Tekil Mesaj gösterimi
Alt 15 Nisan 2010, 16:48   Mesaj No:24

Abdulhamit 1

Medineweb Sadık Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:Abdulhamit 1 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 11167
Üyelik T.: 09 Aralık 2009
Arkadaşları:2
Cinsiyet:
Mesaj: 329
Konular: 17
Beğenildi:1
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Standart RE: 66.Haftanın Misafiri Abdulhamit (1)

Alıntı:
KARAKÖSE Üyemizden Alıntı
insanı nasıl tanımlayabiliriz. bireysel bir tanımmı, toplumsal bir tanımmı daha uygun olur.
iyi insan derken zihnimizde nasıl bir ifade oluşmalıdır.
iyi insan olmakla müslüman olmak arasında nasıl bir ilişki vardır. müslüman olduğu halde iyi insan olmayan, yada iyi insan olduğu halde müslüman olmayan hakkında ne düşünürsünüz.
DEĞERLİ KARAKÖSE KARDEŞİM,

Güzel sorular sormuşsunuz ellerinize sağlık. İlk sorudan başlayayım.

İnsanı nasıl tanımlayabiliriz. Bireysel bir tanım mı, toplumsal bir tanım mı daha uygun olur. Diye sormaktasınız.


Sanırım insanı tanımlamanın toplumsal bir tanım içinde olacağı daha doğru olacağı kanattindeyim. Çünkü toplumdan soyutlanan bir insan tahayyül edilemez.İnsanlar, dünya yüzünde insan sıfatını aldıkları zamandan bugüne kadar, yalnız yaşayamayan ve kesinlikle topluluk halinde yaşamaya uygun olarak yaratılmışlardır. Aile toplumun en küçük ve en temel parçasıdır. Birey,bir aile grubunun içinde doğar ve orada yetişir.

İnsanoğlu varolduğu günden bu zamana kadar tek başına yaşamamış, toplum olarak varlığını sürdürmüştür. İnsan, birey olarak bir toplumun yaşama zorunluluğu hissetmiştir. İnsanlar niçin bir arada yaşamak zorundadır? Toplumun ne tür işlevleri vardır?

İnsanların bir arada yaşama zorunluluğunun iki temel nedeni vardır ; Birincisi insan bütün ihtiyaçlarını doğadan tek başına gideremez. İnsan biyolojik bir varlıktır. Bu anlamıyla , doğada yaşayan canlılar gibi açık , susuzluk vb. güdülerini gidermeye çalışır. Biliniyor ki insan , ihtiyaçlarını gidermek için öteki insanlarla iş birliği yapmak zorundadır. İnsanın tek başına doğanın güçlükleriyle baş edememesi insanların güçlerini birleştirmelerini zorunlu kılmıştır. İkincisi ise insan psikolojik nedenlerle toplum halinde yaşama ihtiyacı duyar. Sevgi , paylaşma , üretim gibi ihtiyaçlarını toplum halinde yaşayarak giderir. Bu anlamda da insan toplumsal bir varlıktır. Zaten Bütün insanlar, bir toplumsal vücudun parçalarıdır ve bu sebeple birbirine bağlıdır. Bundan dolayı kurandaki şu ayet hep dikkatimi çekmiştir..

Bir insanı öldürmek bütün insanlığı öldürmek gibidir. ( Bir insanı haksız yere öldürdünüz mü, tüm insan toplumunu yok etmiş oluyorsunuz. )

Bir insanın hayatını kurtarmak da tüm insan toplumun hayatını kurtarmak gibidir. Bu sözlerin uzun bir tefsiri olmalıdır
.
"Kim bir cana kıymamış veya yeryüzünde fesat çıkarmamış birisini öldürürse, bütün insanları öldürmüş gibidir. Kim de birisinin hayatını kurtarırsa, bütün insanların hayatını kurtarmış gibi olur" (Maide Sûresi: 32)

Şu ayette çok dikkat çekicidir.

