Konu Başlıkları: Ticaret ahlakımız
Tekil Mesaj gösterimi
Alt 11 Nisan 2009, 22:21   Mesaj No:2

_bülbül_

Medineweb Emekdarı
Avatar Otomotik
Durumu:_bülbül_ isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 468
Üyelik T.: 25 Ekim 2007
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Mesaj: 1.210
Konular: 330
Beğenildi:21
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart RE: Ticaret ahlakımız

Neler Yapılmalıdır?

Ticaret

1-Öncelikle madde-mana bütünlüğü inancı sağlanmalıdır Dünyanın ahiretin köprüsü olduğu ve cennetin de dünyada kazanılacağı unutulmamalıdır Zira HzPeygamber (sav) kişinin çalışmasını, üretimde bulunmasını ve ailesini geçindirmesini Allah yolunda cihat etme veya gündüzleri oruç, geceleri de namazla geçirme ile bir tutmuştur(4) Üretime yönelik emek, ibadet hükmündedir
Yine Rasül-i Ekrem şöyle uyarmıştır: "Her ikisinden nasiplenmeyip, dünyası için ahiretini veya ahireti için dünyasını terk eden kimse, hayırlınız değildir Şüphesiz dünya ahirete ulaştırıcı bir köprüdür, vasıtadır Başkasına yük olmayınız" (5) Temiz, salih mü'minin elinde temiz servetin ne güzel bir mal olduğunu bildiren hadis (6) helal kazanca ve dürüst insanlara dikkat çekmiştir
2-Şahsiyetli kişiler ve kadrolar yetiştirilmelidir Şahsiyetli insan; sorumluluk sahibi, iyi niyetli ve samimi insandır Hem ferdî, hem de sosyal sorumluluğa sahip, birikimli, donanımlı, dünyadaki gelişmeleri yakinen takip edebilen, sürekli araştıran, değerlerine bağlı, hiçbir değeri istismar etmeyecek derecede şahsiyetli, üretim ve yönetim bilgisine sahip işinin ehli kadrolar teşekkül ettirilmelidir Daha büyük hedeflere ulaşabilmek için güçlü olmak gerekir Güçlü olmak için de güç birliğine, yardımlaşmaya ve dayanışmaya ihtiyaç vardır Hayırda, iyilikte, güzellikte, aynı hedefleri yakalamakta, aynı engelleri aşmada yardımlaşma, dayanışma ve işbirliği zaruridir Çünkü günümüzde ferdî başarılar, ferdî teşebbüsler yeterli olmamaktadır Bunun için herkes mevcut çalışma tecrübelerinden de yararlanarak güçlü oluşumlar geliştirmeli, ekip çalışması ile organizeler yapmalı veya güçlü oluşumlarla birlikte hareket imkanları bulmalıdır
3-Yatırım yapılacak alan ve sektörler çok iyi seçilmeli, rekabet ortamı, verimlilik kârlılık oranları yurt içi-yurt dışı pazar ve rakipler araştırılmalı, projeler ve maliyetleri iyi hesap edilmeli ve müesseseleşilmelidir Sadece müessesenin ve sermayenin olması yetmez Bütün bunlar profesyonel kadrolarla yapılmalıdır Bir taraftan da geleceğin idealist, şahsiyetli yönetici ve kadrolarını yetiştirmek için projeler hazırlanmalı ve bu projelerle faaliyet gösterilen ve hedeflenen sektörlerin ihtiyacı olan beyin kadrolar yetiştirilmelidir Başarının ve büyümenin en mühim şartlarından biri, başarılı adamdır, kalifiyeli elemandır
