Konu Başlıkları: Halife tayini ve hukuki durum
Tekil Mesaj gösterimi
Alt 11 Nisan 2009, 22:43   Mesaj No:2

_bülbül_

Medineweb Emekdarı
Avatar Otomotik
Durumu:_bülbül_ isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 468
Üyelik T.: 25 Ekim 2007
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Mesaj: 1.210
Konular: 330
Beğenildi:21
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart RE: Halife tayini ve hukuki durum

H- VELİAHD USULÜ İLE HALİFE TAYİNİ


Halîfenin, kendisinden önceki halîfe tarafından tâyin olunabileceği, hilâfet akdinin tamam olabileceği mes'elesine temas et*mek gerekirse; bu yolla da halîfenin tâyin olunabileceği hususun*da icmâ vâki olmuş, ittifakla kabul edilmiştir İki sebepten müslümanlar bu şekilde hareket etmiş, her iki sebebi de kötü görmemişlerdir Bunlar da:

1- Hz Ebû Bekr, vefatından önce Ömer'i halîfe olarak göstermiş, onun tâyinini ve Ömer'in halifeliğini bütün müslümanlar kabul etmişlerdir

2- Hz Ömer kendisinden sonraki halîfenin seçimi hususunu şûraya havale etmiştir Bütün müslümanlar da kurulan bu mecli*si kabul etmişlerdir Çünkü heyet üyelerinin hepsi de inanç ve ahlâk yönünden zamanın tanınmış kimseleriydiler Diğer müslü*manlar heyetten hariç bırakılmışlardır Hz Abbas'ın, Hz Ali'nin bu heyete alınmayışını ayıp görmesi, durumu Hz Ali'ye söylemesi üzerine Hz Ali, Abbas'a:

"Halifelik İslâmın işlerinin en mühimlerindendir Şahsımın heyetten uzak tutulması benim için önemli değildir" demiştir

Böylece imâmın seçiminde, bir heyetin önceden tâyininin hukuken mahzurlu olmadığına dair icmâ vâki olmuştur Şayet imâm veliahd usulü ile bir aday tâyin edecekse, en lâyık, imamlık şartları en kuvvetli olanını arayıp bulması şahsı için vâcib, çok Önemli bir vazifedir Araştırma sonucu bir aday, tesbit etmişse du*ruma bakılır Tesbit ettiği şahıs oğlu veya babası değilse, seçmen*ler heyetinden birine de danışmamışsa veliahd kabul edip etme*mek caizdir Ancak veliahd tâyin edilen kimseye bîat edip etme*mek hususunda, seçmenler heyetinin rızâsının açıklanmasının gerekip gerekmediğinde görüş ayrılığı vardır

a) Basra'lı bazı hukukçulara göre: Müslüman topluluğu için önemli olan bu konuda, veliahd tâyin edilene seçmenler heye*tinin muvafakat göstermesi şarttır Çünkü toplumun hakkı olan imâm seçme meselesinde, kendi aralarından seçtikleri seçmenler heyetinin rızâsı ve muvafakati olmadan bir veliahd tâyini toplu*mu bağlayıcı değildir

b) Doğru olan ve yaygın fikir ise: Veliahd tâyin edilene, tâyin edenin biati, imâm olması için yeterlidir Burada seçmenler heyetinin rızâsını aramak uygun düşmez Çünkü Hz Ömer'e ya*pılan bîatta ashabın rıza ve muvafakatına dayanılmamıştır

Hâlen imâm olanın veliahde bîati daha tesirli, veliahdi seçmesi, tesbiti daha çok geçerlidir Bu konuda imâmın sözleri hepsinden tesirlidir

Veliahd oğlu veya babası olursa, bîat edip etmemenin hukuken doğruluğu konusunda üç ayrı çözüm yolu vardır

Birinci yol: Seçmenler heyetine danışıp, onlar hilâfet için veliahdi ehil görmedikçe, oğlu veya babasına halîfenin bîat etmesi doğru değildir Seçmenler heyeti lâyık görürse onların bu görüşü, veliahdi tezkiye kabul edilir, halîfenin bîatı da uygundur Halîfenin müslüman toplumuna veliahd tâyini tasarrufu hakem makamına oturuşundandır Veliahd tâyin edilene karşı meyli de artık bir tenkid ve kötülemeye hak vermez

ikinci yol: Halîfenin oğlunu veya babasını veliahd tâyin etmesi halinde ona bîat etmemek doğru olur Çünkü halîfenin emri, topluluğun iyiliğine ve kötülüğüne olan hususlarda geçerlidir Makam nesebten daha üstündür Yüklenmiş olduğu hilâfet göre*vini istismara hakkı yoktur Bu görüşte hilâfeti kötülemeye fırsat vermemek isteniyor Topluluk içinde çatışmanın çıkması arzulan*mıyorsa oğlunun veya babasının dışında birini veliahd gösterme*lidir Babasını veya oğlunu veliahd tâyin etmesi halinden sonra seçmenler heyetinin rızâsının İslâm topluluğunu bağlayıcı olup olmadığı caiz midir, değil midir? meselesi daha önce incelenmiştir

