolda olacağımı, yolumu satmayacağımı, yolda geçenlere çelme atmayacağımı, hancı değil yolcu olacağımı...
Hristiyanlar gibi cahil abid olmamayı, Yahudiler gibi ilmiyle amel etmeme durumunu yasaklar. Aksi takdirde o yol dalalet, şirk, küfür yolu olur.
Özetle Fatiha'nın mesajları bunlardır...
Kur’an talebesi olanlar tefekkür ile Kur’an'ın tabiri caizse trafik levhalarını ezberlemişlerdir.
Kur’an'ın genel emir ve tavsiyesi, dahası sünnetullah şu cümle ile ferman buyuruyor:
“Vahiy ile yaşarsanız, ilahi emir ve yasaklara riayet ederseniz, iman ile amelinizle dürüst olursanız, imanınızda şüphe, amelinizde ihmal, riya, şirk katmazsanız, ahlakınızla, yaşantınızla, profilinizle, ibadetlerinizle, muamelatınızla Resulullah’ı örnek edinirseniz, dünyanızı da ahiretinizi de cennete çeviririm. Aksi takdirde sizleri dünyada da ahirette de cezalandırırım. Dünyanızı da ahiretinizi de cehenneme çeviririm.” diyor.
“Vereceğim cezalar bazen ebabil kuşları ile, bazen kurbağa istilası ile, bazen fırtınalar, şimşekler, yıldırımlar ile, bazen taun, veba, verem, AIDS, frengi ile, bazen kıtlık ile, bazen bir zalimi başınıza musallat ederek, şimdi de korona ile belanızı veririm.”
“Sizi evimden kovarım. Camilerden kovarım. Cemaatlerinizi yok ederim. Sosyal yaşantınızı bloke ederim. Tadınızı, tuzunuzu bozarım. Üzerinize korku salarım. Hatta cenazenizi bile yıkattırmadan, taziyesiz, gassalsız, törensiz öldürürüm.”
“Bakın Âd, Lût, Salih kavimlerinin başına gelenleri... Dünya Merkez Bankasının sahibi Karun'un başına gelenleri... Küçük tepeleri ben yarattım havasında olan Nemrut, Firavunların akıbetini...”
“Vahiy ile yaşarsanız ateşe İbrahim’i yakma, bıçağa İsmail’i kesme. Yunus balığına Yunus kulumu nefessiz bırakma, kafirlerden kaçan mülteci olan Resulullah için güvercine, ankebut böceğine Resulümü koru...” derim.
Filistin’de, Afganistan’da, Suriye’de, dünyanın her mazlum kıtasında masumların, sabilerin başına bomba yağdırırsanız...
Zalimlerin semirdiği, mazlumların sömürüldüğü bir dünya üretirseniz...
Şeytanın dini ilan ettiğiniz ırkçılık, kafatasçılık, ulusçuluk, sömürgecilik yaparsanız...
Faiz, tefecilik, stokçuluk, içki, kumar, lutîlik, homoluk, lezbiyenlik, yarasa, akrep, böcek… Önünüze gelen her pisliği yerseniz...
Allah'ın dinini menfaatleriniz uğruna satan birilerinin gözüne girmek için Allah’ı değil tağutun rızasını arayan belalar olursanız...
Paranızı, pulunuzu, kapitalinizi, koltuğunuzu, makamınızı, yetkinizi rab eden merhametsiz, şefkatsiz, infaksız, zekatsız, sadakasız, Allahsız bir kafa taşırsanız...
Korona gider, borona gelir... Tıpkı taun gitti, veba geldi... O gitti, AIDS geldi... Frengi geldi...
Bize düşen derin bir tefekkür... Kendimize gelelim... Tövbe kapısı kapanmadan... Günah, kirlerimizden arınma fırsatını yitirmeden... Amel defterimiz karşımıza çıkmadan...
Allah'sız bir kafayı terk edip Allah’lı bir hayat fırsatımız varken... Günde 40 kez okuduğumuz Fatiha'yı tekerleme okurcasına değil, ilahi mesajı doğru okuma fırsatımızı yitirmeden...
Dönelim Rabbimize... Dönelim secdemize... Dönelim kendimize... Dönelim fıtratımıza... Dönelim dinimize... Dönelim Muhammed’imize (sav)...
İlahi uyarıları doğru okumanın zamanı geçmeden...
Yunus AS gibi dua edelim:
“Lâ ilâhe illâ ente sübhâneke innî küntü minez-zâlimîn.” (Enbiya Suresi, 87)
Âdem AS gibi:
"Ey Rabbimiz! Biz kendimize zulmettik, eğer bizi bağışlamaz ve bize rahmetinle muamele etmezsen muhakkak ziyana uğrayacaklardan oluruz." (Araf, 7/23)
Ancak tövbe edip durumlarını düzeltenler ve gerçeği açıkça ortaya koyanlar (lânetlenmekten) kurtulmuşlardır. Çünkü ben onların tövbelerini kabul ederim. Zira ben tövbeleri çok kabul edenim, çok merhamet edenim. (Bakara, 160)
Allah cümlemizi ıslah eylesin. Cümlemizi tevhit, vahy, sırât-ı müstakim yoluna iletsin, yolumuzu sabit kılsın.