Tekil Mesaj gösterimi
Alt 19Haziran 2009, 10:37   Mesaj No:24

AŞK'ÜL İSLAM

Medineweb Sadık Üyesi
AŞK'ÜL İSLAM - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:AŞK'ÜL İSLAM isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 38
Üyelik T.: 30Haziran 2007
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Yaş:43
Mesaj: 984
Konular: 245
Beğenildi:29
Beğendi:0
Takdirleri:146
Takdir Et:
Standart RE: 27.Haftanın Misafiri Yağmur SANCAK

He he bi hafta bitti ahiret sorusuz sualsiz şükür elhamdüillah İyiydik böyle yaw Nurum

1- bir gününüz nasıl geçer, iş dışında aktiviteleriniz var mıdır?

Sabah 9'da şirketteyim, akşam 6'ya kadar. Yoğun bir koşturmaca bazen de yoğun bir tembellik .

Akşam 6'dan sonra zaman zaman Kayıp Kentli,Derya Fıçıcı Hanımefendi ve ailesi ile ve diğer kardeşlerle bir araya gelip sohbet ederiz reelde, Bu haftada en az bir kere tekrarlanan bir ritüel gibi..Diğer akşamlarda genelde kitaplarımla epey bi dans ediyoruz.Bazen vals , Bazen tango falan :=) Bu ara Mevlüt Hönül Ağabey'in hediye ettiği Hz. Ali'nin Nechul Belaga'sı ile gemileri yakıp evden kaçtık, felik felik bizi arıyorlar Hafta sonu cumartesileri ise öğlene kadar uyumayı tercih edip, hafta içi erken kalkışlarımın acısını çıkartıyorum. Çalışma hayatı malum çok fazla bir aktiviteye fırsat vermiyor.


2-Türkiyedeki eğitim sistemi hakkında düşünceleriniz nelerdir(özellikle dini eğitim)

Cumhuriyet döneminde bütün eğitim kurumlarını Devletin kontrolünde toplayıp din eğitim ve öğretimini okulda devlet eliyle yürütme projesi, yaşanan acı tecrübeler sonucu ortaya çıkmış olup dinin bilimsel, akılcı ve topluma yararlı bir şekilde öğretilmesi düşüncesine dayanıyordu. Ancak toplumda uzun yıllardır yerleşmiş olan güvensizlik duygusu sebebiyle
halkın okulda yürütülen din eğitimine ilgi duymaması, bu girişimi sonuçsuz bırakmıştır.Böylece devletin din eğitimi alanından çekilmesiyle yaklaşık çeyrek asırlık dönemde halk dineğitimi konusunda kendi başının çaresine bakmak durumunda kalmıştır.

Devletin din eğitimi alanında bıraktığı boşluk ilerleyen yıllarda gayri nizami
insiyatiflerle doldurulmaya başlandı.Herkes kendi bildiğine bir yol tutuyor, halk da çaresiz bir Şekilde bu yollardan birine yöneliyordu.Sonuçta toplumu kamplara bölme potansiyeli taşıyan değişik adlar altında dini oluşumların ortaya çıktığı görüldü.Dindar insanlar, dini bilgilerini
edinecek, dini ihtiyaçlarını karşılayacak resmi mekanizmalar bulamayınca belli dini önderler veya görüşler etrafında oluşan gruplara yönelmek zorunda kalmıştır.Bu grupların birbirlerine karşı gittikçe artan düşmanca davranışlar sergilemeleri, hamaset duyguları ile insanları tahrik
edip belli amaçlara yönlendirmeleri,toplum bütünlüğü açısından çok tehlikeli bir gidişe işaret ediyor...

Velhasılı kelam Halkın bu yöndeki ihtiyaç ve beklentisi hafife alınamayacak kadar önemlidir. İhtiyacı görmezden gelmek veya yok saymak onu ortadan kaldırmıyor. Din öğretimi konusunda insanları bilimsel olmayan, pedagojik bir sistemi bulunmayan düzensiz, gelişigüzel yollara sevk etmemek için bu ihtiyacın en uygun şekilde resmi yollarla karşılanması zarureti vardır. Bu konudaki temel sorun ilköğretim ve ortaöğretim kurumlarına konulmuş olan Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi derslerinin bu ihtiyacı karşılamaktan uzak olmasıdır. Bu dersler, ilköğretim dördüncü sınıftan lise son sınıfa kadar sekiz yıl boyunca programlarda yer almasına rağmen tatminkar dini bilgi kazandırma konusunda bir çok yönden yetersiz kalmaktadır...