Azazil'i Şeytan Yapan Fiil nedir ?/Muhsin Arslan
Amel imana zarar vermez düşüncesine sahip olan mezhepler ve kişilerin düşüncesi Kur’an’a göre sorunludur.
İmanı sadece; "dil ile ikrar, kalp ile tasdik" ile iktifa eden düşünce de sorunludur.
İmanı diliyle ikrar edip kalbiyle tasdik eden, ahlaksız da olsa mümindir tezi de sorunludur.
Ne kadar muteber, ahlaklı olsa olsun, imansız ise güzel amelleri boşunadır tezi de düşündürücüdür...
Hemen sinirlenmeyin...
Düşünelim beraber:
Ebu Talip ile Ebu Leheb kardeştirler. Resulullah’ın amcasıdırlar.
Birincisi hayatı boyunca Resulullah’ı itaatle, yakın korumuş, kollamış, iyilik ve ahlak örneği olmuş; zina, içki gibi pisliklerden uzak kalmış bir sima.
İkincisi her türlü pislikten çekinmeyen, yeğeninin risaletine baş düşman kesilen ve Kur’an’da rezil edilen bir tip. İkisi de küfür ehli, ikisi de ebedi cehennemlik ve kafir.
Bu ikisinin arasında fark olmalı değil mi?
Geçelim...
İman sadece Allah’ın varlığına ve birliğine inanç mıdır?
Şeytan, Allah’ın varlığını ve birliğini bizden iyi bilmiyor mu? İman, bilmek ise, inanmak ise, şeytan bunu gözleriyle görmüş bir yaratık değil midir?
Ama şeytan kafirdir!
İmandan şunu anlamamız gerekmez mi sizce?
İman, inanmak ve gereğini yaşamak olmalı değil mi?
Şeytan cahil değildi, onun kadar ibadet eden varlık da yoktu. Onu şeytan yapan, Allah’ın varlığını ve birliğini inkar etmesi değildi.
Onu kafir yapan, imanını amele dökmekten kaçmasıdır. İman; “inandım, biliyorum, ilmen yakin, aynel yakin” demekle olmuyormuş demek ki.
Şeytanı kafir yapan ırkçılıktı. “Ben ateş ağanın oğlu, Adem toprak ağanın oğlu” teziydi.
Şeytanı şeytan yapan haset ve kıskançlıktı. “Ademe saygı gösterecek kadar düşmedim, ondan neyim eksik?” teziydi.
Şeytanı şeytan yapan, beşerî sıfatlara taviz vermesiydi. Irkçılık ateşi o kadar bastı ki, Adem’in çocuklarını kendi akıbetine ortak yapmak istemedi. “Bana yar olmayan eşreflik, onlara da olmasın…”
Geçelim...
Kur’an’ın emirlerine bakalım. Tüm ibadetler güzel ahlak inşası endekslidir.
Namaz, fuhşiyattan ve munkerden korumalıdır. Aksi takdirde o namaz sadece spordur.
Gıybetli, haramlı, yalanlı oruç anlamsızdır; gitsin iftarını açsın, boşuna aç kalmasın; tehdittir.
Hacda hiç bir canlıya, çevreye zarar vermeden yaşamalı; aksi takdirde o hac turistik seyahattir.
Zekât fakiri rencide etmeden verilir. Riya ve gösteriş mahsulü zekât sadece gösteriş olup karşılığı yoktur.
İflah olan mümin, imanında tereddüt etmeyen, amelinde ihlas ve ahlak sahibidir.
Geçelim ve toparlayalım...
Amelsiz iman, ruhsuz ceset gibi işe yaramaz.
Ahlaksız amel, kör olan göz gibi işe yaramaz.
Ahlaksız mümin, sidikle abdest alıp namaz kılan abid gibidir.
Irkçı mümin, besmele çekip içkisini yudumlayan sarhoş gibidir.
Mürai, gösterişçi, takvasız; “görsünler” desinlerci mümin, zavallı bir ahmak gibidir.
Şeytanimsi mümin, Allah ile şeytanı bir arada memnun etmeye çalışan sefih gibidir.
İnsanları kandırır, Allah’ı kandırır, şeytanı kandırır, meleği kandırır sanır; ama kendisini kandırıyor, farkında değildir.
Altını çizerek not düşeyim: Kimse dört dörtlük değildir, günahsız değildir. Tekfir etmek de haddimiz değildir. İslam’ı yaşamaya çalışan, mücadele eden, bazen hatalara düşen, tövbe ile dönen, dönmeye çalışan kesimlerdeniz.
Bu kesimler niyetlerine göre hesap verecektir elbette.
Benim dile getirmeye çalıştığım; müminliği kimseye kaptırmayan ama ahlaksızlıkta da direnen, meslek edinen kesimlerdir.
Kur’an-ı ve sünneti inceleyin.
İman ile amel bir bütündür, ayrılamaz. İkisi yalnız başına işe yaramaz.
Mümin ile güzel ahlak bir bütündür, ayrılamaz. Yalnız başına işe yaramaz.
Bunu anlıyorum Kur’an ve sünnetten.
Ama Ebu Talip konumunu çözmüş değilim.
Sizce çok mu uçuk düşünüyorum?
Saygılar...
Muhsin Arslan
15.01.2010
Abdulmelik@medineweb.net
Malazgirt muş.