Üçüncü yol: Babasına yapılan bîat akdinden ayrılmak caizdir, oğluna yapılan bîattan ayrılmak caiz değildir Çünkü oğula olan temayülün babaya olan temayülden fazla oluşu kişinin ya*ratılışı icâbıdır Bu sebepledir ki kazandığı şeylerin çokçasını ba*badan ziyâde oğula bırakmak ister

Halîfenin, asabesinden veya soyundan olan yakınlarından bi*rine veya kardeşine bîatı, veliahd tâyin edişi, yabancı bir şahsı ve*liahd tâyin edişi gibidir Oradaki sözler burada da geçerlidir



I- VELİAHD TÂYİNİ ŞARTLARI, BAZI ÖZEL DURUMLAR


Halife, kendisinde halîfe olabilme şartları bulunan bir kimseyi, veliahd tâyin ettiğinde, bu ahdi veliahd olanın kabulü gerekir Yâni veliahd tâyininin kesinleşmesi, veliahd olacak şahsın kabulüne bağlıdır Veliahdın hilâfet görevini kabul etme zamanı hakkında ihtilâf mevcuttur

a) Bir fikre göre: Veliahd tâyin edenin, ölümünden sonra münâsib olan en kısa zamanda veliahdin, hilâfet görevini kabul ettiğini açıklaması gerekir

b) Doğru olan bir diğer görüşe göre de: Veliahd tâyin edi*lenin, halîfenin ölümünden Önce bu görevi kabul ettiğini bildirme*si gerekir Önceden kabul beyânında bulunmalıdır ki, halîfenin ölümü ile hilâfet görevi hemen kendisine geçsin Ölüm vak'ası yal*nız vazifenin birinden diğerine geçişi içindir

Veliahd tâyin eden Sultan, tâyin ettiği veliahdın durumu değişmedikçe onu azledemez Tâyin ettiği şahısları azletmek her ne kadar mümkünse de veliahdlik bunlara benzemez Zira işlerinin yürütülmesinde tâyin ettiği memurları kendi şahsı için tâyin et*miştir İstediği an azleder Fakat veliahdi müslümanların hakkı olarak tâyin etmiştir Azletmesi mümkün değildir Bu durum, tıp*kı durumu değişmedikçe, seçmenler heyetinin bîat ettikleri halîfeyi azledemeyişlerine benzemektedir

Halîfe, veliahd tâyin ettiği bir kimseyi veliahdlikten azleder ve onun yerine bir başkasını tâyin ederse, ikincinin veliahdliği bâtıl ve hükümsüzdür; birincisininki muteber olarak kalır Birin*ci veliahd, veliahdlikten feragat etse de, ikincinin önceden veliahd tayin edilmiş olması yine de muteber olmaz Birincinin feragatin*den sonra, ikincinin yeniden tâyini lâzımdır

Veliahd tâyin edilen istifa ederse, istifası ile veliahdlik sona ermez Veliahd tâyin eden imâmın da bu istifayı kabulü gerekir Ondan başka veliahd olabilecek birisi varsa istifası kabul edilir Veliahd tâyin edenle veliahdın istifa hususunda anlaşmaları ile veliahd veliahdlıktan çıkmış olur Şayet veliahd olabilecek bir başkası yoksa istifa etmesi ve istifasının tâyin eden tarafından kabulü doğru olmaz Toplum menfaatine binâen veliahd tâyin eden ve edileni böyle bir muamele bağlayıcıdır

