Konu Başlıkları: Halife tayini ve hukuki durum
Tekil Mesaj gösterimi
Alt 11 Nisan 2009, 22:42   Mesaj No:1

_bülbül_

Medineweb Emekdarı
Avatar Otomotik
Durumu:_bülbül_ isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 468
Üyelik T.: 25 Ekim 2007
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Mesaj: 1.210
Konular: 330
Beğenildi:21
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Halife tayini ve hukuki durum

Halife tayini ve hukuki durum

İmam Ebu’l-Hasan Habib el-MAVERDÎ - "El-Ahkâmu’s-Sultaniyye" adlı eserden



A-HALÎFENİN TÂYİNİ


İmâmet ismi verilen Hilâfet, din ve dünyaya ait işlerin yürütülmesi için Nübüvvete halef olarak konulmuş, kabul edilmiş bir müessesedir Devlet Başkanlığı vazifesini yürütene, bütün Müslüman topluluğunun uyması gerektiği hususunda icmâ vâki olmuştur Alim el-Esam bu İcma’a katılmamaktadır Devlet Başkanına uymanın bir akıl işi mi yoksa dinin emri mi olduğu konusunda görüş ayrılığı vardır

a) Halifeye uymanın aklen vâcib olduğunu söyleyenlerin görüşü:
Devlet Başkanına uymak, halkı kötülükten, zulümden uzaklaştırır Halife, taraflar arası düşmanlıkları giderir Bütün bunlar akılla düşünülebilen hususlardır İdareciler olmasa halk son derece karışık, bayağı, zulümler içinde yüzen bir hayat içinde yaşar Câhiliyet devri Arap şâirlerinden EL-Afvehü’l Evdî şiirinde,
“İnsanların cahilleri idareci olduğunda, insanlar kötülüklerden, anarşiden kurtulamayacağı gibi sürûr ve rahatlığı da bulamayacaklardır” der

b) Dinen Halifeye uymanın gerektiğini belirtenlere gö*re: (Dinen Devlet Başkanına bağlanmanın vâcib olduğu, fikrine göre), Dinî işler bir yana bırakılırsa akıl yolu ile Halîfenin dünya*ya ait hukukî işleri yürütebileceği kabul edilebilir Fakat akıl, fertlerin dîne ve kanuna bağlılığını emredemez Yalnızca akıl sa*hibi her şahsın kötülük yapmasını önler Merhamette, yakınlaş*mada adaletin icapları ne ise onu kabullenir İşe aklî bir adalet mefhumu ile başlar İnsan yalnız kendi akıl ve düşünceleri ile işle*ri yürütür Başkalarının düşüncelerinden pek faydalanmaz Hal*buki din, dinî sahalarda işleri yürütenlere dünyâya ait işlerin de verilmesini emreder Allah Teâlâ da: "Ey imân edenler, Allah'a itaat edin, Peygambere (sav) ve sizden olan emir sahiplerine de itaat edin" (4: 59) âyetini göndermiştir Bize, bizden olan ve emretme yetkisini hâiz halîfelere ve diğerlerine itaat etmek farz olmuştur Hişam b Urve, Ebu Sâlih'den, O da Ebû Hüreyre'nin Peygamber'den (sav) şöyle nak*lettiğini rivayet eder:

Peygamber (sav) buyurmuştur ki: "Benden sonra bir kı*sım idareciler sizi idare edecektir İyiler iyilikleriyle, kötü*ler de kötülükleriyle sizi idare edecektir Hakka uygun olan her hususta onlara itaat edin, dinleyin İyilik ederler*se bu, hem sizin için hem de onlar için iyidir Kötülüklerde bulunurlarsa sizin lehinize, onlarınsa aleyhinedir" [îbn Mâce, ikâme 47; Müsned-i Ahmed 4/156]


B- HALÎFEYİ SEÇECEK OLANLAR VE ŞARTLARI

Devlet Başkanlığının lüzumu, onun hakkında bilgi, harp ve ilim öğrenmek gibi bir farz-ı kifâyedir İslâm topluluğunun bir kıs*mı bu görevi yerine getirince diğerleri de borçtan kurtulur İnsan*lar arasından biri çıkıp Devlet Başkanlığı görevini yerine getirmeyince, topluluktan iki grup çıkar Birincisi seçmenler topluluğu: Bunlar topluluk için bir halîfe seçerler İkincisi Halîfe adaylarıdır Aralarında biri Halifeliğe seçilir

