Konu Başlıkları: Sunneti reddin sonuclari
Tekil Mesaj gösterimi
Alt 20 Ağustos 2010, 20:05   Mesaj No:22

HALUK GÜMÜŞTABAK

Medineweb Sadık Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:HALUK GÜMÜŞTABAK isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 10862
Üyelik T.: 01 Ekim 2009
Arkadaşları:1
Cinsiyet:
Yaş:66
Mesaj: 489
Konular: 86
Beğenildi:3
Beğendi:0
Takdirleri:62
Takdir Et:
Standart


Önce Yitiksevda kardeşimizin hatırlattığı ayete bakalım, çünkü bu cümleden yola çıkarak inanılmaz yanlışa gidiyoruz bana göre.

(Allah ve Resulünün haram kıldığını haram saymayan…)

Yukarıdaki sözleri çok dikkatle düşünelim. Eğer Allah ın sözleri, hükmü ayrı, elçisinin sözleri, ve verdiği hüküm ayrı olarak düşünürsek, Allah ile elçisini aynı seviyeye getirmiş oluruz ki, bu bir şirktir. Allah ayetinde hiç kimseyi hükmüne ortak etmeyeceğini anlatır bizlere. Bu sözlerden anlayacağımız tek bir mana vardır oda, Allah ın sözlerini bizlere ileten elçisinin de sözlerinin aynısı olmasıdır. Buradan yola çıkarak elçisinin sözlerine inanan, Allahın sözlerine inanmış demektir manasını çıkarmalıyız. Bunu birçok Rabbin ayetiyle destekleye biliriz kur’andan. Bu örnekleri çok fazla verdim tekrar yazmak istemiyorum. Eğer Allah elçisine sana indirdiğim ile onlara hükmet, onlara tebliğ et diyorsa, bunu yapmazsan görevini yapmamış sayarım diye de ikaz ediyorsa, elçinin görevi çok açık ve nettir. Elbette o devrin isyankâr ve asi toplumuna ikna etme, kabul ettirme ve Rabbin verdiği ilim sayesinde birçok görevleri de vardır. Hatta elçisinden söz ederek, bizler için örnek bir insan olarak gösterilmiştir peygamberimiz. Fakat tüm bu apaçık ayetleri görmezden gelip Rabbin hükmüne ortak yapmak, bana göre kur’andan anladığım bilgilere göre, büyük bir günahtır.

Abdülhamit kardeşimin söylediklerine gelince. Değerli arkadaşım hüküm, kanun yani anayasa demektir. Bu kelimeyi Allah a yönelik başka yerde kullanamam. Farklı anlamda elbette kullanırım. Nedeni ni de yine kur’andan aktarayım. Bakın Rabbim ne diyor?

Aliimran 23: Şu kendilerine Kitap’tan pay verilmiş olanlara bak, aralarında hüküm vermesi için Allah’ın Kitabı’na çağrılıyorlar da içlerinden bir zümre yüz çevirerek dönüp gidiyor.

Aliimran 79: Beşerden hiç kimsenin, Allah kendisine Kitabı, hükmü ve peygamberliği verdikten sonra insanlara: 'Allah'ı bırakıp bana kulluk edin' deme (hakkı ve yetki)si yoktur. Fakat o, 'Öğrettiğiniz ve ders verdiğiniz Kitaba göre Rabbaniler olunuz” (deme görevindedir.)

Maide 50: Yoksa cahiliye devrinin hükmünü mü arıyorlar? Gerçeği görebilen bir toplum için, Allah'tan daha güzel hüküm veren kim vardır.

Enam 18: Ve kulları üzerinde hüküm ve egemenlik sahibi Kaahir'dir O. Tüm hikmetlerin kaynağıdır O. Her şeyden haberdardır.

Enam 57: De ki: "Ben Rabbimden gelen bir beyyine üzerindeyim. Ama siz onu yalanladınız. Acele istediğiniz şey benim yanımda değil. Hüküm yalnız ve yalnız Allah'ındır. Hakkı o anlatır. Ayırt edip çözüm getirenlerin en hayırlısı O'dur.

Yukarıdaki ayetlere baktığımızda Rabbin kullandığı HÜKÜM sözcüğü çok farklıdır. Kanun koyma yetkisi anlamında kullanmıştır bunun yetkisi de yalnız kendisindedir. Fakat birde aynı sözcük verilen hükümlere, ayetlere, kanunlara bakarak olaylar karşısında hüküm çıkarma vardır ki, işte bunu yapan peygamberimizdir. Bu iki hüküm kelimesinin manalarını ayırmak şartıyla peygamberimiz hüküm verebilir derim. Günümüz dede zaten bu yolla hükümler verilmektedir. Sanırım düşüncelerimi anlatabilmişimdir. SAYGILARIMLA Halukgta
Alıntı ile Cevapla