Bu ayan açık tespitler hiç mi şaşmaz acaba diye hafızama bir yoklama çektim. Tarih ve siyaset sizi haklı çıkarıyor. Hiç mi samimi olunmadi bütün bu meselerlerde diye zihnimi yordum. Yoranlarin yerli ve milli olmadığı, vatan hainligi ile damgalandıgını hatırladım. Yine haklısınız.
Eğer siyaseten değil, adalet temelli olsaydı şu tespitleriniz çözüme ulaşmış, her yönetimle birlikte, farklı zamanlarda sorun olarak ısıtılıp insanların önüne servis edilmezdi.
Şunu gördükki; siyasetçilerin bozuk sistemle, adaletsizlik, haksızlıklarla hiç bir sorunları yok. Onların tek derdi "teklik" makamını kendi zihniyetlerinin hakettiği. Sesini çıkaran da adaleten değil, aynı işleyişi kendisinin kontrol etmesi gerektiğine olan inancından çıkarıyor. Yani iktidar gücü kimin elindeyse aynı şekilde kutsansın, zulmetsin.
Bütün bu kurnazliklarla bu faniler nasıl başetsin, nasıl bir yol bulsun?
Hangi kurum, yapıya el uzatsak sapı elimizde kalıyor. Toplumun her yerinden çürümüşlük ve kokuşmuşluk akıyor. En temel haklar olan konuşmalarımızı, eylemlerimizi, sosylalliklerimizi, eleştirilerimizi, kendimizi ifadeyi, en çokta düşünme, kafa yorma, çözüm üretme alanlarımızı daralttıkça daralttık. Koyunluktan mı? Sen haklısın ama karnımızı da firavun doyuruyor onursuz ve ilkesizliği mi? En çok korkularımıza şirk kattığımızdan mı?(r-rahbe) Hangisi
Elbet onların içlerine Allah'tan daha çok sizin korkunuz sinmiş: bunun gerekçesi, onların sığ anlayışlı bir topluluk olmalarıdır. Haşr 13
Kur'an'ın "öğüt veren kitap" özelliğini bırakıp, kanunlar kitabı, tarih derlemesi, tıp rehberi, biyoloji ansiklopedisi vs gibi göstererek bugünün sorunlarına cevap arayanların siyaseti de kurnaz. Nasıl baş edilir bunca kurnazlikla?
Sığ, gerçeği anlamayan, kavrayamayan, kıt, anlayışsız bir toplum olmamızdan mı sebep?
Seydam kaleminize sağlık. "Siyasetin kutsal ne varsa istismar etmesi, helal-haram çizgisinin silinişi, güç ve iktidar uğruna yapılan siyasetin toplumun en dokunulmaz değerleri dahi araçsallaştırması" ile sadra yara bir yazı

Şifası Allah'tan.