Konu Başlıkları: Ali Şeriati'ye Reddiye
Tekil Mesaj gösterimi
Alt 14 Temmuz 2009, 20:21   Mesaj No:1

akgün

Medineweb Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:akgün isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 698
Üyelik T.: 01 Ocak 2008
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Mesaj: 136
Konular: 82
Beğenildi:0
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Ali Şeriati'ye Reddiye

Ali Şeriati'ye Reddiye

Ali Şeriati, gerçekten bir fikir adamı, bir ideolog. Fakat, fikirlerini yazarken itikadi yönünü açıkca ortaya koymaktan da çekinmeyen bir insan. Koyu bir şia mensubu olması nedeni ile elbette varacağı nokta şia kaynağının nedenselliğinden daha ziyade, niçin şia ? fikrini beyinlere kazımak isteyen bir üslub ile yazıyor. Direk şia'nın övgüsüne girmiyor, ama çok güzel bir şekilde dolaylı yönden şia merkezli yazılar çıkarıyor. Tabiki fikirleri mutlak değil, kendisi de bunun farkında. Zaten amacı şia'ya taraftar toplamak değil, şia'nın haklı olduğu tezini kuvvetlendirmek. Her konunun kendince taraftarı olduğu gibi, yada bir başka açıdan aidiyet hissi her insanda olduğu gibi, bu psikoloji Ali Şeriati'de de görülmekte. Zaman zaman fanatizm boyutuna girse de, Seyyid Kutup gibi sert ve keskin olmamış. Ama, bir başka yönden de Seyyid kutub'un son deminde yaşadığı zihinsel anaforu yaşamadığı için (veya yaşadı ise biz bilmiyoruz) ehli sünnet inancına aykırı yaşadı ve o şekilde vefat etti.

Bir çok kitaplarında yahut makalelerinde kaleme aldığı fikirleri, genel hatlarına bakıldığı zaman, şia hareketinin doğmasına sebebiyet veren, Ehl-i beyt’e o dönemde reva görülen zulüm ve haksızlık ekseninden sorumlu olarak gördüğü ve hedef tahtasına oturttuğu Hazreti Osman (r.anh) gibi bir büyük sahabeyi zalimlik ile bir tutma konusunu oluşturmaktadır. Hazreti Osman gibi övülmüş bir sahabenin bu kadar ağır ithamlar altında bırakılması elbette bir müslüman olarak bizi üzer. O günkü olayları ve etkenleri gördün mü ? diyesi gelir insanın. Muhakkak ki kaynağı vardır, olacaktır, fakat ne kadar güvenilir bir kaynak olduğu sanırım en çok düşünülmesi gereken sorulardan biridir. Hele de son dönemler de, hadislere bile kuşku ile bakılan bu dönemde bunu sorgulamak elbette biz müslümanların da en tabii hakkıdır. 1350 sene önce yakılmış bir fitne ateşine körükçülük yapmak, Müslümanlara ne kazandırır ya da ne kaybettirir diye düşünmek gerekir. Hazreti Ali (k.v.) gibi Alimlerin Alimi bir büyük sahabe; Hz. Osman (r.anh) gibi bir iffet ve nezaket sahibi mümtaz şahıs ile aralarında yaşandığı iddia edilen husumet, ne kadar inandırıcı?

