Konu Başlıkları: Zikrullah
Tekil Mesaj gösterimi
Alt 04 Ekim 2007, 21:47   Mesaj No:1

TufeyL

Medineweb Kıdemli Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:TufeyL isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 50
Üyelik T.: 15 Temmuz 2007
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Mesaj: 303
Konular: 116
Beğenildi:4
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Zikrullah

Zikrullah

Mânâ ve Önemi:
Zikrin mânâsı, Allah-u Teâlâ’nın yüceliğini meth-ü senâ etmek maksadı ile dilden ve gönülden gelen güzel kelimelerle anmak demektir.

Zikrullah; mârifetullah yolunun esası, kalbin ve ruhun kavuşturucusudur.

Zikrullah; kalplerin nuru, ruhların huzurudur. Gözlerin cilâsı, her derdin devâsıdır.

Zikrullah; kalbe itminandır, enistir, en iyi arkadaştır, bir müminin bütün hayatını kaplar.

Zikrullahla meşgul olmak, kâlbin düzelmesinin aslıdır. Kalbe ferahlık ve genişlik verir, kalpte inşirah hâsıl olur.

Geceleri zikrullahla ihyâ etmek, amellerin üstünü, hallerin en güzelidir.

Zikrullah ile gönül mâsivâdan, her türlü pisliklerden temizlenir. Zikrullahla kalbi mâmur olanın iş ve ahlâkı güzel olur. Zikrullah velâyet alâmetidir.

Zikri Allah olanın fikri de Allah olur. Zikrullaha devam etmek Allah dostlarının âdetidir, Allah-u Teâlâ’nın bir nimetidir. Hakk’ı zikredeni Hakk da zikreder, Hakk ile ünsiyet kurar, kurbiyet peyda eder, af ve mağfiret kapılarının en büyüğü o sayede açılır.

Zikrullah rızkı celbeder. Allah-u Teâlâ rızık sebeplerini halkeder, kişi kolaylıkla rızkını temin eder.

Zikrullah kişiye mehabet, halâvet ve güzellik verir. Zikrullahla meşgul olanların kalpleri kuvvetli olduğu gibi, bedenleri de kuvvetli olur.

Zikrullah insanı ilâhî azaptan kurtaran yegâne ibadettir. Hata ve günahları giderir, kötülükleri iyiliğe çevirir.

Zikrullah meclisleri, meleklerin de katıldığı mahallerdir. Zikrullah meclisleri, meleklerin zikredenleri ziyaret ve tavaf etmelerine sebep olur.

Zikrullaha devam edenler kıyamet gününde korkudan, hasret ve pişmanlıktan yana emin olurlar.

Zikrullah ile meşgul olanlara, kendileri istemeden de daha üstünü verilir.

Zikrullah kul ile cehennem arasında siperdir. Allah-u Teâlâ zikreden kulunu sevinç ve sürura garkolmuş bir halde cennetine koyar.

Herşey fânidir, zikrullah bâkidir.



İlâhî Emir:

Zikrullah ilâhî bir emir gereğidir. Yüce dinimizin emir buyurduğu ne kadar ibadet varsa hepsi de zikrullahın ikamesi ve icrâsı içindir.

Allah-u Teâlâ Kur’an-ı kerim’inde:

“Benim zikrim için namaz kıl!” (Tâhâ: 14)

Âyet-i kerime’si ile dinin direği ve temeli, ibadetlerin rehberi olan namazı emretmiş olduğu gibi:

“Ey iman edenler! Allah’ı çok çok zikredin.” (Ahzab: 41)

Âyet-i kerime’si ile de kendisini zikretmeyi emretmiştir. Namaz da ilâhî bir emirdir, zikrullah da ilâhî bir emirdir.

Âyet-i kerime’de:

“Zikrullah elbette en büyük (İbadet)tir.” buyuruluyor. (Ankebut: 45)

Zikrullahtan daha büyük, daha üstün bir şey yoktur. Amellerin en yücesi, en iyisidir.

