Konu Başlıkları: Kur'an ve Empati
Tekil Mesaj gösterimi
Alt 20 Ocak 2010, 18:31   Mesaj No:2

FECR

Kur'ân Kürsüsü

Medineweb Emekdarı
FECR - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:FECR isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 6340
Üyelik T.: 19 Ocak 2009
Arkadaşları:20
Cinsiyet:Erkek
Memleket:ANKARA
Yaş:56
Mesaj: 6.107
Konular: 546
Beğenildi:1003
Beğendi:221
Takdirleri:9161
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart RE: Kur'an ve Empati

B. Empati ve İlişkili Kavramlar

Empati deyince ilk akla gelen karşımızdakinin yerine kendimizi koyup onun duygu ve düşüncelerini anlama çabasıdır. Empati bir hayal kurma eylemi, kendi izdüşümünü ötekinin perspektifine ve anlayışına düşürmektir. Empatiden farklı olarak erimede[2] (fusion) konuşan ötekiyle, empatide ise öteki adına konuşur (Rees, 2003: 1). Ben-merkezci davranan bir kimsenin, karşısındakinin rolüne girmesi ve olaylara onun bakış açısından bakması, yani empati kurması mümkün değildir (Dökmen, 2000: 141). Diğer pek çok insan özelliği gibi empatik beceri de iki yanı keskin bıçak gibidir. Bazı liderler empatik beceriden yararlanarak topluma hizmet edebildiği gibi bazıları da insanlara hükmetmek için kullanabilirler (Dökmen, 2000:146). Hatta bazı empati girişimleri hakaret ve büyüklenme ve iftira amaçlı da olabilir. Öteki ile empati kurmak onu sevmemize, kabul etmemize ve en azından onun hakkında olumsuz görüşlerimizin azalmasına doğal olarak katkıda bulunur. Empatinin sempati ile sonuçlanması bir kimsenin niçin öteki ile ilgilendiğine bağlıdır. Psikoanalistler ve öğretmenler tam empati kurmak, bununla birlikte işlerini en iyi bir şekilde yapmak durumundadırlar (Stocker, 214). Bir kimsenin kendisini nasıl gördüğü de empatiyi belirleyici bir diğer unsurdur (Stocker, 215). Empatinin tanımını verdikten sonra bu kavramın anlam çerçevesini daha iyi anlayabilmemiz için empatiyle ilgili kavramları ele almak faydalı olacaktır.

Empati ile ilişkili bir kavram olan sempati ise, birisiyle birlikte acı çekmektir. Bir insana sempati duymak o insanın sahip olduğu duygu ve düşüncelerin aynısına sahip olmak demektir. Empatide anlamak, sempatide karşımızdakine hak vermek söz konusudur (Dökmen, 2000:139). Müslümanın sempati göstermesi karşısındaki ister inanan isterse inanmayan olsun, konu maruf kapsamında ise beklenen bir şeydir.

Sempatiden konum olarak daha yüksek olan diğerkâmlık,[3] diğerini gözetme motivasyonu ya da eylemidir ve haksızlığı önleyen ve faydalı olanı teşvik eden ahlaki kodları destekleyen bir yaklaşımdır (Brandt, 132). Diğerkâm bir kimse sevgisini yüz ifadesi ya da ses tonu ile göstermek zorunda değildir. Yardımsever bir kimse ya da kahraman bir itfaiyeci veyahut asker diğerkâm olabilir. İsar[4] kavramı diğerkâmlık olarak görülebilir. İşgale ve sömürüye karşı canını ortaya koymak da bu kapsamda görülebilir. (Bakara 2/207).

Empati ile ilişkili olduğunu düşündüğümüz hermenötik yorum, psikolojik olarak sezgi ve empati (yani bir kimsesin kendisini yazarın yerine koymasının imkânı) sorunudur (Rasmussen, 2002: 7). Biz diğer bir şahsın konum ya da ufkunu keşfettiğimiz zaman, onun fikirleri, onunla hemfikir olmaksızın kavranabilir hale gelir (Tatar, 1999: 22). Bir metni anlamakla muhatap olduğumuz kişiyi anlamak arasında bir fark söz konusudur. Yazılı olanın sabitliğini dikkate almanın gerekmediği günlük konuşma esnasında dinleyen konuşanın niyetini anlamak zorundadır. Biri diğerinin sözünü kastettiği şey açısından anlamalıdır. Diğer şahıs, tabir caizse, kendisini yazılı ya da bir başka sabit konuşma formuyla ondan ayırmamış ve anlaşılması beklenen şeyi, kasıtlı ya da kasıtsız, yanlış anlayarak muhtemelen tahrif edecek bilinmeyen bir şahsa aktarmış değildir. Konuşan ile dinleyen kişiler birbirlerinden fiziksel ve zamansal açıdan uzaklaşmış değildir. Yazarın niyeti veya zihni sözlü konuşma değil, yazılı ifadeler ya da metinler söz konusu olduğunda hermenötik sorun hale gelmektedir (Tatar, 1999:24). Bu bağlamda hermenötiği yazılı metin ile empati olarak tanımlamak mümkündür. Empatiyle ilişkili olduğunu düşündüğümüz kavramları açıkladıktan sonra Kur'an’da bu kavrama tekabül edecek ayetleri ele alalım:


-------------------------------
2:Erimenin yani karşımızdakinde adeta yok olmayı belki de tasavvuf kültüründeki “fena” anlayışıyla birlikte düşünmek mümkündür. “Şeyhte, Rasul (s)’de ve nihayet Allah’ta yok olmak” şeklindeki benliğin kaybının bu kavrama tekabül ettiği söylenebilir.
3-Diğerkâmlığı sistemleştiren Fransız sosyolog ve positivist Auguste Comte (1798–1857)’tur.
4-Bu kelimenin (آيثاَر) Kur'an’da yer aldığı ayetler için bkz. Yusuf 12/91; Taha 20/72; Nebe 79/38; Ala 87/16.


----------------------devam edecek-----------------------
Alıntı ile Cevapla