Ey "İnsanlıktan" istifa eden "İnsanlık! "/Muhsin Arslan
Ey İnsanlık,
Sana giydirilen “yabancı taçlara” ne çabuk kandın?
Dokunduğu hücrelerine “yabancı mikroplara” ne çabuk ısındın?
Seni Rabbine, Sanatkârına düşman ve nankör eden nedir?
Melek gibi fıtratını bozmakta ne kadar heveslisin?
Aynı anadan, babadan olan kardeşlerine böyle behimî yaklaşman doğru mu?
Etin ne, budun ne senin? Harcın bir damla kirli su değil midir?
Irkını, rengini, babanı sen mi kazandın, sen mi seçtin de başkasına karşı böbürleniyor, zalimleşiyor, mikroplaşıyorsun?
Seni eşrefi mahlukat makamına oturtan Sanatkarını unutmak, nankörleşmek, behimileşmek yakışıyor mu?
Yakıştırıyormuşsun kendine? Neden behimilikte ısrar ediyorsun?
Koku ve nefes almak için yaratılan burnunla yemek yemeye çalışmak nedir, söyler misin?
Vücudunu beslemekle görevli kalbinle top oynamayı hobi mi sanıyorsun?
Kafatasına yerleştirilen beyin denilen bilgisayarı yeryüzünü cehenneme çevirmek için mi kullanmalısın?
Burnun Kaf Dağlarında, ey insanlık!
Çok mu büyüksün, ey aciz yaratık?
Ölmemeyi, yaşlanmamayı denesene öyleyse!
Senin için yaratılan kadını erkeği eş yapmak yerine, hobi ve bencillik için kullanmanın, hak ve hukukuna dikkat etmemenin behimilikten ne farkı var?
Ailenin temeline dinamit koymak, başkasının kızına, karısına, namusuna hayvanımsı iştahlarla yaklaşmak, insanlık mı, ey dejenere insanlık?
Ticaret varken başkasının malına, ekmeğine, hakkına göz dikmek; rüşvet, kayırma, sömürü, faiz, stokçulukla kirlenmek, kirletmek, ocakları yıkmak, yakmak, ağlatmak “insan” olmaya zıt değil midir?
Bir yanda düşürülen kelleler, payı mal olan namuslar, çiğnenen onurlar, yenen haklar; diğer yanda parlak nutuklar, bilimum rezalet ve safahatlar… Çelişkili değil mi sana, ey cenazemsi insanlık?
Bir yılbaşı rezaletini yaşamazsan yüzlerce sefil aile kurtulur, o israfın parasıyla!
Umumhaneleri, ceza haneleri, batakhaneleri kurmakta ne maharetlisin, değil mi?
Peki eğitim haneleri, yetimhaneleri, gözyaşı dindirme haneleri, fakirhaneleri kurmakta neden bu kadar hevesli değilsin, acaba?
Ey insanlık! Sen insan isen ne umumhaneye gerek kalır ne yetimhaneye!
Ey insanlık! Sen insan isen ne terör kalır ne zülüm!
Ey insanlık! Sen insan isen ne behimilik kalır ne vampirlik!
Ey insanlık! Sen insan isen dünya cennettir!
Nereye adım atsan kirletiyorsun, kime el atsan sömürüyorsun, kime gücün yetse eziyorsun!
Dünyayı yaşanmaz hale getiren sensin, sensin!
“İnsanlıktan” istifa eden “insanlık,” dön rabbine, dön aslına, kurtul hayvanlıktan!
Göreceksin, cennete gitmeye gerek kalmayacak; bu dünya zaten cennettir.
Bak, Allah’ın sana gönderdiği mektuba…
Ne olursun bir kez bak, oku!
Ne olur, bir kez okumakla ölmezsin!
Allah’ın nimetini yiyerek Allah’la savaşılmaz, ey zavallı, ahmak yaratık!
Aslın bir damla kirli sudur!
Varacağın yer kara topraktır!
Kurtuluşun, aslına, onuruna, şerefine, Rabbine dönmektir…
Selam olsun “insanlıktan” istifa etmeyenlere,
“İnsanlığa” tabi olanlara…