Batmış Batının,Batıl Ulus'culuğundan Bize Ne?!/Muhsin Arslan
Şunun altını çizerek başlayalım;
"İslam ümmetinin parçalanmasının, mikrop kapmasının, hasta olmasının yegâne sebebi, Batı’nın İslam dünyasına aşıladığı ulusçuluk, namı diğer faşizm mikrobudur."
Ulusçuluk, ulusalcılık, Kur'an’ın reddettiği, savaştığı, asla kabullenmediği bir küfrün hezeyanıdır.
Ulusçuluk, Kur’an atmosferinden beslenen Müslümanların düşüncesi olamaz, benimseyebileceği bir yol değildir.
Kur'an’a göre ırklar, renkler, diller, kavimlerin en doğal hakkı ve olması gereken unsurlardır. Bu hak doğuştandır; ne kimse tarafından bahşedilir ne de kimse tarafından geri alınabilir.
Hiçbir canlı babasını, annesini, dilini, ırkını seçmemiştir. Yine hiçbir canlı, isteği halinde rengini, dilini, ırkını, babasını veya annesini değiştirme şansına sahip değildir.
Hiçbir canlı diğer canlıların ırkını, rengini, dilini değiştirme veya asimilasyonlaştırma hakkına sahip değildir. Bu talihsiz, vicdansız girişim, evvela kâinatın Yaratıcısının sünnetine savaş açmaktır.
Biz Müslümanlar, kimlik konusunda İslam’ın belirlediği ölçüler dâhilinde yaklaşmak ve bu ölçü dışındaki her ölçüyü reddetmekle mükellefiz.
“Diller, ırklar, renkler” Allah’ın ayetlerindendir. Kürt veya başka bir kavmin kimliğini yok saymak, dejenere asimilasyon veya inkâr girişiminde bulunmak, Allah’ın bir ayetini yok saymak anlamına gelir (Bakara 85). Çünkü bir kimliği yasaklamak, inkâr etmek namazı, orucu inkâr etmekle eşdeğerdir. Sonuçta hepsi birer ayettir.
Irkçılığın cahilliye davası olduğu ve bu davanın mensuplarının (namaz kılsa da, oruç tutsa da, kelime-i şehadet getirse de) cehennemlik olduğu, İslam peygamberinin ana mesajlarından ve uyarılarından biridir (Hakim, Müstedrek 4/298).
Irkçılıkla uğraşanlar “Yahudileşen insancıklardır.”
Bu ülkede Kürtlerin ve Türklerin sorunu yoktur. Bu sorunu yaratan bazı Türkler ve bazı Kürtlerdir. Bu iki grup aynı yumurtanın ikizleridir.
Her ikisi de sekülerdir, batıcıdır, ulusçudur, inanç kaygıları yoktur, İslam çimentosunu reddederler, jakoben, tepeden inmeci, materyalist laik toplum mühendisliğine soyunan çıkarcı, bencil, gayri insani, çürük bir siyasettir.
İslam’dan uzaklaşan seküler, batıcı akıl, Yahudi kafa, her doğal kaynağı kirlettiği gibi, doğal bağları, ırkları, huzurları, aidiyetleri ve kardeşlikleri de kirletmiştir.
Bilinçli ve planlı bir şekilde, bu ümmetin yetimleri olan Kürtleri İslam’dan uzaklaştırmak, zulüm ederek kin besletmek, isyan ettirmek, devletine düşman etmek, piyonlaştırmak, kirli işlerinde kullanmak planları hep uygulanmıştır ve uygulanmaktadır!
Kürt Muhammed’in dünyasına bakın:
“Gece PKK kapısını çalar, beslenir, yer içer, döver, elindeki parasını haraç alır. Gündüz JİTEM kapısını çalar, döver, ezer, pislik yedirir. Kontra ortadan kaldırır, korucu asit kuyusuna atar.”
Kürt Muhammed ne yapsın sizce?
Bölge 90’lı yıllarda JİTEM, PKK, Hizb-ul-Kontra, korucu, ağalar, kafatasçı ülkücü koalisyonu ile kanunsuz yönetildiği resmi olarak gün yüzüne çıkmıştır.
Ashabı kiram ile yaşıt Müslüman olan bu yetim halkın çaresizliğine bakın! Bu koalisyonun hiç bir üyesini sevmiyor, hiçbirisine gücü yetmiyor. Gözyaşlarını silecek bir şefkat eli aramaktadır.
İslam tarihiyle yaşıt Müslümanların kardeşliği, kirli Batı’nın kirli projeleriyle kirletildi. Ve maalesef İslam’dan bihaber olan bazı Müslümanlar da bu kirliliğe dur diyemedi. Hatta bu kirliliği dindarlığın bir gereği olarak algıladılar!
Hiçbir Müslüman, imanından bağımsız bir kimlik tespitinde bulunamaz. Eğer fıtri kimliklerini inanç kimliğinin önüne geçiriyorsa, bu Müslüman’ın imanında problem var demektir.
Bunun bir başka anlamı “Allahtan kimlik kaçırmaktır.”
Bir Müslüman, diğer Müslümanlarla yalnızca kardeş olma şansına sahiptir. Müslüman ise başka seçenek lüksü yoktur. Ve kardeşliğinin gereklerini yapmak zorundadır.
Bu anlamda Müslümanlar, bir vücudun azaları gibidir. Kulağımızı, gözümüzü, midemizi koruyup kolladığımız gibi, ırkı, rengi, dili ne olursa olsun tüm Müslümanları koruyup kollamamız farz-ı ayn’dır.
Kürt ırkına mensup kardeşlerimizi laik, seküler kirli Batı’nın kucağına, tuzağına atmayalım. Onları korucu, JİTEM, Hizb-ul-Kontra, kafatasçı faşizm, PKK ve Ergenekon’un pençesinden kurtaralım. Devletin bu koalisyonu temizlemeye çalışması sevindirici bir durumdur.
Vücudumuzun bir azası olan gözümüze asit dökülmesine seyirci olmayalım. Kürtler de bizim bir azamız değil miydi?
Yapmamız gerekeni yapmazsak, yapmamamız gerekeni yaparsak, batıcı, Yahudi kafalı insafsızlardan ne farkımız kalır?
Biz zilzalın son ayetini okuduk mu?
Cumanız mübarek olsun.
[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]
12.02.2010
abdulmelik@medineweb.net
Muhsin Arslan
Malazgirt