Nasr Süresi İniş(Nüzul) Sebebi Rivayetleri
Nasr Süresi Nüzul Sebebi
Müfessirlerin tesbit ve icmaıyla tamamı Medine'de inmiştir. [1]
Allâme Zemahşerî'ye göre: Bu sûre. Veda Haccı'nda Minâ'da inmiş ve o bakımdan Medine'de indiğine hükmedilmiştir. Yapılan tesbite göre, Tevbe Sûresi'nden sonra inmiş ve bundan sonra başka bir sûre inmemiş*tir.[2]
Bu surenin nüzul zamanı ile ilgili rivayetler:
1- Müslim'in Ebu Bekr ibn Ebi Şeybe, Harun ibn Abdullah ve Abd ibn Humeyd kanalıyla Ubeydullah ibn Abdullah ibn Utbe'den rivayetinde o şöyle anlatıyor:
İbn Abbâs bana:
"Ey İbn Utbe, Kur'ân’dan son nazil olan sûreyi bili*yor musun?" diye sormuştu. Ben:
"Evet, Allah'ın nusratı ve fetih geldiğinde..." süresidir." dedim.
"Doğru söyledin." dedi.[3]
2- Bu hadisi Neseî de Muhammed ibn İsmail kanalıyla Ubeydullah ibn Ab*dullah ibn Utbe'den rivayetle tahric etmiştir.[4]
3- Hafız Ebu Bekr el-Bezzâr ve Beyhakî'nin rivayet ettikleri bir haberde sû*renin nüzul vakti olarak Veda haccındaki teşrik günlerinin ortasındaki gün ve*rilmektedir.[5]
4- Rivayete göne Hz. Peygamber (sa) bu sûrenin inmesinden sonra 60 gün daha yaşamış ve bu süre içinde hiç güldüğü görülme*miş.[6]
5- Vahidî ise İbn Abbâs'tan rivayetle Sûrenin, Hz. Peygam*ber (sa)'in Huneyn Gazvesinden dönüşünde nazil olduğunu ve Sûrenin nüzu*lünden sonra Hz. Peygamber (sa)'in daha iki sene yaşadığını söyler.[7]
Buna göre elbette Sûre, Kur'ân'dan son nazil olan değildir[8]
6- İbn Abbâs'ın "Bütün Kur'ân'dan en son nazil olan sûre "Allah'ın nusratı ve fetih geldiğinde..." süresidir." sözü Taberânî tarafından da rivayet edilmiştir.[9]
7- Mekke'nin fethi sekizinci yılın ramazanında idi. Bu sure, onuncu yılda indi. Peygamberimiz'in surenin inmesinden sonra yetmiş gün yaşadı*ğı rivayet edilmiştir. Onuncu yılın rabiulevvel ayında vefat etti. Bunun için de Tevdi' (uğurlama) suresi diye anıldı.
8- Bu sure Mekke'nin fethinden önce inmiştir; Rasulullah (s.a.)'a Mekkelilere karşı kendisine yardım edileceğine, orayı fethedeceğine dair müjdedir. Bunun benzeri de şu ayettir: "Herhalde o Kur'an'ı senin üzerine farz kılan seni dönülecek yere döndürecektir." (Kasas, 28/85). "Allah'ın nus*reti ve fetih gelince." sözü, gelecek zamanı ifade etmektedir.
Buna göre de vukuundan önce Mekke'nin fethinden haber verilmesi, mu*cize olarak gaibten haber verilmesi olup nübüvvet alâmetlerindendir.[10]
9- Zahir olan, İbni Ömer'in sözünden hareketle birinci görüştür: Bu sure Veda haccında Mina'da indi. Sonra da: "Bugün sizin dininizi kemâle erdirdim, üzerinizdeki nimetimi tamamladım." (Maide, 5/3) ayeti indi. Bu iki ayetten sonra Peygamber (s.a.) seksen gün yaşadı. Bundan sonra: "Andolsun, size kendinizden öyle bir peygamber gelmiştir ki..." (Tevbe, 9/128) ayeti indi. Bundan sonra otuzbeş gün yaşadı. Ardından: "Öyle bir günden sakı*nın ki o gün Allah'a döndürüleceksiniz." (Bakara, 2/281) ayeti indi. Ondan sonra yirmi bir gün yaşadı. Mukatil, yedi gün yaşadığını söyledi.[11]
10- Razi ise doğru kabul edilen görüşün surenin Mekke'nin fethinden önce indiği şeklinde olduğunu söylemiştir.[12]
1-3. "Allah'ın yardımı ve zafer günü gelip, insanların Allah'ın di*nine akın akın girdiklerini görünce, Rabbini överek tesbih et; O'ndan bağışlama dile, çünkü O, tevbelerî daima kabul edendir."