Her iki sahabe de aşere-i mübeşşere’den, her ikisi de daha dünyada iken bizzat Resulullah (s.a.v.) tarafından cennet ile müjdelenmiş, Alemlerin Rabbi Allah (celle celaluhu) tarafından da Kur’an da bir topluluk içinde zikredilerek kendilerinden razı olduğu müjdelenmiş; iki baş tacı! Bir tarafta; Müşrikler tarafından öldürüldüğü haberi gelen Hz.Osman’ın (r.anh) sırf intikamının alınması amacı ile adına daha sonra “Rıdvan biatı” denilen ve bir ağacın altında bizzat Resulullah’a (s.a.v.) Hz.Osman’ın (r.anh) intikamını almak ve müşriklere büyük bir hezimet yaşatmak için savaşmaktan ve şehid oluncaya kadar mücadeleden vazgeçmeyeceklerine dair yapılan biat’ın yegane sebebi Hz.Osman! Diğer tarafta; bir gece yarısı müşriklerin Resulullah’ın (s.a.v.) evine baskın yapacağı haberi geldiğinde gece o yatağa yatıp (Muhammed [s.a.v.] uyuyor) hissini müşriklere verip zaman kazanmak için korkusuzca yatağa yatan, “İlim şehr’i ben isem; Ali de kapısıdır” diye bizzat Resulullah (s.a.v.) tarafından övülen; Hz. Ali ! Biat kimin için yapıldı; Hz.Osman’ın (r.anh) öldürüldüğü haberi gelince O’nun (r.anh) intikamını almak için. Kime yapıldı ? Resulullah’ın (s.a.v.) şahsında alemlerin Rabbi ‘ne (celle celaluhu). Peki Allah (celle celaluhu) bu biatı nasıl tasdikledi ?
“Hakikaten Allah o müminlerden razı oldu; ağacın altında sana biat ederlerken ki kalplerindekini bildi de üzerlerine o sekineti indirdi (onları sulha yatıştırdı) ve kendilerine bir yakın fetih sevap verdi, birçok da ganimetler ki onları alacaklar ve Allah bir aziz hakim bulunuyor.” ( Fetih 18-19)
Daha etraflarında toplanacak fazla kimse yok iken, “ Allah buyurur ki: `Bu, işte sadıklara sadakatlerinin fayda vereceği gündür! Onlara altından ırmaklar akar cennetler var; ebediyen içlerinde kalmak üzere onlar!` Allah onlardan razı olmuş, onlar da Allah’tan razı! İşte o fevz-i azim (büyük kurtuluş) bu!” ( Maide : 119 ) O’nlar bu biatı yaparak Allah’ın (Celle celaluhu) hoşnutluğunu ve rızasını arayan İki güzide insanın hayatta karşı karşıya geldiği görülmemiş, ama neden (se) bir hilafet mevzusu yüzünden, sanki gırtlak gırtağa bir kavganın tarafları gibi anlatılması, bir sonraki kuşaklara da bu şekilde aktarılması; esas zulümün keskin tarafını oluşturmuyor mu?

Üstelik bu iddiayı desteklemek için, o günün yine mümtaz ve baş tacı sahabelerinden Ebuzer Gıfari (r.anh) gibi bir sahabenin de hareketlerini o güne uyarlayarak bu konu ile ilişkilendirmek ne kadar vijdani bir rahatlılık ? Ve bunu Maide suresinin 119. ayetinde “sadıklar” olarak zikredilen grubun içinden ( ki; bu grub aşere’i mübeşere’dir: Hz.Ebubekr, Hz.Ömer, Hz.Osman, Hz.Ali, Abdurrahman bin Avf, Zübeyr bin Avam, Talha bin Ubeydullah, Sa'd bin Zeyd, Sa'd bin Ebi Vakkas, Ebu Ubeyde [r.anhüm]); iki şaheser mükemmel bir şahısın, manevi şahsiyetlerini herc’ü merc ederek sürdürmek, sonraki nesillere yine bu nifakları taşımak ne kadar hakkaniyetlidir ?