4-Hak, hukuk meselelerine gereken önem verilmelidir İşçisinin, ortağının hak ve hukukunu korumayanları Allah korumaz Çünkü Cenab-ı Hakk'a kul olan, kul hakkını yemez ve haksızlık yapmaz Yapılanmaların sorumluları, kurucuları son derece dikkatli ve adil olmalı, tasarrufları en verimli şekilde değerlendirmeli, harcamalarda israfa yer vermemeli, şahsi çıkar hesabına düşmemeli, verimsiz, atıl alanlara yatırım yapmamalı ve ortaklarına karşı çok şeffaf davranmalıdır Elemanlarını hizmetçi olarak görmemeli, kardeşleri ve hizmette yardımcıları ve destekçileri olarak bilmelidir
5-Kâr ve zarar ortaklığı esasına göre kurulan şirketler vs gerçekçi olmalı, başkalarına şirin görünme, yeni ortakları cezp edebilmek için afaki, kazanılmamış kâr oranları açıklanmamalıdır Bu hususta sahtekârlarla, tamahkârlar buluşunca pek çok olumsuzluklar meydana gelmekte ve kötü örnekler teşkil etmekte ve gerçekten samimi, gayretli, birikimli ve tecrübeli kişilerin ve kuruluşların önü kesilmektedir Aklı başında insanlar bunlara meydan vermemelidir
Evet çağ, yürekleri, kafaları, kalpleri ve kasaları çağın pislikleriyle kirlenmemiş, hakk'ı ölçü alan, hakk yolda olan, gücünü hak'tan ve halktan alan, işinin ehli olan, kazançta helali ve bereketi esas alan Müslümanlara muhtaçtır Unutmayalım; gaflet değil, gayret zamanıdır!
6-Varlıkların en mükemmeli olarak yaratılan insan (7), çeşitli şeylerle denenmekte ve imtihan edilmektedirİmtihanı kazanabilmenin yolu ise, yine Rabbimiz tarafından insanlara bildirilmiştir İmtihan olunan şeylerden biride maldır
İyi mal (helalinden kazanılan, iyi yola sarf edilen mal) Salih kimse için ne güzel bir şeydir(8) Salih insanlar için bir hayır vesilesi, cennete götüren bir binek olan mal; kimileri içinse kötülüklere, isyana ve haramlara dalmaya sebep olmaktadır Bolluk, rahat ve lüks içinde yaşayış, maddi imkanlara sahip olmak, bazen insanları Allah'tan uzaklaştırabilmektedir Şükürsüz, infak-sız, sadakasız refah, maddi bolluk ve imkan sahibi olan azarak Allah'ın kulu olduğunu unutur; içinde bulunduğu nimetleri kendi iktidarıyla elde ettiği zannına kapılır, istediği gibi harcayabileceği kanaatına vanr Kendisine bahşedilen imkanlar ve mallar üzerinde gerçek mülkün sahibi imiş, dünyada devamlı kalacakmış, Allah'ın hüküm hakkı