Surenin nüzul sebebi ile ilgili rivayetler:
1- Said b. Muhammed el-Müezzin, Ömer b. Ebî Cafer el-Mukrî'den, o Hasan b. Süryan'dan, o Âbdulaziz b. Sellam'dan, o İshak b. Abdillah b. Keysan'dan, o babası İkrime'den, o da İbn Abbas'tan bize şu rivayette bulundu;
"Rasulullah (s.a.v.), Huneyn Gazvesi'nden geldiğinde, Allah Teala bu sûreyi indirdi. Rasulullah (s.a.v.) buyurdu ki:
"Ey Ali b. Ebî Talib, ey Fatıma, şüphesiz Allah'ın yardımı ve fethi geldi. Ben insanların Allah'ın Dini'ne bölük bölük girdiğini gördüm. Rabbimi hamd ile tesbih ederim. Çünkü O tevbeleri çokça kabul edendir."[13]
2- Abdürrezzak'ın kendi Musannaf'ında Ma'mer'den, onun da Zührî'den yaptığı rivayete göre : Resûlüllah (a.s.) Efendimiz, fetih yılında ünlü ku*mandan Hâlid b. Velîd'i (r.a.) bir bölük mücahidle (öncü kuvvet olarak) Mekke'ye gönderdi. Halid b. Velid (r.a.) Mekke'nin alt kısmında, İslâm kuvvetlerine karşı koymak üzere saf bağlayıp bekleyen Kureyşlilerle savaş*tı ve kısa zamanda onları -Allah'ın yardım ve izniyle- hezimete uğrattı. Böylece artık silâh kullanmaya gerek kalmadı ve Resûlüllah'ın (A.S.) fethi gercekleştirmesiyle birlikte Mekkeli'ler de Allah'ın son dinine girmeye baş*ladılar. Derken Nasr Sûresi indi. [14]
3- Buhari ve diğerleri İbni Abbas'tan rivayet ettiler. Diyor ki:
"Ömer b. Hattab (r.a.) beni Bedir'in büyüklerinin yanına götürürdü. Bazısı bundan hoşlanmazdı. Bir gün beni çağırıp onlarla oturttu. " İbni Abbas diyor ki: "O gün beni onlara göstermekten başka bir şey için çağırmadığını anladım. " Şöyle dedi:
"Allah Tealâ'nın "Allah'ın nusreti ve fetih geldiği zaman." ayeti hakkında ne diyorsunuz?" Bazıları:
"Bize zafer geldiği ve fetih nasip oldu*ğunda tesbih ve istiğfarla emrolunduk," dediler. Bazıları da susup bir şey demedi. Bana:
"Sen böyle mi diyorsun, İbni Abbas?" dedi.
"Hayır," dedim.
"Ne diyorsun?" dedi. Dedim ki:
"O Rasulullah (s.a.)'ın ecelidir. Allah ona ecelini bildirmiş, "Allah'ın nusreti ve fetih geldiği zaman." buyurmuştur. Bu eceli*nin alâmetidir. "Hemen Rabbini hamd ile, tesbih et. O'nun yarlığamasını iste. Şüphesiz ki O, tevbeleri çok kabul edendir." [15]
[1] el-Câmi'u Li-Ahkâmi'1-Kur'ân : 20/229; Celal Yıldırım, İlmin Işığında Asrın Kur’an Tefsiri, Anadolu Yayınları: 13/7052.
[2] Tefsîrü'l-Keşşaf: 4/810; Celal Yıldırım, İlmin Işığında Asrın Kur’an Tefsiri, Anadolu Yayınları: 13/7052. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/977.
[3] Müslim, Tefsîr, 21; Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/977.
[4] Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/977.
[5] İbn Kesîr. age VIII,529; Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/977
[6] Kurtubî, age. XX,158; Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/977
[7] Vahidî, age. s. 343; İmam Ebu’l-Hasen Ali bin Ahmed el-Vahidi, Esbâb-ı Nüzul, İhtar Yayıncılık: 395. Ebû'l-Hasan Nisabûrl/Esbabu'n-Nüzûl: 308; Celal Yıldırım, İlmin Işığında Asrın Kur’an Tefsiri, Anadolu Yayınları: 13/7053.
[8] Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/977
[9] İbn Kesîr, age. VIII,531; Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/977
[10] Razi, XXXII/155. Vehbe Zuhayli, Tefsiru’l-Münir, Risale Yayınları: 15/660.
[11] Kurtubi, XX/233. Vehbe Zuhayli, Tefsiru’l-Münir, Risale Yayınları: 15/660.
[12] Razi, XXXII/164. Vehbe Zuhayli, Tefsiru’l-Münir, Risale Yayınları: 15/660.
[13] Zayıf hadistir. Suyuti; ed-Dürr: 6/407; İmam Ebu’l-Hasen Ali bin Ahmed el-Vahidi, Esbâb-ı Nüzul, İhtar Yayıncılık: 395. Ebû'l-Hasan Nisabûrl/Esbabu'n-Nüzûl: 308; Celal Yıldırım, İlmin Işığında Asrın Kur’an Tefsiri, Anadolu Yayınları: 13/7053-7054.
[14] İmam Celaleddin es-Suyuti, Lubabu’n-Nukul Fi Esbabi’n-Nuzul, Fatih Yayınevi: 2/734; Celal Yıldırım, İlmin Işığında Asrın Kur’an Tefsiri, Anadolu Yayınları: 13/7053.
[15] Vehbe Zuhayli, Tefsiru’l-Münir, Risale Yayınları: 15/660.