Konu Başlıkları: Kur'an ve Empati
Tekil Mesaj gösterimi
Alt 21 Ocak 2010, 08:39   Mesaj No:3

FECR

Kur'ân Kürsüsü

Medineweb Emekdarı
FECR - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:FECR isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 6340
Üyelik T.: 19 Ocak 2009
Arkadaşları:20
Cinsiyet:Erkek
Memleket:ANKARA
Yaş:56
Mesaj: 6.107
Konular: 546
Beğenildi:1003
Beğendi:221
Takdirleri:9161
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart RE: Kur'an ve Empati

C. Kur'an’da Empati Türleri
1. Müminlerin Empatisi

a. Büyüklerle Empati
“Sizden olan çocuklarınız erginlik çağına girdiklerinde, kendilerinden öncekiler (büyükleri) izin istedikleri gibi, onlar da izin istesinler. İşte Allah, ayetlerini size böyle açıklar. Allah her şeyi bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.” (Nur 24/59). Yani, “Ergenlik çağına girmiş çocuklarınız kendilerinden öncekilerin izin istedikleri gibi, yani kendilerinden önde bulunan siz büyüklerinin her zaman geldiğini fark ettirip selam vererek izin istemeniz gibi[5] onlar da yalnız üç vakitte değil, her zaman yanınıza gireceklerinde izin istesinler.” (Yazır, 1979:

b. Müminlerin Kur'an-ı Kerim ile Empatisi
“Anlayasınız diye apaçık bir Arapçayla indirdik.” mealindeki ayetlerin tümü Kur'an ile empati kapsamında değerlendirilebilir. Akla şöyle bir şey gelebilir. Empatinin amacı anlamak ise, Kur'an’ı anlamadan okuyup duygulanan insanlara ne diyeceğiz? Onların ki de empati değil midir? Belki şöyle bir ayrım yapmak gerekir. Algılamak ile anlamak ayrı şeylerdir. Anlamak daha ileri bir şeydir. Kur'an’da ne kastedildiğini anlama çabasını destekleyen bir İbnu Mesud hadisi şöyledir: Şüphesiz sen öyle bir zamandasın ki, fukahası çok, kurası azdır. Senin bu zamanında Kur'an’ın koyduğu sınırlar korunur, harflerine pek önem verilmez. (…) öyle bir zaman gelecektir ki, o zaman fukaha az, kura çok olacaktır. Kur'an’ın harfleri ezberlenecek, fakat koyduğu sınırlar ihmal edilecektir.[9] İnsanlara gelen “Kur'an okunuyor ve açıklanıyor.” deseniz pek azı icabet ediyor ama “Gelin dünya çapında Kur'an okuma birincileri geliyor.” deseniz rağbet daha çok oluyor. Bu bağlamda Kur'an’ı anlamaya çalışan Müslümanları da “Bunlar mealci, alimleri tanımazlar.” diye mahkum ediliyor. Öte yandan da vefat etmiş alimlerimizi (Allah hepsinden razı olsun), “5 yaşında Kur'an’ı ezberledi. 15 yaşında döneminin bilginleriyle tartışır onları yenerdi.” diye övüyoruz.

c. Müminlerin Savaşmış Müminlerle Empatisi
Allah Bedir savaşındaki müminlerle empati kurmamızı istiyor: “Şüphesiz karşı karşıya gelen iki toplulukta size bir âyet, bir işaret ve ibret vardır. Onlardan biri Allah yolunda savaşıyordu, öbürü de kâfirdi ve karşılarındakini göz kararıyla kendilerinin iki katı görüyorlardı. Allah da gönderdiği yardımla dilediğini destekliyordu. Gören gözleri olanlar için elbette bunda apaçık bir ibret vardır.” (Âlu İmran 3/13). Yüce Allah'ın "...Karşı tarafı gözleri ile kendilerinin iki katı olarak görüyorlardı..." ayeti iki şekilde yorumlanabilir.
1- "Görüyorlardı" ifadesindeki zamir kâfirleri, "Karşı taraf" ifadesi de Müslümanları kastetmiş olabilir. Buna göre anlamı şöyle olur; "Kâfirler o kadar kalabalık olmalarına rağmen, bir avuç Müslümanı "kendilerinin iki katı" olarak görüyorlardı... Bu da Allah'ın bir planıydı, Allah, müşriklere Müslümanları çok, kendilerini az göstermişti. Böylece kalpleri sarsılmış, ayakları kaymıştı.
2- Ya da bunun tam tersi olmuştu... Buna göre anlamı şöyle olur: Müslümanlar -müşrikler kendilerinin üç katı olduğu halde- müşrikleri kendilerinin "iki katı" olarak görmelerine rağmen direnmiş ve onlara karşı üstün gelmişlerdi (S. Kutub, 1991:

d. Müminlerin Kâfirlerle Empatisi“Düşman topluluğunu takip etmede gevşeklik göstermeyin. Eğer siz acı duyuyorsanız, kuşkusuz onlar da sizin acı duyduğunuz gibi acı çekiyorlar. Oysa siz Allah'tan onların ümit edemeyecekleri şeyleri umuyorsunuz. Kuşkusuz Allah her şeyi bilendir, hikmet sahibidir.” (Nisa 4/104). Yani, “Onlar az bir sermaye olan dünya hayatını ararken siz sonsuz sevap ve ahireti istersiniz. Sizin ümit sahanız onlardan çok geniştir. Onun için siz onlardan çok yüksek bir azim ve istekle cihat etmelisiniz. Allah her şeyi bilen ve her şeyi bir hikmete göre yapandır. Dolayısıyla Allah'ın emirlerine sarılıp ilim ve hikmet dairesinde hareket ediniz ki, umduklarınıza kavuşasınız.” (Yazır, 1979:

e. Hayvanlarla Empati
“Göğün boşluğunda Allah'ın emrine boyun eğdirilerek uçuşan kuşlara bakmadılar mı? Şüphesiz bunda inanan bir toplum için âyetler (ibretler) vardır.” (Nahl 16/79). İnsanlar kuşları izlediğinde kendisini onların yerine koyduğunda, kendilerini daha özgür hissediyorlar. Kuşun fiziki yapısı ile empati yaptıklarında uçak yapmaya meylediyorlar.

f. Müminlerin Önceki Toplumlarla Empatisi
“Allah hiç kimseye gücünün yeteceğinden başka yük yüklemez. Herkesin kazandığı hayır kendisine, yaptığı kötülüğün zararı yine kendisinedir. Ey Rabbimiz, eğer unuttuk ya da yanıldıysak bizi tutup sorguya çekme! Ey Rabbimiz, bize bizden öncekilere yüklediğin gibi ağır yük yükleme! Ey Rabbimiz, bize gücümüzün yetmeyeceği yükü de yükleme! Bağışla bizi, mağfiret et bizi, rahmet et bize! Sensin bizim Mevlamız, kâfir kavimlere karşı yardım et bize.” (Bakara 2/286). Buzağıya tapınmalarının keffareti olarak kendilerini öldürmeleri emredilmiş ve "cumartesi" günü ticaret veya avlanmaları yasaklanmıştı. Böylece müminler, kendilerinden öncekilere Allah'ın yüklediği ağırlıkları yüklememesi için Rabblerine dua etmektedirler (S. Kutub, 1991: ). Yine bu talebi, önceki ümmetlerden zor imtihanlardan geçenleri vahyi okuyarak haberdar olan müminlerin kendilerini onların yerine koyup Allah’a sığınıp imtihanda başarılı olmak için yardım talebi olarak görmek de mümkündür.

----------------------------------------------------
5- "Ey iman edenler! Kendi evinizden başka evlere, geldiğinizi fark ettirip ev halkına selam vermeden girmeyin." (Nur 24/27)
9-Muvatta, Sefer, 88.


----------------------devam edecek------------------
Alıntı ile Cevapla