yokmuş gibi kendisini mutlak mutasarrıf ve yetkili görür Böylelerinin düşüncesinde Allah'ı hatırlamak, hükümlerine uymak, hesaba çekilmek düşünülmemesi gereken bir şeydir Hayat olarak sadece dünya yaşantısını bilirler, adeta dünyadan kam alırcasına bir yarışın, yaşayışın içine girerler Günümüzde "Fikri materyalizm"in yerini "Fiili materyalizm" almıştır Yani verilen imkanlar, öyle hoyratça ve isyan içinde kullanılmaktadır ki, sanki "Yaratan yokmuş" "hesaba çekilmeyeceklermiş" gibi hareket etmektedirler Müslümanlar arasında bu durumda olanlar ise, fiilen inanmıyorlarmış gibi yaşamaktadırlar İnanmaları dillerinin altında kalmaktadır, hareket ve davranışları, yaşantıları inanan insanlarınkine hiç benzememektedir
Bu hususa Kur'an-ı Azimüşşan'da "Karun"misal olarak verilir Elindeki serveti kendi dehasına, bilgisine bağlayan bu adam "Allah'ın önceleri, ondan daha güçlü ve topladığı şey daha fazla olan nice nesilleri yok ettiğini bilmez mi?" (28 Kasas, 78) "Kimi müşrik toplumlar ise, topluluk halinde buna örnek teşkil ederler "(25 Furkan, 18)
Rasüli Ekrem (sav): "Ümmetim parayı (dinar ve dirhemi) büyüklediği ve meylettiği zaman, kendilerinden İslam'ın heybeti kaldırılır" buyurmuştur(9)
7-İslam, mülkiyete, zenginliğe asla karşı değildir Bir lokma bir hırka teranesini de asla kabul etmez Bunun aksine Müslümanlar güçlü olmak, veren el haline gelebilmek zorundadırlar Efendimiz (sav), "Veren el, alan elden üstündür" buyurmuştur (10) Ancak harama düşmektense, gerektiğinde bir lokmaya, bir hırkaya razı olur, zira haram ateştir Çalışıp, çabalayıp, veren el konumuna gelmek için gayret eder
Bilhassa her şeyin ölçüsünün, hizmetlerin yürümesinin maddeyle ölçüldüğü bir dönemde Müslümanlar olarak helalinden zenginleşmek durumundayız Amma mülkün asıl sahibinin yolunda harcayabilmek, kulluğumuzu güzelleştirebilmek, Allah'ın verdiği gücü, O'nun dininin ikamesi uğrunda verebilmek maksadıyla böyle olmalıyız Bunun aksi düşünülürse: İşi gücü kendisini ibadetten alıkoyan, çoluk çocuğunun eğitimini ihmal ettiren, haram helal demeyip toplayan tipleri göz önüne alalım İşte bu hale gelinirse, heybetimiz, ciddiyetimiz kaybolur, selin önündeki çör-çöp gibi oluruz Bâtılların kurdukları tuzaklar içinde ipek böceği gibi kendi kendimize ağ öreriz de, belki de inançsızları istifade ettiririz Yine para, milletin evrad ve ezkarı haline gelirse; hep sözler dünyalık olursa, vay başımıza geleceklere
Mala mülke kul olmanın, cimriliğin ve bencilliğin şerrinden Müslüman zekatla, infakla, sadakayla kurtulur




