Konu Başlıkları: Çocuk eğitimi-Duygusal Gelişim
Tekil Mesaj gösterimi
Alt 27 Nisan 2009, 00:21   Mesaj No:1

sessiz23

Medineweb Aktif Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:sessiz23 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 1256
Üyelik T.: 07 Nisan 2008
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Mesaj: 166
Konular: 77
Beğenildi:7
Beğendi:0
Takdirleri:37
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Çocuk eğitimi-Duygusal Gelişim

Çocuk eğitimi-Duygusal Gelişim

DUYGUSAL GELİŞİM
Bu bölümde, bazı psikologların bebek doğduğu andan itibaren başlattıkları duygusal gelişim, sevgi ve korku faktörleri üzerinde durularak ele alınacaktır.
1. Sevgi:
Hemen her psikoloji kitabının his ve heyecan bölümünde yer alan sevgi için, psikolog ve pedagoglar pek çok şey yazmakta ve hepsi de sevginin gereği üzerinde birleşmektedirler.
Bebek ilk aylarda, tamamıyla pasif ve alıcı bir varlıktır. Bu dönemde onun ruhî ihtiyacı, tek kelimeyle sevgidir. Annenin ilgisi, şefkati, sıcaklığı, hatta kokusu, çocuğun sütten daha çok ihtiyaç hissettiği gıdalardır. Annenin bebeğini kucağına alması, okşaması, koklaması, ona gülmesi, bebek için en büyük saadet kaynağıdır. Onun bu sevgi ve şefkat dolu yaklaşımı, bebe-ğin zihnî ve ruhî gelişmesi için en kuvvetli vitaminidir.55
Ana sevgisi veya onun yerini tutabilecek yakın kişinin sevgisi ile büyüyen çocuklarla, böyle bir sevgiden uzak, istenmeyen çocuk olarak büyüyenler, gıdaları bilimsel olarak verilmiş olsa bile, beden gelişmesinden zihin geliş-mesine, hastalıklara karsı koyma gücüne kadar varan farklılıklar göstermektedirler. Bu ihtiyaca işaret olarak anne sevgisine "büyüme vitamini" denilmiştir,

