Konu Başlıkları: Arapça Sıfatlar
Tekil Mesaj gösterimi
Alt 28 Ocak 2010, 23:14   Mesaj No:4

Medine-web

Medineweb Site Yöneticisi
Medine-web - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Medine-web isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 1
Üyelik T.: 14Haziran 2007
Arkadaşları:7
Cinsiyet:Erkek
Yaş:50
Mesaj: 2.988
Konular: 339
Beğenildi:1173
Beğendi:346
Takdirleri:7784
Takdir Et:
Standart RE: Arapça Sıfatlar

[size=large]بالعربي
Arapça olarak

الصّفة: إنّه من التّابعين أي الصّفة تتبع الموصوف.من عدة نواحي:

1ـ الحركة الإعرابية.
2ـ في المذكّر والمؤنّث.
3ـ في المعرفة والنّكرة.
4ـ في المفرد والمؤنث والجمع.

Tâbilerdendir (Yani bir öncekinin harekesini alır), bunlardan:
1-İrab yönünden.
2- Müzekkerlik. Ve Müenneslik.
3- Ma’rife ve Nekrelikte.
4- Adet, Müfred, Tesniye ve cemilik.
ينقسم الصّفة (النّعت) إلى قسمين:Sıfat ikiye ayrılır.

1ـ الصّفة الحقيقية:
يبيّن بعض أحوالِ متبوعهِ ويُكمّله بدلالتهِ على معنىً فيهِ نحو
( جاء الرّجل الأديبُ ). (سلّمتُ على رجلٍ قصيرٍ). (هذا محمدٌ الشّاعِرُ)
2ـ الصّفة السّببيّة:
يُبيّن بعض أحوال ما يتعلّق بمتبوعهِ نحو
( جاء الرّجلُ الحسنُ حظّهُ ).(رأيتُ رجلاً حسنَ الوجهِ) (رأيتُ رجلاً رثَّ الثّيابِ).
ويأتي الصّفة: Sıfatlar şu şekillerde gelir.
1ـ مفرداً Müfret olarak gelir.
وهذا يأتي عموماً كمشتّق ، أو كجامد أو كمصدر. والمشتق كاسم فاعل واسم مفعول والصّفة المشبهة واسم التّفضيل.
2ـ أو جملةً ويحتاج إلى ضمير Cümle olarak gelir.

3ـ أو شبه جملةٍ Şibhi cümle olarak gelir.
(عندي رجلٌ أسدٌ) (شجاعٌ) . (جاء الرّجلُ الفاضِلُ) ( رأيتُ الرّجلينِ الفاضليْنِ) (مررتُ بمرأةٍ فاضلةٍ) (ذهبتُ إلى المملكةِ العربيةِ السّعوديّةِ) (شهِدَتْ المملكةُ العربيّةُ السّعوديّةُ) (أنقرةُ عاصِمةُ الجمهوريّةُ التّركيّةُ). (كتب الموظفانِ النّشيطانِ رسالتيْنِ هامّتيْنِ) (تسلّمَ الموظفونَ الزّياداتِ الجديدةَ) (رأيتُ المهندساتِ النّشيطاتِ). (أكرمتُ الفتى هذا). (أنا رجلٌ تركيٌّ) (جاء الرّجلُ الذي اعتدى). (جاء رِجالٌ ثلاثةٌ). (جاء الولدُ الذي ماتَ). ( هذا رجُلٌ ذو فضلٍ). (أبصرتُ طائراً فوق الشّجرةِ) (واِتّقوا يوماً ترجعون فيه إلى الله).

ويأتي الموصوف:Mevsufta şu şekillede gelir.

1ـ اِسماً ظاهراً (علماً) عموماً ولا يحتاج إلى أخذ (أل).
Özel isimi olarak gelir ve El takısı almaz.

