[Medine-web]

Her çocuk İslam fıtratı üzere doğar; Yahudi'nin çocuğu da öyle... ve fıtratı dejenere edilmemiş çocuğun hisleri kadar katışıksız, saf ve doğrusu yok. O çocuğa katılıyorum; Lâz Hoca hakkındaki düşüncesine... Ona hatırlatmak lâzım: hocamızın adı da Güven.)

güven kavramına nokta atışları dokunmuşsun. Mümin kimdir? Emin kimsedir: özü sözü birdir, şeklinde tarif eder Allah Resûlü. Mümin pasif olur, tembel olur, amellerinde gevşek olabilir (olmaması lâzım ama olabiliyor). Ama güven başka bir şey. Emin, emîne, emânet, mümin, takva, Mevlâ hepsi aynı yolun yolcusu ve birleştiği nokta indellahi etkakum'dur.

Günümüz, her zamankinden daha bir deprem yaşıyor güven noktasında... Öyle ki, hocamızın değindiği gibi avam tabakası bunu babaya kadar götürmüştür. Maalesef ki haksız da değil. Güvenin iskeletini yerle bir eden de yalandır. Mümin her günaha meyilli olabilir ama; yalanla iman bir arada olmaz diyen bir Peygamber'in ümmeti, bu çağlara feryâd eden emri yitirdi. Namazlarımız Maûn sûresinin teması olmuş. Sadakalarımız malımız, zenginliğimiz, şöhret ve çıkarlarımız Tekâsür sûresinin teması ile eşdeğer olmuş. İman noktasında İhlâs sûresindeki netliği yansıtamıyoruz. Amel noktasında rakkabeyı, akkabeyı göze alamıyoruz. Yahudiler gibi ilimsiz amel, Hristiyanlar gibi amelsiz ilimle dört nala şaha kalkıyoruz tıpkı Fâtiha'nın sonunda tarif edildiği gibi. Bulaşıklarımızın hijyeni için Arial ile Gazze'ye kurşun sıkıyor; yemekten sonra dokunmasın diye yudumluyoruz meşrubatlarını; İsrail'e lanet okuyoruz. Alnımızda secde izi var; hayatımızda helal-haram ver Allah'ım güvenli kulun yer Allah'ım felsefesi... Faizi, nema, kredi, TOKİ çağın zorunlu gerçeği gibi hazırlanan Siyonist kafayı ayık kafayla düşünemiyoruz.

O masum çocuğa şunu söylemek isterdim: "Yavrum, Allah güvenini kırmasın; hiç kimse hakkında 'rahat ol' diyemiyorum."

Allah razı olsun hocam...Rabbim bizleri güven noktasında erozyona uğratmasın.o çocuğun kafasında labirente çevirmesin güven kavramını...