Tekil Mesaj gösterimi
Alt 14 Nisan 2009, 10:12   Mesaj No:1

MERVE DEMİR

Medineweb Emekdarı
Avatar Otomotik
Durumu:MERVE DEMİR isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 5587
Üyelik T.: 05 Aralık 2008
Arkadaşları:14
Cinsiyet:
Memleket:İstanbul
Yaş:35
Mesaj: 2.537
Konular: 2038
Beğenildi:114
Beğendi:0
Takdirleri:270
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Düğün Evliliğin örfî tescili için yapılan toplantı ve ziyafet mânâsındadır

Düğün Evliliğin örfî tescili için yapılan toplantı ve ziyafet mânâsındadır

Düğün

Evliliğin örfî tescili için yapılan toplantı ve ziyafet mânâsındadır. Arapça�da velime denilen düğünlerdeki ziyafetler, âlimlerin çoğuna göre sünnet-i müekkededir. Enes ibn Mâlik şöyle der: Hz. Peygamber, Zeynep bint Cahş için velime ziyafeti yaptığı gibi kadınlarından hiçbirisi şerefine ziyafet vermedi. Ancak Zeynep validemizin velimesinde bir koyun keserek bir ziyafet vermiştir. (Buharî, "Nikâh", 68) Abdurrahman ibn Avf (r.a.) da Medine'de evlenince, Hz. Peygamber'in kendisine: "Bir koyun dahi olsa velime yap." (a.y.) buyurması, düğün ziyafetinin imkân ölçüsünde verilmesi gerektiğini gösterir. Yine Hz. Peygamber'in "Velime ilk gün hak, ikinci gün mâruf, üçüncü gün ise riya ve gösteriştir" (İbn Mace, "Nikâh", 25) ikazı da, israf ve gösteP��en uzak durmamız gerektiğine delildir.

Düğünlerdeki meşru eğlenceye gelince, Sünnet'te bu hususa dair şöyle bir örnek yer almaktadır: Hz. Peygamber (s.a.s.), bayramlarda, kadınların kendi aralarında def çalıp, İslâm ahlâkına aykırı olmayan bir kıyafetle cariyelerin şarkı söylemesine izin vermiştir. Bir bayram günü Hz. Âişe'nin (Ö. 58/677) huzurunda def çalıp şarkı söylemek suretiyle eğlenen cariyeleri, "Resûlullah'ın evinde şeytan nağmeleri ha!" diyerek azarlayan Hz. Ebû Bekir'e, "Her toplumun bir bayramı vardır, bu da bizim bayramımızdır." (Buharî, "Iydeyn", 3) buyurarak, meşru eğlenceye müdahale edilmemesi gerektiğini ifade etmiştir. Ancak bu eğlence kadınlar arasında olduğu gibi, hadisteki cariyelerden kasıt, küçük kızlar da olabilir.

Aşırılığa kaçmamak şartıyla, İslâmiyet'in sosyal hayat içersinde ruhsat verdiği düğünlerde eğlenmek meşrudur. Nitekim Hz. Peygamber (s.a.s.), yine cariyelerin def çalıp gazâ şiirlerini okuduğu bir düğüne katılmış, şarkı söyleyen cariyelerden biri O'nu görünce: "Aramızda yarın ne olacağını bilen Peygamber var." diyerek sözlerini değiştirmiş, bunun üzerine Peygamberimiz, bu cariyenin böyle ifadeler kullanmamasını, daha önce söylediklerini tekrar etmesini istemiştir. (Buharî, "Nikâh", 48) Burada şu noktayı belirtmeliyiz ki bu nokta, cariyenin statüsü nazara alarak değerlendirilmelidir. Yoksa, erkeklerin olduğu bir yerde, onlarla evlenmesi haram olmayan kadınların şarkı söyleyemeyeceği, erkeklerin de bunları dinleyemeyeceği açıktır. Dinimiz düğün vesilesiyle belli sınırlar içinde eğlenceye izin vermektedir. Şu kadar ki, bu eğlencelerdeki meşruiyet sınırı önemlidir. Günümüzde düğünlerde çılgınca eğlenme, yiyecek ve içeceklerde alabildiğine israfa kaçma, içki tüketilmesi gibi uygulama ve başka haram fiillerin işlenmesi, İslâm'ın asla izin vermeyeceği davranışlardır.

Âlimler, meşrû sınırlarda icra edilen düğüne davet edilen bir kişinin, bu davete icabet etmesinin vacip olduğunu söylerken, bu davetlerde İslâmî âdaba ve genel ahlâk kurallarına ters olmayan, aynı zamanda oyun, musiki ve yarış türünden eğlencelere de izin vermişlerdir. Fakat davette içki, kumar, fuhuş gibi dinin haram kıldığı yasaklar işleniyorsa gitmek doğru değildir. Bu sebeple İslâmî ölçülere göre müstehcen sayılabilecek, doğrudan ya da dolaylı olarak İslâm dinini, bu dinin itikat, ibadet, ahlâk esaslarını tahrif ve tezyife yönelik her türlü eğlenceyi gayr-i meşru saymışlardır.

Hasılı, Hz. Peygamber (s.a.s.) uygulamasına dayalı olarak nesilden nesile intikal eden "nikâh" ve "sünnet" gibi merasimleri icra ederken gayr-i meşru sayılan eğlencelerden ve israftan sakınılmalıdır. Bir sünneti yerine getirirken farzlar ihlâl edilmemeli, bid'atlara asla düşülmemelidir. Çünkü bir bid'at, bir sünnetin terki demektir. (İbn Hanbel, 4:105) Bunun için, Allah Resûlü'nün hayatı ve sünneti iyi bilinmeli, israf ve gösterişten uzak durulmalıdır. Ancak bu şekilde âdetlerimizin ibadet hükmüne geçirilmesi ve "Ümmetin bozulup fesada düştüğü zamanda sünnetten ayrılmayanlara (yüz) şehid ecri verilecektir." (Deylemî, 4:198; Heysemî, 1:172) tebşiratına nail olunması mümkün olacaktır.


Bu yazı Yeni Ümit Dergisi'nde yayınlanmıştır.
Alıntı ile Cevapla

Konu Sahibi MERVE DEMİR 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir
Konu Forum Son Mesaj Yazan Cevaplar Okunma Son Mesaj Tarihi
Başbakan Recep Tayyip ERDOĞAN ülke tv Canlı... Videolar/Slaytlar Medine-web 1 2760 22 Ağustos 2013 23:41
İran Emperyalizmi Makale ve Köşe Yazıları Medine-web 6 3374 26 Ocak 2013 21:53
gerekli gereksiz bir şiir.. Makale ve Köşe Yazıları MERVE DEMİR 0 3103 06 Aralık 2012 09:48
olmamış kayınbiradere mektup :) Komik Paylaşımlar Allahın kulu_ 10 7009 03 Kasım 2012 22:19
İslamın kurtuluşu bilinçlenme ile mümkündür Makale ve Köşe Yazıları Esadullah 11 6461 02 Ekim 2012 20:16