2ـ وقد يكون صفة فيأتي (بأل المعرّفة) فيأتي إذا كان النّعت فيهِ للإيضاح نحو
Sıfat olarak gelir ve El takısı alır.
(جاء يوسفُ التّاجرُ) (جاء هارونُ الرّشيدُ). (جاء محمدٌ التّاجرُ) (جاء الرّجلُ الكريمُ).
جاءني رجلانِ كاتِبٌ وشاعِرٌ
جاءني ثلاثةُ رِجالٍ كاتِبٌ وشاعِرٌ وفقيهٌ
هذا يومٌ لا حارٌ ولا بارِدٌ
لكلّ نفسٍ أجلٌ إمّا قريبٌ وإمّا بعيدٌ
جاء شوقي وحافظ الشّاعرانِ

ملاحظة: Not

هناك من الصّفات التي يستوي فيها المذكر والمؤنث لذا فلا تطابق الصّفة بالموصوف. وعموماً يأتي على وزن فعول وفعيل وأوزان أخرى مثل:

Bazı Sıfatlarda Müzekker ve Müennes aynısı kullanılır, böylece sıfat mevsufa uymaz.
Genel olarak şu vezinlerde gelir فعول وفعيل. Başka vezinler dede gelebilir.
صبورـ فخور ـ جريح ـ عظيم ـ رحيم ـ كبير ـ رخيص ـ علاّمة ـ مِكسال ـ مِعطير ـ مِغشم ـ ضحْكة / والمصدر الثلاثي الغير الميمي مثل : عدلٌ / وأيضاً ما كان الصّفة لجمع ما لايعقل.
الأمثلة :
رجُلٌ صبورٌ / إمرأةٌ صبورٌ / هذا شاهدُ عدلٌ / هذانِ شاهدانِ عدلٌ / هذهِ شهودُ عَدلٌ.

ملاحظة: Not
İsim ve fiil cümlesi olarak ta gelebilir.
وقد يأتي جملة إسمية أو فعليّة.
أنتَ مهندسٌ خبراته عظيمٌ / إشتريتُ سيّارةً ثمنها رَخيصٌ.
كان لتعاليم الإسلام دورٌ شأنهُ عظيمٌ.
فأصبحتْ لهم مكانةٌ بين الأممِ
أصبحتْ لهم قوّةٌ في كلّ مكانٍ من العالمِ ( أي كائنٌ في كلّ مكان).
وصلَ طالبٌ يدرسُ بمعهدِنا.
جاء زيدٌ يحملُ كتاباً
رأيتُ رجلاً على جوادهِ (أي كائناً على جوادهِ).

******************
SIFAT TAMLAMASI
بالتّركي
Türkçe olarak

Sıfat: Arapçada, sıfat tamlamasında sıfat, daime, tavsif ettiği, nitelediği isimden sonra gelir: (Tâbi olduğu ismi niteler). İki isimden meydana gelir, önce gelen isime mevsûf, sonra gelen isime sıfat denir. Bağlı bulunduğu kelimenin nasıllık ve niceliğini bildiren kelimeye Sıfat, nasıllığı bildirilen kelimeye Mevsuf denir.

Sıfat ikiye ayrılır:
1- Hakiki sıfat: الصّفة الحقيقيّة
Tavsif ettiği isime her bakımdan (dört bakımdan) uyan böyle sıfata gerçek sıfatالصّفة الحقيقية denir. Bir de dolaylı sıfat vardır ki, harekesi, kendinden önceki isme uyar, ancak, kendisi, o ismi değil, kendinden sonra gelen ismi tavsif eder.
سافر الولدُ الذّكيُّZeki çocuk yola çıktı.

البابُ الكبيرُBüyük ev.
Sebebi sıfat: الصّفة السّببيّة

Ancak (إشتريتُ صورةً جميلاً إطارها) Çerçevesi güzel bir resim satın aldım/
(رأينا كتاباً أخضرَ غِلافه) Kapağı yeşil bir kitap gördük. Cümlelerindeki جميلاً ve أخضَرَ sıfatları da dolaylı sıfattır. Dolaylı sıfata النّعت السّببي denir.
Pencereleri açık eve girdim. دخلتُ البيتَ المفتحةَ نوافذهُ

Cümlede şu şekillerde gelebilir:

Fail (Mevsûf) + Sıfat.
Emin olan muhammed geldi. جَاءَ مُحَمَّدٌ الأمينُ
Mef’ûl (Mevsûf) + Sıfat
Çömert olan adamı gördüm. رأيتُ الرَّجُلَ الكَريمَ
Yüzü güzel olan adamı gördüm. رأيتُ رَجُلاً حَسنَ الوجهِ
Mecrür (Mevsûf) + Sıfat
Cömert olan adama uğradım. مررتُ برجلٍ كريمٍ
Haber (Mevsûf) + Sıfat.
Zeyd şaiirdir alimdir. زَيدٌ الشَّاعِرُ العَالِمُ
Mubtedâ (Mevsûf) + Sıfat
Katip Zeyd gitti. ذهبَ زَيدٌ الكاتِبُ

Sıfatın mevsûfuna uyduğu konular:

1- İrab (hareke) yönünden.
2- Müzekkerlik (erkeklik) ve Müenneslik (dişilik)
3- Ma’rife, nekre olma bakımından.
4- Adet, Müfred (teklik), Tesniye (ikilik) ve cemilik (çokluk) bakımından.