Hayır, hayır! Bu kabul edilmez ve red edilecek bir iftiradır. Bu, asla; “ben müslümanım” diyen bir insanın kabul edemeyeceği ağırlıkta bir ithamdır, bir iftiradır. Bir gün Sebr dağı üzerinde, dağın bir zelzele yaşaması esnasında “Ey Sebr! Sukunet ey Sebr! Senin üzerinde bir nebi, bir sıddık ve iki şehit var, sukun bul!” diyerek hitab eden Resulullah’ın (s.a.v.) yanında o an Ebu Bekr Sıddık, Ömer, Osman (r.anhüm ecmain) varken, ve Osman’ı (r.anh) şehit olarak tanıtan, iki gözbebeği kızını hayattayken kendi eli ile nikahlayan bir Resul (s.a.v.) Osman (r.anh) hakkında yanılmış mıdır ? Hz. Osman’ı (r.anh) halife olduktan sonra zenginlik içersinde debdebeli bir hayatın içinde olmak ile itham eden Ali Şeriati; Hz. Osman’ın İslam’dan önce ve sonrasında Mekke’nin en zengin ailesinin bir ferdi olduğunu neden atlıyor ? Hatta bu zenginliği sırf İslam uğruna tepen bir insanın, İslam ile şereflendikten sonra ve daha sonraları ailesinden diğer insanların da İslam ile müşerref olmasından sonra eski zenginliğinin daha da fazlasına sahip olduğu halde, kendi zenginliğini yaşamamasını neden izah edemiyor. Neden o zenginliğin içinde dahi, ekmeğine katık olarak sirke ve zeytinyağını tercih ettiğini açıklayamıyor ?

Evine davet ettiği Resulullah’ın (s.a.v.) attığı her adımına bir köle azad eden, “Allah’ım! Osman’ın geçmiş ve gelecek günahlarını aff et!” diyen bir Resulullah’ın (s.a.v.) duasına icabet etmek yerine, muhalefet etmek hangi kişinin akıl kârıdır ?

Eğer bir Müslüman; “rüzgar estiğinde yerinde kıpırdamak için arş’a gözünü diken bir yaprağın, izin verildikten sonra yerinden kımıldadığına, izin verilmediği müddetçe bir mm yerinden oynamayacağına” iman etmez ise, varsın kendi imanını sorgulasın! Eğer ölçü bu ise; düşünmek gerekir ki, Hilafet gibi çok önemli bir konuda neden aynı itikadı gösteremiyor bu insanlar ? Neden yaprağın kımıldamak için Allah’ın izni gerektiğine iman ediyor da; Hilafet gibi bütün İslam alemini çok yakından ve derinden ilgilendiren bir konuda aynı teslimiyeti gösteremiyor ? Neden İbn sebe gibi kafir köpeklerin oyununa geliyor ?

Ali (k.v) de bizim, Osman (r.anh) da! Biraz utanmak, biraz düşünmek gerekir. Ve bu düşünceler neticesinde Ali Şeriati gibi bir alime bu fikrinden dolayı itiraz etmek ve bu gibi fikirlerini (birazını değil) tümden red etmek gerekir!

Öyle ya; ”Meleklerin hayâ ettikleri bir kimseden ben nasıl hayâ etmem” ! diyen Resulullah’tan (s.a.v.) daha mı iyi tanıyoruz Hazreti Osman Zinnureyn (r.anh) efendimizi.

Red ediyorum seni Ali Şeriati!

Umarım ilmin ahirette kendini kurtarmaya yeter, diye ümit beslemek istiyorum.

Her şeyin doğrusunu Allah bilir.

(CENGİZ KAĞAN)
Alıntı ile Cevapla

Konu Sahibi akgün 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir
Konu Forum Son Mesaj Yazan Cevaplar Okunma Son Mesaj Tarihi
Lâ ilâhe illâ ente sübhâneke innî küntü... Tefsir Çalışmaları akgün 0 2066 20 Kasım 2010 23:12
Meşrulaştırılmaya çalışılan Haram: Alay etmek .... Kur'ân-ı Kerim Genel Vuslat Zamanı 1 2133 14 Kasım 2010 20:18
Kainatın Efendisi Hz.Muhammed(s.a.v) akgün 5 2165 14 Kasım 2010 20:13
Ali Şeriati'ye Reddiye Alimler(Rh) Vuslat Zamanı 22 12710 14 Temmuz 2009 20:21
Yüreğim seninle mühürlensin... Kıssalar-Hikayeler-Nasihatler huzzam 2 1782 02 Temmuz 2009 17:26