Konu Başlıkları: MUTEDİL OLMAK
Tekil Mesaj gösterimi
Alt 13 Eylül 2009, 23:54   Mesaj No:2

Emekdar Üye

Medineweb Emekdarı
Emekdar Üye - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Emekdar Üye isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 16627
Üyelik T.: 11 Şubat 2012
Arkadaşları:2
Cinsiyet:
Yaş:47
Mesaj: 4.081
Konular: 315
Beğenildi:48
Beğendi:0
Takdirleri:149
Takdir Et:
Standart RE: MUTEDİL OLMAK

Zemahşeri sihri bir hile ve temvih olarak görür ve ancak Allah'ın bazen sihirbazları denemek için sihirlerinin etkisini oluşturmalarına müsaade ettiğini belirtir.102


Sihir diye bir şey olmadığını söyleyen Cessas, İbni Hazm, Zemahşeri, Kadı Abdülcebbar, Mutezile ve son dönem alimlerinden Muhammet Abduh, Reşit Rıza, Tantavi, Cevheri ve Ahmet Mustafa Meraği gibileri ise onun bir tesirinin olmadığını iddia derler.121

Bu görüşü savunanların dayandığı nakli deliller şunlardır.

Taha süresinin 66, 69 ve Araf süresinin 116. ayetlerinde onun bir tahyil ve göz boyamadan ibaret olduğu; Taha 80. ayette ise sihirbazın gittiği yerde iflah etmeyeceği ve yaptığı işin başarılı olamayacağı bildirilir. Cessas, Bakara 102. ayetteki, sihrin karı ile kocanın arasını açması meselesini sihirle amel edenin küfre düşüp nikahının bozulması anlamında anlar.122 Reşid Rıza, "Kur’an'ın kıssaları ibret ve nasihat içindir, ayette anlatılan sihrin gerçekliğinin olup olmadığı değil, o günün insanlarının sihir konusundaki inanç ve telakkileridir." der. Muhammet Abduh ise, Felak süresinde geçen sihir türünün de üfleyip düğümler atarak, öldürücü ilaçlar vererek ve nemmamlık yaparak insanlara zarar vermeye çalıştıklarını, bu nedenle Allah'ın bunlardan, insanların kendisine sığınmasını emrettiğini beyan eder. 123

Bunlar akli delil olarak şunları ileri sürerler: Sihirbazlar iddia ettikleri şeyleri yapacak olsalar mucize ile karışır ve mucize peygamberin delili olmaktan çıkar. Sihirbazların yaptıkları işler tecrübe ile denenecek olsa, doğru olmadıkları ve vehimden ibaret oldukları görülür. Yine, eğer sihirbazlar iddia ettikleri şeyleri yapmaya kadir olsalardı, kendilerine hazineler bulur, kendilerine gelen kötülükleri defeder, düşmanlarını kahreder, kralları alt edip yerlerine geçerlerdi. Oysa sihirbazlar insanların en fakir ve güçsüzleri olarak karşımıza çıkmaktadırlar.124

Netice olarak şunları söyleyebiliriz: Çoğu meselede olduğu gibi alimlerimiz sihrin gerçekliği ve tesiri konusunda da ihtilaf etmiştir ve sihrin hakikati ve tesiri konuları birbirlerini gerektiren şeyler olmamakla beraber sanki birbirine karıştırılmıştır. Hakikati var diye etki edecek anlamı çıkmadığı gibi, hakikati yok diye etki etmeyecek anlamı da çıkmaz. Meselenin temeli aslında meshurun psikolojisine dayanır.

Eğer bir insan bu konulara hiç inanmıyorsa ve kendisine sihir yapıldığını hiç düşünmeyecek olursa ona sihrin hiçbir etkisi olmaz. Sihirbazlar insanların fobi ve korkularını istisrmar etmekte, gerçekliği olmasa bile bu yolla insanları etkilemektedir. Günümüzde, sihrin en etkili yollarından biri denebilecek olan "telkin" ile, yani yaldızlı sözler, aldatıcı davranışlar ve yalan-dolan haberlerle insanların kafası karıştırılarak, fikirleri çelinerek kanaatlerini değiştirmenin mümkün olduğu görülmektedir.

Bu iş, söz, resim, yazı, film, yalan haber, bir ismi de sihirli kutu olan televizyon ile gayet kolaylıkla ve yaygın bir şekilde yapılabilmektedir. Yine hipnoz, illüzyon gibi yollarla neler yapılabildiği ve nasıl aldatılabildiği bir gerçektir. Ama bunlar da dahi eğer kişi iradesi güçlü ve ona hakim ise kimsenin böyle kimselere etki edemeyeceği açıktır.

Görülüyor ki alimlerimizden bir kısmı sihrin hayalden ibaret olan kısmına bakıp onun yokluğuna, diğer kısımlarına bakanlar da varlığına inanmışlardır. Adına ve mahiyetine her ne dersek diyelim, ortada hem nakli hem de akli ve tarihi bir gerçeğin olduğunu vurgulamamız gerekmektedir.
Alıntı ile Cevapla