Konu Başlıkları: Sorguluyorum!!/Mevlüt Hönül
Tekil Mesaj gösterimi
Alt 05Haziran 2010, 14:42   Mesaj No:1

Mevlüt HÖNÜL

Medineweb Aktif Üyesi
Mevlüt HÖNÜL - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Mevlüt HÖNÜL isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 18779
Üyelik T.: 20 Mayıs 2012
Arkadaşları:6
Cinsiyet:
Memleket:Malazgirt
Yaş:47
Mesaj: 151
Konular: 93
Beğenildi:17
Beğendi:0
Takdirleri:32
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Sorguluyorum!!/Mevlüt Hönül

Sorguluyorum!!/Mevlüt Hönül

Yarının İslam’ı Mefatih-ul Cinan’ın gelenekçi) İslam’ı değil, Kur’an İslam’ıdır. Yarının Şiiliği artık Şah Sultan Hüseyin Şiiliği değil, İmam Hüseyin Şiiliği dir. Yarının dini cehalet, zulüm, taassup, avam, köhnecilik, telkin, gelenek, tekrar, ağıt, zaaf, zillet değil, şuur, adalet, bilinç, özgürlük, devinim, devrimci hareket, yapıcılık, ilim, medeniyet, sanat, edebiyat, toplum, sorumluluk, ilerleme, yeni düşünme, geleceğe bakış, zamana, tarih yazgısına egemen olma dinidir.

Hüseyniye bir yer, bir olay, bir grup değil, bir “akım”dır. Zamanın ihtiyaç ve zaruretinden doğan bir varlıktır. Topluma ve zamana hakim ilahi yasalar, “Teslis İslam’ını ve “Kara Şiiliği” ortadan kaldırıp “Tevhid İslam’ını ve “Kızıl Şiiliği” yerleştirme görevini yerine getirmesi için yaratmıştır onu.”
(Şehid Dr. Ali Şeriati, Ba Muhatabhay-i Aşina/Aşina Yüzlerle, Türkçesi Fecr. Yay. 2007 sf.140-141)


İmam Hüseyin hakkında günümüze kadar binlerce kitap yazılmıştır. Lakin bu kitaplardan okuduğumuz kadarı ile objektif sorgulayıcı bir tavırdan ziyade duygu yüklü masalımsı anlatımlar ile şehitlik ve ehlibeyte olan sevgiden ötürü her daim yüceltici örnekler ile anlatılmaya çalışılmıştır .

Efsanevi , masalımsı ,duygu sömürülü edebi anlatımlar duygusallıktan öteye bir yol bulamıyor, acaba ders alınması gereken hususlar nelerdir, niçin ders almalıyız? Kerbela’da verilmek istenen mesaj nedir?

Birileri bu günleri yas ilan ederek, alınması gerekli dersi anlamayarak, kendini zincirleme, kafasını kanatma, emanet vücuda eziyet ederek sözüm ona matemlerini dile getirmeye çalışıyorlar.

İkinci bir kesim; bu günlere kutsallık atf ederek bu orucu onlardan başka kimsenin tutamayacağını iddia ederek ramazan ayında oruç tutmayıp, bu günleri kendi tekellerine alarak kendilerinden başkasının bu günlerde oruç tutamayacağı hurafe ve bidatler ile icat etmiş oldukları yönündeki söylentileri ile dine ekleme yapmaya çalışmaktadır.

Üçüncü bir kesim; bu günler içinde 10. günü dünyanın yaratıldığı gün, yağmurun dünyaya ilk düştüğü gün, Adem (a.s)’in tövbesinin kabul edildiği gün, Yakup (a.s)’un gözlerinin açıldığı gün, Nuh'un gemisinin karaya oturduğu gün vb olaylarla bu günü halka dayatmaya devam etmektedirler.

Muharrem ayının içinde barındırdığı en önemli olay İmam Hüseyin’in şehadetidir. O günlerde oruç tutulması sadece bir tavsiyedir. O zamanlar henüz Ramazan orucu farz kılınmadığı için Peygamberimiz ve Sahabeleri o günde oruç tutuyorlardı. Ne zaman ki, ramazan orucu farz kılındı, ondan sonra Peygamberimiz herkesi bu konuda özgür bıraktı. "İsteyen tutar, isteyen terk edebilir" buyurdu.

