Tekil Mesaj gösterimi
Alt 07 Aralık 2007, 12:45   Mesaj No:2

Emekdar Üye

Medineweb Emekdarı
Emekdar Üye - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Emekdar Üye isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 16627
Üyelik T.: 11 Şubat 2012
Arkadaşları:2
Cinsiyet:
Yaş:47
Mesaj: 4.081
Konular: 315
Beğenildi:48
Beğendi:0
Takdirleri:149
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Cvp: İLİM konusunda en geniş tefsirler...

İbni Kesir Tefsir'ine göre


İmâm Ahmed İbn Hanbel der ki: Bize Abdürrezzâk... Hz. Aişe'nin şöyle dediğini nakletti: Rasûlullah'a gelen ilk vahiy uyku halinde görülen sâdık rü'yâ şeklinde idi. Hangi rü'yâyı görürse mutlaka gün aydınlığı gibi çıkardı. Sonra ona yalnızlık hoş gösterildi. Hirâ dağına gelip orada pek çok gece ibâdete koyulurdu. Bunun için de azık alırdı. Sonra Hz. Hadîce'nin yanına gelir ve yine azığım alır giderdi. Nihayet Hirâ mağarasında iken gerçek anîden ona geliverdi. Melek orada iken gelip dedi ki: Oku. Rasûlullah (sallahu aleyhi vessellem)Ben; okuyamam ki, dedim.

Rasûlullah dedi ki: Melek beni aldı takatim kesilinceye kadar sıktı. Sonra bıraktı ve; oku, dedi. Ben; okuyamam ki, dedim. Sonra ikinci kez beni sıktı ve takatten kesildim. Sonra bırakıp; oku, dedi. Ben; okuyamam ki, dedim. Bunun üzerine üçüncü kez tutup sıktı takatimi kesti. Ve bırakıp dedi ki: «Yaratan Rabbının adıyla oku.» Bu âyeti «insana bilmediğini öğretmiştir.» kavline kadar okudu. Nihayet Resullaullah boyun ile omuz arasındaki etleri titreyerek dönüp Hadîce'nin yanına geldi ve; beni örtün, beni örtün, dedi.

Korkusu ve titremesi gidinceye kadar onu örttüler. Sonra dedi ki: Ey Hadîce bana ne oluyor? Ve olanları Hz. Hadîce'ye anlattı,- kendimden endişeleniyorum, dedi. Hz. Hadîce ona dedi ki: Hayır, .asla, Seni muştulanın. Allah'a andolsun ki Allah seni hiç bir zaman için mahcûb etmez. Çünkü sen akrabalarına gider gelirsin. Sözün doğrudur, sıkıntıya katlanır, müsâfire ikram eder, haktan gelen musibetlere dayanırsın. Sonra Hadîce onu Varaka İbn Nevfel İbn Esed İbn Abd'ül-Uzzâ İbn Kusayy'm yanma getirdi.

Varaka, Hz. Hadîce'nin amcasımn oğluydu. Câhiliyet devrinde Hıristiyan olmuş ve arap-ça yazı yazabilen bir kişiydi. Arapça İncil'den Allah'ın dilediği kadarını yazmış ve sonra gözü görmez bir ihtiyar olmuştu. Hz. Hadîce dedi ki: Amcazadem, kardeşinin oğlunun başına gelenleri -dinle. Varaka: Yeğenim ne gördün? deyince, Rasûlullah (sallallahu layhi vessellem) gördüğü şeyleri ona bildirdi. Varaka dedi ki:
Bu, Mûsâ (aleyhi sellem)ya inen Nâmûs-u Ekber (Cebrail) dir. Ne olurdu keşke ben genç bir delikanlı olsaydım da, Allah seni kavminin arasından çıkarırken yaşasaydım. Rasûlullah (sallalahu aleyhi vesellen) dedi ki: O, beni kavmime karşı mı çıkaracak? Varaka dedi ki: Evet. Sana gelen gibi kime gelmişse mutlaka o, kavmine karşı çıkarılmıştır.

Eğer ben, senin günlerine erişirsem sana kuvvetlice destek sağlar ve yardım ederim. Ne var ki Varaka fazla durmadan vefat etti. Bir süre vahiy kesildi. Nihayet Rasûlullah (sallahıu aleyhi vessellem) —bize ulaştığına göre— derin üzüntüye düştü ve pekçok kerre sabahleyin kalkıp kendisini dağların tepesinden fırlatmak istedi. Ne zaman kendini atmak üzere dağın tepesine çıktıysa, Cibril (aleyhi vesellem) ona görünüp dedi kj; Ey Muhammed; muhakkak ki sen, Allah'ın gerçek Ra-sûlüsün. Bu haber onun ızdırâbıru dindiriyor, gönlü huzur buluyor ye geri dönüyordu. Bir seferinde vahiy uzun süre kesilince, aynı şekilde sabahleyin evinden çıktı. Dağın zirvesine ulaşınca Cebrail görünerek ona aynı şekilde söyledi.

Bu hadîs, Buhârî ve Müslim'in Sahîh'lerinde, Züh-rî kanalıyla tahrîc,edilmiştir. Biz, bu hadîsin senedini, metnini ve muhtelif anlamlarını Buhârî şerhimizin baş taraflarında uzun uzadıya açıkladık. İsteyen oraya başvurabilir. Hamd ve minnet Allah'a mahsûstur. Kur'ân'dan ilk olarak inen mübarek ve değerli âyetler, aynı zamanda Allah'ın kullarına merhamet ettiği ilk rahmet ve onlara ihsan ettiği ilk nimeti de dile getirmektedir. Bu âyetlerde insanın pıhtılaşmış kandan yaratıldığına,

Hak Teâlâ'nm ikramıyla bilmediği şeyleri öğrendiğine ve böylece ilim, şeref ve keramete nail olduğuna dikkat çekilmektedir, Bu şeref öyle bir şereftir ki; insanların atası Âdem bu şerefle meleklerden üstün kılınmıştır. İlim; bazan zihinlerde, bazan dilde/ bazan da parmak ucuyla yazılan yazıda olur. Yani zihnî bilgi, lafzı bilgi ve resmî bilgi. Resmî bilgi, ister istemez ilk ikisini gerektirir ama onlar bunu gerektirmezler.

Bu sebeple Allah Teâlâ: «Oku, Rabbm nihayetsiz kerem sahibidir. Ki O kalemle öğretti. İnsana bilmediğini öğretmiştir.» buyuruyor. Haberde vârid olur ki; bilgiyi yazıyla kaydedin, denilmiştir. Yine vârid olan bir hadîste bildiğiyle amel eden kimseye Allah Teâlâ bilmediği şeylerin bilgisini de ihsan eder, Duyuruluyor.
Alıntı ile Cevapla