Sevginin önemi psikologlarca bu şekilde ifade edilirken, tıbbî yönden çocukla ilgilenenler de bu görüşlere katılmakta-dırlar. Nitekim pediatristler (çocuk hastalıkları uzmanları) bu-gün bir çok varlıkların gelişmelerini sağlamak için yapılan en etkin fizikî itinanın dahi yeterli olmadığını daha iyi anlamışlar-dır. Sevgi ve şefkat görmeyen çocuklardan çoğu kısa zamanda canlılıklarını kaybetmekte ve hatta ölmekte iken, sevgi ve şef-kat içinde büyüyen çocuklar sağlık ve gıda bakımından kısmen mahrum olsalar bile, yine de kuvvetli ve sağlıklı olarak yetiş-mektedirler.56
Sevginin önemini şu ifadeler daha belirgin bir şekilde dile getirmektedir. Mukayeseli araştırmalar, süt verme esnasında sert ve haşin davranan, sevgi göstermeyen annelerin çocuklarının, sinirli, saldırgan ve uyumsuz olduğunu ispatlamıştır.58 Sevgi, açlık, susuzluk gibi, sürekli doyurulmak isteyen bir duy-gudur. Çocuk temiz havaya nasıl muhtaçsa, aynı şekilde sevgi-ye de muhtaçtır, ve bu ihtiyaç hayat devam ettiği sürece hissedi-lecektir.59
Zihnî ve ruhî gelişmenin neredeyse tek kaynağı sayılabile-cek sevginin, bebekliğin ilk günlerinden başlatılıp, devamlı ve ölçülü bir şekilde olması gerekmektedir.60 Çünkü sevginin boş-luğunu doldurabilecek ve onun yerine geçebilecek başka bir şey gösterilemez.61
Bütün bu ifadeler, sevginin çocuk için önemi küçümsene-meyecek bir gerçek olduğunu belirtmektedir.
Her şeyden önce, insan ancak sevildikten sonra sevebilmektedir. Çocukluğunda yeterli sevgi görmeyen insanların, başkalarını sevmekte zorluk çektikleri bilinmektedir. Bu itibarla, başta Allah ve Peygamber olmak üzere dinî kavranılan çocuğa sevdirebilmek için, onu yeterli ve ölçülü bir şekilde sevmek ve bu sevgiyi de hissettir-mek gerekir.
2. Korku:
Duygusal gelişimin içinde yer alan diğer bir duygu da kor-kudur. Korku, canlı varlıkların, görünen ve görünmeyen tehli-keler karşısında gösterdikleri en tabiî tepkidir denilebilir. Psi-kologlar, çocukluk çağında sık sık görülen bu ruhsal durumu, canlıyı uyaran ve kendi savunmasını sağlayan yararlı bir meka-nizma olarak görmekte62 ve korkuyu, "hem kaçınılmaz, hem de temel bir duygu" olarak nitelemektedirler.*63
Doğduğu andan itibaren, çevresiyle çeşitli ilişkiler içine giren çocuk için herhangi bir korku objesi söz konusu değildir. Genellikle çocuklarda korkular 2-3. yaşlarda ortaya çıkmakta-dır.'Bu yaşlar ise, zihnî gelişimin başladığı çağa rastlamaktadır.64 Bu yaşlarda ortaya çıkan korkuların da ne kadarının telkin neticesi, ne kadarının içgüdüsel olduğu tartışılabilir. Nitekim yapılan araştırmalarda, küçük çocukların sadece kulakları dibinde duydukları kuvvetli bir ses ve dengelerini kaybederek düşmekten korktukları, ortaya çıkmıştır."65
Korkular genellikle yaşa paralel olarak anmaktadır. Ancak bir çocuğun ne zaman ve neden korkacağını tesbit etmek oldukça zordur.
Çünkü korkunun meydana gelişinde, çevre şart-lan, geçmiş yaşantılar ve o andaki psiko-fizyolojik durum rol oynamaktadır. Meselâ; Köy çocukları incelenmiş ve korkuya sebep olan faktörün %75'ini hayvanların oluşturduğu tesbit edilmiştir, erkek çocuklar vahşi hayvanlardan, kız çocuklar ise böceklerden korkmaktadır.66
Yapılan bir diğer araştırmada, çocukların korktukları ko-nular şu şekilde sıralanmıştır.67
- Karanlık, (çatı katı, bodrum) hayvanlar (köpek, yılan vb.) - %96.
- Bedenî sakatlıklar, - %95.
- Hayaletler, cinler, dışarıdan eve zorla giren insanlar, Otoriter kişiler,%82.
- Korkulu düşler, %81.
- Yabancılar,kötü insanlar,Anne ya da baba tarafından terk edilmek, %63.
- Su, deniz, nehir, %41.
- Gök gürültüsü, şimşek. %39.
Bu tesbitler ışığında, çocukta korku uyandıran objeler üç grupta toplanabilir.
1) Çocuğun yalnız kalması.
2) Karanlıkta bulunması.
3)Kendisi ne âşinâ olduğu bir kimsenin yerine başka bir yabancı yı görmesi.68
Çocuklarda rastlanılan korkuların %90'ının hatalı ve yan-lış eğitimden kaynaklandığı gerçeği69 bizi, korkunun en önemli nedeninin bunlar olduğu sonucuna götürmektedir. Çünkü, hakkında hiçbir fikre sahip olmadığı herhangi bir şeyi çocuk-telkin vasıtasıyla-sevebilir veya ondan korkabilir. Nitekim bunu doğrulayıcı mahiyette olan şu hadiseyi zikretmek mümkündür.
Bir kız çocuğuna, altı aylıkken oynaması için zehirsiz bir yılan verilmiştir. Bundan sonraki yıllarda da yılanla birlikte olan ve onunla bir oyuncak gibi oynayan çocuk, yetişkin bir kız olduğunda, bütün yılanlara korkmadan yaklaşabilen biri haline gelmiştir.70
Bu bilgiler, çocukların Allah, cehennem vb. korkularının olmadığını göstermekte ve bizi, bu korkuların genellikle yetişkinlerin hatalı telkinlerinden kaynaklandığı sonucuna ulaştırmaktadır.
------------------------------------------------------------------------------------------------
55. (bk. Beyza Bilgin) "Okul öncesi Çağı Çocuğunda Dinî Kav-ramlar" MEGSB. Din öğretimi Dergisi, Ank. 1986, sy. 8-9. s. 21.
56. Armaner, age, s. 82.
57. Arthur Jersüd, Çocuk Psikolojisi (çev. G. Günce) Ank. 1979, s. 359.
58. Halûk Yavuzer, Çocuk Psikolojisi L, ist. 1982, s. 24.
59. Jacquin, age, s. 35.
60. Samuk, agt, s. 6.
61. Yöriikoğlu. age, s. 138
62. Yörükoğlu, age, s. 9,220.
63. Jersdd, age, s. 373; ibrahim A. Gövsa, Çocuk Psikolojisi, IsL 1940. s. 192 vd.
64. Russel, age, s. 18.
65. Fikret Kanad, Ailede Çocuk Terbiyesi, ist. 1976, s. 76 vd.; Russel, age,s.77.
66. Yavuzer, age, 1, 39.
67. Hans Zufflger. Çocuklarımızın Korkulan (çcv. K. Şipal) ist. 1975, t. 91,92.
68. ZuUiger, age, 8. 12; Jersıld, age, s. 381 vd.
69. Kanad, age, s. 79.
70. N. Munn, Psikoloji, (çev. N. Tendar) ist 1975, s. 99.
Alıntı ile Cevapla

Konu Sahibi sessiz23 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir
Konu Forum Son Mesaj Yazan Cevaplar Okunma Son Mesaj Tarihi
11 Ayın Sultanı ramazan Oruç-Ramazan sessiz23 0 1954 22 Ağustos 2009 22:40
Etkili Öğretmenlik Eğitimi Çocuk ve Aile Sağlığı sessiz23 1 2389 27 Nisan 2009 00:29
Çocuğun Gelişim Çağları Çocuk ve Aile Sağlığı sessiz23 0 2111 27 Nisan 2009 00:25
Çocuk eğitimi-Duygusal Gelişim Çocuk ve Aile Sağlığı sessiz23 0 1976 27 Nisan 2009 00:21
Çocuğu Tanımanın Eğitimdeki Yeri ve Önemi Çocuk ve Aile Sağlığı sessiz23 0 1855 27 Nisan 2009 00:18