BAŞÖRTÜSÜ KONUSUNU KİM ÇÖZECEK?
Ehli kalp bir dostum ile başörtüsü konusu üzerine konuşuyorduk.
Nasıl bir çıkış yolu bulunur, hükümet ne der, muhalefet nasıl davranır, sivil toplum örgütleri nasıl tepki gösterir, askeri kanat, bürokratlar, hatta AB bu konuda neler düşünüyor diye fikir teatisi yapıyorduk. Meselenin çözümü için birden fazla ipucu var ama yumak öyle karıştırılmış ki çözüp bir kenara koyamadık. Ben sordum:
— Peki, kim çözecek? Ağır başlı ve sakin bir edayla cevap verdi
— Allah çözecek
— ?!
— Farkında mısın? Herkes nasıl da kişilere, sebeplere kilitlenmiş kalmış. Allahın iradesi, hâkimiyeti, gücü, kudreti nasıl da unutulmuş. İnanan insanlar bile bir problemleri olduğunda onu çözmek için bütün güçleriyle formüller arıyorlar da o formüllerin başını da sonunu da yaratanın Allah olduğunu hatırdan çıkartıyorlar.
— Nasıl yani?
— Allah dilemese bir yaprak kıpırdamaz değil mi? Evet kıpırdamaz. Allah istemese Bütün doktorlar bir araya gelse bir insanının hayatını sürdürmesi mümkün müdür? Değildir. Peki o isterse ölüyü bile diriltir mi tıpkı baharda bütün ölü nebatın dirilmesi gibi?evet diriltir.
— Peki, ne yapmalı?
— Her şey sebepleri yaratanın gücü ve kudretindedir. Müminler bu konunun suhuletle, kimsenin gönlü kırılmadan hatta korku ve endişe taşıyan insanların bile fayda göreceği şekilde düzeltilmesini istiyorlar ise, inançla, ihlâsla ve yürekten Allah’a (cellecelalühü) teveccüh edecekler. Ondan isteyecekler. O “ol” demeyince ne kanun değişir ne üniversitelerin kapısı açılır ne de başörtüsü takan kişi taktığı örtünün kıymetini bilir.
— Ya sebepler ?
— Siz,size düşeni yapın ,yazın-çizin yumuşak bir üslupla konuşun,doğru ve hakkaniyetli bir talep olduğuna inandırmak için anlatın. Ama artık şu perdelerden de kurtulun. İnsanların kalbine ve aklına hükmetmek sizin işiniz değil. Allahın işine karışıyorsunuz sonra talepleriniz olmayınca inkisara uğruyor, istediğiniz neticeyi alınca da kendinizi bir şey zannediyorsunuz. İnancınızı ve imanınızı gözden geçirin. Her yönetenin üstünde bir yöneten, her yazının arkasında bir kader kalemi var. Her fikri, düşünceyi, konuşmayı duyan, akıldan ve kalpten geçenlere muttali olan bir zat var . Anlayın artık bunu ve O’na yönelin, el açın dua dua yalvarın. Samimiyetinizi hissettirin, görün bakalım meseleler nasıl kolaylıkla çözülüyor.
— Gerçekten çözülür mü?
— Biz sözümüzde durur “emrolunduğumuz gibi” dosdoğru bir hayat yaşarsak, en azından yaşamaya çalışırsak, günahtan, israftan, yalandan, gıybetten, su-i zandan, yalancı şahitlikten, saygısızlık ve hürmetsizlikten, yetim malını yemekten ,devlet malına el uzatmaktan uzak durursak, başımızdaki o mübarek örtünün mana ve ehemmiyetine uygun bir yaşayış ortaya koyarsak , dışardan bakan biri “bu insan baştan aşağı İslamı ve inancı temsil ediyor , Maşallah” deyip gönlü akarsa, hayır hasenatta yarışır,çocuklarımızı iyi terbiye edersek, ille de “işim olsun bir yerde mutlaka çalışıp ekonomik özgürlüğümü kazanmam lazım” demezsek, eğitimi marifetin dolayısı ile muhabbetin artması için bir basamak olarak görürsek (bir fırsat bulup çalışanlara bir şey demiyorum) ve geceli gündüzlü niyazda bulunursak Allahın şefkatini celbeder ve muvakkat sıkıntılarımızdan kurtuluruz. Ama şu mu çözer, bu mu çözer diye takılıp kalırsak, bu meseleleri daha çok konuşacağız demektir. Allah tarafların gönlüne bir yumuşaklık ihsan etsin ve bu sancılardan milletimizi kurtarsın.