Veliahd tâyin edilende, veliahd tâyin edildiği zamanda imâm olabilme şartlarının bulunması gerekir Veliahd, tâyini zamanın*da küçük veya fasıksa ve veliahd tâyin edenin ölümü zamanında baliğ veya âdilse veliahdin hilâfeti ancak seçmenler heyetinin ta*rafsız bir şekilde bîatı ile tamâm olur Halîfe, sağ olduğu bilinme*yen birini veliahd tâyin ederse onun bu tâyini doğru değildir Sağ olduğu biliniyorsa, tâyin işlemi onun gelmesine bırakılır Veliahd gâibken başkan vefat ederse, seçmenler heyeti onun gelişini bek*ler Veliahd uzaklarda ise, müslümanlar onun gelmesini bekle*mek suretiyle işlerinde sıkıntı çekiyorlarsa, seçmenler heyeti ona nâib olarak birini tâyin eder, halifeliğine değil, nâibliğine bîat ederler Uzakdaki veliahd gelince nâib olan halîfe azlolunur Halîfenin gelmesinden önce yaptığı bütün işler hukuken geçerli, onun gelişinden sonra yaptığı işler ise geçersizdir

Veliahd, halîfenin ölümünden Önce bir başkasını veliahd tâyin etse, bu işlem muteber olmaz Çünkü hilâfet vazifesi ve sta*tüsü onun hakkında henüz kesinleşmemiştir Kendini, veliahd tâyin eden öldükten sonra böyle bir tasarrufta bulunabilir Aynı şekilde, bir şahıs için "Ben halifeliğe başladığımda sen benim veli-ahdımsm" dese yine hüküm ifâde etmez Çünkü halîfe olmamıştır ki veliahd tâyin edebilsin Halîfenin bizzat kendisi, kendisini bu görevden azlederse, imamlık görevi veliahde geçer Kendi kendini azletmesi ölümü gibidir

İmâm iki şahsı veliahd tâyin etmiş de, birini diğerine tercihte bulunmamışsa, böyle bir işlem doğru olabilir Onun vefatından sonra seçmenler heyeti ikiden birini başkan seçer Hz Ömer'in şahıs hakkında tereddüt göstermesi, onlara veliahd olarak işaret*te bulunması üzerine şûra nın imâm seçişi gibi İbn İshak'in Zührî'den, Onun da îbn Abbas'dan şu vak'ayı naklettiği anlatılır:

İbn Abbas bir gün Hz Ömer'i üzgün görür, Hz Ömer, ona:
- Hilafet işinde ne yapacağımı, yerine kimi tayin edip de geriye çekilip istirahat edeceğimi bilmiyorum, der Bunun üzerine İbn Abbas:
- Senin için Ali (ra) münâsiptir
- Şüphesiz imamlık için Ali (ra) ehildir Fakat O henüz bu hu*susta acemidir Şayet idare işleriniz ona bırakılırsa tahmin edebi*leceğiniz bir hak yolda size bir takım yükler yükler Ben böyle gö*rüyorum
- Hz Osman'ı (ra) bu iş için nasıl bulursunuz?
- Ben onu halîfe adayı göstersem, İbn Ebî Muayt insanlar ara*sında, onun arkasından hücuma geçer, Osman'ı (ra) tenkid eder Sonra da Osman'ın boynunu vuruncaya kadar müslümanlar bu İşe razı olmazlar Allah'a and içerim ki ben onu halîfe olarak seçer*sem, İbn Ebî Muayt da dediğimi yapacak, müslümanlar da bir cinayete kadar sürüklenmiş olacak
- Talha (ra) nasıl?
- Talha (ra) biraz büyüklenir birisidir Halbuki Allah Teâlâ Muhammed (sav) ümmetini idare, işlerini yürütme için kendisi*ni büyük görenlere müsâade etmemiştir
- Zübeyr (ra) bu iş için nasıldır?
- O, cesur, bahâdır birisidir Fazlaca vergiler alır, çarşı ve pa*zarlarda bolluk ve darlığı icâb ettiren işler yapar Böyle birisi mi müslümanların işini yürütsün?
- Sa'd b Ebî Vakkas (ra) nasıl?
- O, burada yoktur Hiç şüphesiz ki O kuşatılmış, teçhiz edilmiş bir deve sahibidir Devamlı olarak onun üstünde savaşır Hal*buki devlet işlerini yürütecek olan böyle olmamalıdır
- Öyleyse Abdurrahman b Avf (ra)?
- O, güzel bir şahıstır Hatırımda yok değil Fakat zayıfcadır Allah'a and içerim ki bir Halîfe böyle olmamalıdır Ey İbn Abbas! Halîfe acizlik, zayıflık göstermiyen bir yumuşaklıkta olmalı, şid*deti bırakmalı, cimri olmayan fakat hesabını sağlam yapan israf-sız bir cömert olmalıdır
Alıntı ile Cevapla