Nimetler İçinde Yüzse de Şımarmamak

Ticaret

1 Bölüm'raf sûresinin 32 âyetinde şöyle buyurul-maktadır: "De ki: Allah'ın kullan için yarattığı süsü ve güzel rızıkları kim haram etti? De ki: Bu nimetler dünya hayatında iman edenler içindir; kafirler de o arada yararlanırlar Kıyamet gününde ise sadece mü'minlere mahsustur"
Bu ayet açıkça ahiret nimetlerinin olduğu gibi dünya nimetlerinin de mü'minler için hazırlandığını göstermektedir O halde mü'min helal şekilde ve meşru dairede dünya nimetlerinden istifade edecektir Nimetlerden istifade ederken israfa kaçmayacak ve harama bulaşmayacak, meşru dairenin dışına çıkmıyacaktır Ayrıca nimetlerin şükrünü yapacaktır Hakim'in Müstedrek'inde naklettiği şu hadis-i şerif ne kadar uyarıcıdır: "Ümmetimin en kötüleri nimetler içinde gözünü açan, onunla beslenen, türlü türlü yiyecekler yiyen, çeşit çeşit elbiseler giyinen, değişik değişik binitlere binen ve avurtlarını şişire şişire edebiyat parçalayarak konuşan kimselerdir" (11)
Hadiste kınanan yeme, içme, giyme helal daireyi taşan, israfa kaçan ve şükrü yerine getirilmeyen yiyip içme ve giyinmelerdir
Nimetler içinde yüzdüğü halde şükretmeyip havalara girmek, büyüklenmek, kasılmak, israfa kaçmak, Allah'tan olduğunu bilmemek, şükretmemek hadisin tehditi içine girer
Ümmetin şerlilerinden değil, hayırlılarından olmaya çalışmalıdır
Ariflerden Bişr bin Haris der ki: "Dünyaya karşı zühd, onu terk etmek değildir; asıl zühd, Allah'tan gayri her şeyden gönlü çekmektir HzDa-vud (as) ve HzSüleyman'a (as) baksana İkisi de dünya padişahı idiler Bununla birlikte Allah katında zahitlerin başında yer alıyorlardı"
Malımızla felaketimizi hazırlamamalıyız Yanlış yerlerde kullanarak, israf ederek yada zekatını vermeyerek, haramdan kazanarak kendi kuyumuzu kazmamalıyız Yüce Rabbimiz güzel halini muhafaza etmeyen, zenginleşince zekatını vermeyen ve malla ilgili görevlerini yapmayanları şöyle uyarmıştır:
"Allah, lütuf ve ihsanıyla onlara zenginlik verdiğinde ise, cimrilik ettiler ve sözlerinden döndüler Zira onlar yüz çevirmeyi adet edinmişlerdir" (9 Tevbe, 76)
Malın yokluğu bir fitne olduğu gibi, ehil olmayanların elinde çokluğuda bir fitnedir Herşeyi kendilerine layık görenler hiçbir gönülde sevgiye, hiçbir mecliste saygıya layık olamazlar Bunun için niyet güzel, kazanç helal, tasarruf hayır üzere olmalıdır Hadislerdeki işaret ve ikazlara dikkat edelim:
"Hedefi takva olan kimse için zenginlikte bir sakınca yoktur Takvaya dikkat eden kimse için sıhhat, zenginlikten daha hayırlıdır İnsanlardaki gönül hoşluğu da ayrı bir nimettir" (12)
"Şüphesiz dünya malı tatlıdır Kim onu hakkıyla alır ve yerli yerince kullanırsa, o ne güzel yardımcıdır Onu hakkı ile (helal yoldan) elde etmeyen kimse, yiyip yiyipte doymayan varlıklar gibidir" (13)
Şairin: "lanet ola ol mâle ki onun kazanılmasında ya din yada namus alet edile" dediği gibi;
" Haram demez helal demez ver Allah 'ım
Kulun durmaz yer Allah'ım!" mantığıyla hareket edenler; fakirliğinde de, zenginliğinde de ölçüyü elden kaçıranlar malla ilgili imtihanı kaybederler
Fakirlik ve zenginlik, elde mal ile değil, kalpteki iman, sevgi, şuur ve huzurla ölçülür
İşte ilahi ikaz: "Ey iman edenler! Mallarınız ve evlatlarınız sizi Allah'ın zikrinden alıkoymasın Kim bunu yaparsa, işte onlar zarara girenlerin ta kendileridir" (63 Münafıkûn, 9)
"Öyle kimseler vardır ki, bunları ne ticaret, ne de kazanma hırsı, Allah'ı anmaktan, namaza devamlı ve duyarlı olmaktan ve zekat vermekten alıkoyabilir" (24 Nûr, 37)
Hepimiz, hayır ve şerle imtihan edilecek, varlık ve yokluk içinde deneneceğiz Her halin bir fitnesi ve bir çilesi vardır Bir kul için hangi halin hayırlı olduğunu ancak Allah bilir Bunun için, fakirliğin fitnesinden korktuğumuz gibi, zenginliğin fitnesinden de Allah'a sığınmalıyız
Peygamber (sav)şöyle dua ederdi:
"Allah'ım! Cehennemin fitnesinden ve azabından, kabrin fitnesinden ve azabından, Deccal'in fitnesinden, fakirliğin fitnesinin şerrinden ve zenginliğin fitnesinin şerrinden sana sığınırım" (14)
İsrafa ve isyana alet edilen zenginlik tehlikelidir İşte Peygamber (sav) Efendimizin uyarıları:
"Vallahi sizin için en fazla korktuğum şey fakirlik değildir Fakat asıl korktuğum, sizden öncekilere olduğu gibi dünyanın önünüze açılması ve onların birbiriyle yarıştığı gibi sizin de mal hususunda birbirinizle yarışmanız, dünyanın onları oyaladığı gibi sizi de Hakk'tan alıkoyması, onları helak ettiği gibi sizide helak etmesidir" (15)