Ebu Hüreyre -radiyallahu anh-den rivayet edildiğine göre Resul-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz Hadis-i şerif’lerinde şöyle buyurmuşlardır:

“-Müferridler yarışı kazandılar!”
“-Müferridler kimlerdir yâ Resulellah?”
“-Onlar o kimselerdir ki, Allah-u Teâlâ’nın zikrine bütün benlikleri ile dalmışlardır, başka şeylerle uğraşmazlar.
Bu zikir onlardan yüklerini indirmiştir, kıyamete hafif olarak gelirler.” (Hâkim)

Dönüşü olmayan bir günde hafif olmak, hiç şüphesiz ki bahtiyarlıkların en büyüğüdür.


Zikrullah ve Şükür:

Zikrullah, hidayete ermenin bir şükran ifadesidir:

“O size nasıl hidayet ettiyse, siz de O’nu öylece zikredin. Bundan önce siz sapıklardan idiniz.” (Bakara: 198)

Câhillerden idiniz, Allah-u Teâlâ’yı nasıl zikredeceğinizi bilmiyordunuz. Şimdi ise hidayete ermiş bulunuyorsunuz. Hidayet ve iman nimetine karşılık O’na şükrediniz.
Kudsî Hadis-i şerif’te şöyle buyuruluyor:

“Ben kulumun zannına göreyim, beni zikrettiği yerde ben onunlayım. Kulum beni kendi içinde zikrederse, ben de onu kendi nefsimde zikrederim. Beni toplulukta zikrederse, ben de onu daha hayırlı bir toplulukta zikrederim.” (Buhârî)

Bir kul için bundan daha sevindirici bir müjde olamaz.



Kalplerin Şifâsı:
Zikrullah; dinimizin emri, imanın alâmeti, ibâdetlerin beyni, aklın nuru, kalbin cilâsı, ruhun hayatı, gönlümüzün miracı ve her derdin ilâcıdır.

Hadis-i şerif’te:

“Zikrullah kalplerin şifâsıdır.” buyuruluyor. (Münâvî)

Zikir nurdur, zikrullahla meşgul olanın içi nurlanır. İç nurlanınca hikmet husule gelir.

Zikrullah, kulu gafletten koruyan mânevî bir zırhtır.

“İnsan bir şeyi severse dâima onu anar.” (C.Sağîr)

Hadis-i şerif’i mucibince, bir şeyi seven onu hiç dilinden düşürmez. Yani bir insan Allah-u Teâlâ’yı çok zikretmezse sevgi iddiâsında yalancıdır.

Allah-u Teâlâ zikreden kulunu şu ilâhî iltifatlarla taltif buyurur:

“Kulum beni zikredip dudaklarını benim için kıpırdattığı müddetçe ben kulumla beraberim.” (İbn-i Mâce)

Zikrullah hayata hayat katar, kabre aydınlık, ahirete azık hazırlar.

“Bir kul benim zikrimle meşgul olmasından dolayı kendi ihtiyaçlarının talebini unutursa ben o kuluma kendisi istemezden önce in’am ve ihsan ederim.” (Tirmizî)

Allah-u Teâlâ’nın rahmet hazinelerinin sonu yoktur. Sadece ahirette değil, dünyada da huzurlu bir hayat bahşeder.



HADİS-İ ŞERİF’LER

Resul-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz insan hayatının her safhası için müstesnâ bir numunedir.

Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime’sinde:

“Andolsun ki Resulullah sizin için, Allah’a ve âhiret gününe kavuşmayı arzu edenler ve Allah’ı çok zikredenler için güzel bir numunedir.” buyuruyor. (Ahzab: 21)

Allah-u Teâlâ’yı çok çok zikreden müminler, böyle bir zikr-i kesirle Resulullah Aleyhisselâm’a uymuş ve onu kendilerine numune edinmiş olurlar.

