Konu Başlıkları: Zikrullah
Tekil Mesaj gösterimi
Alt 24 Ekim 2007, 22:56   Mesaj No:5

TufeyL

Medineweb Kıdemli Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:TufeyL isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 50
Üyelik T.: 15 Temmuz 2007
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Mesaj: 303
Konular: 116
Beğenildi:4
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Cvp: Zikrullah

ZİKRULLAH’IN KISIMLARI

Zikrullah beş kısma ayrılır:


1. Umum müslümanların zikri.

2. Tarikat ehlinin zikri.

3. Hakikat ehlinin zikri.

4. Marifetullah ehlinin zikri.

5. Hass’ül-has olanların zikri.

1. UMUM MÜSLÜMANLARIN ZİKRİ:

Allah-u Teâlâ mümin kullarına zâtını çokça zikretmelerini bildirerek, mal ve evlâtlara aldanma hususunda münafıklara benzemekten onları sakındırmaktadır:

“Ey iman edenler! Ne mallarınız ne evlatlarınız sizi zikrullahtan alıkoymasın.
Kim bunu yaparsa işte onlar ziyana uğrayanlardır.” (Münâfikûn: 9)

Zikrullahı bırakıp da dünya hayatının geçici zevklerine aldananların, ahirette çok büyük kayba uğrayacakları şüphesizdir.

Allah-u Teâlâ’ya gerçekten iman eden müminler zikrullah ile memurdurlar. Çünkü zikrullah imanın alâmeti, ibadetlerin özüdür, bütün usül ve kaidelerin başıdır.

Âyet-i kerime’sinde şöyle buyurmaktadır:

“Onlar ayakta iken, otururken, yanları üzerinde yatarken Allah’ı zikrederler.” (Âl-i İmran: 191)

Kalplerini zikrullahın nuru ile tenvire çalışırlar.

Bu Âyet-i kerime umuma, yani bütün iman edenlere şâmildir.

Her ibadetin belli bir şartı olduğu halde, zikrullah için hiçbir şart yoktur. Ayakta, oturarak, yatarak bile zikretmek câizdir. Abdestli olmak efdal olduğu halde, abdestsiz olarak da yapılabilir.

Namaz da zikrullahın şümulüne girdiği halde, Allah-u Teâlâ Mâide sûre-i şerif’inin 91. Âyet-i kerime’sinde “Zikrullah” ile “Namaz”ı ayrı ayrı beyan etmiştir:

“Şeytan, içki ve kumar yüzünden aranıza düşmanlık ve kin sokmak, sizi zikrullahtan ve namazdan alıkoymak ister.” (Mâide: 91)

İnsan zikrullahtan ve namazdan uzaklaşınca, artık her günah işlenir, ne din kalır ne de iman, ne dünya kalır ne de ahiret.

Bir Âyet-i kerime’sinde de şöyle buyuruyor:

“Namazı bitirdiğiniz zaman, ayakta iken, otururken ve yanlarınız üzerinde yatarken de Allah’ı zikredin.” (Nisâ: 103)

Bu emre uyan ve gereğini icrâ edenler Hakk’ın sevgisini kazanırlar.

Namaz ibadetlerin büyüğüdür, fakat her zaman kılınmaz. Zikrullah ise ayakta iken, otururken, yatarken... her zaman yapılabilir.

Namazın zikrullaha vesile olduğuna dâir Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime’sinde şöyle buyurmaktadır:

“Eğer korkarsanız, yaya yahut binek üzerinde (namazınızı) kılın. Emniyete kavuştuğunuzda, bilmediklerinizi size öğrettiği gibi Allah’ı zikredin.” (Bakara: 239)

Allah-u Teâlâ’yı zikretmek; kaleleri olan, yakınlarında da düşmanları olan ve kalenin içine girerek, kapıları kapatıp kendilerini düşmandan koruyan topluluğa benzer.

Hem zikrullah hem de cihad en yüksek mertebedir. Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime’sinde buyurur ki:

“Ey iman edenler! Düşman topluluğu ile karşılaştığınız zaman sebat edin ve Allah’ı çok zikredin ki umduğunuza kavuşabilesiniz.” (Enfâl: 45)

Dünyada da ahirette de muvaffakiyetlere, saâdet ve selâmete eresiniz.


Allah-u Teâlâ:

“İman edenlerin zikrullah için kalplerinin saygı ile yumuşaması zamanı hâlâ gelmedi mi?” (Hadid: 16)

Âyet-i kerime’si ile müminlerin kalplerini Allah’ın zikrine vermelerini emir buyurmaktadır. Kalplerin Hazret-i Allah’tan gafil olma tehlikesinden korunması, ancak zikrullah ile mümkündür.

Zikrullah ibâdetlerin en kolayı ve fakat en faziletlisidir. Böylesine faziletli ve yüce olunca, elbetteki zikredenler de insanların en yücesi olur.

Allah-u Teâlâ diğer birçok Âyet-i kerime’lerinde zikrullahı teşvik buyurarak, zikrullahla meşgul olanları meth-ü senâ etmiştir:

“Öyle erler vardır ki, onları ne bir ticaret ne de bir alış-veriş zikrullahtan, namaz kılmaktan, zekât vermekten alıkoymaz.
Onlar gönüllerin ve gözlerin halden hâle döneceği günden korkarlar.” (Nur: 37)

Şurası unutulmamalıdır ki, ahiret kazancı ve ahiret zenginliği dünyadan çok daha hayırlıdır. Dünya kazançlarının faydaları ömürle sona erer. Dünyada kazanıp ahirette iflâs etmek akıl kârı değildir.

“Allah’ı çok zikreden erkek ve kadınlara, Allah mağfiret ve büyük bir mükâfat hazırlamıştır.” (Ahzâb: 35)

O mükâfatın dünyada iken tasavvuru mümkün değildir.

“Onlar bir kötülük yaptıklarında veya kendilerine zulmettiklerinde Allah’ı zikrederek hemen günahlarının bağışlanmasını dilerler.” (Âl-i imran: 135)

Allah-u Teâlâ’nın azametini ve kendisine isyan edenlere hazırladığı azabı hatırlar, günahtan uzak dururlar. Yaptıklarına pişman olup, affedilmelerini dilerler, günahlarını kapatacak iyiliklere koşuşurlar.
Alıntı ile Cevapla