Tekil Mesaj gösterimi
Alt 30 Aralık 2008, 01:04   Mesaj No:3

Masume

Medineweb Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:Masume isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 5197
Üyelik T.: 23 Kasım 2008
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Mesaj: 80
Konular: 12
Beğenildi:0
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Hz. Zeynep Kerbela'yı Haykırıyor !!

Esirler Yezid'in Sarayında:
O gün Yezid'in sarayı zahiri bir azamete sahipdi. Etraf, renkli perdelerle süslenmiş, bütün sarayı dolduran baharın kokusu, koltuk üzerinde oturmuş dört yüz Beni Ümeyye büyüklerini sarhoş etmişti.

Emevi büyüklerinden biri diğerinin kulağına eğilerek ‘‘yeni haber var mı’' diye fısıldadı.

O, nefret verici bir şekilde kahkahayla gülerek şöyle dedi:

"Bana güzel haberler ulaşmıştır. Öyle haberler ki hatta Hz. Halife de ondan habersizdir. "

Ve o sırada saray hizmetçisinin sesi onun sözlerini böldü. Hizmetçi, giriş kapısının perdesini kenara çekerek yüksek sesle şöyle bağırıyordu

"Yaşasın, Müslümanların aziz halifesi! Yaşasın İslam'ın keskin kılıcı! Müşrik ve bozguncuları öldüren halifemiz yaşasın!’’

Bir kaç hizmetçi ve çocuk, kapının ağzında dizilerek Yezid'in girmesi için yol açtılar. Bir kaç saniye sonra Yezid, kucağında Pelid Abukays ismindeki maymunla içeriye girdi.
Emevi büyükleri, hep beraber ayağa kalkıp, Yezid'in önünde eğildiler. Yezid, münasip sözcüklerle onlara teşekkür etmek istedi ancak çok sarhoş olduğu için müstehcen ve abuk-subuk sözler sarf etti. Ancak başıyla işaret ederek o alçaklara oturmalarını ima edebildi. Yezid, resmi meclislerde altın işlemeli bir aba giyiyordu. Sarışın, zayıf ve ince yapılı olduğu için bir divaneyi andırıyordu. O görünümüyle kucağındaki Ebukays adlı maymuna daha çok benziyordu. Yezid, koltuğun üzerinde oturup kendisi için hazırlanmış yiyeceklere bir göz attı. Altın tabaklar, çeşitli yiyeceklerle doluydu. Yezid, esirleri getirilmeleri için emir verdi. Esirlerin renkleri solmuş, çok hüzünlü ve perişan bir haldeydiler. Mecliste hazır bulunanların bir kısmı çok aşağılık insan olmalarına rağmen, utançlarından başlarını aşağı diktiler. O arada suratının çirkinliğini görenleri iğrendiren, kırmızı yüzlü birisi ayağa kalkıp imam Hüseyin'in kızı Fatıma'yı göstererek Yezid'e hitaben :

"Ey Emir-el Müminin!Bu kızı bana bağışlayın'' dedi.

Fatıma o kadar rahatsız oldu ki, halası Zeyneb'e dönerek, "Halacığım! Başkalarının kölesi de mi olacaktım?’’ dedi. Hz. Zeyneb çok kızgın bir halde o adama şöyle dedi: "Sus! Yezid'in böyle bir şeye hakkı yoktur'' Yezid oturduğu yerde yarım kalkarak; "Evet benim hakkım vardır, istersem böyle birşeyi yaparım'' dedi.

Zeyneb buyurdu:

"Hayır Allah böyle bir hakkı sana tanımamıştır. Ancak, bizim dinimizden çıkıp başka bir dine girersen bunu yapabilirsin."

Yezid gazaplanarak şöyle cevap verdi:

"Benimle böyle konuşamazsın, senin baban ve kardeşin, dinden çıktılar.''

Hz. Zeyneb, ses tonunu yükselterek şöyle dedi: ,

"Ey Yezid! baban ve sen, Allah'ın dinine Ceddim'in, babamın ve kardeşimin vesilesiyle girdiniz!’’

Yezid gazaplanarak Hz. Zeyneb'e şöyle dedi:

"Yalan söylüyorsun ey Allah'ın düşmanı.''

Hz. Zeyneb:

Başını alay edercesine sallayarak şöyle buyurdu.

"Ey Yezid! Güç, hüküm senin elindedir. Zalimce haksızlık yapıyorsun ve kendi saltanatına güveniyorsun. ''Yezid cevap vermedi.

Meclise bir sessizlik çöktü. Adam bir daha:

''Ey Emirilmüminin, bu kızı bana bağışlayın," diyerek birdaha Yezid'den Fatıma’yı kendisine vermesini isteyince Yezid: ''Kes sesini. Allah senin canını alsın'' dedi.

Kerbela kahramanı Hz. Zeyneb, utanmaz ve aşağılık Yezid'in cinayetlerine birini daha eklediğini görüyordu. Yezid, Şehidlerin mübarek başlarının üzerine örtülen örtüyü kaldırmalarını emretti. Sonra elindeki sopayla Imam Hüseyn'nin mübarek dişlerine vurarak şu şiiri okumaya başladı:

"Keşke şimdi Bedirde ölen büyüklerim burada olsaydı da, düşmanlanmızın kılıç ve oklarımızın darbeleriyle nasıl feryad ettiklerini görseydiler. Sevinçle, "ellerine sağlık Yezid" deseydiler."

Yezid şiire devam edip Imam Hüseyin'e hakaret etmeyi sürdürürken aniden Hz. Zeyneb'in gür ve metin sesi sarayı titretti.

Hz. Zeyneb buyurdu:

"Alemlerin rabbi olan Allah'a şükürler ve Peygamber'lerin sonuncusu olan ceddim Muhammed'e selat ve selam olsun. O kalbi kararmış ve kötü huylu, Allah'ın emirlerini çiğneyen ayetlerini inkar eden kişilerine Cehennem'in yakıcı ateşinden başka nasipleri bulunmaz. Ey Yezid! Zannediyorsun ki bize yeri ve göğü daraltmışsın ve bizi esir ederek şehirlerde dolaştırmakla Allah katında aziz ve saygın olmuşsun? Çok ahmakça bir düşünce içindesin senin. Bu insanlık dışı hareketin ne sana izzet ve büyüklük kazandırır ne de Allah katında bizim makam, derece ve yakınlığımızı azaltabilir. Yaptığın çirkin amelinden dolayı çok gururlanıyorsun ve zannediyorsun ki bütün mutluluk ve saadeti elde etmiş, bütün dünya senin olmuştur. Biraz kendine gel, cehalet ve sapıklıktan isyan eden serkeş nefsinin inadını bırak. Ağır ol... Acaba bu adalet midir ki, senin ailen ve hizmetçilerin perde arkasında olsunlar da, Resulullah'm kızları esir edilip, erkekleri yanlarında olmadığı halde şehirlerde dolaştırılarak teşhir edilsin? Ey Yezid! "Bedirde öldürülen büyüklerim olsaydılar da görseydiler!" diyorsun ve kendini suçlu saymıyorsun, çok büyük bir günah işlediğini düşünmüyorsun. Bu sözlerini cennet gençlerinin efendisinin mübarek dişlerine sopayla vurarak söylüyorsun! Nasıl vurmayasın ki? Bu pak kanları dökerek yer yüzünün parlak yıldızları olan Abdulmuttalib ailesinin yarasına hançer vurdun.!’’
Alıntı ile Cevapla