Kur’an ve Arkeoloji”den “Kur’an Arkeolojisi”ne Şevki Ebû Halil’in kaleme aldığı Kur’an Atlası ve Cevad Ali tarafından telif edilen el-Mufassal fi Tarihi’l-Arab Kable’l-İslâm isimli 10 ciltlik ansiklopedik eser önemli çalışmalardır. Ali, ortaya koyduğu çalışmalarının kaynağı olarak şunları zikretmektedir. 1-Yazıtlar ve yazılar, 2-Tevrat, Talmud ve diğer İbranice kitaplar, 3-Yunanca, Latince ve Süryanice vb. kitaplar, 4-Diğer Arap ve İslami kaynaklar.
Batı literatüründe İslam kültürünü ilgilendiren unsurların arkeolojik bulgularla desteklenmesi ve karşılaştırılması bağlamında bazı çalışmalar yapılmıştır. Bunların başında ise Marcus Milwright’ın An introduction to Islamic archaeology[ ve Bethany J. Walker, Timothy Insoll ve Corisande Fenwick imzalı The Oxford Handbook of Islamic Archaeology gelmektedir.Kur’an Arkeolojisi kavramına Şeyh Hurşid Hasan’ın Kur’ân Arkeolojisi başlıklı makalesinde rastlıyoruz.
1996’da arkeolog Eyyüp Ay’ın kaleme aldığı İlâhi Mesaj’ın Kadim Medeniyetlerdeki İzdüşümleri: Kur’an’ın Arkaplanına Arkeolojik Bir Yaklaşım başlıklı makalede[8] arkeolojinin Kur’an mesajının arka planını anlamada önemli bir yöntem olduğu vurgulanmıştır.
Kur’an ve arkeoloji ilişkisine dair derli toplu ilk çalışmalar ise ülkemizde Prof. Dr. Bahattin Dartma tarafından yapılmıştır. Dartma, Kur’an-ı Kerim Işığında Arkeoloji isimli makalede daha çok arkeolojik bulgulara yönelik Kur’an merkezli bir bakış açısının ne olabileceğini tartışmıştır. Aynı müellif Kur’an ve Arkeoloji adlı kitabında da, Kur’an’da geçen bazı peygamberlerin kıssalarındaki hidâyet ve ibret mesajlarını ele almış, bu açıdan “bulgular ve perspektif/değerlendirme” bütünlüğünü sağlamaya çalışmıştır.[Tüm bu çalışmalar ve araştırmalar büyük oranda Kutsal Kitap Arkeolojisi çalışmalarından etkilenmiş ve o çalışmaları kullanmak zorunda kalmıştır.
Kur’an ve arkeoloji ilişkisini daha genel bir çerçevede Din Arkeolojisi şeklinde irdeleyen bir diğer akademisyen ise Prof. Dr. Bilal Toprak’tır. Toprak’ın Din Arkeolojisinin İmkânı ve Göbekli Tepe başlıklı doktora tezi 2022’de Din Arkeolojisi ve Göbekli Tepe adıyla yayınlanmıştır.[10] Çalışma, dinler tarihi ile arkeoloji arasında disiplinlerarası bir alan olarak Din Arkeolojisi’nin imkânını tartışmaktadır. Bu bağlamda öncelikle bir bilgi üretme pratiği olarak arkeolojinin tarihsel seyri eleştirel bir yaklaşımla ele alınmaktadır. Böylece gerek Batı’da ve gerekse ülkemizde arkeolojinin tarihsel süreç içerisindeki konumu incelenmektedir. Devamında diğer sosyal bilimler gibi arkeolojinin de şekillenmesine etki eden politik, ideolojik ve dinsel etkenler bahse konu edilmektedir. Bu durum geçmişi maddi kültür üzerinden ortaya koymaya çalışan arkeolojinin zaman zaman ideolojik bir aygıta dönüştürülmesi açısından da önem arz etmektedir.
Disiplinlerarası bir alan olarak önerilen Din Arkeolojisi’nin teorik çerçevesinin sunulduğu ikinci bölümde ise ilkel, din, ritüel ve Şamanizm gibi arkeoloji ve dinler tarihinin ortak kavramları üzerinden eleştirel bir okuma yapılmaktadır. Bu sayede 19’uncu yüzyılda etkin olan paradigmadan önemli izler taşıyan söz konusu kavramların geçmişimizi anlamamız hususunda yüklendiği olumsuz duruma dikkat çekilmektedir. Çalışmanın son bölümünde ise, son dönemlerin en önemli arkeolojik keşiflerinden olan Göbekli Tepe’nin Din Arkeolojisi perspektifinden incelenmesine yer verilmektedir. Böylece ilk iki bölümde ele alınan teorik tartışmaların Göbekli Tepe üzerinden pratik bir düzlemde incelenmesi hedeflenmektedir. Göbekli Tepe’deki T biçimli dikilitaşlara resmedilen hayvan tasvirlerinin ve soyut sembollerin ancak disiplinlerarası bir çalışma alanı olarak Din Arkeolojisi bağlamında nasıl anlaşılabileceği tartışılmaktadır.
Kur’an Arkeolojisi’ni ilk kez bir disiplin olarak sistematize etmeye çalışan bilim insanı ise Prof. Dr. Güngör Karauğuz’dur. Eski Çağ tarihçisi ve arkeolog olan Karauğuz, Hitotolog olmasının yanı sıra Kur’an’ın Yakın Doğu coğrafyasına dair anlatıları ile arkeolojik bulgular arasında müstakil bir disiplin olarak Kur’an Arkeolojisi’ni sistemleştirmeye çalışmaktadır. 2017’de kaleme aldığı Âdem’in Çocukları” isimli eserinde çalışmalarını bir kronoloji ekseninde yayınlayan Karauğuz, 2023’te yazdığı ikinci eseri Hz. Nuh, Hz. İbrahim ve Hz. Lut Bağlamında Kur’an Arkeolojisi: Bir Yöntem Teklifi adlı kitabında bu çalışmalarını daha da geliştirmiş, üç peygamberin yaşamlarına odaklamış ve sistematize ettiği Kur’an Arkeolojisi yönetimini uygulamalı olarak göstermeye çalışmıştır. Kur’an Arkeolojisi kavramına dikkat çeken bir diğer akademisyen de Doç. Dr. Ahmet Özdemir’dir. Özdemir, Kur’an’ı Anlamada Yeni Bir Yöntem Önerisi Olarak Kur’an Arkeolojisi[11] başlıklı makalesinde arkeolojiye Kur’an eksenli bir perspektifle yaklaşılabileceğini savunur. Özdemir, yöntem önerilerini Kur’an’ın Sümerlerde Kökeni mi Yoksa Sümerlerde Tevhit İzleri mi?başlıklı makalesinde uygulamaya çalışmıştır.
__________________ İnsanı BEDENEN ameliyat için BAYILTMAK gerekir. RUHEN ameliyat etmek içinse AYILTMAK... |