Müslüman halkın meydana getirdiği toplumda, bu iki grubun dışında kalanlar için Halîfenin seçiminin gecikmesinde zorluk ve günah yoktur Halîfenin mecburi olarak varlığını kabulde, sözü geçen iki grubun hukukî varlığı anlaşılınca her grup için bir takım şartlar aranır:

a) Seçmenler Grubu için aranılan şartlar:

1- Her yönü ile doğru bilinen, âdil bir şahıs olmak
2- Halifeliğe aday olan kimsedeki aranılan şartları bilmeye yeterli ilim sahibi olmak
3- Birden fazla Halîfe adaylarından hangisinin âmme işlerini idareye en muktedir, bu nevi işleri en iyi bileni seçmeye götürücü bilgi ve görüş sahibi olmak

Halîfe adaylarının memleketinden olan seçmenlerin, başka yerlerden olan seçmenlere bir üstünlükleri yoktur Ancak dînî mahiyette olmayıp örfen, halîfenin seçimi işleminde, işlerin yürü*tülmesi için, halîfe adaylarının ülkesinin hazır olan seçmenlerin*den biri, seçim işleri için idareci olabilir Çünkü halîfenin yaptığı işlere, onun ülkesinde, kimlerin halifeliğe ehil olduğuna dair ye*terli bilgi mevcuttur



C- HALÎFEDE ARANILAN ŞARTLAR

b) Halifeliğe ehil olanlarda aranılan şartlar:

aa) Her yönü ile âdil bir kimse olmak,
bb) Hilâfetin görevleri içine giren bütün işlerde, ictihadda bu*lunabilecek derecede ilim sahibi olmak,
cc) Kulak, göz, dil gibi hassalarının, (bu organlarla yapıp anla*yabileceği işlerde kolaylığı, yakınlığı temin için,) sağlam olması,
dd) Hareket etmeye, süratle kalkıp oturmaya engel olan organ sakatlıklarından uzak ve sapasağlam olmak,
ee) Âmme işlerini idareye, halkın sevk ve idaresini anlamaya yarıyan fikir ve bilgiye sahip olmak,
ff) Düşmanla harbe, topluluğu korumaya imkân veren güç ve kuvvete, cesarete sahip olmak
gg) Soy bakımından Kureyş soyundan olmak Zîra bu hususta hadîs-i şerif mevcuttur Geçmişteki müslümanlar bu konuda fikir birliğine varmışlardır Her ne kadar bâzı hukukçularca bu şart tenkid edilmişse de insanların hepsi sonunda kabul etmişlerdir Hz Ebû Bekir, Ensâr'ın, Devlet Başkanı -Halîfe- olarak Sa'd b Ubâde'ye bîat etmesi üzerine Sakîfe günü Ensâr'a, Peygamberin (sav) "Devlet Başkanı (İmâm) Kureyş'tendir" [Müsned-i Ahmed 3/129,183, 4/421] hadisi şerifini delil getirdi Ensâr da ihtilâfı bırakarak "Ebû Bekir'in rivayetini tasdik ve teslim için bizden bir emir, sizden de bir emir" fikrinden vaz geçtiler Hz Ebû Bekir'in,
"Bizler âmirleriz, sizlerse vezirlersiniz" [Buharı, fezâil-i ashab 5, Müsned-i Ahmed 1/5] sözünden memnun kaldılar Peygamber de(sav): "Kureyş'i öne alınız, ona başkalarını tercih edip, öne geçirmeyiniz" buyurmuş*tur

Bütün Müslümanlarca kabûl edilen bu delîle karşı duranın bir şüphesi ve muhaliflerin de bir sözü ve beyanı mevcut değildir


