Tekil Mesaj gösterimi
Alt 13 Mart 2010, 19:05   Mesaj No:19

FATİH KARAN

Medineweb Acemi Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:FATİH KARAN isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 6929
Üyelik T.: 08 Şubat 2009
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Yaş:96
Mesaj: 19
Konular: 6
Beğenildi:0
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Standart RE: 61.Haftanın Misafiri ''FATİH KARAN''

Elbetteki kardeşim isabet etmişsin. Örnek alamazsak örnek olamayız. Örnek alabileceğimiz sadece bir kaynağımız var. Ahzap suresinde Rahmanın buyurduğu gibi "Rasulün Kendisinde sizin için güzel örnekler vardır."

Abdullah İbn-i Mesudun buyurduğu gibi, Biz ameli ve akidevi değeri olmayan hiç bir şeyi peygamber (s.a.v.)' e sormazdık. Çünkü geçmiş kavimlerde soru sormak yüzünden helak olanlardan haberdardık.

Muhakkak ki soru sormanın adabı vardır. Hz. Ömer' in betimlediği gibi "Karşınızdakinin soru sormasına izin verin çünkü soru sormak, soruyu soran kişinin aklının sınırlarını bildirir.

Yani nasıl sorduğu, ima ettiği, bildiğinden mi, ümmiliğinden mi, (kardeşlerimi tenzih ederim) ukalalığından mı, hasedinden mi, biliyorda başkalarının da bilmesini istediğinden mi sorduğu belli olur.

Öyleki soru sormanın dört farklı yöntemi vardır;

1. Cahilin Alime sorması (bilgi edinmek amacı ile)
2. Alimin Cahile sorması (Cahilin Bilmediğini belirtmek üzere)
3. Alimin Alime sorması (İstişare veya Dinleyenlerin bil edinmesini gaye edinmek)
4. Cahilin Cahile Sorması (Kafa karıştırmaktan başka hiç bir işe yaramaz)

Çok güzel, değerli ve kaliteli sorularınız için teşekkür ederim.
Allah (c.c.) bizi Rahmetiyle haşretsin. Bize Mağfiret etsin. (Amin).