Konu Başlıkları: 49.Haftanın misafiri EbdA
Tekil Mesaj gösterimi
Alt 12 Aralık 2009, 12:33   Mesaj No:14

HALUK GÜMÜŞTABAK

Medineweb Sadık Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:HALUK GÜMÜŞTABAK isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 10862
Üyelik T.: 01 Ekim 2009
Arkadaşları:1
Cinsiyet:
Yaş:66
Mesaj: 489
Konular: 86
Beğenildi:3
Beğendi:0
Takdirleri:62
Takdir Et:
Standart RE: 49.Haftanın misafiri EbdA

Sayın Ebda kardeşim cevap vermeyi daha sonraya aldığınız konuyu okuduğunuz kitapta anlayamamış olmalısınız ki hemen değerlendirme yapmadınız, aslında bu doğru bir karar yalnız akla mantığa uymayan ve okunduğunda anlaşılması zor olan bu konu hakkında düşünmemiz gerektiğini sanırım anlamışsınızdır. Ölü bir insan ile buluşmakdan öte bu kitaplarda okuduğum birçok bölümlerde gelecekten haberler veren, geleceği gören açıklamalarda vardır. Bunlarda düşünülmesi gereken konulardır sanırım.

Kuranın Türkçeye çevrilemeyeceğini söylemişsiniz, eğer sizin söylediğiniz gibi günümüzde bazı yazarların yaptığı gibi kendi düşüncelerini de ilave ederse sanırım dediğiniz de haklısınız demektir. Fakat hiçbir ilave yapmadan bire bir çeviri yapılamaz derseniz bu doğru olmaz. Bu konuyu açmak gerekirse verdiğiniz örnekte herhangi bir kişinin İngilizce bir şiiri Türkçeye çevirmeye kalktığında dil yapısı farklılığından çeviride farklılık oluşabilir çok haklısınız ama anlatılmak istenen aynen anlaşılır. Şöyle düşünelim Tıp fakültelerinde ve mühendislikte okutulan kitapların çoğu yabancı yazarların çevirileridir. Söylediğiniz gibi çevirilen dil ile farklılıklar olmasına rağmen anlamlarında yani anlatılmak istenende hiçbir değişiklik yoktur. İngiltere de okuyan bir mühendis ile Türkiye de Türkçeye çevrilmiş aynı kitaptan eğitim alan öğrenciler arasında bilgi bakımından hiçbir farklılık görülmez. Elbette orijinalin de geçen sözlerin karşılığı Türkçede çok daha farklıdır ama anlamı aynıdır. Azerbaycanlı uçak hava alanına düşüyor dediğinde biz belki uçağın düştüğünü anlarız ama bu cümle kendi dillerinde uçağın indiğini anlatır. Önemli olan söylenenin anlaşılmasıdır. İşte Rabbimde bakın Araplara neden Arapça indirdiğini ne kadar güzel anlatıyor bizlere?

İbrahim Suresi 4 ayet; Biz, görevlendirdiğimiz her resulü ancak kendi toplumunun diliyle gönderdik ki, onlara açık-seçik beyanda bulunsun. Bunun ardından, Allah dilediğini saptırır, dilediğini de iyiye ve güzele kılavuzlar. Azîz'dir, Hakîm'dir O!

Duhan Suresi 58.ayet; Biz o Kuran'ı senin dilinle/senin diline kolaylaştırdık ki, düşünüp öğüt alabilsinler.

Meryem Suresi 97.ayet; Ey Muhammed! Biz, Allah'a karşı gelmekten sakınanları Kuran ile müjdeleyesin, inat eden bir topluluğu da uyarasın diye, onu senin dilin ile (indirip) kolaylaştırdık.

Yukarıdaki üç ayeti okuyan bir insan Kuranın neden Arapça indirildiğini hemen anlar sanırım. Diğer kitapları da hatırlayın O toplumun diliyle indirilmiştir. Peki, neden Arapça indirdiğini söylüyor rabbim ona bakalım. Gönderdiği resulleri kendi toplumun anlaması ve açık seçik beyanda bulunması için kendi aralarından görevlendirdim diyor. Kuranı da sizlerin dilinden indirdim ki, düşünüp öğüt alsınlar diye açıklık getiriyor. Diğer ayette de inkârcıları uyarman, iman edenlere de tebliğ etmen için sizin dilinizle kuranı kolaylaştırdım diyor. Bakın eğer Arapça göndermeseydim neler söyleyeceklerdi diye de açıklık getiriyor.