Ticarette İtimat ve Güven

Ticaret

Yunus bin Ubeyd, ticaretle uğraşırdı Bir gün dükkana kalfasını bırakıp camiye gitti Dönerken bir adamın elinde bir kumaş topu gördü Nereden aldığını sordu "Yunus bin Ubeyd'in dükkanından" dedi müşteri Aralarında şu konuşma geçti:
-Kaça aldın?"
-Dört yüz dirheme"
-Nasıl olur ?Bunun değeri iki yüz dirhemdir Ben malıma haram karıştırıp ta bütün malımı haram hale getirmek istemem Gel benimle birlikte
Beraberce dükkana gittiler Tezgahtan çağınp, "İki yüz dirhemlik kumaşı dört yüz dirheme sen mi verdin?" dedi "Evet, ama kendisi razı oldu" dedi tezgahtar Yunus bin Ubeyd "Peki," dedi "Bu adam malın asıl fiyatını bildiği için mi, yoksa böyle sandığı için mi razı oldu?"
Cevap yoktu tezgahtarda Yunus bin Ubeyd, "Peki sen müşterinin itimadını kötüye kullanarak yalan söyleyip de fazla para alan kimseye Allah'ın lanet ettiğini bilmiyor musun?" Tezgahtarda yine cevap yoktu Yunus bin Ubeyd, "Sen bana yaramazsın" deyip işine son verdi ve müşterisine de iki yüz dirhemi iade etti İslam'ın toplumsal dinamizmi itimat ve güvenle sağlanabilir Bunun zıddı ise bireylerin birbirlerini kuşkuyla izlemesi, fertler arası güven duygularının yıkılmasıdır Bunlar zamanla sosyal çalkantılara zemin hazırlayan etkili başlangıçtır Sosyal çalkantılar peynirin kendi içinden kurtlanmasına sebep olan rutubetli hava gibidir Veya kurdun koyunlara saldırması için en uygun şartları oluşturan sis gibidir
"Doğru ve güvenilir tüccarlar, kıyamet gününde peygamberler, şehitler ve sıddıklarla beraber bulunurlar" (16)
"Sizin en hayırlınız, hayrı umulan ve şerrinden emin olunan kimsedir Sizin en şerliniz ise hayrı umulmayan ve şerrinden emin olunmayan kimsedir" (17)

4-BuhariNefakâtl
5- Münavi, Feyzul-Kadir, 5/364 HaşşmiMuhtarul-Elhadisın-Nebevıyye, 124(994)
6- Ahmed, Müsned,4/197,202 Hakim,Müstedrek, 2/2,236
7- Nisa, 70
8- Ahhmed, MUsned, 4/402; Acluni, Keşful-Hafa, 2/44
9- MUnavi, Feyzul-Kadir, 1/404 i
10-Buhari, Vesaya, 9, Rikak, 11, Zekat, 18; Müslim, Zekat, 94,97,106
Halil Atalay
11- Münaviage,4/155
12- Ahmed, MUsned, 5/80; İbni Mace, Ticaret, 1
13- Buhari, Rikak, 7; MUslim, Zekat 121
14- Müslim, Zikir, 49; Nesai, Istiaze, 17
15- Buhari, Rikak, 9; Tirmizi, Kıyame, 28; İbni Mace, Fiten, 18
Halil Atalay
16- Darimi, Büyü, 8
17- Tirmizi, Fiten, 62; Ahmed, age, 2/268278
Halil Atalay
Alıntı ile Cevapla