Tekil Mesaj gösterimi
Alt 09 Nisan 2009, 15:38   Mesaj No:3

KuM TaNeSi

Medineweb Emekdarı
KuM TaNeSi - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:KuM TaNeSi isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 5998
Üyelik T.: 02 Ocak 2009
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Yaş:40
Mesaj: 1.956
Konular: 886
Beğenildi:21
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart RE: Dinimizde ve Örfümüzde Nişanlanma

Nişan mehre hak kazandırmaz
Nişan genellikle evlenme ile sona ermektedir Ölüm de nişanın sona ermesinin diğer bir sebebidir Bazen de tarafların karşılıklı anlaşmalarıyla, çoğu zaman ise tek taraflı irade beyanıyla nişanın bozulduğu görülmektedir Bu durumda mehir ve hediyelerin iadesi meselesi önem arz etmektedir

İslâm aile hukukunda mehir, erkeğin evlenirken kadına verdiği veya vermeyi taahhüt ettiği para veya malı ifade eder Mehir kadının öz malıdır ve kocanın üzerine bir borçtur Nikâh ânında mehir miktarının belirlenmesi veya belirlenmemesi neticeyi değiştirmez Mehrin belirlenmemesi durumunda bile emsal esas alınır Tabiî ki emsal uygulamasında mehrin meblağı zaman ve mekân boyutuna, şahısların sosyal statüleri ve maddî imkânlarına göre değişkenlik gösterir Ayrıca yeni kurulacak yuvanın çeyiz türü evliliğe hazırlık mahiyetindeki masrafları da kural olarak mehir bedelinin dışında düşünülür

İslâm Hukuku'na göre nişanlanma, kadına mehir hakkını kazandırmaz Bu sebeple nişanın bozulması durumunda, nişanlılık döneminde kadına ödenmiş olan mehrin, mislî mal ise mislen, aynî mal ise aynen veya kıymetiyle geri alınabileceği hususunda mezhepler arasında görüş birliği vardır Zira mehir, evlilik akdinin hukukî sonucudur ve kadının bunu hak etmesi evlilik sebebine dayanır Nişanlılık, evlilik ile tamamlanmayınca kadının önceden aldığı mehir üzerinde herhangi bir hak talebi söz konusu olamaz Nişan hediyeleri hibe hükmündedirDetaylar farklı olsa bile, toplumumuzda yerleşik olarak nişan müessesesi çeşitli hediyeleşmeleri içerisinde barındırır Nişan dönemindeki giysiler, takılar vb hediyeler taraflar arasında birleşmeyi, bütünleşmeyi ve kaynaşmayı sembolize eder ve daha ziyade evlenme bağını sağlamlaştırmayı gaye edinir

Nişanın evlilikle neticelenmesi durumunda hediyelerle ilgili bir problem genelde gözükmez Fakat nişanın çift taraflı veya tek taraflı bozulması durumunda ise hediyeler meselesinin hukukî sonuçlarının bilinmesi gerekir İslâm Hukuku'na göre, nişanlılık döneminde tarafların birbirlerine verdikleri mehrin dışındaki eşyalar, hediye hükmünde değerlendirilir

İslâm hukukçuları arasında iki tarafın birbirine verdikleri hediyelerin geri alınıp alınamayacağı konusunda fikir ayrılığı vardır Hanefî Mezhebi'ne göre, hediyeler hakkında hibe hükümleri uygulanır Tabiî olarak hibe ile ilgili hükümleri de ahlâken ve hukuken olmak üzere ayrı ayrı değerlendirmekte yarar vardır Ahlâkî bir prensip olarak verilen hediyeler geri istenmez Ancak hukuken verilen hediyeler karşı tarafın elinde aynen mevcutsa, yani tüketilmemiş, başkasına devredilmemiş veya değişikliğe uğramamışsa geri alınabilir Sadece iadesi mümkün olmayacak bir şekilde hükmen ve vasfen bir değişikliğe uğramışsa hediyeler geri alınamaz Şafiî Mezhebi'ne göre, hediyeler her hâlükarda geri talep edilebilir Hediye edilen eşya karşı tarafın elinde aynen mevcutsa aynen, tüketilmişse, kıymeti geri istenir Malikî Mezhebi'ne göre ise bu konuda nişanı kimin bozduğu dikkate alınarak hüküm verilir Eğer nişanı bozan erkek ise, kadın tarafından hiçbir şey talep edemez Kadın tarafına verilen hediyeler aynen mevcut olsa da olmasa da hüküm değişmez Nişanı bozan kadın ise, erkek verdiği hediyeleri geri alabilir Hattâ tüketilmiş ise kıymetini talep edebilir

Sonuç
Toplumumuzda genellikle evlilik öncesinde nişanlılık dönemi bulunmaktadır Dört mezhebe göre nişanlanma, evlenme akdi olmayıp, sadece evlenme vaadinden (söz verme) ibarettir Başka bir anlatımla, nişanlanma hukukî anlaşma, bir sözleşme (akit) değil, ahlâkî mânâda karşılıklı söz vermedir (vaad) Bu niteliğine bağlı olarak temel özellikleri itibariyle nişanlılık, taraflara hukuken evlilik mecburiyeti yüklemez Bununla beraber tarafların ahlâkî ve dinî mesuliyetini de kaldırmaz Ayrıca nişanlanma taraflar arasında dinen mahremiyeti kaldırmaz Nişanlılık döneminde mahremiyetin kaldırılmasına matuf dinî nikâh kıyılması ise tasvip edilmez

İslâm Hukuku'na göre nişan, nikâh değildir Mehir ise nikâh akdiyle alâkalıdır Bu yüzden nişan, kadına mehir hakkı kazandırmaz

Ayrıca nişan bozulması durumunda karşılıklı verilen hediyeler, hukuken hibe statüsünde değerlendirilir Tüketilen hediyelerin iadesi gerekmez; hediyeyi veren kişinin hediyesini geri istemesi diyaneten mahzurlu bir durum olmakla birlikte, istenildiğinde mevcut hediyelerin iadesi hukuken zorunludur

Netice itibariyle mutlu bir yuvanın temellerinin sağlam olması için fertlerin evlilikteki ulvî gayeler açısından şuurlandırılması ve dinî-ahlâkî terbiyelerinin elverdiğince kusursuz yapılması özel önem arz etmektedir Bu istikamette, günümüz şartlarında en azından nişanlılık sürecinde evliliğin psikolojik, sosyo-kültürel, ahlâkî, dinî ve mânevî boyutlarının ele alındığı seminerler, kurslar, testler ve imtihanlar teşvik edilmeli, hattâ mümkünse, evlenecek adaylarda bu müesseseye ehil olduklarını gösteren sertifikaların bulunması mecburiyeti getirilmelidir Bu uygulamanın nihâi bir çözüm olduğu söylenemese bile, aile mutluluğuna ve aile birliğine müspet katkı sağlayacağı kuvvetle muhtemeldir

Atatürk Üniv İlahiyat Fak Öğrt Üyesi
Dr Ahmet Gunes
__________________
Söz işlemez yüreklere sükûtum dağlar gibi...
Alıntı ile Cevapla