Fussilet Suresi44.ayet; Eğer biz onu başka dilde bir Kuran yapsaydık onlar mutlaka, "Onun âyetleri genişçe açıklanmalı değil miydi? Başka dilde bir kitap ve Arap bir peygamber öyle mi?" derlerdi. De ki: "O, inananlar için bir hidayet ve şifâdır. İnanmayanların kulaklarında bir ağırlık vardır ve Kur'an onlara kapalı ve anlaşılmaz gelir. (Sanki) onlara uzak bir yerden sesleniliyor (da anlamıyorlar)."

Yukarıdaki ayet Aslında Kuranın neden Arapça gönderildiğinin kanıtıdır. Biz eğer Arapça göndermeseydik Arap toplumuna Arap peygamber ama kitabı başka dilden öylemi diyeceklerdi diyor. Ayetleri anlaşılır bir şekilde olmalı değilmiydi sözleri bence çok anlamlı ve bizlerin buradan her şeyi anlamamız gerektiğini düşünüyorum.

Kuran anlaşılması ve anladığımızı uygulanması için indirilen bir kitaptır. Kuranı hiç anlamadan okuyup daha sonraki uygulamalarımızın kuran ile bağlantısının olmaması bizlere asla sevap kazandırmayacaktır. Kuranın hiçbir dile çevrilmeyeceğini söylemek çok büyük yanlıştır. Çevrilmiş haline ne isim verirseniz verin önemli olan Allah ın sözlerini doğru anlatması ve bizleri uyarmasıdır önemli olan. Bunu söylerken şunu da söylemeliyim ki günümüzde meallerde çok büyük anlam farklılıklarının doğması büyük bir tehlikedir. En kısa zamanda bir araya gelip bu konuda çalışma yapılmalıdır. Farklılık gösterilen yaklaşık kuranın yüzde beşini geçmez. Yüzde doksan beşinde muta kıp olduğumuz konuları çok iyi okuduğumuzda anlaşamadıkları konular zaten açığa çıkmaktadır. Rabbim her konuda değişik ifadelerle örnekler verdim diyorsa bu konuları da Kuranın bütünlüğünde anlamaya çalışmalıyız, yoksa yüzde doksan beşinden de habersiz yaşamak zorunda kalırız. Kutsal olan kelime ve sözler değil anlatılmak istenen anlamlarıdır. Örneğin peygamberimiz devrinde dahi Kuranın bazı müteşabih ayetlerinin anlamları bilinmiyordu ama kimse bu ayetlerin peşine düşmek yerine, muhkem ayetlerle ilgilendiler çünkü bu ayetler açık ve anlaşılır anlatılıyor ve bunlar dinin anası ve temelini oluşturuyordu. Bugün hadisleri de incelediğimizde bizlere kuranın hiçbir dile çevrilmeyeceğini anlatıyorlar bu Arap milliyetçiliğinin ve içimize sokulan hurafelerin anlaşılmasından korkulduğu gerçekleridir. Arapçanın cennet lisanı olduğunu ve Âdem peygamberimizin bu lisanı konuştuğunu söyleyenlere inanmak, bizlerin bu türlü yanlışlara inanmamızı sağlamıştır. Diğer kutsal kitapları düşünün günümüzdeki yöntem çok önceleri onlar tarafından da kullanılmış ve İncil, Tevrat diğer dinlere çevrilmesi yasaklanmıştı. Bunu yapmalarının nedeni kendi düşünce ve inançlarını dine ilave ettiklerinin kutsal kitaplarda olmadığı gerçeği ortaya çıkmasından korkulması idi elbette. Onlarda yüzlerce yıl sonra bu yanlışı anladılar ve her millet kendi diline çevirdi. Düşünün her toplum kendi diline diğer kitapları çeviriyor ve Hıristiyan tüm Dünyada aynı şeyi anlıyor ama bizler Kuran için bunu söylemiyoruz. Hani Kuran evrensel Dünyaya hitap ediyordu, hani tüm zamanlara uyan bir kitaptı? Tüm bunları Arapça öğrenerek mi öğrenecek Dünya? Allah tüm insanlığı Arapça öğrenmekle mi yükümlü kıldı da Kuran hiçbir dile çevrilemez diyoruz? Elbette aynı sözlerle çevrilemez bunda hiç şüphe yok. Hatta halen açıklığa kavuşmayan müteşabih ayetlerinde ne anlama geldiğini anlayamayacağız ama olduğu gibi hiçbir etki altında kalmadan tercüme edilirse bu gerçekleri toplum görecektir. Günümüzde söylediğim gibi bazı sözlerin kelimelerin ardından anlamlar çıkararak kendi inançlarını adapte edip meallere ilave ediyorlar, bunlar büyük bir tehlikedir. Eğer bunlardan bahsediyor ve bunlara Kuran diyemeyiz diyorsanız elbette haklısınız, ama kuran hiçbir dile tercüme edilemez dersek büyük bir hataya düşeriz. Toplumu kuran ile kucaklaştıramadığımızdan hurafelerin yalan ve yanlışların içine sokarız. Ben kuran ile hiçbir beşerin kitabını karşılaştırmam. Risalei-nur kitaplarını tıpkı kuran gibi bahsetmekten Rabbim e sığınırım. Rahman hiçbir velinin ardına düşmeyin diyor da sizlere yemin billâh kuranı kolaylaştırdım düşünün anlayacaksınız diyorsa, ben Rabbin tavsiyesine uyarım. Hiç kimsenin inandığına saygısızlık yapmam ama kuranın muhkem ayetlerinin açıklanmaya muhtaç çok özel insanları gökyüzüne çıkarıp onu neredeyse peygamberlere has özellikleri bağdaştıranlara inanmamda asla mümkün olamaz. Her dilde bir kelimenin birçok anlamı vardır, anlatılmak istenen anlam kullanıldığı cümlenin yani anlatmak istenen mananın anlamını alır, bu dilbilgisi kuralıdır. Bu tür yanlış örnekler kuranın anladığımız dillere çevrilmeyeceğini söyleyenlerin sığındıkları yoldur. Allahın kelamındaki kutsallık anlatılanın manasındadır.