D- HALÎFENİN TENSİBİ

Hilâfet ve İmamet görevi: Ya seçmenlerin seçmesi suretiyle veya önceki halîfenin tayiniyle olmak üzere iki şekilden biriyle olur

a) Seçmenlerin seçmesi suretiyle teşekkül eden halifeliğin tam teşekkülü sırasında gerekli geçmen sayısında bazı görüşler mevcuttur Şöyle ki:

aa) Bütün bir devlet sınırlan içinde bulunan seçmenler heye*tinin (ashab-ı akd ve hallin) çoğunluğunun bağlılığı olmadıkça hilâfet teşekkül etmiş olmaz Çünkü ancak bu yolla genel kabul ve icma sağlanmış olur Hz Ebû Bekir'in halîfe seçiminde tatbik edi*len muamele ve bîat bu şekilde olmamıştır Zîra hazır olanlar bîat etmiş, gaip olanların bîat etmesi beklenememiştir

bb) Hilâfetin teessüsü için aranılan en az seçmen miktarı 5 ki*şidir Bunların bir araya gelmesi ve içlerinden birini rızaları ile halîfe seçmeleri ile seçim tamam olur

Bu görüşün delilleri ikidir Birincisi, Ebû Bekir'in bîat işlemi 5 kişi ile olmuştur Sonradan halk, yapılan bu işleme uymuşlardır Bu 5 kişi de: Ömer b el- Hattâb, Ebû Ubeyde b Cerrah, Useyd b Hudeyr, Beşir b Sa'd, Ebû Huzeyfe'nin âzadlı kölesi Salim'dir İkinci delîl ise; Hz Ömer 6 kişiden meydana gelen bir danışma meclisi kurdu İçlerinden 5 kişinin diğer birini halîfe seçmelerini, ona rızaları ile bîat etmelerini istedi İşbu ikinci görüş İslâm Hu*kukçularının çoğunun ve Basra'lı Kelâmcılarındır

cc) Kûfe'li âlimlerden diğer bazıları da 3 şahısla hilâfet işlemi tamamlanır derler Nikâh akdinde bir velî ve iki şahitle akdin ta*mam olduğu gibi Hilâfette de 3 kişiden ikisinin rızası ve birinin halîfe olması, 2 kişinin ona bîat etmesi ile akit tamam olur fikrini savunurlar

dd) Bir fikre göre de 1 şahısla hilâfet teessüs edebilir Zira Hz Abbas, Hz Ali'ye "Elini uzat, sana bîat edeyim" demiştir Bu vazi*yette insanlar "Hz Peygamberin (sav) amcası, Peygamberin (sav) amcası oğluna bîat etti Onların iki oluşunda bir şüphen olmasın Ve Abbâs hakemdi, bir tek hakemin verdiği hüküm geçerli*dir" demişlerdir





E- HALÎFEYİ SEÇME USÛLLERİ

Seçmenler Heyeti, halîfenin seçimi için toplandıklarında hilâfete aday olanlarda bulunan şartları karşılaştırırlar Üstün ve faziletli olana, insanların hepsinin derhal itaat edebileceği ada*ya bîat ederler, bu durumda olan adayı diğerlerine tercih ederler Seçmenler Heyeti üyelerinden birinin halîfe olacağı söz konusu ise bu görev kendisine teklif edilir Şayet olumlu cevap verirse gö*rev ona tevdî edilir, Kurul bağlılığını bildirir, sonuç olarak da halifeliği kesinlesin İslâm topluluğunun tamâmının ona bağlı olmaları, emirlerine uymaları gerekir

Eğer yapılan teklife olumsuz cevap verirse, kabulü için zorla*namaz Zira, hilâfet akdi tamamen serbest bir rızâ ile olmalıdır Cebir ve baskı sonucu teşekkül etmemelidir Rızâsı olmayan adaydan vaz geçilerek, hilâfete lâyık bir başkasına teklifte bulu*nulur