O Resulullah Aleyhisselâm ki zikrullahın fazilet ve meziyetini Hadis-i şerif’lerinde şöyle beyan buyurmaktadır:

“-Amellerinizin en hayırlısını, Melik’inizin katında en temizini, derecelerinizde en yükseğini, altın ve gümüş infâk etmenizden daha hayırlı, düşmanlarınızla karşılaşıp boyunlarını vurmanız ve onların da sizin boynunuzu vurup şehit etmelerinden daha hayırlı olan bir işi haber vereyim mi?”

“-Evet yâ Resulellah!”
“-Allah-u Teâlâ’yı zikretmektir.” (Tirmizî)


Bir kimse: “Yâ Resulellah! Hangi cihadın ecri daha büyüktür?” diye sordu, Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz:

“Allah-u Teâlâ’yı en çok zikredenlerinki.” buyurdu.

Bundan sonra namaz kılanlar, zekât verenler, hacca gidenler ve sadaka verenler için de aynı soruyu sordu. Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz de hepsine aynı cevabı verdi.

Bunun üzerine Hazret-i Ebu Bekir -radiyallahu anh-, Hazret-i Ömer -radiyallahu anh-e:

“Hayırların hepsini Allah-u Teâlâ’yı zikredenler alıp gitti.” dedi.

Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz de: “Evet” buyurdu. (Ahmed bin Hanbel)


Abdullah bin Busr -radiyallahu anh-den rivayet edildiğine göre Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz bir Hadis-i şerif’lerinde şöyle buyururlar:

“En hayırlı amel, dünyadan ayrılırken dilinin Allah’ın zikriyle meşgul olmasıdır.” (Câmiüs’sağîr: 4025)



Enes -radiyallahu anh-den rivayet edildiğine göre Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz bir Hadis-i şerif’lerinde şöyle buyururlar:

“Allah’ı zikreden bir cemaatle sabah namazı vaktinden güneş doğuncaya kadar birlikte oturmam, bana İsmail oğullarından dört tanesini azat etmemden daha sevgili gelir.
Allah’ı zikreden bir cemaatle ikindi namazı vaktinden güneş batımına kadar oturmam dört kişi azat etmemden daha sevgili gelir.” (Ebu Dâvud: 3667)

“Şüphesiz ki her şeye cilâ verecek bir âlet var, kalbin cilâsı ise zikrullahtır.
Azaptan kurtulmak için zikrullah gibi birşey olamaz. Meğer ki kılıcın kırılıncaya kadar Allah yolunda muharebe etsen dahi.” (Câmiüs’sağir)

Savaşta ölen şehit olur, Allah katında büyük bir mertebeye erer. Nefsine mağlup olan bir kimse ise ahirette büyük azaplarla karşılaşır. Bunun içindir ki nefis terbiyesinde büyük bir âmil olan zikrullahın fazileti bu kadar büyüktür.


Abdullah bin Ömer -radiyallahu anhümâ-dan rivayet edildiğine göre Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz bir Hadis-i şerif’lerinde şöyle buyururlar:

“Gafiller arasında Allah’ı zikreden, cihaddan kaçanlarla birlikte kaçmayıp vuruşmaya devam eden gibidir.
Gafiller arasında Allah’ı zikreden, karanlık evdeki kandil gibidir.
Gafiller arasında Allah’ı zikreden, şiddetli soğuktan yaprakları dökülmüş ağaçlar arasında yemyeşil duran ağaç gibidir.
Gafiller arasında Allah’ı zikreden kişiye Allah cennetteki yerini ölürken gösterir.
Gafiller arasında Allah’ı zikreden kimsenin, bütün insanlar ve hayvanlar adedince günahlarını affeder.” (Câmiüs’sağîr: 4311)


Ebu Hüreyre -radiyallahu anh-den rivayet edildiğine göre Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz bir Hadis-i şerif’lerinde şöyle buyurmuşlardır:

“Kim bir yere oturur ve orada Allah’ı zikretmez (hiç zikretmeden kalkar) ise, Allah’tan ona bir noksanlık vardır.
Kim bir yere yatar, orada Allah’ı zikretmezse, ona Allah’tan bir noksanlık vardır.
Kim bir müddet yürür ve bu esnâda Allah’ı zikretmezse, Allah’tan ona bir noksanlık vardır.” (Ebu Dâvud: 4856 - 5059)


