Alıntı:
Esma_Nur Üyemizden Alıntı
Bende 1 numaarallı sandalye diyorum  |
Birinci sandalye sadeliğin sakinliği.ilk bakışta bu sandalye sana en sıradan görünen olabilir. Göz alıcı değildir.renkleriyle parlamaz.kimseyi etkileme çabasında değildir. Ama işte tamda bu yüzden birçok kişiyi kendine çeker.onun sadeliğin de huzur veren birşeyler vardır. Kaosu kucaklayan bu dünyada bir düzen hissi veren bir yan. Eğer bu sandalyeyi seçtiysen içinde derin bir nitelik ve dinginlik arayışı olabilir. Ruhun fazlalıklardan arınmış bir alan özler. Gereksiz uyaranlardan, anlamsız dramlardan, aşırı beklentilerden uzak bir yer. Sen sadece sessizlikte sadelikte duru bir zihinle varolmak istersin. Karl Jung şöyle der "Dıştaki düzen çoğu zaman içteki kaosun bir telafisidir"
Bu sandalyeyi seçerek bilinçaltında bir denge arayışında olabilrisin. Belki hayatında yada geçmişinde birşeyler fazla kaotik , fazla acı verici , fazla tahmin edilemezdi. Belki duyguların bastırıldığı bir ortamda büyüdün ve sakinlik senin için bir lükstü. Belki hayatta kalmak için basitleşmeyi, sadeleşmeyi, azaltmayı, sessizliğe sığınmayı öğrendin.
Arketipsel olarak bu sandalye dünyadan kaçan kişiyi yada gozlemciyi simgeler. Dünyanın gürültüsünden uzaklaşan kişi zayıf olduğu için değil, iç dünyasına verdiği değerden ötürü sessizliği Gösteriş oyunlarına katılmak Dışardan bakmayı, konuşmaktan çok dinlemeyi,gozlmelenmekten çok gözlemlemeyi tercih eder. Bu arketip mesafenin bilgeliğini taşır. Aynı zamanda yalnızlık riskini de barındırır.
Kalbini o kadar etkili Korur ki zamanla kendi bile onunla temasını unutabilir. Diğer yandan gözlemci,kaosla dikkati dağılmadıgı için daha fazlasını gören Sessizlikte ki nüansı,sadelikteki anlamı tekbir bakışta tüm dünyayı kavrayabilen odur.
Bu arketiple özdeşleşen insanlar genellikle derin düşünceli,dikkatli ve psişik dünyanın inceliklerine karşı duyarlıdırlar. Başkalarının yoğun duygularıyla temasın boğucu gelmesinden dolayı genellikle gölgede kalmayı, taahhutlerden kaçınmayı seçerler.
Bu sandlaye aynı zamanda sertlik şeklinde değil, daha çok geri çekilme şeklinde bir duygusal zırhın sembolü Görünmez bir sınır Sanki buradayım ama tam değil, yakınım ama çokta değil der gibidir. Bu genellikle çocuklukta gelişen bir savunma mekanizmasıdır. Duyguları ifade etmenin incinme riskini taşıdığını öğrendiğimiz zamanlarda oluşur. O zaman sadelik güvenliğe, sessizlik korumaya, mesafe ise kimsenin sana çok derinden dokunamayacağının garantisine dönüşür.
Bu sandlayeyi seçerek belkide herşeyden çok duygusal güvenlik arayan bir insansın. Ruhun fazlaliktan yorulmuş olabilir. Kalbin dünyanın dramlarından bir mola istiyor olabilir.
Sadelik ve düzen her ne kadar güzel olsa da bir perde görevi görebilir.
Bu sandlaye sadece bir eşya değil. Hafiflik özlemi çeken bir ruhun ama aynı zamanda hayatın yoğunluğuna belkide güvenmemeyi öğrenmiş bir ruhun sembolüdür.
Bunda yanlış bişey yok. Sadece varolmanın başka bir yolu,hayatta kalmanın başka bir stratejisi senin aracılığıyla konuşan bir arketip.
Çünkü biz neyi seçtiğimiz değiliz. Aynı zamanda neden seçtiğimiziz.