Halîfe adaylarının ikisinde bulunan şart ve vasıflar eşitse, yaşça büyük olan tercih edilir Yaşça da eşitseler daha olgun vakar sahibi olan tercih edilir Durum bu olmakla beraber, yaşça küçük olana da bîat edilir, seçilebilir Halîfe adaylarından biri daha çok bilgili, diğeri daha çok cesaretli ise zaman hangisini gerektiriyor*sa o sıfat ve şartları taşıyan tercih edilir Meselâ zaman ve ihti*yaçlar isyanların önlenmesini gerektiriyor, huzur ve sükûna ihti*yaç duyuluyorsa cesaretçe, güç ve kuvvetçe üstün olan tercih edi*lir Şayet ihtiyaçlar ilimce üstün olmayı gerektiriyorsa, sapık fi*kirlerin, yanlış düşüncelerin önlenmesi için ilimce üstün olan hilâfete tercih edilir

İki halîfe adayından birini seçmede, güç bir durum ortaya çıkmışsa böyle hallerde:

a) Bir kısım İslâm Hukukçularına göre: Her iki adaydan da vaz geçilir, ikisinin dışında birine müracaat edilir Böylece biri*nin diğerini tenkid etmesi de önlenmiş olur

b) Âlimlerin ve hukukçuların çoğunluğuna göre de:
Halîfe adaylarının biribiriyle ihtilâfı, içlerinden birinin halîfe ol*masına engel teşkil etmez Halîfe olmayı arzu etmek mekruh de*ğildir Seçmenler heyeti ihtilâf etmişse, halifelik teklif olunmuş birinden bu teklifin geri alınması uygun düşmez Durumları eşit olan iki halîfe adayı arasındaki ihtilâfın çözümlenmesinde bu gruptaki hukukçular ihtilâf etmişlerdir

aa) Bir kısmına göre: İkisi arasında kur'a çekilir Hangisi çıkmışsa o halîfe adayı olur, hemen bîat edilir
bb) Diğer bir kısmına göre de: Böyle bir kuraya gidilmeksizin seçmenler heyeti hangisine bîat etmeyi dilerse onu seçmekte serbesttir

Seçilmek üzere ortada yalnız bir halîfe adayı varsa, o da toplu*luğun üstün şahıslarındansa heyet hilâfete getirir Sonradan da*ha üstün biri halîfe adayı olarak ortaya çıkarsa, bu durum ilk seçi*len halîfenin hilâfetine tesir etmez Daha üstün olan bir şahıs du*rurken, ondan aşağı bir adayın hilâfetine bîat edilmeye başlanılmışsa duruma bakılır; böyle bir bîat, daha üstün olan şahıstaki hastalık, gâiblik gibi bir sebepten veya seçilen şahsın insanlar arasında daha çok sevilir oluşundan ileri geliyorsa, bu şahsı seçme işi tamamdır ve halifeliği hukuken muteberdir

Daha üstün olanın halîfe seçilme işi gündeme getirilmez Yu*karıda sayılan sebeplerin dışında, özürsüz üstün olana bîat edil*miş, daha üstün olan ihmâl edilmişse, üstün olanın halifeliğinin hukuken geçerliliğinde ihtilâf gösterilmiştir
aaa) Aralarında Câhız'ın de bulunduğu bazı âlimlere göre: Halîfeye bîat, hilâfet akdinin teşekkülünü sağlıyamaz Zira hukukî konularda içtihadda bulunulurken en uygun ve münasibi tercih edildiği gibi, seçmenler heyetinin de iki adaydan daha üs*tün olanını seçip, bîat etmeleri vazifeleridir Bu şekilde hareket etmekten kaçınılamaz
bbb) Hukukçular ve kelâmcıların çoğunluğuna göre:
Daha üstün varken üstün olana bîat, hukuken muteberdir Daha üstün olan biri varken, üstün olanı adliye işlerini yürütmeye tâyin nasıl mümkün ve muteberse, imâm olabilme şartlarını üzerinde taşıyan üstün bir şahsı da, kendisinden daha üstün biri varken imâm tayin edip bağlılık bildirmek hukuken doğru ve muteberdir Çünkü daha üstün bir durum seçimde sadece tercih sebebidir Yoksa halife olmaya mutlak hak kazandırıcı mutlak ve muteber bir sebep değildir