Nisa 93: `Kim bir mü`mini kasden öldürürse onun cezası, içinde ebedî kalmak üzere gireceği cehennemdir.` insan kıymetli bir varlıktır. Bu varlığın canını, malını ve ırzını (namusunu) İslam korumaya almıştır ve bu üç şeyine dokunmayı haram etmiştir.


Başkasına olan bir iyilik bize de iyiliktir; başkasına olan kötülük bize de kötülüktür. Bu sebeple iyiliği sevmek ve kötülükten kaçınmak Allahın bir emri olmaktadır.

Başkalarının kusurlarında bizim de istemeyerek ekseriya beraber suçlu olduğumuzu gösterir . Herkes, kendi için" mi yoksa "herkes, herkes için"mi düşüncesini önemlidir ?. Bana göre herkes, herkes içindir. Bu düşünce toplumsaldır, geniş ve yüksek anlamıyla da islamidir ve insancadır.

İnsan topluluğu, aynı zamanda bir fikir ve inanç etrafında toplanmış kimselerdir. Örneğin bunlardan bir tanesi İslâm toplumu.

İslâm dini, müslümanların topluım halinde yaşamalarına; her hususta birbirlerini destekleyen ve birbirlerine yardımcı olan bir toplum olmalarına önem vermiştir. Peygamber (s.a.s.) müminleri, bir binayı oluşturan ve birbirleri ile kenetlenmiş tuğlalara benzetmektedir. Kur'an-ı Kerîm de, onları "kardeşler" olarak niteler.

Hz. Peygamber (s.a.s.): "Cemâat rahmettir, tefrika ise azaptır" buyurmaktadır. (İbn Hanbel, IV,145). Yine şöyle buyurur: "Allah'rn eli cemâatle beraberdir. " (Tirmizî, Fiten, 7).

"Bereket cemâatle beraberdir. " (İbn Mâce, At'ime, 17).


Allah'ın birliği ve toplumun bütünlüğü inancı etrafında toplanmayı en mühim gaye sayan İslâm dininde, TOPLUM denilince: inançta olduğu gibi, dünya işlerinde de bir araya gelip yardımlaşarak yaşayan birlik akla gelir.

Çünkü insan daima cemâat ve daha geniş anlamıyla cemiyet halinde yaşayan Toplumcu bir canlı yaratık"tır.

Hz. Peygamber (s.a.s.) "Birbirini sevmede, birbirlerine acımada ve korumada müminler bir vücut gibidir. Vücudun herhangi bir organı rahatsız olursa, diğer organlar toptan humma ve uyumsuzluğa tutulur" buyurmuştur. Ayrıca ayırım yapmaksızın bütün insanların birbiriyle kenetlenmelerini birbirine yardım elini uzatmalarını, bir iman vazifesi olarak emretmiştir.

Cenâb-ı Hakk: "... İyilik etmek ve fenalıktan sakınmak konusunda birbirinizle yardımlaşın; günah işlemek ve haddi aşmak üzere Yardımlaşmayın. " buyuruyor. (el-Mâide 5/2).

Bu tür toplumsal vazifelerimizi yapmadıkça müslüman olarak yaşayabilmemize imkân yoktur. Çünkü "Gerçek müminler kendileri ihtiyaç içinde olsalar bile, kardeşlerini kendi nefislerine tercih ederler. " (el-Haşr 59/9).

Ayrıca yine "Sizden birini, kendi nefsi için sevdiğini mümin kardeşi için de istemedikçe gerçek mümin olamaz." buyuran Hz. Peygamber, toplum düzenin temelini en sağlam bir tarzda şöyle ifadelendirmiştir:

"İnsanların en hayırlısı insanlara en faydalı olanıdır. " ( Hadis )

BU GENİŞ İZAHATTAN SONRA
İnsan; önce kendisini yaratan Allahına karşı ve daha sonra kendi yaşadığı topluma karşı yerine getirmesi hak ve ödevleri olduğu toplumsal varlıktır . Diyebilir miyiz !
__________________
Ne mutlu müslümanım diyene, En büyük Allah başka büyük yok.