Ebu Ümame -radiyallahu anh-den rivayet edildiğine göre Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz bir Hadis-i şerif’lerinde şöyle buyurmuşlardır:

“Kim yatağına temiz (abdesli) olarak girer ve uyku bastırıncaya kadar Allah’ı zikrederse gecenin herhangi bir saatinde uyanıp da Allah’tan dünya veya ahiret hayırlarından bir şey isterse Allah-u Teâlâ istediğini mutlaka ona verir.” (Tirmizi: 3525)

“Rabbini zikredenlerle etmeyenlerin misali, diri ve ölü gibidir.” (Buhari)

Zikrullah ile mânevî gıdasını alan ruhlar dirilir, alamayan ruhlar ölür. Zikrullah, ruhun hayatı için, balığın suya duyduğu ihtiyaç gibidir.

“İçerisinde Allah zikredilen ev ile zikredilmeyen evin misali, diri ile ölü gibidir.” (Buharî)

İhlâsla zikrullaha devam edenler bütün bu faziletlere erdikleri gibi, zikrullah yapılan mahaller de bu faziletten nasiplerini almaktadırlar.

Ümmü Hânî -radiyallahu anhâ-dan rivayet edildiğine göre Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz bir Hadis-i şerif’lerinde şöyle buyurmuşlardır:

“‘Lâ ilâhe illâllah’ kelimesini hiçbir amel faziletçe geçemez ve bu kelime hiçbir günah bırakmaz.” (İbn-i Mâce: 3797)

Muaz bin Cebel -radiyallahu anh-den rivayet edildiğine göre Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz bir Hadis-i şerif’lerinde şöyle buyururlar:

“Cennet sakinleri, Aziz ve Celil olan Allah’ı zikretmeden geçirdikleri bir anın dışında hiçbir şeye teessüf etmeyeceklerdir.” (Câmiüs’sağîr: 7701)



ZİKRULLAH’TAN KAÇANLAR
VE
KARŞI ÇIKANLAR
Zikrullahla hayat bulanlar Kur’an-ı kerim’de övülürken, diğer taraftan zikrullahı sevmeyenler ve karşı çıkanlar Âyet-i kerime’lerde kınanmakta ve zemmedilmektedir:

“Allah ortaksız olarak zikredildiği zaman ahirete inanmayanların kalpleri nefretle çarpar.” (Zümer: 45)

Bu tiksinti ve nefretin sebebi, Allah-u Teâlâ’yı ve ahiret gününü inkâr etmelerinden dolayıdır.

Onların kalbi kalp olmaktan çıkmıştır. Vicdanları da vicdan olma hususiyetini yitirmiş, çürümüş ve bozulmuştur.

“Şeytan onlara galebe çaldı ve zikrullahı onlara unutturdu. İşte onlar şeytandan yana olanlardır.” (Mücâdele: 19)

Şeytan onların kalplerini öyle bir istilâ etmiştir ki, onlara zikrullahı unutturmuştur. İşte şeytan, hâkimiyeti altına aldığı kimselere böyle yapar.

“Kalpleri Allah’ı zikretmeye kaskatı olan kimselere ise yazıklar olsun! Onlar apaçık dalâlet içindedirler.” (Zümer: 22)

İşte o kalpleri katılaşmış kimseler, açık bir şekilde Hakk’tan uzaktırlar. Kalpleri yumuşamaz, korkmazlar, anlamazlar, farkına varmazlar.

“Kim Rabbinin zikrinden yüz çevirirse, Rabbi onu gittikçe artan bir azaba uğratır.” (Cin: 17)

Öyle bir azapla muazzeb olunurlar ki, o azapla hiçbir zaman rahat görmezler. Şiddetli azapları artar durur.