Halîfe olabilme şartlarını şahsında bulunduran bir tek şahıs var da aynı şartlara hâiz başka kimse bulunmuyorsa, o, halîfe tâyin edilir; başkasına bîat etmek doğru değildir
Seçimsiz ve anlaşmasız bir şahsın imamlığının teşekkül edip edemiyeceği konusunda İslâm bilginleri ihtilâf göstermişlerdir

a) Bir kısım Irak hukukçularına göre: Seçmenler heyeti tarafından bîat edilmeden de bir şahsın imamlığı teessüs edebilir ve halkın ona itaati gereklidir Zira seçimden maksad imâmı seç*mektir Binâenaleyh bu makama gelen bir şahısta artık halifelik sıfatı teşekkül etmiştir

b) Hukukçuların ve kelâmcıların çoğunluğuna göre:
Kendiliğinden hilâfet makamına gelen bir şahsın halifeliği tees*süs etmiş olmaz Çünkü hilâfet rızâ ve seçimle teşekkül eder Seç*menler heyetinin ona halifeliği vermesi suretiyle teşekkülü temin edilmelidir Şayet hepsi birleşir, onu seçerlerse imamlık akdi ta*mamlanmıştır Zira böyle bir akid ancak tâyin ile tamam olur Tıp*kı ihtilaflı bir mevzuda hakem seçiminde taraflardan birinin razı olup da, diğerinin razı olmadığı bir şahsın hakem olamıyacağı gi*bi Her iki taraf anlaşır ve seçerse o zaman hakem olabilir Bu hususta yine bu görüşe mensub olanların bir kısmı şöyle diyorlar: Hakemlik konusunda ehil tek bir şahıs varsa, o, hakem olarak kabul edilir Tıpkı halîfe adayı olacak şartları taşıyan tek bir şah*sın bulunmasında, onun halîfe seçilmesi gibi
Hakemlik ile imamlık arasındaki fark ise, hakemlik Özel bir niyabet, başkası adına harekettir Hakemlik, sıfatının bulunma*sına rağmen tâyininden vazgeçilebilir Nâib olarak tâyin edilme*dikçe hakemlik hukuken teşekkül etmez İmamlık ise âmme hak*larından, Allah'ın hakkı ile insanların hakları arasında ortak bir hakdır Sıfat ve şartların hepsini şahsında toplayan ve imamlığı kesinleşmiş birinden vazgeçerek, daha layık olanının tâyini doğru değildir



F- IKI HALİFENİN HİLAFETİ

Bir devlette iki ayrı yerde iki ayrı imâma imamlık vazifesi ve*rilirse, bu durumda her ikisinin de imamlığı teessüs etmiş olmaz Bazı hukukçular böyle bir durumun olabileceğini kabul etse de İslâm Hukukunda genel olarak müslüman topluluk için bir anda iki halîfenin olabileceği kabul edilmemektedir İki halîfenin han*gisinin hilâfetinin hukuken muteber olduğu konusunda hukukçu*lar farklı görüştedirler

a) Bir topluluğa göre: Önceki halîfenin vefat ettiği yerde seçilen şahsın, halifeliği muteberdir Zira o ülkenin böyle bir halîfe seçmesi, seçmeye teşebbüsleri haklarıdır Diğer bütün bölgelerin müslümanları, halîfenin vefat ettiği ülke halkına bu görevi ver*meleri, fikir ayrılıklarının çıkmaması için, onların, halîfe olarak seçtikleri şahsa teslim olmaları zarurîdir

b) Diğer bir görüşe göre de: Karışıklıkların çıkmaması, seçmenler heyetinin tarafsız bir şekilde ikiden birini veya bir baş*kasını halîfe seçebilmesi için her ikisinin de hilâfeti tanınmaz

c) Üçüncü bir fikre göre de: İhtilâfın, çatışmanın önlenme*si için ikisi arasında kur'aya başvurulur Hangisi kurada çıkmışsa o hilâfete hak kazanmıştır

d) Bu konuda doğru olan ve İslâm araştırıcılarının, hukukçularının fikirlerine göre: İki halîfeden hangisi önce halîfe olmuşsa hak onundur İki velinin ayrı ayrı nikâhla bir kadını ev*lendirmeleri gibi Burada ilk yapılan nikâh muteberdir İki halîfeden hangisinin Önce seçildiği biliniyorsa, halîfe odur Diğeri*nin ona itaati gerekir Şayet hangisinin önce seçildiği bilinmiyor*sa, her ikisinin halifeliği de fasiddir

