Allâh'ın açık açık ilm edilecek şekilde bildirmediğini açmak yakışık almaz. Muhakkak ki bir hak üzre böyle yapmıştır.
Diyelim ki bir devlet başkanı ile komutanlar konuşurken biri kulak hırsızlığı yapıyor ve devlet sırlarını öğrenip kaçmaya başlıyor. O hırsızın arkasından elbet izli bir kurşun izler.
Diyelim ki o yüce meclisin konuşmalarını dinlemeye müsaade edilenlerden biri bu konuşmaları, devlet sırlarını ifşa etmeye kalkıyor o zaman da o kişi elbet yaşatılmaz.
Mevlana der ki:
ÂRİFIN DUDAĞI KİLİTLİYDİ, AMA GÖNLÜNDE SIRLAR VARDI. DUDAĞINI YUMMUŞTU, AMA GÖNLÜ SESLERLE DOLUYDU. HAK ŞARABINI İÇEN ARİFLER, SIRLARI BİLİRLER AMA ÖRTERLER, İŞİN SIRLARINI KİME ÖĞRETİRLERSE AĞZINI MÜHÜRLERLER, DİKERLER.
|