“Kalbini zikrimizden gafil kıldığımız, hevâ ve hevesine uymuş, haddi aşmış kimselere boyun eğme.” (Kehf: 28)

Onlar iradelerini iyiye, doğruya ve güzele sarfetmedikleri için, Allah-u Teâlâ kalplerini zikrullahtan gafil kılmış, şeytanın vesveselerine terketmiştir.

“Bizim zikrimize iltifat etmeyen ve dünyâ hayatından başka bir şey istemeyen kimseden yüz çevir.” (Necm: 29)

Ümmet-i Muhammed’e bu bir emirdir. Zikrullahtan kaçınan kimselerden kaçınmak lâzımdır. Onlar ezelî istidatlarını kaybetmişlerdir.

“Sen Allah de, sonra bırak onları, daldıkları bataklıkta oynayadursunlar.” (En’am: 91)

Allah-u Teâlâ’nın zikrinden yüz çeviren, Rabbi ile râbıtasını koparan kimseler hakkında Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime’sinde şöyle buyurmaktadır:

“Kim benim zikrimden yüz çevirirse, onun hakkı da dar bir geçimdir.” (Tâhâ: 124)

Bu gibi kimseler her ne kadar bolluk içinde olsa da, müreffeh bir hayat yaşıyor görünse de, onun hayatı sıkıntılarla, şüphelerle ve darlıklarla doludur. Onun iç huzuru ve gönül ferahı yoktur. Kararsızlıklar ve dengesizlikler içinde bocalar durur.

Allah-u Teâlâ münâfıklar hakkında ise Âyet-i kerime’sinde:

“Onlar Allah’ı pek az zikrederler.” buyurmuştur. (Nisâ: 142)

Allah-u Teâlâ:

“Onlar Allah’ı unuttu, Allah da onları unuttu.” (Tevbe: 67)

Âyet-i kerime’si ile münâfıklar Allah’ın zikrinden gafil oldukları için, onları lütuf ve ihsanlarından mahrum bıraktığını beyan buyurmaktadır.


Allah-u Teâlâ’nın bir kulunu sevmesi, muhakkak ki o kulun zikrullahı sevmesi ve iştigal etmesi ile kâimdir. Etmeyenlerin ise cezalandırılacakları vaad ve vaîdinin bir neticesidir.

Musa Aleyhisselâm Allah-u Teâlâ’ya hitaben: “Yâ Rabbi! Ben istiyorum ki kullarından kimi sevdiğini bileyim de, ben de onu seveyim.”dedi.

Allah-u Teâlâ buyurdu ki:

“Beni çok zikreden kulumu gördüğün zaman bil ki ben onu severim. Beni zikretmeyenleri de gördüğün zaman anla ki ben ona buğzederim.” (Tirmizî)

Hâlik’ın mahlûkunu sevmesinin fevkinde bir güzellik, O’nun gadabının üstünde de bir çirkinlik düşünülemez.

Allah-u Teâlâ Kur’an-ı kerim’inde:

“Allah’ı unuttuklarından dolayı Allah’ın da kendilerine kendilerini unutturduğu kimseler gibi olmayın, onlar fâsıkların ta kendileridir.” (Haşr: 19)

Âyet-i kerime’si mucibince, zikir ve fikirden gafil olan müminleri fâsık kelimesi ile vasıflandırıyor.
Alıntı ile Cevapla

Konu Sahibi TufeyL 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir
Konu Forum Son Mesaj Yazan Cevaplar Okunma Son Mesaj Tarihi
Ebul vefa hz.'nin duası Dua Bölümü TufeyL 0 2309 19 Mart 2009 14:03
Cennet kapısını açan dua Dua Bölümü TufeyL 0 2315 19 Mart 2009 14:02
Gel sana dünyanın misalini göstereyim Kıssalar-Hikayeler-Nasihatler Ağlama_Karanfil 1 2077 19 Mart 2009 13:58
BabaanneMaceraları Fıkralar-Hikayeler Kara Kartal 2 1981 17 Mart 2009 23:02
Evlilik aşkı öldürür derler.YaLaN.. Evlilik-Nikah Konuları Mihrinaz 5 1929 17 Mart 2009 21:43