Muharrem ayı içinde bize göre en önemli olay İmam Hüseyin’in şehadetidir. Fasık yönetime başkaldırı ile hilafeti gerçek sahiplerine iade etmekti. Bizim bakış açımız salt Şia veya Sünni gözü ile değil Kuran çerçevesinde adalet, hak ve mazlumdan yana bir bakış açısı ile bakmaktır.

Şia ve Sünni gelenekçi söylemlerine baktığımızda İmam Hüseyin’in hareketinde zerre hata görülmez. Lakin İmam Hüseyin’i davet eden o topluluğa güvenmemesi ve dost olmadıkları uyarısı defalarca Medine’de bulunan Müslümanlar tarafından yapılmasına rağmen onu oraya çeken güç neydi diye düşünmek gerekir.

Duruma hakikat penceresinden baktığımızda karşımıza hilafet gelmektedir. Lakin bunu mal makam vs.. sevgisi olarak görmemek lazım. Zalim sultanlara karşı adaleti haykıran bir kıyamın başlangıcıdır.Ama O,uyarılara rağmen kimseyi dinlemeyerek yola çıkışında,soru işaretleri ve sorgulanması gerekli olan kısım vardır.

İmam Hüseyin Muhammedi bir duruş sergilemiştir. Lakin işin içinde hilafet makamı vardır. Bu yönü görmek istemeyen kesimler genellikle “Hüseyin üzerine düşen görevi yapmıştır” söylemleri ile karşımıza dikilmektedirler.Doğrudur. Evladı Resul olan birinin Yezit gibi bir Fasık’a biatı düşünülemez. Benimsemiş olduğu inançları uğrunda başkaldırıdır. Lakin bu başkaldırı esnasında tarihi olayları ve Kufe halkının ikiyüzlülüğünü neden dikkate almadığı abisini, babasını sırtından vuran bu taifeye neden güvendiği sorgulanması gereken hususlardır.

Şunu sormak lazım: Medine’de bulanan Müslümanlar Hüseyin’e zarar gelmesini isteyecek insanlar mıydı?

İmam Hüseyin’in gitmesini istemeyenler, Kufe halkının ikiyüzlülüğünü çok iyi bilen insanlardı. Onlar yaşanan olaylardan çıkacak sonucun farkında idiler. Bu bilinç ile İmam’ın karar verip çıkacağı bu yolculuktan alıkoymadılar.

Tarih her daim akışını belli bir düzen içinde sürdürmektedir.İnsanlığın yaradılışından günümüze değin tevhid, adalet, hak her zaman batıla karşı mücadele etmiştir. Bu olay üzerinden matem, ağıt, duygusallık gibi şeylerden ziyade işin özü olan Kerbela Kıyamı’ndan alınması gereken dersi çok iyi anlamalıyız.

İmam Hüseyin’in bu çağrılara sessiz kalmayarak yola çıkması ve akabinde şehâdeti küçümsenmeyecek bir hadisedir. Lakin âdil şahitler olarak bizler bu ve benzeri olaylara adalet penceresinden bakmak zorundayız.

Sorgulamaya çalıştığım hususlarda İmam Hüseyin’e karşı bir yanlışa düşmekten Allah’a sığınırım. Hadisenin neden her daim duygusallık yönünün ağırlıkta tutulduğunun sorgulamasını yapamayanlar objektif bir bakışı sergileyemeyenlerdir.

Bu sorgulamaları yapmak elbette hakkımızdır. Geleneksel anlatımlar bu olayı günümüze kadar her daim birileri için rant meselesi yapmıştır.Şia bu olayın mazlumiyeti üzerinden kendi saltanatını hakim kılıyorken, Sünni aynı şekilde bu olayın duygusallığı ile bu olaya Şia’dan daha çok önem verdiği mesajını yayma gayretindedir.İki kesimin bakış açısında da sakatlık vardır.

Günümüz İslam aleminde özellikle muharrem ayına atf edilen bir çok hurafe ve bidat İslam’danmış gibi sunulmaya çalışılmaktadır. Bu hurafelerin başında gelen Aşura gününde yaşandığı iddia edilen 10 olay gelmektedir. Bu hâl, Sünni kesimin takıntısı olurken, Şia kesmi de o günlere has yas oruçları icat etmiştir.