Yazdığınız bir cümleniz üzerine düşünelim. (O nedenle bir ayeti daha iyi anlayabilmek için, özellikle başta Peygamberimiz (SAV) ve onun ashabına sonra da farklı farklı meallere bakmak gerekir.) Bir ayeti anlamamız için dikkat edin en önemli yöntem olarak peygamberimizin ve ashabının sözlerine bakmamız gerekir diyorsunuz. Bu sözlerin hangisinin doğru olduğunu nasıl anlamalıyız bunu düşündünüz mü? Her mezhep aynı konuda ayrı hadis kabul etmiş. Örneğin en son yazdığım bir yazı vardı ve sizce cevap yazmıştınız. Vekâlet yolu ile hac yapmak. Orada peygamberimize ait oldukları söylenen hadisler vardı. Bu sözlerin doğruluğunu kurandan araştırdığımızda cevap alamadığımız halde siz illaki yazması gerekmez, yapılmaması hakkında bir söz var mı diye sormuşsunuz. Demek ki bu peygamber sözüdür denilen her söz, sizin için kuranı daha iyi anlamanıza yarıyor demektir, doğruluğunu test etmeden, hiçbir garantisi olmadan. Böyle bir yöntem sizin kuranı daha iyi anlamanıza yarıyorsa sanırım bu sizin sorununuz, elbette sözüm olamaz. Devamında farklı meallere bakarım demişsiniz ama meallerin kuran olmadığını söylemiştiniz buda bir çelişki değil mi? Elbette farklı meallere bakmak en doğrusu bende öyle yapıyorum daha doğruyu bulmak için. Eğer bahsettiğiniz risaleleri anlaşılacak dile çevirmeden okursanız ne söylediğini anlamanızda mümkün olmayacaktır. Ben bu tür yerlerde çok bulundum oradaki arkadaşların birçoğu birbirine bakıyor hiçbir şey anlamadıklarını söylüyorlardı okunan yazılardan. Bir kardeşimiz çıkıyor ve söylenenin aslında şunları anlatıyor diye izah etmesi gerekiyordu. Sanırım bunlar çok iyi düşünülmesi gereken konular.

Bizler inancımızdan dolayı tek tek sorumlu olacağımızı rabbim söylüyor ve bizlerin aklımızı çalıştırmamızı istiyor. Sarılmamız gereken Kitap olarakta Kuranı gösteriyor. Rahman bunu yaptıktan sonra bizlerin anlamayacağı bir kitap göndermesini düşünmek sanırım Rahmana saygısızlık olacaktır. Sizleri bu kitaptan sorumlu tutuyorum diyorsa Rabbim, O zor bir kitap olamaz, onu anlayarak okuyalım sanırım birçok sorunun cevabını o zaman bulacağız SAYGILARIMLA Selametle kalınız