Değişik örnekler.
Bana akıllı bir adam geldi. جاءني رجلٌ عاقل
Kırılmış kalem buldum. وجدتُ القلمَ المكسورَ
O fazilet sahibi bir adamdır. هو رجلٌ ذو فضلٍ
O, çocuğu akıllı bir adamdır. هو رجلٌ ولدهُ عاقلٌ
Fiyatı ucuz bir araba aldım. إشتريتُ سيّاةً ثمنها رخيصٌ
Sofranın altındaki kediyi dövdümضربتُ قِطّاً تحتَ المائدةِ
Masanın üzerindeki gülü kokladım.
شممتُ وردةً علىالطّاولةِ
İki çalışkan öğrenci geldiجاء الطّالبُ المجتهدُ
Çalışkan öğrenci geldiجاء الطّالبانِ المجتهدانِ
Çalışkan öğrenciler geldiجاء الطّلابُ المجتدونَ
Çalışkan öğrenci طالبٌ مجتهدٌ
Çalışkan öğrenciطالبةٌ مجتهدةٌ
Büyük kapılar الأبوابُ الكبيرةُ
Bu gence ikram ettim.أكرمتُ الفتى هذا
Suç işleyen adamla konuştum.
تكلّمت مع الّرجلِّ الذي اِعتدى
Üç adam gördüm. رأيتُ رجالاً ثلاثةً
Ben Türk bir adamım. أنا رجلٌ تركيٌّ
Bu adam, ne iyi adam. هذا رجلٌ أيّ رجلٍٍ

Sıfat-ı Müşebbeheden örnek:

Zeyd, güzel yüzülüdür. زَيدٌ حَسنُ الوجهِ
Zeyd temiz kalblidir. زَيدٌ طاهِرُ القَلبِ
İyi yerde oturuldu. جُلِسَ مَكانٌ جَميلٌ
Not:
mevsûflar gayr-ı âkil cemi ş‏eklinde gelirse, sıfatlar umumiyetle mufred müennes olarak gelir.
Not: Bir kaç Sıfat veya birkaç Mevsuf bir arada gelebilir.
Yazar, fıkıhçı ve şair olan Zeyd geldi.
جَاءَ زَيدٌ الشَّاعِرُ الفَقيهُ الكاتِبُ
Şair ve yazar olan Ömer ve Zeyd geldi.
جَاءَ زَيدٌ وَعَمرٌ الكاتِبُ والشِّاعِرُ

Müfret, tensiye ve cemi konularında örnekler

كتابٌ ضَخمٌKalın bir kitap.
قلمٌ قصيرٌKısa bir kalem.
رجلٌ طويلٌUzun boylu bir adam.
بيتٌ نظيفٌTemiz bir ev.
جاء الطّالب المجتهد
Çalışkan öğrenci geldi.
كلّمت الطّالبَ المجتهدَ
Çalışkan öğrenciyle konuştum.
الجائزةُ للطالب المجتهدِ
Mükâfat, çalışkan öğrencinindir.
طِفلٌ صغيرٌKüçük bir çocuk.
طِفلةٌ صَغيرةٌKüçük bir kız çocuğu.
الطّفل الصّغيرُKüçük çocuk.
طِفلانِ صغيرانِİki küçük çocuk.
طِفلتانِ صَغيرتانِİki küçük kız çocuk.
الطّفلانِ الصّغيرانِİki küçük çocuk.
الطّفلتانِ الصّغيرتانِİki çocuk kız.
أطفالٌ صِغارٌKüçük çocuklar.
طِفلاتٌ صَغيراتٌKüçük kızlar.
الأطفالُ الصّغارٌKüçük çocuklar.
الطّفلاتُ الصّغيراتُKüçük kızlar.


not:kızımın notlarından aldım.sizinde işinizi görür inş...[/size]
Alıntı ile Cevapla