İmam Hüseyin’in şehâdeti elbette 1400 yıllık süreç içerisinde unutulmayacak büyük bir vahşettir. Lakin günümüzde yaşanan Kerbela hadiseleri üzerinde durup düşünülmesi gerekli değil midir? İslam zulüm bazında mazlumun kimliğine bakmaz. Müslim b. Ukbe’yi on iki bin kişilik bir ordu ile Medine ve Mekke’yi yağmalayan çoluk çocuğu katleden, kadınlarına akıl almaz işkenceler yapan, insanların namusunun çiğnendiği (Hara Olayı), Halep’çe, Gazze, Beheşti, Hama, Hiroşima, Somali, Bosna, Çeçenistan, Doğu Türkistan, Dersim gibi büyük katliamları yapan zihniyetler üzerinde neden Kerbela kadar durulmamaktadır?

Bu ve benzeri katliamların Kerbela’dan ne farkı var? Şimdi bu söylemlerime karşın birileri çıkıp diyebilir ki siz nasıl olur da bu olayları Evlad-ı Resul’e karşı işlenen, vahşet ile bir tutuyorsunuz? sorusuna karşın cevabımız şudur:
İslam insanı merkeze almıştır a veya b İslam veya fasık, mecusi, vs İslam nazarında mazlumun dini, dili, rengi veya kimliği baz alınmaz. Zulüm kime olursa olsun zulümdür.

Kerbela bir haykırıştır. Fasık düzenlere karşı bir baş kaldırıdır. Kerbela ve İmam Hüseyin üzerinden siyaset yapanlar, duygu sömürüsü yapanlar, vermek istediği mesajı yaşamayanlar,bu haykırışın anlatmak istediklerini sırf kendi çıkarlarını koruma adına, ağlamak sızlamak ile bir yere varılmaz.

Heyhat Minez-Zilleh! (Zillete boyun eğmeyiz)sözlerini dillerine dolayarak yerinde oturanlar, bu olaydan bir ders alınması yönünde çaba sarf etmekten ziyade siyaset yapanlar,oluşturamadıkları müslümanların birlikteliğini sağlasınlar ve siyaset yapmayı bırakarak adalet, tevhid, hakk ve ahlaki birlikteliği oluşturma adına önceliğin insan olmaktan geçtiğini kavrayarak duygu sömürüsünden ziyade İslam’ın özünü yaşamaya ve yaşatmaya gayret etsinler.

Bizlere düşen görev, insanı şerefli kılan aklın, insanların en büyük sermayesi olduğunun idrakine vararak, aklımızı başımıza alarak Allah'ın bahşettiği bu nimeti kötü ameller içinde olan insanlığın erdemi ve kurtuluşu için kullanabilmektir. İnsanlığın erdemi ve kurtuluşu en büyük şereftir.


Mevlüt Hönül
__________________
“...Kendinizi satmayınız. Hür, özgür insanlar olunuz, kendini satan satıcılardan olmayınız”
İmam HÜSEYİN (a.s)
Alıntı ile Cevapla

Konu Sahibi Mevlüt HÖNÜL 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir
Konu Forum Son Mesaj Yazan Cevaplar Okunma Son Mesaj Tarihi
Seküler Cemaat-Tarikatlar ve Modern Kölelik Makale ve Köşe Yazıları AlimOğlu 47 18246 15 Eylül 2016 23:11
Akletmez misiniz? Mevlüt HÖNÜL Makale ve Köşe Yazıları Mevlüt HÖNÜL 0 2470 18Haziran 2016 01:59
İRTİCA’YA KARŞI İSLAM / Mevlüt HÖNÜL Makale ve Köşe Yazıları Yitiksevda 4 2080 22 Şubat 2016 22:34
Mü’min Kime Derler? /Mevlüt HÖNÜL Makale ve Köşe Yazıları Mevlüt HÖNÜL 0 1752 26 Ocak 2016 22:38
Allah’ın Hükmüne Meydan Okuyanlar/ Mevlüt Hönül Makale ve Köşe Yazıları 'Yolcu' 3 2147 10 Mayıs 2015 22:35