Hilâfet, ikiden birine veya bir başkasına seçmenler heyeti ta*rafından verilir İkiden birine uyma olur da, hangisinin önce oldu*ğunu tesbit güçlük arzederse, durumu araştırmak gerekir Her iki imâm ihtilâf gösterirler, her biri kendisinin önce seçildiğini söy*lerse iddialarına bakılmaz, yemîn teklif edilmez Çünkü imâmı tesbit Müslüman topluluğunun tamâmının hakkıdır Yaptıkları yeminin, hattâ halifelik hakkından vazgeçmesinin bir Önemi yok*tur Aynı şekilde hilâfetteki anlaşmazlık, birinin diğerine teslim olmasıyla, sona erse bile diğerinin halifeliği kesinleşmiş olmaz Ancak onun önce seçildiğine dair bir demin bulunması ile muteber olur

Diğerinden Önce birinin halîfe olduğunu üçüncü bir şahıs ikrar eder, öbürü hakkında da üçüncü şahıslar tarafından böyle bir ikrar bulunmazsa, ikrar sahibi şahsın sözlerine itibar edilir Çünkü bildiği hususta ikrarda bulunmak her müslümanm vazife*sidir İkrarda bulunan kimse şahit gösterse, o şahidin şahitliği dinlenir Şahit şüpheli ifâde verirse, ifâdesine önem verilmez Şüpheli ifâde vermezse, ikrar sahibi ile şahidin ifâdelerine itibar edilir


G- HİLÂFET İHTİLÂFINDA KUR'AYA MÜRACAAT

Her türlü araştırmalara rağmen iki imâm arasında şüphe devam ediyor, ikiden hangisinin önce seçildiğine dair bir delil yoksa iki sebepten ötürü aralarında kur'aya müracaat edilmez

1- İmamlık bir akiddir Kur'a ise akde tesir etmeyen, sözleşmeye tesiri bulunmayan bir şeydir

2- İmamlık makamı hiç şüphesiz ortak kabul etmeyen bir makam ve görev yeridir Ortaklık kabul edilmeyen bir yerde kur'aya müracaat doğru değildir Aynen bir kadını iki defa ayrı ay*rı nikâhlamada olduğu gibi Kur'a ancak mal ve benzeri ortaklık kabil olan şeyler hakkında uygulanabilir İki şahıs hakkında ta*hakkuk eden imamlıkta kur'aya müracaat, işi kesin sonuca ulaş*tırmaz, aksine devamlı bir şüphe taşır Böyle bir şüphenin olmasındansa her ikisinin imamlığı bâtıl kabul edilir; seçmenler hey'eti ikiden birini veya bir başkasını serbestçe seçerler Bu hu*susta,

a) Bir görüşe göre: Halife adaylarının ikisinin dışında başka birisini seçmenin doğru olacağı kabul edilir

b) Bir diğer görüşe göre de: Şüphe ve tereddütlere rağmen ikiden birine bîat etmek isabetli olur Tereddütler, her ikisinden birinin halîfe oluşuna engel değildir
Alıntı ile Cevapla

Konu Sahibi _bülbül_ 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir
Konu Forum Son Mesaj Yazan Cevaplar Okunma Son Mesaj Tarihi
Adem olmaktır tek hevesim Şiirler ve Şairler kurtmehmet 3 2474 22 Mayıs 2010 10:27
Dostlarımız........ Güzel Sözler-Deyımler-Nükteler su damlası 4 2194 09 Mayıs 2010 09:35
İsmailce kurban olabilmek Hacc-Umre-Kurban kurtmehmet 3 2946 21 Kasım 2009 19:58
Ömür seccadesini gönül dergahına serenlere...... Makale ve Köşe Yazıları _bülbül_ 2 2210 12 Kasım 2009 20:52
çarpık çağ..... Şiirler ve Şairler _bülbül_ 2 1940 12 Kasım 2009 20:43