Konu Başlıkları: Bediüzzaman ve tasavvuf
Tekil Mesaj gösterimi
Alt 30 Kasım 2008, 14:01   Mesaj No:2

melis

Medineweb Paylaşımcı Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:melis isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 2229
Üyelik T.: 11Haziran 2008
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Mesaj: 364
Konular: 59
Beğenildi:6
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Cvp: Bediüzzaman ve tasavvuf

ÜSTAD BEDİÜZZAMA SAİD NURSİ üçüncü telvihte velayet ve şeriatın şer'i temelini açıklayarak tasavvufa yönelik eleştirilerin haksızlığına işaret ediyor ve diyorki;

''velayet risaletin delilidir,tarikat şeriatın burhanıdır.risaletin tebliğ ettiği iman hakikatlerini,velayet,kalbi bir şuhutla ve ruhani bir zevkle aynel yakin düzeyinde görür,doğrular.onun tasdiki risaletin hakkaniyetinede kesin bir delildir.''
yani ,risaletle velayet birbirini onaylamakla karşılıklı desteklemekte ,doğrulamakta,beslemekte ve gerektirmektedir.şeriatın ders verdiği hükümlerin hakikatlerini,tarikat,keşfiyle ve ondan istifadesiyle doğrulamış olmaktadır.velayet ve tarikat,islamiyetin kemalinin sırrını saklar,nurlarının belirdiği yerdir ve insanlığında feyizlendiği ve manen yüceldiği kaynaktır.bu büyük sırra rağmen kimileri,tarikatı inkar etmiş,başkalarınında yoksun kalmasına neden olmuşlardır.üstad kendisini bu anlamda en çok üzen şeyin bu olduğunu söyler.
1.cilt.s 562


''tarikatıngayesi marifet ve iman hakikatlerinin inkişafıdır.hz.peygamberin miracın gölgesinde,kalp ayağıyla bir ruhani seyr-i suluk neticesinde,zevki,hali ve bir derece şuhudi iman ve kur'an hakikatlerine mazhariyettir.tarikat bu maksadı takip eden,ulvi bir sırrı insani ve beşeri bir kemaldir''
1.cilt.s 561


''ehli sünnet ve cemaatin bir kısım zahiralimleri ile,ehli sünnetve cemaate mensup bazı siyaset ehli gafil insanlar,tarikat ehli içinde gördükleri bazı suistimalleri ve hataları bahane ederek,o muazzam hazineyi kapatmak,tahrib etmek ve bir nevi ab-ı hayatı dağıtan o kevser kaynağını kurutmak için çalışıyorlar. oysa eşyada kusursuzluk sözkonusu değildir.ehil olmayanlar bir işe girseler,elbette suistimal edebilirler.fakat cenabı hak,ahirette,amellerin muhasebesi dusturiyla,rabbani adaletini,hasenat ve seyyiatın muvazenesiyle gösteriyor.seyyiat üstün gelse cezalandırır,reddeder.hasenat galip gelse mükafatlandırıyor.madem,ilahi adalet böyle hükmeder ve hakikat dahil bunu hak görür.tarikatın yani sünneti seniyye dairesindeki tarikatın-hasenatının seyyiatına üstün geldiğine deliltarikat ehlinin,dinsizliğin hucumu zamanında imanlarını koruyabilmeleridir.sıradan,samimi bir tarikat ehli,zahiri bir ilim ehlinden çok kendisini muhafaza edebilir.o tarikat zevki sayesinde ve evliyaya duyduğu muhabbet yönüyle imanını kurtarır.günahlarla fıska girebilir ama asla dinsiz olmaz.şiddetli bir muhabbet ve metin bir itikadla kutup olarak gördüğü meşayih silsilesini,onun nazarında hiç bir kuvvet çürütemez.TARİKATTAN HİSSESİ OLMAYAN VE KALBİ HAREKETE GELMEYEN,BİR MUHAKKİK ALİMDE OLSA,BU ZAMANIN ZINDIKLARININ DESİSELARİNE KARŞI KENDİSİNİ TAM MUHAFAZA ETMESİ ZORLAŞMIŞTIR.''
139.NURSİ.1.CİLT.S.562
tasavvuf risalesi
Alıntı ile Cevapla